Sıyfa 3 Karilerin Suallerine [n trı'ka Mahsulü Mesele Bir İngiliz tolgraf ajansiaın esmsta muhayyel bir. vak" tolgrafı, bazı Mısir. gazetelerine hâlâ mürekkep sarfettirmekte devam edi- yor. Mısir hükümetinin Harlciye Ve- kâl n tam bir te'evvücü oldu. Hâ- yi bu sütunlarda birkaç gün ev- teşcih etmekliğimize rağimen bu- gün, bir nebze daha esasına #tmeyi, doğrusu, faydamt bulmuyoruz: Cümburiyet bayramı münasebeli- le voerilen resmi baloda, protokol kıyafet İntihabında — serbest içisi Ham- za Rerişleümhur Hr. ami safhanın hitam bulduğunu sam'mi bir surette hatırlatıyor. ve fesleriri gakarabileceklerini söylüyorlar. Bu batırlatma, bir hâdise addediliyor. Halbaki daha — evvel Misir hü- kümetinin Türk ihracat mallarına karşı ftakındığı tavru — hareketten çıkarılabilecek çok manalar vardı. Ve buşün, esasta mevcut olmuyan bir vak'ayı, gı veya bu suretle İstis- leabi, mar etmek istiyenlerin tarzı hareketi | bize göstordi ki, Türk - Misir mil- let'erinin dost münasebet nde ka'maları arzu edilmiyor. Balbu ki Türk milleti, Mısırı dalma sevmiş, Misir milletini, dalma kardeş bir mlllet olarak telikki etmiştir. Bil- makabe'e Türkün en büyük evlâdına karşı da reswi, husust Mısırlı diller. den yükse' k #cs ve sözün dalma tazimlür, daima hürmetkâr olmasını bu milletin beklemesi ve istemesli #a büyük bakkıdır. Bu münasebetle, daha birkaç hafta evvel geçmiş bir bilmünasebe — batırlatmayı Yüzumsuz addetmiyorum: Fransız Başvekil M. panoyayı ziyaret ettiği mrada komü- anlat ve anarşist anasır, msafir bükümet reisine karşı aleyhtar bir wümayiş tertip etmişler d, yanların müfr't yanlış, — zanaediyorlardı. ki F.unsz Başvekili, İspanyayı, Fransız |e.celie- (iae bizmet ettirecek bir mukavele ile bağlamak İstliyor. Bu vadide o derece ileri gitmişlerdi ki M. Leri- yo'nun olomobiline ve dizinin üze- rinet - Burada işin ne? Sunlini ihtiva oden v ar koymuşlardı. M. Heriyo, b meseleyi kale bile eli düşünmedi di bir © hâdiseyi düşünüyo- ram, bir de Mısır Sefirinc yapıld gı lddı olu-ıın ve yıpılmıd gını müt- İze verd gi nota ise, bu va- | temas | vak'ayı | HBeriyo İe- | Son cere. | taraftarları, doğru, | Âmerika Cevabını Verdi 'Amerika, Parayı Verın, Borçlar Mese- lesini Sonra Tetkik Ederiz Dıyor Vaşington, 8 — —Amerika borçlar meselesi hakkındaki ce- vabi notasını İngiliz sefirine ver- miştir. Nevyork Taymisin verdiği malümata nazaran bu notada, 15 kânunuevvelde tediyat yapı- dığı takdirde, borçlar meselesinin yeniden tetkiki ümidinin mevcut olduğu bissettirilmektedir. Nev- york Taymisin muhabiri, yakında çekilecek olan bir hükümetin, gelecek hükümet namina nasıl vaitte bulunacağını izah edeme- | mektedir. Nota, kambiyo müşkü- lâtına ait yeni bir teklifte bur hunmaktadır. Fransa Tediyeye — Aleyhdardır Paris 8 — Parlâmento kuliş- lerinde — hararetli — münakaşalar olmaktadır. Başvekil M. Heriyo, borçların tediyesi — lürumundan