İTTİHAT ve — Her hakkı mahfuzdur, — Tefrika No. 7 BOÖN POSYA TERAKKİ Nasıl doğda?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. Abdülhamidin İsterilen İmtiyazı Ver- mesine İmkân Ve İhtimal Yoktu — Bu kadar telâşa ne lürum var. Kibette düşünülür, bir şey yapılır. Şimdi, köşklerine gitsinler de istirahat etsinler. Diye haber gönderildi. Halbuki meselenin iç yüzü, büsbütün başka idi, Damat Mah- mut paşının arzettiği projeyl tetkik eden Abdülhamit, bunun doğrudan doğruya İngilizler ta- rafından tertip edildiğini, ortaya bir Hintli müslümanla bir de (Meymon) çıkarılarak — eniştesinin bu işe alelâde bir alet yapılmak istenildiğini dezhal — öğrenmişti. Hele, ( Meymon ) hakkında icra ettirdiği tahkikat, bu kanaati büsbütün takviye eylemişti. Bu #sbaba binaen bu imtiyazı ver- mek, Abdülhamit için her türlü imkân ve ihtimalin baricinde idi. Fakat Mahmut paşa ümidini kesmiyor; bazan İzzet B. aley- hine arizeler yazarak, bazan da zevcesi Seniha sultanı Abdülhami- de yollıyarak fistirham) a devam ediyordu... Bunları, her defa- snda atlatan Abdülhamide de artık usanç gelmiştl Nihayet bir gün fena halde kızmış, Seniha Sultana: — Hemşira. Ben — kocanın hatırı için memleketimi İngiliz- lere satamam, Demişti. İşte bugünden İtiba- ren de damat Mahmut paşa ile Abdülhamit arasında derin bir uçurum husule gelmişti. Damat Mahmut paşa, Abdük bamidin bu mümanmaatini tama- men (ikinci kâtip İzzet Bey) den biliyor, bu işe mani olmak için odum Almanlardan büyük — bir para aldığına hükmediyor: İzzet B. hakkında söylemedik söz bırak- mıyordu, Tabii İzzet Bey bunları haber alıyor; o da Mahmut pa- şa aleyhinde me — mümkünse yapıyordu. Nihayet, meseleyi yine Meymon balletti. Bir gün damat paşayı karşısına oturtarak: — Bu iş, burada hallolmaz. Bunun için Parise kadar gitme- lidir. Dedi. Bu fikir, Mahmut pa- şaya pek cazip gölmişti. Avrı- paya firar eden ehammiyetsiz adamların bile ekseriya pek kâürlı çıktıklarını — biliyordu. — Halbuki kendisinin, mühim bir şahsiyeti vardı. Hele oğullarını da beraber gö- tHrecek olursa, bu ehemmiyetin bir kat daha artacağı muhakkaktı.. Fakat.. Bu plânmı tatbik edebil- mek için de paraya ihtiyaç var. dı. Fakat, Evvelce bol bol ihsan veren, onun birçok — borçlarını Gödeyen Abdülhamit, son zaman- larda sanki onun gizli maksatla- rını keşfetmiş gibi hasis davra- miyor, maaşından başka, ne ih- san ve ne de atiye olarak hiçbir yey vermiyordu... Damat Mahmut Paşa, — Abdülhamidin aldığı bu vaziyeti de İzzet Beydea biliyor, artık onun aleyhinde ateş püs | kürüyor; — bu suretle de mühim — şahsiyetin sında açıs lan uçurum, gittikçe derinleşi- yordu. bu iki | Paris Sefiri Münir B, (Bülhara vezir olmuştur ) İzzet Bey, — bunları unutmu- yor; hasminden intikam almak için, en müsait bir Ersat gününü kolluyordu. Damat Mahmut pa- şanın firar ettiği gün, bu Frsat eline geçmiş oldu. — Artık her vesileden istifade ederek Abdül- hamidin