Gelişigüzel Musahabe Yeni Bir Modaya, Hanımların Başlarında Taşıdıkları Harflere Dair.. Son günlerde yeni bir moda türedi, genç hamımlarımız şapka ve bereleri yüzünden hurufl o dular, Beyoğlu'nun, yabut İstanbul'un kalabalık bir sokağndan geçer- ken, Hanım başlarına bir göz gez- diriniz. Eğer alfabeniz kuvvetli değilse kısa bir zaman içinde bemen hemen, yirmi sekiz harfi bellersiniz. Artık her Hamm, kendi adnın ilk harfini başında taşıyor. Doğrusunu — isterseniz, bu harflerin çoğu, romekör ba- calarındaki harfler gibi pek iri, pek kaba #aba, Benim gözüme batacak kadar kaba duran bu harfleri Hanım- lar acaba başlarının zarafetile bir tezat teşkil etsin diye mi takı- yorlar? her halde öyle olsa gerek. Lâkin ba yeni moda, beni meşhur “Selâmün aleyküm Kasım Efendi,, hikâyesinde olduğu çibi meraka düşürüyor. Meselâ Tünek den Galatasaraya doğru yürürken kıvrana kıvrana yürüyen findık kurdu gibi bir hanımcağıza rast | gelirim. Yana doğru eğilmiş «e.ki- “den fes devrinde bizim fesleri böyle eğmemiz külhaniliğe, uça- alâmetli, — şimdi — maşallah küçük Hanımlarımız bunu zara- fet alâmeti yaptılar» Leresinin Üslünde panl par.| madenden bir (M) harfi vardır. Küçük hanım, tek başınadır, kimse ile konuş- maz. Onun için acaba Türkmü- dür, Rummudur, Yahudi midir, Ermeni midir, ecnebi midir bir- den farkına varılmaz. Kaşlarına, gözlerine, giyinişi- ne bakıp insan bazan tahminler yapabiliyor. İ Meselâ bu (M) markalı hanım m: — Türktür canım! hükmünü vweriyorum, Türk olduğuna göre acaba ismi nedir? Zanmmetmem. Meliha biraz es- kimiş bir isimdir. Hem bu Ha- nımda Meliha isminin daima mo- dalıktan — düşmediği — semtlerde oturur bir hal yoktur. — Melek! Ihtimal vermem. Nedense ben, *“Melek,, isminde tanıdığım kız- ları hep zayf, renksiz asabi ola- yak hatırlarım; bunda öyle bir bal yok. — Melâhat! Belki Melâhat olabilir. Fakat “Melâbat,, lar da zihnime hep toplu, enli, boylu — nakşolmuş, Halbuki bu hanıın ancak hafiften balık etindedir. — Meblika! Bırak şu saraylı ismini.. Fa- kat neyleyelim ki Şşalr Yahya Kemal bu isml güzel bir şiirine: *Meh ika Sultana âşık yedi genç, Diye soktu da itibar kazan- dırdı. — Mehpare! Aman aman, bir zamanlar bahçe Kkapısında şemsiye #atan bir mağazanın adı hatırıma geldi. Bu güneş görmemiş çehreye bu ismi yakışt ramıyorum. — Mevbibe ! Belki.. Derken bir otomobil kornesi çalar, beni düşüncelerim» den ayırır. Tam o esnada küçük hanım, bir miştir. Yakınından geçip “Ne konuşurlar?,, Diye merak ederim. İnce bir ses kulağıma çarpar: — Kalişperas Marika ! Aman, bu harfleri siz de me- lip #lninizi beşu boşuna ay maz, « TOPLU (ĞRE arkadaşına rastgek- | sulinuştur. MEMLEKET HABERLERIİ Tütün İhracatımız Hareket Et- şkül Vaziyete Kumpanyaların Çiftçiyi Mü meleri İzmir (Husu- si) — Bütün tah- minlere rağmen bu seneki tütün mahsulu maale- sef tamamen sa- tılamamıştır. Kum- panyalar piyasa- yı yükseltmiş ol- mamak için muh- telif — piyasalar- dan çok bati bir Surette mübaya« at yapıyorlar, İyi mahsulun — mü- bim bir. kasmı satımıştır. Akhi- sar miıntakasın- da tütün vazi- yeti nişbeten iyidir. Çinede(200000) okka tütün zür- ram