BıZı ıD RE EDENLER...' | SON POSLA Klnnuıııl (PY iz Karakolda Uzun Ve Kırmızı Fesli İki Adam Oturuyordu Kapıya Derhal Bir Kapalı Araba Getirildi... Muharriri X4 Her Hakkt Mahfuzdur —?251— Bü'emmade; yerek TAN Suiri ER, ve gerek (hane sahibi, tellâl hacı Şükrü Ef.) epeyce helecan çekmişlerdi. Fakat neticenin böyle Bmit edilmiyen bir ikbal ve sandetle bitmesi, her İki tarafı da sevin- dirdi. Fakat asıl sevinen, (Maliye Nezareti Celilesi Mümeyyizlerin- den) olan (F.) Beydi. Çünkü, hem rütbesi bir derece terfi ve hom de maaşına beş yüz kuruş zam edilmişti. Şimdi.. Merak edilecek bir cihet kalıyor ki: O da, bu jur- nalın nasıl verildiğidir.. Onu da izah edelim : Hacı Şükrü Ef,, tedavi için İstanbula gelen bu ( muhterem mi- safir)ine bir doktor getiriyor. Doktor, hastayı görüyor, reçete veriyor. — Üsülen de — hastanın ismini reçetenin Üstüne yazıyor. Reçete yaptırmak için eczaneye gönderiliyor. Rum — eczacı, hiç işitmediği böyle bir ismi ilâç şişesinin Üstüne yazarken, yanlış olup olmamasında tereddüt edi- yor. O sırada kendine ilâç yap- tırmak için eczahanede bulunan (Maliye nezareti mümeyyizlerin- den F. Beye: — (Ali Suavi).. Bu isim doğ- ru mudur? Diye soruyor. (F.) Bey bu suale İâzımgelen cevabı vermekla beraber, bunu bir fırsat adde- diyor. Derhal bu bastanın hacı Şükrü Efendinin evinde misafir olduğunu öğreniyor. Bir tek i- min telâffuzundan ilham alan bu açı göz mümeyyiz bey, işi telle- yip pullayarak bir jurnal veri- yor. Bu suretlede Üümit ettiği mükâfatı kazanıyor. Darüşşafaka — mezunlarından Sabri Ef. isminde bir genç, (Rüsumat — nezareti) — tahrirat kalemine memur - edilmişti. Bu genç, Az zaman zarfında fransızca rendi; ve muharrirliğe özendi. laruf olmiyan bir Fransız mu- harririnin (İki Fırak) isminde kü- çük bir komedisini tercüme etti, Bunu kitap şeklinde bastırmak istedi. O devrin kanunu mucibince (Ruhsatı — resmiyesini — istihsal ) etmek için eserini bir istida ile Maarif nezaretine verdi. Nezaret tarafından da ( berayı — tetkik ) (Eüacümeni teftişt heyeti ) ne verildi. Sabri Efendi, arada sirada maarif nezaretine uğrayor, ese- rinin tetkik olunup olunmadığını soruyor, her defasında menfi bir cevap aliyordu. Bir gün, akşam ezanın dan sonra Sabri Efendi'- nla kapısı çalındı. Bir polis ile mahalle bekçisi, kendisini kapıya çağırdı: — Sizi birar karakoldan jati- yorlar. Buyurun... Dediler, Sabri Efendi'yi çal- yaka ederek karakola getirdiler. Karakolda, redingotlu, uzun ve kırmizı Fesli iki adam oturuyordu. Sabri Efendi içeri girer girmez polise — O efendi bu mudur?.. Diye sordular. Sabri Efendi şaşırmıştı. Güt- tikçe hayreti artıyor, bir yanlışlığa kurban — olmaktan — korkuyordu. Açık bir. surette hüviyetini söy- ledi. Böyle tevkifi mucip hiçbir ve muayene derdini dinletemedi... Kapıya derhal — bir - kapalı | araba getirildi. Sabri Efendi, o redingotlu —efendiler tarafından arabaya bindirildi. Doğruca Yıl- dızda ( Ragıp Paşa