SON FPOSTA ——— — | Son Günlerin İki Mühim Haâdisesi Son- günlerin — siyast hâdiseleri arasında göze çarpan 'iki müsbet vak'a vari Küçük (tilâf devletleri konferansı ve Yugoslavya ile İtalya arasında çıkan ve bazı gençlik nü- mayişlerine sebebiyet verdikten son- va Millet Meclislerine kadar akseden bir mesele... Bu iki vak'a, görünlüşteki uzak- hıklarına rağmen, biribirlerile sıkı suürette münasabettardır. Küçük itilâf devletleri konferan- smın son toplanişı, bilbassa, silâblar konferansında müsavat istiyen Al- manyahın elde ettiği kssmf muvaf- fakiyetle meşgul olmuştur. Bu yarım muvaffakiyet, bir nevi muahede tadili mahiyetinde olduğu İçin, her nevi muahede tadillerine — muhalif olan Romanya, Yugoslavya ve Çe- koslovakyayı endişeye düşürmüştür. Çünkü Almanyaya — verilecek hak, yarın, Macaristan ve Avuaturyaya da teşmil edilmek Tüzimgeleceklir ki bu hal, ikl devletin harp sonu varis- leri ulnııık itibarile küçük itilâfın tadili cerayanında İtakı olması, İtalya ile Yu- da eskidenber! ger- yaziyette bir nevi tedahül husule getirmektedir. Man- mafih Yugoslavyanın, İtalyaya karşı, müttefiki bulunduğu Romanya - ile Çekoslovakyayı açık bir. muhalefete sörükliyememesi, şimdilik bu konfe- ransın muvaffak — olamadığına bir alüâmet sayı mak gerektir. Son Yugoslav - İtalyan hüdise- sine gelince; Dalmaçyada, Trojir — izmindeki şehrin kapılarımı süsliyen ve Vene- dik Cümhuriyetinin vaktile bu şehir üzerindeki kükimiyetine İşaret eden San Marko —aslanları « ki - bunlar taşa hakkedilmiş kabartmalardır. - meçkul bazı eller tarafından. tah- tip edilmiştir. Hâdiseyi bir nevi İtalyan düşmanlığına atfeden İtalya'lı gençler nümayiş yapmışlar; bunu, Yugoslav mukabil nümayişleri takip etmiş. Mesele, ild — milletin âyan meclislerine intikal etmiş. Bu müna- göslavya ara: ginlik bulunması, sebetle M. Musoll: söyledikleri şualardırı * Hâdisenin —hakiki — mes'ulleri, komşu milletin siyesi müdir sınıfına rebberlik yapan muayyen amasır İçin- den toşhis olunmak gerektir. Çünkü bu unsurlar için İtalya'ya müteveceih kla ve iltira propagandası, dahilde birlik, hariçte do fikir mesgalesi ihdas etmiye matuf bir teşebbüsten Mbarettir. » Bu sözler ve geçen hâdiseler ıh- Sulha Kavuşulabilecek Mi Bütün Kuvvetleri Za'fa Düşürmek Su- retile Sulhün Berli: 96 — Sabık millt mü- dafaa nazırı Jeneral Gröner, Ce- nevrede elde edilen beşler itilâ- fından memnuniyetle bahsetmek- te ve demektedir ki: Alman hükümeti, Cenevre iti- lâfını tereddüt etmeden kabul etmekle büyük bir siyast liyakat göstermiştir. Başvekil M. Şilâyşer esbak başvekil M. Brüniag'in siyasetini takip etmektedir. M. Şlayşer accle tedbirler almamak- ta, ilk evvelâ Fransa ile birtakım itilâflar elde etmenin lüzumunu takdir etmektedir. Fransa Versay muahedesi karşısında Alman mil- letinin duyduğu infiali takdir et- melidir. Sulh meselesi herşeyden evyel bir tahdidi teslihat mese- lesidir. Daha doğrusu teslihatın tahdidi düşünülürse de hakikatte böyle