bahsodecek — olursa 500 kişilik bir ekseriyet kendisinide vere- cektir. Parlâmento tediyeye ta- mamen aleyhdardır. Müthiş Bir İnfilâk yarında bir kömür maden gelen bir infi âk 10 müne sebep olmuştur. vukua amelenin — ölü« —— —— tef .kan söylediğim'z muhayyel vak' ayı göz Önüne getiriyorum. Vardı- gim netice şudur! Beyae'milel münasebet ve hava, daima böyle bulandı lmiştir. ve milletler, yok yere, irine düşman yapılmak istenildikleri zaman, mey« dana hep böyle uydurma hüdiseler atılmıztır. Fakat Misirin selim h—isli balkı, mahiyette bir intirika kokusu sexlen bu tuzağa elbette ki düşmi- yecektir. “Yok, yok,, diye bağırıyo- ruz, “Var,, diye haykırıyorlar. Ok: miyan bir şey için çok delfa “öyle ise vari, dedirilmesi hep bu nevi inatların mahsulü olagelmiştir. Acaba, nihayet biz ea böyle bir şey söylememizi mi ist yorlar? Sür yya | _TE* RİKA NUMARASI: '0— CEPHE GERİSİ “MİLLİ ROMAN, SEKEKLEN — Muharriri kadaz gelmişken sizi yemek ye- moden salvermek olur mu? Hem şimdi bulamazsınız. Saat tam on Wki,, Eğer Jötfen kabul ederseniz yemegi birlikte yeyelim. İki va- Purile dönersiniz. Bu çok samimli ve narikâne teklifi reddetmek doğru olmıya- caktı. Binbaşı Faruk hürmetle başını eydi, Genç erkâm harp ötedenberi #lemlerini işitir. ve aşağıdan ye- lea bu dedikoduların cereyanına kapılarak herkes gibi bu kahra- tanlara karşı kin duyardı. Fakat — Berlin Etrafında, rahat, hayat görüyordu. Ve bu genç ve güzel kadın ne güzel konuşu- yor, No güzel kokuyor ve insanı B tatlı oyal,yordu. Burhan Cahit — Niçin Faruk Boj Adaya | | fendi. Ada hayatını, yeni zenginlerin | seyahatinden | dönüşü bu Ada ziyareti, bu soh- bet ona hiç fevkalâde görünmedi ferah bir KOY Sofra başında yaln zd.lar. Dilrüba H. anlatıyordu: — Bu sene sönbahar iyi uza- dı. Ben de Ada bırakmadım. Maamalib — birka: gün — sonra Nişantaşına in. ceğiz. Ve ( , cuç ' zabitin ” ködehine şarap boşaltırken ilâve etti: — Ümit ederim ki apartımana da gelirsiniz. Faruk Beycfendi. — Teşekkür ederim banıme- Rahatsz ederim efendim. Ve şandan bundan konuştular. Binbaşı Faruk genç kadının sohbetini okadar lezzetli bulmuştu ki öğleden sonra ki iki vaparunu kaçırdı. Uzun bir dedikoduya dalmış- | | lardı. Dilrüba H. erkândan birinin macerasını - anlatiyordu. — Binbaşı Faruk hürmet ettiği bu Amirin bir kadın için bu kadar garip vaziyetlere düşüceğini tahmin et- miyordu. Geaç kadın ona Ööyle çıkmıştır. | sicümbur. Hindenbı * darbel | Nevyork, '& — Yeni Meksika ck | çai İ aç n | İşte bu | Heybeliye Yuyoslâvya bir hudat Ibtilâfi üzerine Bulgar hükümetine şiddetli bir n verdi.Bulgar tobsasının tepraklarını ekmek üzere hududu geöçmelerine müsazde etmiyec İ bildirdi. Resmimizde, Bulgaristanın cevabi! notasını hazırlıyacak olan Bulgar hınıiıı M. Muşanof ve Sofya şehri görünmek tedir. Kanlı Bir Arbede | Rayiştağda Komumstler, Kahrolsun Hındeanrg! Diye Bağırdılar Berlin, 8 — Rayiştağda