9 Kânunuevvel KA A C Gençlik Cereyanını Ne İle Tanırız ? * Gençlik arasında — açtığımız anket, bize birçok kıymetli genç- ler tanıttı. Bu tanışma gençlik ha- kkında şimdiye kadar kafamızda Mevcut kılişe fikirleri çözdü. Bizi | Yoalite ile karşı karşıya koydu. Bizim hareketsiz, cansız sandığı- miz gençlik içinde heyecanlı, hırslı, mefküreli gençler de bulum duğu meydana çıktı. Bu gençlerden biri geçen gün eyecanla anlatıyordu. — Sixz bize ne verdiniz ki, bizden ne bekliyorsunuz. Siz bi- | zim neşemizi, dudaklarımızdaki tebessümü, ruhumuzdaki gülme kabiliyetini çaldınız. Bize gülme- Yi öğretmediniz. Belki aç kaldık, gıdasız kaldık, himayesiz kaldık, fakat bizim bugün hissettiğimiz *n büyük mahrumiyet bu neşe açlığıdır. Bu mözleri söyleyen - genç, gençlik Mmeselesi etrafında bir tser yazıyor. Bize mukadde- Mmesini gösterdi. Bu mukadde- Mmeden de şu satırları nakledi- Yoruz. “ Türkiye'de bugün de dün- künden mühim bir gençlik mese- | lesi vardır. Birçok — muharrirler Bonçlik İşine — şimdiye — kadar | dokundular. Gateteler, profesör- ler, meb'uslar da sıra ve fırsat düştükçe bunu — konuştular kurcaladılar. * Faka Türkiye'de yine bugün de ,, halledilmemiş bir gençlik Meselesi, — vardır. Bu sahadı enüz — yapılmıyan ve il yapılması İâzım - olan İşi ve gençliği telekki tarzımızın değişmesidir. * Dünkü resikârın mesnedi | Şeyhülislâm ve medrese idi. * Bugünkü iş başının dayan- l.ıcı genç ve kıpırdayan kafalar- . * Bunun için saltanat genç- likten ürker, fakat Cümhuriyet | tençl'iği sever. “Saltanat gençlikten yalnız bir ut t İsterdi. ümhuriyet İse ondan bir düziye iş bekliyor ve bu iş için Onu seviyor. Fakat sevilen şey demek, bilinen ve beklenilen şey demektir. Öyle ise gençliği ev- VYelâ bilmek ve tanımak lâzımdır. "Türkiyede bir cins tavukçu- luk cereyanı vardır. Bunu mi- Saseselerile, — (sergisi, neşriyatı Mütehassıs ve asri kümesleri il fanırız. “Bir de - gençlik ve gençlik Cereyanı vardır. Bunu ne ile tanırız?,, Gencin bu sualine cevap ve- Tebilir miyiz? Ne Yapıyorlar? Kıntanjan uüsülünden kurtu- Mak maksadile bazı açık gözlerin | Son — zamanlarda birer — kiloluk Posta paketlerile mal getirttikleri | Anlaşılmıştır. Türkiye - Lehıstan Ankara, 9 ( Hususl ) — Millet Meclisinin dünkü içtimanda Tür- iye - Lohistan ticaret mukavele- | Niain Hariciyo ve İktısat Vekik- Srinin huzurlarile müzakeresine Arar - verilmiştir. Muhtelit — Mübadelede Muhtelit Mübadele Komisyo- tda işlerin bitirilmesi için uğ- Taşılmaktadır. Elyevin halledilmesi Tingelen 24 mesele vardır. Bu ve | Halil Rifat Paşa caddesinde Z | — Hayatta bütün timizi — sinirler e hâkim olmağa yerir ve «inirle değil, fikirle hare- ket etmiş adamları beğenirlz. cehti gayre- nirden | edenler, man — oldukları yaparlar, 2 — Adem oğlu bir » İnsiyakla hareket olarak yaşarlar. Ve sonradan plş- birçok hareketler SÖON : demet »i- Fakat ileri bamleler ya sinirlerinin