bir şeyin imkânı yoktur. Bütün kuvvetleri za'fa düşür: mek süretile sulhün imkânı yok- tur. Bu ancak milletleri ihtiyarları dahilinde razı olacakları bir mu- vazene sayesinde mümkün ola- bilir. Deniz Faciaları Londra, 286 — Nevyorktan Şikago — Tribun'e bildirildiğine göre, Newbrug — vapuru — Antil açıklarında bir felâkete uğramış, imdat istemektedir. teriyor kl Merkezi Avrupada mühim bir memnuniyetsizlik kazanı kaynı- yor. Fransa ve müttefikleri için bu- gönkü Statükoya sulh âmiliği nok- tasından verilen ehemmiyet izaha lüzüum göstermiyecek — kadar açık olduğuna göre muabedelerde - tadil cereyanı — ile Stati rinyot taraf- tarlığının müsademesi, her gün bir parça daha gçiddetleniyor. Bu sade- gün gelip bir kavılcım ağını temin eden ortada kiçbir esas bulunmadığına göre, sulh severlerin her gün bir parça daha halecana düşmeleri baklı — ve yerin- dedir. — Süreyya İmkânı Yoktur Tngiltere ile İran arasında bir petrol girketi yüzünden çıkan bir Jhtilâf, dünya petrol siyasetini, günün en mühim bâdiseleri meyanına koymuytur. Asrımızda potrol meselesi, milletlerin en hayat! meselesidir. Osmanlı impar ratorluğu 1914 seuvesinde Kerkük clivarında bulunan poetrol madenlerinin imtiyazını « Türkish Potroleum Company » lamli altında toşokil etmiş, bir tngiliz * Almaan grupuna 909 sono müddetle vermişti. Mütarokoden sonra Al« man hlssesi, Fransızlara terkedildi. Korkük havalisi İrak hudutları dahilinde bulunduğandan yşirket gski ismini değiştirdi ve elrat Petroleum Companyr namı altında faaliyete başladı. Bu şirkotin, kanalizasyon ve inşaat masraf- ları 1 milyar franga baliğ olmuştur. Borular vasıtasile potrol Bahrisefide ine- cektir. Rersmimiz Korkük olvarında kanalizasyona alt boruların kamyonlar He taşmmdığını gösteriyor. Borçlar, Amerikanın Da- hili Siyasetine Aittir Paris 28 — Lö Jurnal gaze- tesi, Amerikanın Fransa - sefirile, Fransa başvekili M. Bonkur ara- ııdıq mülâkattan - bahsederek diyor kit Amerikada borçlar me- selesi halihazırda bir dahilt siya- eet meselesidir. Yeni Fransız ka- binesinin Amerika ile müzakereye girmek için bir davet beklemekte olduğu — Vaşingtondan — bildiril- mektedir. M. Ruzvolt, Huverin müzakeratı açmasına mâni olunca M. Huver'in canı sıkılmıştır. M. Huver, artık fanliyette bulunmıyacağını — söylemiştir. Gazete diyor ki: Fransa için bundan çıkan yegâne netice, bu aile kavgalarından uzak kalmak- tır. Biz M. Bonkur'un da bu şe- kilde hareket edeceğine kanliz. Fransız Meclisinde Paris, 26 — Meb'usan Meclisi Maliye Encümeni, muvakkat büt- çenin tetkikine girişecek ve bu suretle bütçe salı sabahı heyeti umumiyeye sevkolunacaktır. Salı günü öğleden sonraki cel.e. hükümetia bug'daı pıyııı- sını tutabilmesi için tahsis edilen 300 milyon kredi projesinin tet- kikine hasredilecektir. Meclisin Avusturya - İstikrazı projesi hakkında kararını verdik- ten sonra perşembe akşamı da- gılacağı ve kânunusaninin ikinci sahı günü — toplanacağı tahmin edilmektedir. : EEAKAEEARI