Dairesi ) ne götürüldü. Yirmi dört aaat, alt katta bir odada mevkul kaldıktan sonra, Rağıp paşa tarafından — isticvap edildi.. Ragıp paşa, Sabri Efen- dinin tercüme ederek Maarif ne- zaretine takdim ettiği küçük kitap müsveddesini göstererek sordu: — Bunu sizmi yazdınız ?. Sabri Efendi, bilâ tereddit cevap verdi: — Evet Efendim.. Kulunuz yazdım.. Sayei şahânede biraz franmızca öğrendim. Bir tecrlibei kalemiyede bulunmak hevesine inaenaleyh. nız kâfi., Yalnız niçin bu ismi intihap ettiniz 7. — Efendim.. İsim, aynen tercü- me — ettiğim kitabın — fransızca ismidir. — Ne münasebet. Siz ( iki firak ) tan — bahsediyorsunuz. Halbuki, kitabm — münderecatı, bu ismi tutmuyor. Efendi şaşırdı. Fakat işte bir yanlşılık olduğunu anladı. — Anan efendin.. Af buyu- runuz.. Kitabın tami, ( iki firak ) değil, ( iki fırak ) dır. Malümu devletinizdir ki: frenklerin baloda :iydiklıri (fırak) tesmiye olunur ir nevi ceket pantolon vardır. Maksatda, böyle iki elbisenin biribirine — karışmasından müte- vellit, gülünçlü bir hikâyedir. Ragıp Paşa, düşündü. Başını kaşıdı. Kalktı. Bir müddat camdan baktı. Sonra zile bastı. Hademeyi çağırdı : — Efendi, biraz istirahat etsin. Dedi. Sabri Beyi, yirmi dört saat mahpus kaldığı odaya gön- derdi. Zavallı Sabri —Efendi, bu süretle — neticelenen ve hiçbir hüküm ve karara (i ti ın etmiyen bu suale cevaptan svura, tekrar bu odaya iade edilince, artık kurtuluştan Üümidini kesti. Başını avuçlarının içine alarak hıçkıra hıçkıra ağlamıya başladı.. Fakat, ” yarım saat sonra kapı açıldı. Sabri Efendi tekrar Ragıp Paşa- nın adasına çağrıldı. Ragıp Paşa, lcünım ve kıbıhıh olmadığını iddia | ayakta duruyor, gözlük camlarının | etti; fakat, ı arkasında parlıyan nafiz nazar- larile ona bakıyordu.. Sabri Efendi | girer girmez elile işaret etti: — Buraya geliniz. Dedi ve —sonra, — masanın ı üstünde —duran Aağırca kırmızı atlas bir keseyi öpüp — başına koyarak Sabri Efendiye verdi : — Bunu alınız.. Şevketmeap Efendimize dua ediniz. Fakat bir daba da — böyle işlerle meşgul olmayınız. Sayei şahânede rüsu- mattan aldığınız maaş, nenize yetişmiyor ... Dedi... Sabri Efendi, büyük bir kahır beklerken, nail olduğu bu lutfe sevindi : — Tövbeler tövbesi Efendim.. Bir daha böyle şeylere karışmam. Diye teminat verdi ve büyük bir. mömnuniyetle avdet etti. evine Bu hâdiseye sebep bir jurnal olmuştu... Sabri Efendinin kitabı (Maarif teftiş heyeti) azalarından birine tevdi edilmişti. Bu zat ki- tabı. tetkik edeceği zaman en evvel ismi nazarı dikkalini cek- | betmiş ve derhal şöyle bir jurnal | vermişti : ı (Rusumat ketebelerinden Sabri Efandi isminde biri tarafından neşredilmek Üzere tetkiki uhdei aciziye tevdi buyurulan risalenin ismi, gayet calivi dikkattir. Mu- maileyh bu risalenin İsmini (iki firak) tesmiye etmekten maksadı iki vak'ayı hatırlatmaktır. Bunun biri ( Sultan Aziz ) in ve diğeri de (Sultan Murat) ı bhal' olun- duklarını hatırlatmak ve