bir mü- zakere yüzünden büyük bir arbese Komünist meb'aslar Re!. hükümet reis',, demişler ve -* kahrok sun Hindenburg,, diye bağırmışlar- —— 170 Altina Gerevcilerinin Bir Tekliti | Aina, 8 — Groreler, hiç kimseye | yol veri mediği takdirde işe başla; caklarımı bildirm'şlerdir. İki Tayyareci Kadın | Dijon,8 — Tek satihlı bir tayyare ı ile Londradan İngiliz Sudanına — git- m oan iki kadın tayyareci bu- | raya gelmiştir. Troçki İstanbula Dünüyor To 1.10, 8 — Troçki, Marsilyadan buraya gelmiştir. Tcoçki Milanoyu xiyaret etmek istediğini söylemiştir. 'Troçkl Cenevreye doğ'u yoluna de- vam edecektir. « Cenevre, 8 — Troçki buraya elmiştir. Venedikten vapura binerek btanbole dönccek GA ae li bakikatler, anlattı ki binbaşı Farak inanmıya mecbur oldu : ; — Pek tuhaf, kadar ciydi görünür, haşındıa. Genç kadt müstehzi bir te- bessümle cevap verdi : — Kadın bazan vazifeyi de geci b rakır. İşte bu cevap genç erkân- harbı tutaşturdü. — Yarım saat münakaşa ettiler. Binbaşı Foruk — ( vazife ) yi ihmal ettirecek hiçbir şey olma- dığında <srar ediyor, inat edi- yordu. Genç kadıa onün bu heye- canını sükünetle karş hıyordu. Ve wihayet ona hak vermiş göründü. Münakaşa aralık doğru vak'alar diyordu. Ne Hele vazife biter iki oldu. vapurunun uzaklaştığını gibi gördüler. Genç kadın mak, — iki zamanıma kadar — oyalamak için ona bir. Tur teklif etti. Borcak bir sonbahar idi. Ada tenhalaşmıştı. Ve gı_ı-iplîı bahar başlarkoa, misafirini ağırla- saat — sonrakl vapur havası dır. Kürşüde Hitlercilerle Komünlet. ler arasında bir mücadele çıkmış ve 50 meb'us bribirine girmiş, birçok meb'uzlar yaralanmıştır. Celse tatil edilmiştir. Rayiştağın muvakkaten tatili etrafında bir cereyan vardır. Başler Konferansının Vardığı Netice Cenevre, 8 — Beşler konferansı- dın son — müzakerelerinde - İngiltere, İtalya, Amerika, ve Fronsa murah- basları gu neticede mutabık - kal- mıişlardır: Tahdidi Teslihat Koleran- sının başlıca gayelerinden biri, Al- | manya ve silâhları tecrit edilen diğ r milletlerin, bütün milletlere müsavi emenü selâmet temin eden bey- nelmilel bir vejim dahilinde teslihat sahasında hukuk — müsavatı temin etmektir. Amerikaya Gelen Altınlar Nevyork, B— Dü İngi tere, Fran- #a ve Hind.standan buraya 6 milyon 550 bin dolar kıymetinde altın gek miştir. ve kış prerken Adanın en güıel günleri olduğu halde bu ilk ve son mevsimlerde zenginler Ada- dan uzaklaşırlar. Arabaya — binerken Dilrüba Hanım bundan bahsediyordu: Hakkı Bey burada olsaydı şimdiye kadar İstanbula inmiştik. O Adayı temmuz ayında seyver, Hava © kadar berraktı ki teneffüs edilmese insanın cildin- dea işliyecek hissi veriyordu Güzel, iki beyaz beygir ko- şula araba nizamdan — çamlara doğru hareket etti... Genvç kadın anlatıyordu: £ Bu yaz Hakkı Bey hemen hemen bir ay İstanbul'da kaldı. Geldiği zamanda paşadan - vakit bulamadıkil — Hangi paşadan! — Levazım — Reisi