ÂH Mehtapsız — gecelerde ton balığı avlamaya çıkan balıkcılar, gördükleri işaretlerden dehşete tatularak acele acele - ağlarını toplayor, köpek balığının üç kö- şeli kanadını andıran — korsan mabmuzlarına yem olmamak için sahile can atıyorlardı. | / Sabahın ilk ışığile beraber e — Ahmet rels Kamarg kıyılarımı ve Ron pehrinin mansabını yalaya- rak geçiyordu. Bu taraflarda sabil alçaktı, görüş kabiliyeti ise fena idi, Bir ara, Ahmet reisin gözlüne bir yelkenli ilişti ve biran müca- deleye mecbur olabileceğini dü- Şündü. Fakat meçhul gemi, ver- diği selâm parolasile dost oldu- ğunu bildirdi, bu Ahmet reisin genç bir akrabası idi ve'bir müd- det evvel kuüvvetli bir müfreze İle Langdok sabillerini vurmıya çıkmıştı. Genç adam, ilk xzamanlarda epeyce — muvaffakiyetler — elde #tmiş, fakat baskından baberdar olan sahil halkı taştan yapılımış kilise ve manastırlara kapanarak Muhafaza — tedbirleri — almışlardı. Sonraları, — muvaffakiyetsizlikler başgöstermişti. Cezair korsanla- Tinin - sabili - taradıklarını — haber alan civar kıt'alar, mühim kuv- vetlerle esaslı noktaları - tutmuş, Süvari kuvvetleri Türk korsanla- fına müvazi olarak karadan ba- teketlerini takip etmiye başla- mışlardı. Frenk kuvvetleri çok fazla, korsan askerleri, mahduttu. Etrafa saçtıkları dehşet okadar büyüktü ki tehlike baberi ta Barslon limanına, Balcar adala- Yaa kadar uzanmış, kuüvvetli do- “Banmalarla Cezair kahramanlarını karşılamak için hazırlıklar yapıl- Amya başlamıştı. Ahmet Reis, Bahilde gördüğü bu hbazırlıklar *e genç akrabasından aldğı r Üzerine bir müddet düşünmiye vardı sonra, lüzumsuz Yere bir baş belâsına uğramamak İçin doğruca dümeni Afrika — Bahillerine kırdı. Onu, böyle tehlike önünden uzaklaşır görem hayret etmemelerine imkân | Yoktu. Fakat Ahmet Reis, Cene- Veye yakin küçük bir sayfiye A *vinden kaldırdığı avlarını, dün- g Yanın hiçbir şeyine karşı tehlike- “Ya koymak iİstemezdi. O, şikâr- iyi yakalamış, arkasında “da, dört duvarı beyax badanalı küçük bir köy evinden girin bir Köşk haline kalbedilmiş bir bina Sakanı birakmıştı. | ) Mfen * Hadise, gürültülü ve bando Buzikalı bir askerl Bsefer gibi değil, fakat ihtiyatlı ve tedbirli bir baskın — suretinde başarılıp Bihayete erdirilmişti. Abhmet, yapacağı işi ve gide- _iç..“ yeri gayet iyi bildiği için, Bi kimsenin denize çıkmak İste- Yeceği fırtınalı bir havayı ter- etmişti, Yelkerlinin Ceneve- : doğru yol aldğım gören dir nöbetçiler, bunun bir an limana girmek isteyen bir Tüccar gemizi olduğunu — zannet- MET REİS Yazan: Piyer Melon mişlerdi. Hatta bazıları, karanlık basmadan evvel iç limana gire- bilirse —cidden İiyi bir talii olacağını mülâhaza etmişlerdi. O Bsuüretle ki hemen her- kesin gözü —önünde — bareket eden meşhur korsan gece ile beraber sahilin emniyetli muha- fazasına iltica etmiş ve sanda- Tarını denize indirerek — sahile doğru yol almıya başlamıştı. Bütün denizciler gibi Ahme- din de inandığı birşey vardı: Kuvvetli tek yardımcı daima kendisile beraberdir. t Onun içindir ki yapacağı İp te karşısına çıkabilecek