elinde kak mıştr. Kumpan- yalar bu tütünleri yok — bahasına almak için zür- ran karşı çok — müstağni hareket ı etmektedir. Buna mukabil zürra ti- cari şereflerine uygun — olmıyan kumpanyaların tekliflerini reddet- mektedir. Gaziantep'te Kaçakçılarla Müthiş Bir Müsademe Oldu Gaziantep (Hususi)— Antebe iki saat mesafede Dölük karyesi civarında büyük bir kaçakçı ka- filesile muhafaza memurları arasın- da müthiş Bir müsademe olmuş- tur. Müsademe neticesinde kaçak- çılardan üç kişi ile üç milyon sigara kâğıdı ve daha birçok ka- çak eşya yakalanmış diğer ka- çakçılar kaçmışlardır. Yaralı yok- tur. Yakalanan kâğıtlar Tütün İnhisar İdzresine teslim edilmiştir. Diğer eşyalar da gümrük daire- sinda tadat edilmektedir. Inhisar Antapten Üzüm Alıyor Gaziantep (Hususl) — İçkiler İnbisarı için külliyetli miktarda fzüm mübayaa etmek üzere İnhi- sarların Heyeti teftişiye reisi Hüs- nü Bey buraya gelmişlerdir Hüsmü hem bu mübayaayi ya- pacak hem de bu mıntakadaki inhisarları tevhit edecektir. İnhisarın — Üzüm — mübayaası bağcılarımızı çok sevindirmekte- dir. — Sahir Muğla'da Mermeris Ve Köyceğiz Yolları Açı!'dı Muğla (Hususi) — Vali Ömer Cevat Beyin gayreti sayesinde 60 kilometrelik Muğla-Mermeris, 70 Kilometrelik Muğla-Köyceğiz yolları İnşa edilerek açılmıştır. Bu iki yolun ticari noktadan kıy- meti büyüktür. Şehrimizde bele- diye tarafından bir do asrt ha- mam inşa edilmiştir. Verilen malümata göre, Muğla | sularının demir borular ile şebre getirilmesi içim teşebbüşte bulu- Kurnazca Tütün toplayan bir kız Mugla'da bu seneki mahsuk den zürram elinde 50000 okka ka- dar tütün kalmıştır. Ayrıca istok olarak da 350000 okka tütün var- dır. Gelecek sene için Mugla'da Soktu tütün ekilecek- tir. Fidanlar kâ- milen — hazırlan- mıştır. Sökede bu #ene 50000 okka tütün ye- tişmiş, — bunun 300000 — okkası 70-100 arasında satılmıştır. Kalan 200000 — okka- ya müşteri var- dır. Bir. Karış Tap- rek Blip Boş Kalmayor İzmir ( Hw susi ) — Bu sene yetişen bazı mah- gullerimizin ucuz fiatle de — olsa kâmilen satılmş olması mıntaka- miz zürramı se- vindirmiştir. Bun- dan cesaret alan müstahsil havaların müsaadesin- den istifade ederek Tire, Ödemiş ve Bayındırda bir karış toprağı bile boş bırakmıyacak derecede faaliyet göstermiştir. Kayseride 13 Yaşındaki Katil Yakalandı Sağdaki 13 yaşındaki katli, aocida Ya- Yo oynıyan Kayseri gençleri Kayseri, (Hususi) — Sobacı- lar çarşısında ağabeğisi Hamdinin katili olup mahkümiyet müddetini ikmal ettikten sonra bapisbane- den çıkmış olan Hacı İbrabimi öldürüp kaçtığını bildirdiğim 13 yaşında Osman evvelki gün şeh- re inmiş ve karakola teslim ol muştur. Osman derhal — tevkif edilmiş ve Adliyeye verilmiştir. Kars'ta Üç Çoban Feci Şekilde Dondu Kars (Hususi)— Şehrimizden İstanbula koyun götürmekte olan bır kafile Artvin - Hopa yolunda kar tipisine yakalanmış ve üç çoban feci bir şekilde donmuştur. 700 kpyundan hiçbirine bir şey | &i mamışlır. 