en hassas damarlarına dokunuyor, paşoya karşı katiyen rzaaf gösterilmiyerek bilâkis mu- kavemet olunmasını tavsiye edi- yordu. * Abdülhamit, mukavemete ka- rar vermişti... Buna binaen Paris Sefiri Münir Beye bitaben gerek başkâtibe ve gerek (şifre kâtibi Boşnak Kâmil Bey) e müteaddit telgraflar yazdırd. Yaptığı iyi- likleri birer birer saydı Ve, Münir Bey vasıtasile — bunları Damat Mahmut Paşanın yüzüne çarptı. Münir Bey, bu telgrafları da- mat Mahmut Paşaya çösterme' OA A | NAZARI D.KKATE! semmn Eîu M_ Sinemasında gösterilmekte olan MÖSYÖ, MADAM ve BİBİ filminin bügün ve bu gece son günüdür. -Görmeyenler, bugünden l-- tifade ediniz. PEK ÇOK EFiLM MATA Çünkü.., — Bütün GRETA Opereti Spa de 27 table l beraber, lcabeden sözleri söyler mekte de kusur etmedi. — Paşaml.. Biz biliyoruz ki burada bu muhteşem otellerde vzun müddet (böyle cak aile) ya- şıyacak kadar paranız yok. Şan- tajla yaşamak ta namuslu adam- ların baysiyetine # ğmaz. Gelin bunlardan vageçin. Böyle, Mey- mon gibi heriflere, kendinizi alet etmeyin. Zatı şahane maaşınıza zammederler. Borcunuz — varsa, yine Öderler... Güya burada beş on gün gezmiş, tebdilhava etmiş te art k bunu kâfi görmüş gibi İstanbula avdet ediniz. Eğer bunu yapmaz- sanız, âefil olursunuz. Sürünür- sünüz... Dedi... Fakat damat Mah- mut paşa bu fikirde değildi. Onun için Münir Beye: — Ben de, Fransa devletinin ricali siyasiyesine müracaat eder ve (zatı şahane) nin istipdat ve seyyiatından bahsederek, bütün (düvesli Avrupayı) onların aleyhi- ne tahrik eylerim. Cevabını - verdi. - Münir Bey, bu sözleri alaylı bir kahkaha ile karşıladıktan sonra: — Paşam, siz buradaki ricali siyasiyeyi, köşkünüzdeki ayvazla bahçivan mı zannettiniz?.. Om- larla görüşmenin bir usul ve adabı vardır ki siz, bunu bilmez- siniz., Evvelâ size şunu söyliye- yim ki, (devleti o iye) nin se- firi sıfatile ben onlara takdim etmezsem, değil sizinle görüşn ek, hatta size selâm bile vermezler... Sonra, ne s fatla görüşeceksiniz?, (Damadı Hazreti şehriyari) sıfatile mi?, ( Arkası var) <n ea — AJİK'te vvu:-nı'ı Nichard TAaüÜBER (TT AR G G LAT ——— — ——il İstanbul Belediyesi ŞehirTiyatrosu Pi ee |I | Umuma ,'İ W akşam aat 21,30 da Üç Saat Yazan: Ekrem Roşit Son haflta a GÖRMÜŞ OLABİLİRSİNİZ! LÂKİN BİZ .. CESARETLE İDD:A EDlYORUZ:İ -HAR AYARINDA BİR FILM HENÜZ görülmemiştir. kadınlık demek — olan — ilâbi GARBO Ba harikalar harikam filmde beşer kablliyetlaln fevkine çıkmıştır. RAMON NOVARRO LEWİS STON - LİONEL BARRYMORE Şimdiye kadar pördüğünün eserlerinin en Mükümmelini yaratmışlardır. ÖNÜMÜZDEKİ PAZARTESİ AKŞAMI MELEK ve ELHAMRA sinema- Tarında Camarisdl günü saat li de, Elhamra slnemasında malbusta mahsus hususl bir saane yapıl: essranleri indan mühterem matbuat müntesibini İle çehrimiz simnema fva film mü-s müdürlerinin teşrifleri rica - olunur. Künunuevrl 17 DiplomatlaraHükmeden GizliKuvvetler Şimali Amerika'da Japon