TEFRİKA NUMARASI: B “MİLLİ ROMAN,, GERMETEN — Mubarriri: Burkan Cahit — KERETIENNI — Zengin Amerikalıların ya- yayış sistemi. Onun yarı neş'e ile mırıldan- pnr duyan genç kadın sorduü: — Ne söylüyorsunuz Faruk Bey? Saklamadı : — Zengin Amerikalıların ya- şayış sistemi ? Aperitif, dijestif. Genç kadın güldü: — Büunu Amerikalılardan evvel zannederim Romalılar icat etmiş- lerdir. — Belki de. Her harhalde keyifli bir şey. Dilruba H. yaktığı sigaranın dumanlarını — dudakların'ın - zarif bir haraketile havalandırarak ce- vap verdi: — Hayat, başı ve sonu belli.. bu kadar dar bir âlemde üzüntü we ıstırap niçin!? Viski bardaklarını yarıladılar. Şimdi genç Erkânı harbe de hayata karşı bir kayıtaızlık. gel mişti. Yıkılan varlık önünde kar- şısında duydüğü istirap, mes'ul insanlar için düşündüğü aksi ka- naatler şimdi eritici, sükünet ve- rici bir kordiyal almış gibi hafif- liyordu. Genç kadın biraz daha soku- larak dev. 'i ettir —- Şu “muhakkak ki yaşamak için servet lâzım, Paraen bü- yük dost. Okadar ki belki insan- ları mes'uliyetten bile kurtarıyor. Fakat ben hiçbir zaman bir erke- ğin” memleketi aloyhino hareket ederek para kazanmasını — iste- mem. Ne yazık ki bayatımı ver- diğim erkek böyle yarıyor. Binbaşı Faruk yüzünü buruş- turdu: — Ne kadar maddi adam.. İnsan değil çelik kasal Dürüba Hanım güldü: — Çok iyi buldunuz. — Nasıl tanıştınız. onunlal Genç kadın kisaca anlatlı, — — Bir. binbaşı koçun chl ayrılmıştım. Hakkı Bey benl Feneryolunda Meb'us Arif Beyin köşkünde gördü. Ondan sonra bırakmadı. — İlk kocau zdan niçin ayrıl- dınız? — Çok sert bir adamdı. Ba- na kışla neferine yaptığı muame- yi yapıyordu. Halbuki ailem beni biraz nazlı büyüttüler, Dam Dosyon'da — oküttülar. Ve ne bileyim, aile hayatını büsbütün başka gösterdiler. Halbuki ko- cam beni manga onbayısı gibi azarlar, en küçük arzularını kur manda eder gibi emirle yapt r- mak isterdi. Binbaşı Faruk - güldü: — Askerlerden bu kadar fe- na bahsetmeyiniz! — Askerler için değil, ko- cam için söyliyorum. Hatta kar- şımda ayni rütbeden bir aser olduğunu bilerek söylüyorum. İn- sanlar mes eklerile ö çülmez'erkil | ile ne zamandan- | Şekerzad beri beraboe:siniz. — Üç senedeönberi, — Hayati Avrupada geçiyor, sıkılmıyormısınız? Genç kadın hafifçe içini çekti. — Sıkılımak, eğer — yalaizlık smapamına alıyorsanız: hayır. Fakat | kerzade | zengin olmağa başlamıştı. Bana hayatın bu şekli beni müteessir etmiyor değl. — Ne gibi? Dilruba Hanım çok samimi görünen bir hareketle uzun bir bahso hazırlanır gibi genç zabite yaklaştı. — Faruk Bey, — kimseye açmağa lüzum — görmediğim dertlerimi — siz. deşmek — ister gibi bana süaller — soryorsu- nuz. Genç bir. adamı — evine, sofrasına, bususiyetine kabul e- den kadın için — kimbilir neler düşünüyorsunuz, Belki de haklı- sınız, fakat size kendimi — tanıt- mak fırsatmı verdiğiniz için çok memnunum. Siz de mert, dürüst bir erkek — ruhuna tesadüf etti- ğgim için — bir şey