çok dostturlar. Binbaşı Faruk vaziyetl Paşadan, yavaş — yavaş anlıyordu. — Berlim'de, Viyana'da oturup büyük mikyasta tücaret işlerini çeviren Şeker zade Hakkı Bey demek pek yüksek makamlarla dost idi. Demek kendi hareketini adım adım — takip eden Şeker zade Hakkı Bey böyle resm! vasıtalarla onun — bareketlerini kontrol edi- Cevaplarım “Beş altı aydanberi bir kızla sevişiyorum. Bir gün ona arkada- şımla bir mektup gönderdim. Mektubu alırken arkadaşıma “Ben zengin —bir çocukla — tanışmak ve evlenmek isterdim., Demiş. Bunun üzerine bir müddet kem disine karşı lâkayt kalmıya ça- hıştım. Fakat o beni buldu, ve sevdiğini, hatta nişanlanmıya bi le hazır olduğunu söyledi. Söyle- diğine inanayım mı?,, Kadıköy V. $. K. Anlaşılan sevdiğiniz kız daha pek çocuk bir şey olacak. Ar- kadaşınıza söylediği sözlerini de | çocukluğuna bağışlayın. * “20 yaşında bir kızım. 25 yaşında bir gençle sevişiyo» rüum. Evlenmemizi teklif ediyor. Fakat bir defa evlenip karısını boşadığı için cesaret edemiyo- rum. Beni mes'ut edeceği hak- kındaki sözlerine inanayım mı? Siz ne dersiniz? Adına N. R. Kızam, bu adamın birinci ka- rısını bıirakması, hiçbir. kadınla geçinemiyeceğine delâlet etmez. Birinci karısını niçin bırakmış. Bunu tahkik ediniz. Eğer hırçın, hovarda, geçimsiz bir erkekse ve karısı ile bundan dolayı geçi- nememişse o vakit emniyet et memekte haklısın. Fakat birax da kadın kabahatli ise, o vakit erkeğe bütün kabahati yüklemek günah olur. Onun için vaziyeti tetkik edi- niz, ona göre karar veriniz. * 1T44 örümcek Beye Hikâyeniz her vakit, her yer- de tesadüf edilen vak'alardan biridir. Bir evde bir yenç kızla bir genç erkek yanyana otu rabilir. mi? Yaptığnız — belki doğru değil, fakat insamı Ümib sizliğe sürükliyecek kadar da vahim değildir. Kız bedbahtmış ki üç erkekli bir eve düşmüş. Onu haline bırakınız. Kader onun kısmetini versin. Siz de seviyor zannediyorsunuz. Fakat alâkanr zın ismi sevda değildir. Bunlar- dan kurtulmak için siz de ağa- beyleriniz gibi evleniniz ve evden ayrılınız. HANVIATIYZI yordu. Bunları döşünürken genç zabit kendi kendine bu meşhur tüccarın fikirlerine alet olmadr gına teşekkür ediyor, şerefini kirletecek bir harekette bulun- madığı için kendi kendini tebrik ediyordu. Genç — kadin, — düşüncelerine zarif bir svalle nihayet verde — Berlin'de iyi eğlendiniz. mi Faruk Bey! — Ancak iki gece kaldım Han:mefendi. Bütün günlerim ka- rargühta geçti. — İmparatoru gördünüz mül — İki kere sofrasında bulum- dum. — Büyük muvaffakiyıt. — Niçin Hanımefendi. — Bizim paşayı İaparator ancak birkere yemğe davet elmiş. — Oldabilir. Bu şeref şahaa değil, Vazifemedir. — Çok mütevazısınız! Araba madev yoluna girmişti Genç kadın! — Faruk Bey, dedi. Zannederim ki bugün sizi Adaya geldiğinize pişman ettirmedim, vapuru kaçır- manıza sebep olduğum içia bana darılmadınız değil mi? Genç zabit kızararakı Çürkası var )