kimseler bulunabileceğini düşünmüs, bera- Siz Ne Fikirdesiniz ? ( Baştarafı 1 inci sayfada ) sat ve tasarruf cemiyeti İstanbul şubesi reisi ) — Resimde belli olmaz. Gaze- telerdeki resimlere bakılırsa Feri- ha Hanım daha güzel görünüyor, sade yalnız buna istinat ederek hüküm vermek doğru değildir. Jüri heyeti ilk intibapta yirmi altı reyle Feriha Hanımı birinsi ve yirmi üÜç reyle de Nazire Hanımı ikinci seçtiği halde bir teklif üze- rine intihabın yeniden yapılması istenilmiş ve azadan bir kısmı bundan istinkâf etmiş ve reylerini de vermemişlerdir. Halbuki istin- kâfi yalnız ikinci intihabı yapmamak üzere olmalı idi v Jüri beyetinin vazifesi ikinci reye iştirak etmek- ti. İlk intihapta Feriha Hanıma rey veren Jüri heyelinden bir kısmı ikinci defa rey vermedik- lerinden Feriha Hanım kaybet- miştir. * Hakkı Bey ( İstanbul Maarif Müdüriyeti tedrisat şefi ) — “Güzel olmak için etli, canlı elmak kâfi değildir. Endam, se- vimlilik, yüz, göz güzelliği, ecnebi memleketlerde Türkiyeyi daha muvafakiyetle temsil edebilecek diğer evsaf lâzındır. Türkiye güzellik kıraliçeliğine seçilen Nazire Hanımın bedii bir güzelliğe —sahip olduğu alaşık- maktadır. Mümtaz Türk münev« verlerinden mürekkep bir jüri heyeti onu ekseriyetle Türk gü- zeli olarak seçmişlir. ve hâlen Narire H. kıraliçedir.,, * Ahmet Nedim B. (Para bor- sası acentalar umumt kâtibi) —*“ Her iki Türk kızı da gü- zeldir. Buna şüphe yok, fakat her ikisi arasında yapılan müsa- bakada Nazire H: güzellik kıra- liçesi olarak beğenilmiştir. Benim kansatim de Nazire Fanmın Av- rupat bir güzelliğe sahip olduğu şeklindedir. Bu sahada jüri heye- tinin verdiği kararı yerinde bu- Tuyorum. * Alâeddin Bey ( İktisat Vekâ- leti Müfettişlerinden ) —-“"Nazire H. bihakkin güzel- lik karaliçesidir. Jüri heyeti onu seçmekle vazifesini yapmıştır. Jüri heyetinin kararını muvafık bulu- yorum. , * Hilmi Bey — ( Anadoluhisarı, Nöbetçiier Gemiyi Görünce.. Ahmet Ve Arkadaşları Gizlice Di Kastro'nun Sayfiyesine Yaklaştılar berine elli kadar silâhlı adam almıştı. Küçük bir plâjın kayalık- ları arasına sandallarını yanaşlırıp karaya çeken Cezairliler birer kedi gibi taşlı patikayı tırman- mıya başladılar, Bundan evvelki ziyaretinde yolu keşfetmiş olan Ahmet reis emin birkaç arkadaşı ile beraber önde yürüyordu. El- lerinde halat tomarları bulunan ve iri yarı bir zesci bu grupu takip ediyor, asıl kuvvet geriden geliyordu. Azmet. ve arkadaşları hiç kimse tarafından görülmek- ;h"' tT"'Kulm'ııııı sayfiyesine ( Arkası var ) ——— SON POSTA letanbul BORSASI 11.2. 1933 Paralar (satış! kuruş Servş 1 teterlin 73i —| 20 kuron d I dolar 214,00| — Fşilin Avas. 27,00 20 fı. Fransiz — V7190| — 1 pezeta U 70 iret Na— | V Mark sI00 20 fr. Belçika — 1120| — 1 oti 200 70 dratmi 2650 —1 Pengö Nn 20 fr. İeviçra — 820 —| M ley Z— 20 leva 2800| 20 dinaz S5— 1 flerin B& l | Çervoneç —— Çekler Londra 730Â) | Prag 1586 Nev - yerk — 04705 | Viyana 4480 Parla 1208 — | Madrir 6,7216 Milane 920 — | Berlir 18750 Brüksel 8,3750 - | Varşova 41950 Atina 01538 — | Pegte 370 Cenevre — 24435 | Bükreş 204775 Sofya 65718 — | Belgrat MA Amatardam — 11706 | Moskova — *1003.25 Hissa SOnetleri Lara | Lira İş Bank.