saklamadan size kendimi anlatacağım. Genç kadın iki yudum - viski içtiklen sonra ağır ağır devam etti: — Sıkılmıyacaksınız yal — On, bilâkis! — Ohalde dinleyin — Faruk Bey. Ben genç bir kadınken Şe- ile tanıştım, Ö yeni bol para sarfediyordu, fakat nra- mızda bir sevginin — vücuduna ihtimal vermezsiniz tabil. Tacrb- | Arkada_,%;ân Şüphe Edilir Mi? Bundan altı sene evvel 14 yaşlarında birisile arkadaş olduk. O zamandanberi pek - samimi görüşüyor, hatta geceleri bile muhabbetimizi bırakıp evlerimize dönmek için biribirimizden zor ayrılıyorduk. Fakat umuml eğlenti yerlerine her nedense boraber gitmemiştik. Birkaç gün evvel arkadaşımla — tiyatroya — gittik. Gece saat tam yarımda liyatro- dan çıkarak evlerimize döndük. Ertesi gün arkadaşımın diğer bir arkadaşı benim samimi zam nettiğim —vo altı senedenberi konuştuğum arkadaşımın o gece tiyatroda beni vurmak için hazır« landığını söyledi. Hemen arkada- şımı bularak sordum. Tiyatro kızlarının benimle konuşmalarıni çekemediğinden aramını bulsaymış beni vuracağını söyledi. Arkada- şimın arkadaş değil bir mıkrop olduğunu anladım ve derhal ken- disile bir daha görüşüp konuşme- yacağımı söyliyerek ayrıldım. Fa- kat arkadaşımda birkaç fotografım var bunları alamadım konuştuğu- muz zamandanberi — arkadaşım bir fotografim bile vermemiştir. Ondaki fotograflarımı ne yapa- yım? Şimdi kendisile görüşmiyo- rum, Salim » Altı sene konuşup - seviştiğie niz bir arkadasınızı, bir yabam emnin sözü Üzerine derhal bırak- makla hata etmişsiniz. Size anla- tılan hikâyenin ne dereceye kadar doğru olduğu anlamıya çalışacak sonra da vaziyeti kendisile açıkça konuşacaktınız. Bu işte kaba- hatlı biri varsa o da sizsiniz. HANIMTAYZA İspanya'da Komlnist Tahrikâtı Barselon, 26 — Troçkinin sa- bık kâtibi komünist muharrirler- den Andre Mins tevkif edilmiştir. Hükümet memurları bir koe- münist hareketinin mevcudiyetim- den şüphe ve endişe etmekte- dirler. besiz alâyişe — kapılan her genç kadın gibi ben de onun bu il- tişamına bağlanıvermiştim. Fakat çok geçmeden anladım ki Şeker- zade beni kendisine ait bir kadın gibi değil kendi işlerine yardım ıdıukk sihirli bir alet gibi çalış- tırmak istiyor. Binbaşı Faruk gözlerini açtı — Ne diyorsunuz ! — Hakikati anlatıyorum. Harp bütün hızile devam ediyordu ve şeker zade tanıdığı birçok bü- yük salâhiyetli insanlarla temas ediyor, onlara Adadaki köşkte ziyafetler çekiyordu. .Bu eğlence âlemlerinin içyüzü tahmin edemi- eceğiniz kadar rezaletlerle do- î'dıır Şeker zade davetlilerine hoş görünmek için seviyesi dü- şük birtakım kadınları da sofra- sında bulunduruyor ve bu rziya- fetlerin sonu Romalıların (Orji)- leri gibi âdeta bir fuhuş âlemine varıyordu. Bu manzaralardan iğreniyor dum. Kaç kere halkın isimlerini bile Grkerek andığı o mühim adamlar sarhoş ağızlarile bana sevçilerinden — bahsetliler. Kaç kere şerefini. mevkiini şampanya sarhoşluğa ile unutan paşalar bir sokak çaplanı gibi Üstüme etık dılar. V Ackası vae)