Casusları ( Baştarafı | inel sayfada ) larla Amerika — tayyareciliğinin berhangi bir filoyu imhâ edebi- lecek kabiliyette olduğunu her zaman tekrar edegelmiştir. Bu iddialı ve mübalagalı pro- pagandadan maksat, Amerika halkına, ordu ve donanmanın Üzerine aldığı vazifeleri tamamen yerine getirebilecek — kabiliyette olduğu his ve kanaatini vermek, ayni xzamanda bu yolda sarfedi- len paranın mahalline - masruf olduğunu —eserle — göstermektir. Ara sıra bir takım askerl tecrü- beler yapılır ki halk bu tecrübe- lere serbest bir surette İştirak edebilir. Bunun bir sebebi de, yine Amerikan halkına, muhare- benin her şeyden evvel bir para meselesi olduğu fikrini aşılamak- tır. Şu hale göre, Japonlar için Amerikan ordu ve donanmasına ait öğrenecek esasa müteallik bir şey yıktu. Fakat teferruata nit bazı yeni keşifler vardı, Japonlar bunların mahiyetini anlamak isti- yorlardı. Bunlardan bir tenesi de antenli torpillerdi. Antenli torpil, suyun içinde elektirik kuvvetile istenildiği gibi hareket eden bir #lıhtı M. Osaki maiyetine aldığı Daisy Grze1'i işte bu askeri sırrın öğrenilmesine memur etti. Kadın, ilk aldığı bu vazifeyi gayet kolay yearine — getirdi. Çünkü —temas ettiği bahriye neferlerinin çoğu genç insanlardı. Hopra tabiatlı idiler. İki viski bardağı ara- sında her istenilen şeyi söy- liyorlardı. M. Osaki'nin diğer öğrenmek istediği mesele de, San Diyego'da Amerikan donanımasına ait benzin ve petrol depolarının yerlerini öğrenmekti. Çünkü bir, tayyare bücumu neticesinde bu depoları bombalıyarak havaya u- çurmak Amerikan filosunun hare- ketini, dörtte üç felce uğratmak olacaktı. Dalsy Greene verilen bir vazife de bu idi. * M. Osaki'nin Nevyork'ta geçir- diği hayat çok sakin ve müteva- zıd. Her orta halli Amerikan ai- Lsl gibi bir pansiyonun küçük bir dairesini kiralamıştı. Ayni zamanda bu dairenin iki tarafı da Osaki'nin adamları — tarafından tutulmuştu. Filen boş bir halde duran, fakat her ay muntazaman kira'ar. verilen bu daireler, M. Osaki için kuvvetli bir emniyet supabı — vazifesini — görüyorlardı. Bu dairelerin divarları, ihtiyaç halinde Jâzım gelen terassudun yapılabilmesi için büyük bir ma- haretle delinmişlerdi. Japon Yüzbaşısının hizmetine bakan ihtiyar bir kadındı. Bilaha- ra Amerikan zabıtasının müda- ha'esila geniş bir casusluk şebe- kesinin meydana çıkmasına sebep olan bu gizli faaliyetin. mübim rükünlerinden biri de bu kadındı. Çünkü Yüzbaşı Osaki'nin bizzat anası idi. Nadiren evden ç kar, | hemen hiç kimse ile konuşmazdı. M. Osaki'ain bayatı İse, yukarıda kaydettiğim gibi son derece sakin görünüyordu, Elinden muazzam servetler geçen, bankada, evi a tında mühim paralar bulunan bu adamın her ay yaptığı masraf, sade- ce rütbesinin maaşına inhisarederdi. Nevyork'ta ise, bu Japon zabi- tinin mevcudiyetinden biç kimse şüphe bile elmiyorda, Amerikadaki faaliyeti, bütün Amirlerini son derece memnun edecek bir şekil ve