tebeai şahanenin güya (iki firak) içinde bulunduğunu anlatmaktır. Kitabın münderecatile hiçbir münasebeti olmıyan bu muzur kitap, hasbessadake arzı ve tak- dim kılınmıştır ferman)|... Bereket versin. Bu jurnal bir (eşref saat) © rast gelmiş ve Sabri Efendinin haklı müdafaasi nazarı dikkato Aalımarak — zavallı genç kendisini bir felâketten — sıyanet edebilmiştir. CArkası var ) Ticaret Mektebinde Bir Müsamere Yüksek Ticaret lerin vo davetlilerin huzurile güzel bir müsamere verilmiş ve akşanı da Maksim'de bir çay ziyafeti tertip olunmuştur. Resmimiz müsa- meredeu bir İntibadır. Mektebinde dün talebe tarafından, müderris- ae 2 ee Gençler Ne Dı_ğşr7 İnsan İhtiras Ve Emeli Birlikte Temsil Eder Muallim Kadıoğlu Vecihi Ne- dim Bey diyor ki: — Büyük rehberle; Mehmet- lerin kazandığı bııllııku Türk inkılâbı, fevkalbeşer ve cihanşt- mul, susturucu bir varlığın yar | rattığı bir mucizedir. Bu mucize; son şark mesihi- nin tunç imanlı göğsüne sığmı- yan — giranitten — haykırışı ve yerden arşa şahlanışile doğdu. Bugün; ©o demirbaş, insan kanı pabasına kazanılan inkılâbın var- lığım, Kemal soyunun — saygılı, Üdlü ve her fırtına — karşısında dimdik duracak olan Gazi, yenç- liğine emanet etmiştir. Cemiyetin geçirmekte olduğu buhran karşısında varlığıma kuv- vetle hâkimim, karnım dahilinde onunla mücadele ediyorum. Buh- ran ve ona — benziyen — şeyler arızldir. Zamanla geçer bu gibi şeylerden müteecssir olmak doğru değildir. Her - düşünebilen — mahlükta din kanaati vardır. Din, hurafata sapmamak şartile, evveli ve sonu düşünmektir, * Hayattan — korkum — yoktur. Çünki korkak alışmadım. Hayatın bence sirri iman ettiğim bir yalandır. Hayat için hayatı kas zanmaklık gayemdir. Aila ha sabırsızlıkla iği: ir şey- dir. Yaşıyan her mahlük için bu hâdise insanl bir ihtiyaçtır.,, Mehmet Emin B. diyor ki: — Türk İnkılâbı, vatan kaygur larının, vicdan duygularının çürü- mez bir mahsulüdür. Bu inkılâ- bın bir tek temeli vardır. O da rehberimiz olan büyük Gazidir. Bizi inkıraz kuyusundan halâs edip, istiklâl yoluna kavuşturarak | eni nesli kendi sahip ilan, yegâne — küvvet Gazinin dimağında vücut bulmuştur. Her kuvvet maddi bir varlığa müstenittir. Ben kendimi kuv- vetsizler meyanında addediyorum. Dindarım. Çünkü din bir fer- dio, bir milletin manevl kuvve- tini temsil eder. Aile hakkındaki — telâkkime gelince; her fert mensup olduğu milleti ve varlığını yabancı mi- letlere tanıtımak, vatanını, şah- sım ve milli menfaatlerini müda- fan edebilmek için aile teşkiline muhtaçtır. Alla teşkil etmekten maksat behiml! arzuların tatmininden ev- vel bir milletin ve bir vatanın vahdeti hayatiyesini temindir. Ben hayattan hiçbir vakit korkmam. Hayat benden kork- —— RADYO - 17 Kânunusani Sııır İstanbul — ( 1200 metre ) 18 Mak- bule H., 18,45 Orkestra, 19,93 Fr. dera (ilerlemişlere )) 20 Harzım Bey tarafından karagöz, 20,45 Servet H, 21,90 Matmazöl Rozental ( taganni ), 22 gramolon — ve #aire, 22,80 — Darjit- talim. Königevusterhauzen 1633 m. 23,00 Alıman halk muslkisi, 94 gece kon- sari. Varşova — ( LM1L metra) 13,15 gramofon, 5 gramolon. 