4 Kayseri ( Hususl ) — Yo - Yo bu- rada da taam- müm etmiştir. Buraya Yo » Yo- yu bir mektep talebesi getir- miş ve daha ilk göünde bin- den fazla — satılmıştır. Her — s0- kakta, horkesin elinde Yo * Yo görülmektedir. Mersin'de Harp Malülleri Cemiyeti Şube Açıyor Mersin (Hususi) — Şehrimizde Harp Malülleri Cemiyetinin yeni bir şubesi açılmasına karar ve- rilmiştir. Şimdilik şubeyi idare edecek olan kasap oğlu Kadri, Reşat ve Muhtar Rüştü Beyler büyük bir Ffanliyetle çalışmak- tadırlar. (190000) dönüm | Muhit'in Şairleri Nurullah Ata Abmet Cevat Bey bir gün söz arasında, "“Muhit,, e yazı ya- zan şairlerin — manzumelerinden mürekkep bir * kitap çıkarmak istediğini söylemişti. Bizde, böyle birkaç şairin yazılarını toplıyan kitaplara bir temayül var. Bu çığırı mütarekenin ilk senesinde çıkan ve daha ziyade bir mec- mua olan “kitaplar,, (1) açtı. Her şairin talihini tek başına dene- meyip böyle birkaç arkadaşı, ba- zan kendilerinden birar daha tanınmış biri ile birleştirmesinde şüphesiz para işlerinin çok tesiri olduş; bunun çok iyi tarafları da vardır. Fakat gönül her şairin, orta - zaman şövalyeleri gibi meydana tek başına, “yekeyek ,, çıkımasını istiyor. Maamafih Ahmet Cevat Bey, © arzusunu yerine getirebilirse bi- ze yarının belki çok iyi, bugünün her halde istidatlı birkaç genç Şairini tanıtmış olacaktır. Ne ya- lan söyliyeyim? onların böyle bir kitaptaki yaz larını, “Muhit,, ma- gazinindekilerden daha çok alâ- ka ile okuyabileceğim. O maga- zinde, büsnü niyeti kıran bir hal var: - Meselâ numarasında Yaşar Nabi'nin oldukça güzel bir manzumesini, çirkin olduğu kadar - da — bayağı bir - renkli resmin altlına koymuş, — öbür mahzumeler — tuhaf — çerçeveler içinde, Necip Fazıl'ın bir şiiri, mavi mürekkeple yazılmış. Bü- tün bunlar insanın sinirine do- kunuyor. “ Muhit,, — şairlerinin çoğu, öbür genç arkadaşları gibi, bir takım modaya uygun sözleri ge- veleyip duruyorlar. Fakat içlerin de iyi, ümit verici olanlarıda var. Unutmiyalım ki — Cabit Sıtkı'yı * Muhit,, magazini tamıttı. “Muhbit,, İn iyi yazıları vere- ceğini Ümit ettiğim genç şairle- rioden birl de Şevket Hıfzı dir. Bu gencin manzumeleri Halit Ziya Beyin de dikkatini celbetmişti. Şevkot Hıfzı'nın bugüne ka- dar okuduğumuz manzumelerinde vakıa bir Fevkalâdelik yoktur; henüz kendinden evel gelenleri taklitten — kurtulamamıştır; banı yazıları insana acemi bir Necip Fazıl'ı hatırlatır. Fakat bir yaşta, henüz yeni bir yol bulamamış ol mük bir kusur değildir; o yaşta bötün mesele, şairin şahsiyet sa- hibi olup olmadığinı bildiren hu- süsiyeti, Ustatlarını İntihap busu- sunda — gösterdiği — kabiliyetlir. Şevket Hıfzı, isim ve şöbrete al- danıp yalandan şairlerin peşine gidebilirdi; Necip Fazıl'ı anlamış, onu beğenmiş olması lebine bir delildir. Şiirlerinde, acemilikleri ara- sından göze çarpan bir tazelik var. Mesolâ “Muhit,, in son nüse hasında çıkan şu küçük parça: Gele gele sön bahar Biaze varmaz mi derain? Ne sevgili, ne de yar Biri kalmaz m: dersin? son Görünmez oldu bir yer; Elini elime ver, Söyle, bu giden günler Bizi almaz mi dersia? Şevket Hıfzı hiç şüphesiz bu # mineur,, seste daha bir zaman kalacaktır; fakat bu sesin altında yükselmek istiyen birşey sezmek- le bilmem hata ediyor muyum? (D Bunl r işmi yoktu, « B rinci kitap, İkinci kitap> diye çıkı- yordu.