surette cere- aa etmişti. Artik orada yapacak Lir şey kalmadığı kanaatile mem- leketine gilmek ve daba fazla fayda verecek sahalarda — çalış mak fikrinde idi. Bu münasebetle izin istemeyi düşünüyordu Vücu- i teşkilât okadar İyi, okadar sessiz çalşıyordu ki ken disinden zsonra bu işin başına geçecek herhangi bir kimseyi müşkilâta uğratmıyacaktı. —Tam bu sırada, yerine getirilmesi çok yeni bir vazife aldı. Bu işin leketi için gayet büyük bir ehemmiyeti vardı. O zamana ka» mıştı. Mesele şu idi: Amerika Müttehit bükümetle- rinin cenubl Amerikada gayet büyük ticari menfeatleri vardır. Bu mıntakada bulunan ve yenl yeni meydana çıkan petrol kuyur larının mukadderatına Amerika sermayesi el koymuştur. Cenubi Amerikanın hiçbir. madeni, biç bir makine fabrikası ve nmumb yetle sınal hiçbir teşebbüsü yoktu ki, buada, Amerika sermayesinin iştiraki bulunmas .a. Bu fabrika ve teşebbila işlerinde çalışan amele ise hemen kâmilen jnpondu. Je pon amelesi, umumiyetle kanaats kür olduğu için şimall Amerikan amelesine nisbetle daha ax maş- raflıdır, binaenaleyh daha az yev- miye ile çalışır. Halbuki bir müddettenberi bu teşebbllslerle alâkadar mall mehafil, Japon amelesinin iş ba- şından uzaklaştırılması düşünce- sine saplanmıştı. Bu vadide şid- detli bir propaganda yapılıyordu. Amerikan sermayesinin — Japon amelesine karşı uldığı bu vaziye- tin sebebi şu idi Yeni bir fabrika açldığı ve ya bir maden işlemiye başlacd ğh zaman, bu İşte çalışacak amele ile beraber oraya birtakım seyyar komisyoncular, tüccar mümessik leri de akın ederler. Bunların kimi dikiş makinesi, kimi Fort otomobili, kimisi bisiklet veya radyo makinesi satarlar. Bal ve- rici çiçek tarlası bulmuş arılar gibi amelenin Üzerine çullanan bu adamlar, onlarla, kredi ile alışveriş mukaveleleri yaparlar, Bu suretle verilen yevmiyeler, bu yevmiyeleri —alanlar tarafından, mühtelif ibtiyaçları için tekrar müteşebbis Amerikalının kasasına döner. Halbuki Japon amelesi, ba gibi komisyonculara hiç - iltifat etmiyorlardı. Onların bütün gay- reti mümkün olduğu kadar para artırmaktı. Birkaç sene sonra ise arttırdıkları bu paralarla bir gü- verte bileti alarak memleketlerk ne dönüyor ve orada küçük tica- ret işlerine atılıyorlardı. Bu hal, Amerikalların işlerine gelmiyor- du. — Çünkü- Amerikan param Amerikada kalacağına Japonyaya akıyordu. Amerikan mall maha> fii, bu meseleyi halletmek üzere sermaye — sahiplerine — müracant etmişler, fakat müzabaretlerini kazanamamışlardı. Çünkü Japra amelesi, hakizaten ucuz çalışı- yerdu. Bu mesele, hususl surette halledilemeyince, — resmi. — şekle döküldü. Değil Şimali Amerikada, Cenubt Amerikada da —Japon amelesinin ve Japon muhacirler- nin yerleşememeleri için şiddetli kanunlar — yapılmıya — teşebbüs edildi. M. Osaki'nin aldığı talimat, her ne pahasına olursa olsun, bu kanun projelerinin fül saha- gına intikal etmesine mani olma- yı emrediyordu. ( Arkası var )