19,05 kah- ve kongseri, muhtelif, *1,08 halk konseti; (Haydn, Mozarı, Bösthovon ), £22,83 taganni, 2090 car. 24,05 keza, (550 metre ) 17.35 Sigan musikisi, 19.05 hafif musiki, 20.96 Öpera temaili (lemi yok). müteakıban Sigan musikisi (tagannili). 24.00 dana ve halk musik'si, Viyana — ( 517 ra, opora ve valslar. metre) 18,95. Ope- 19.15 mijsaha- beler, 20.85 gramofoü ile Leoukaval- l Prağ — (487 metre) 17.15 musikl parçaları, 18.56 gramofon, 10.80 piyar no- koman köheeri, 20.23 tağanmi, 22,06 radyo Orkestrası, — 23.20 yenl bestokârların eserlerinden parçalar. Roma — (441 metre) 21,20 gra- molon, 21,5) astl musiki, 22,83 mo- nolog, 8505 Rosaini, Pucelni, Ble- mand'in eserlerinden konser. Bükreş — (394 metro) 20.45 © kar dar)Jborgünkü program, 21.05 tagannl, İ —.0-.1 Emin &. malıdır. rlı şıklıkta ve zarafette defll. en, fikren ve filen çalışmakta arıyorum. Bir diri insan kafası ve bir de iskelet kafasını gözümlüzün önünde tecessüim ettirirsek diri kafadaki dudaklar (emeli) iskelet kafasının sırıtan dişleri ise hırsı temsil eder. Demek oluyor ki bir insanda hem emel ve hem de hire mevcuttur. Bunlar umu- miyette mevcut olduğu İçin hiç- bir kimse yoktur ki: Fena yaşa- mak istesin!... İyi yaşıyabilmek için, emeli hırsa, bhirsi emele up yol tutabilmek lâzımdır. Cenaze Merasimi Viyanada bir ameliyat neti- cesinde irtihal eden Dr. Ekrem Emin Beyin cenazesi İstanbula getirilmiştir. Yarınki çarşamba günü saat on birde Haydarpaşa- da Tıp Fakültesinden kaldırılarak Karacaahmette aile makbereşine defnedilecektir. Mevlâ — rahmet eyleye. Vafat Kartal Rüsumat Müdiri sabıkı merhum Şakir Ef, nin zevcesi ve Tüccarbaşı zade Mehmet Halit Beyin büyük kayınvaldesi Servet Hanim pazar günü vefat etmiş ve cenazesi dün Halit Beyin Nu- ruosmaniyedeki hanesinden ka- dırılarak Merkezefendi civarın- daki makberesine defnedilmiştir. Merhumeye rahmet ve kederli allesine sabır temenni ederiz. M. Zaimis Ve M. Venize- los Suikastten Nasıl Kurtuldular ? ( Baştatafı 1inel sayfada ) naya gelen resmi bir telgraf, M. Asema'nın Peşte Yunan sefaretine yaplığı ihbarı teyit etmiştir. Sul kast meselesi bu ihbar sayesinde akamete uğramıştır. —Pertev Ferit * Şehrimizde yapt ğımız tahki- kata göre, M, Asema on #sene- donberi —memleketimizde bulun- makta ve muhtelif sahalarda iş görmektedir. Bir aralık burada İMüstrasyon dö lâ Türki isminde lür mecmua çıkarmış, bu mecmun ha sBene yaşadıktan sonra kapan- mış ve M. Asema bundan sonra Abey isminde küçük bir gazete neşretmiştir. Bu gazete de birkaç nüsha sonra kapanmıştır. M. Asema elyevm Avrupada bulun- maktadır. gafonik keneer, 21,20 Şubertla igi. Broslau — (825 —metro) 17,88 bar (it mütki, baberler, 2049 hafif mesi- ki, 8815 “Teio kiğsik' ködeer, 94 mük tenevvi musizi, aai Ö