(Nama) TÜ | Anade'u n İ00V. 37,50 » (Hâmile) Ğİ | Şark D Y. e 4 şs n ılı'ıu-ı)"'('- İst. Tramvay — 3130 Ş":'.':' Bank, 35,— Şü—ua.ı G € âni Şirketi Hayriye 1500 ı"""' * 30,50 Haliç SSi | Havagazi V— Anadolu 460V. *24f0 | Telefga *1325 .» 60 B Z3T | Bomaati 2425 Esham ve Tanvlilâr BrE Dirk detikrazı Dabilt SÖĞ) | Reji YAAS Di Mu 'Tamıvaj gea Ae leer VAS Saydi mahf ç ::2 Ş"::.- e 0 gel eri SAA ee | Bleheri » v GlR BORSA HAR!'Cİ Tahvilât- Meskükal İ Lira Türk Albar — $ZX | (Roşar) 41, he » 10447 | (Vahit) C': v : 3 İnce beşibirlik altın (Cünberiyat ) G3 SÜ HRmi 'ei 8e Mecidiye Bankaot (Os- B.) 210 (Reşat) 4650 Kalın beşibir'ik afba | (Vahir) — 869 iGümburiyet) 4635 | Mizar Kr.Fo, 1836 160, (Aziz) 5 | . , » 903 47,50 (VHamlt) 465 | . e. 19i 9352 M aei €) Yıldız. işaretliler boyün muamele görmemlştir. m Yenimahallede, İnişli sokakta 6 ) — “Kaba taslak yapılan bir intihapta Feriha kazanm:ş olabilir. Asıl şayanı dikkat olan ikinci intihaptır. — İkinci intihap daha az güzeller arasında ve da- ha dikkatli yapılmıştır. Bu İnt- hapta Nazire H. kazanmıştır. Her iki güzel kında — yazılanları kâmilen okudum ve resimleri de tetkik ettim. Nazire H. muhak- kak daha güzel ,, ( şeSON POSTA — | Deniz Kızı Eftalya Hayatı, Şöhreti, Maceraları Hatıraları topluyan: N... Baş Ucumda İzbandut Gibi Uç Adam “ Kalk Bakalım, Şimdi Gideceğiz! ,, ' ğ'ü — Nihayet Efto, dedi, görü- yorsun, perişan ve muhtaç vazi- yetteyim. Senden bir parça yar- dım dilenmiye geldiml!!.. Vaktile uğrumda altınlar saç- mış olan o cömert avuca ufak bir kâğıt yığını doldururken kak bim acı acı sızlıyordu. O: — Çok Efto, bu kadar ilste- mem, kâfi demiye çabalıyordu. * Bu acı hatıranın arkasından size çok tekerrür etmiş serserilik- lerimden birini anlatayım. Baba- mın ölümünden sonra bana bar balık etmiş Basri Beyisminde bir zat var. Hareket ordusu jandar- malarının İstanbula yeni geldiği, Rumeli ve Anadolu - sahillerine kasım kısım dağıtıldıkları zaman- dı. Karaköy börekçisinin oğlu İbrahim Bey, Basriyer — Yahu, demiş, himmet et te şu deniz kızımi"bir dinliyelim! Basri Bey bana söyledi. Ka bul etlim. Söz verildi. Gideceği- miz yer Çubuklu ile Anadoluhi- sarı arasındaki Esat Bey çiftliği idi, İstinyeden sandalla Kanlıca koyuna çıkacak, orada bizi bek- liyecek olan çiftlik arabasile çift- liğe gidecektik. Basri Bey ben, birde meşhur udi Emin, üç kişi İdik. Kemani Anastas ve tanburi Hasan bizden evvel gitmişlerdi. Kanlıcaya geldik, Bakındık, beklemesi lâzım gelen araba or- talıkta görünmiyordu. Basri Bey Eminle bana: — Siz burada bekleyin, ben dolaşıp arayayım! dedi. Yarım saat sonra Basrli Bey, kan ter içinde geldi, hiddet ve yorgunluktan soluyor, sik — sık mefes alarak — hbızli hizli anlatı- yordu: — Dünyayı dolaştım, bakma- dığım delik kalmad. Ne arala yar ne insan. Çubuklu gazino- sundan çiftliğe telefon varmış. Oradan konuşmaktan başka çara kalmadı ! dedi. Kısaca anlatayım, bin zah- metle Çubukluya da gittik. Kah- rolası telefonun bozuk - olacağı tutmuştu. Çiftlik iki buçuk saat mesafedo idi. Vasıta yoktu. Ça- resiz Yeniköye dönecektik. Ak- şam olmak Gzere idi. Sandala bindik, Sahilden az açılmıştık ki Hafif bir yağmur başladı. Biz hafif yağan yağmuru hafif hafif yiye yiye Yeniköyü bulduk. O zaman daha yeni yapılmış olan Yeniköy Palasa geldik. Basri B. balkona çilingir sofrasını kurdu. Ben dolaşmaktan yorulmuş olan vücudümü derhal — yatağa br raktım. Bilmiyorum, ne kadar geçti? Gözümü gürültü ile açtım ve korkudan saçlarım, tüylerim di- kenleşti, göğsüm daralıyor, ne- fesim kesiliyordu. Beynim, kak- bim, yağı İyi verilmiş elektrik motörü gibi çatır çutur utıyordu: Başucumda — şalvarlı, — abani- ye yakın sarıklı, palabıyıklı, elles ri sopalı, ızbandut gibi üç adam dikilmişti. — Haydi dediler, buyurun, gideceğiz!. İ — Canım nereye gideceğiz? — Çiftliğel. — Hangi çiftliğe &a efendim, siz. kimsiniz?, İçeri giren Basri Beyin sakin yüzü bana emniyet verdi ve az sonra iş anlaşıldı : Ben uyuduktan sonra balkonda yavarladığı kadehlerin adedini arttırmış olan Basri Beye hük- ın-hıfı.E udi Emin'e: — Emin, demiş, kalk, çiftliğe gideceğiz. Ben söz verdim, mut- laka gitmeliyim.. Aman zaman kâretmemiş. Basri Bey otelciye, bana göz kulak olmasını tenbih etmiş ve Eminle birlikte çıkmışlar. Sandalla Çubukluya geçmişler. Kapanmak üzere olan gazinodan bir adam bulmuşlar. Yollarda boyuna nâra atan bu eksik tahtalı kılavuz önde, iki Aşık arkada çiftlik yollarıma düşmüşler. Ax gitmişler, uz gitmişler. Nihayet menzili maksuda erişmişler : — Nerede kaldınız. yabu? Bekleye bekleye sebır tükettik. — mneredesiniz, — hanl araba ? — Gönderdik, araba daha hâlâ bekliyor, siz nereden, nasıl geldiniz? Eftalya nerede? Orada da — kafalara — dank demiş ki iki taraf ta sözlerinde durmuşlar, iki tarafta da kabahat yok. Onlar arabayı göndermişler biz görememişiz. Basri Bey başıs mızdan geçenleri anlatmış, benl getirmiye karar vermişler, araba koşulmuş, Basri Beyle Emin Beye Üç çiftlik kolcusu terfik edilmiş, bu aklı azlar. kafilesi gece yar.sıns dan sonra Yeniköye gelmişler. Başucumda gördüklerim bu kok Basri Bey: — Haydi Efto kalk, gidiyos ruz! dedi. — Aman Basri Bey, bu saat- ten sonra çiftliğe gidilir mi?.. — Gidilir, söz verdik. — Yapma, sabah olsun. — Hayır bu gece mutlaka gitmemiz İâzımdır. Israr kâr etmedi. .Kalktım, dim. Sabaha karşı Yeniköy- * en dört kişilik sandala altı kişi tıkıldık. Gök gürlüyor, hafif esen rüzgür şiddetini gittikçe arttırıyordu. Boğazın - ortalarına gelmiştik. Hafif çiselemiye baş- hyan yağmur şiddetini arttırdı. Artık — kovalardan - boşalıyormuş gibi bir yağmur başımızdan aşa- ğı iniyordu. Üç çiftlik ko'cusu ellerinde boşalmış konserve ku- tularile sandala dolan suları bo- şaltmıya didişiyorlar; imanı bütün udi Emin iblâslar, fatibalar okur yor, adaklar adıyor, Trabzonlu sandalcı: — Ben size timetlum mi ha, bu sandal altu kişi almaz tiye- batacağuz dâl Diyor, azgın su- larda seyri zorlaşın küreklerle boğaşmıya uğraşıyordu. Ç Arcan vap