feveranına arada rada imkân verenlerdir. Sinirleri feveran kabiliyetini kaybetmiş adam, ölmüş addedilebilir. kislerinin — esiri TELGRAF HABERLERİ ı Hakikati Gizlemeyiniz! Mısır Sefiri, Türk Hükümetinden Daima Dost Muamelesi Görmüştür Ankara, 9 ( Hususi ) — Buradaki Mısır Sefiri | arzusunu izhar etmiştir. Abdülmelik Hamza Beyin fesinden çıkan mesele karşısındaki asabiyet ve harar etberdevamdır. Hükü- metin, Mısır hükümetine vereceği cevabi nota dünkü posta ile Kahbire elçimize gönderilmiştir. Türk — nota; çok kuvvetli delil ve esaslara istinat — ettiği Mısır — hükümetinin — notumızı okuduktan sonra aradaki suitefehhümün tamamen zail olacağı temin olunmaktadır. göre, Mısır sefiri Ankaradaki ziyafet esnas resmi Üniforma ve merasimden tecerrüt eti İzmirde Bir Üfürükçiiîiıtuidu İzmir, (Husust) — Zaman xzaman, İzmirin muh- telif semtlerinde büyü yapmak suretile âşıkları biribirinden —ayıran, hastalık muskaları yazan, hasret kavuşturan üfürükçüler meydana çıkıyor. İzmir zabıtası, sâf ve görgüsür halkı dolandırmak- tan başka maksadı olmıyan bu gibi üfürükçüleri meydana çıkarmakta çok hassas davranıyor. İşin garibi, ender olsa bile bazı kimseler hâlâ bu üfürükçülerin nefeslerinden ve muskalarından medet umuyor 've derin bir inanışla bunlara bağ- lanmaktadırlar. İzmir zabıtası dün yeni bir öfürükçülük ve büyü- cülük hâdisesi meydana çıkarmıştır. Asansörde metruk - bir kilisenin bir Mısırlı Hacı Yusuf müştemilâAtından odada Efendi isminde biri kadınlara büyü yaparken ya- | Kar Yağdı eçüR | Erzurum Havalisine 13 | Santim Kar Düştü Ankara, 9 (Hususi) — Yapı- lan tetkikata göre, iki gün evvel- ki yağmurda Balıkesir civarında- ki Kepsut civarına 1, Manisaya 2, milimetre, İstanbul, Uşak ve |Hususi ilk ve orta iştirak ettiler. Öğrenildiğine | | Mektepler Ankara, 9 (Hususi) — Buraya , gelen hususl mektep müdürleri dün bir toplanma yaptılar, Top- lantıya talim ve terbiye reisile tedrisat —müdürleri Maarif Vekili Reşit Galip Bey Buna rağmen Misir hükümetinin aykırı bir vaziyet alarak nota vermiye kadar gitmesi hayret iyeti mucip olmuştur. Mısır'ın en büyük gazetesi olan Elehram gazetesinde Mahmut Ebülfatin imzasile çıkan bir mektup, ta- mamen bize hak veren bir mahiyettedir. Bu mek- tupta bilhassa deniliyor ki: “Gazi Hz. nin ve hü- kümetinin sefir Abdülmelik Hamza Beye ecnebi devlet mümessili değil, fakat hakik! bir dost mua- melesi settiklerini bizzat müşahede ettim.,, kalanmış, adliyeye verilmiştir. Hacı Yusuf Efendinin evinde beş de genç ve ihtiyar kadın yakalanmıştır. | Zabita tarafından yapılan baskında üç kadın dişarıda sıra bekliyor, diğer ikisi bir odada Hacı Yusuf Efendiye kendilerini — okutuyorlardı. — Bunlardan Melahat ve Suzan Hanımlar Karşıyakadaki evlerin- den kalkarak Hacı Yusuf Efendiye gelmişler, hasta olduklarından bahsederek bir çare aramışlardır. Hacı Yusuf Efendi bunları okumuştur. Hacı Yusuf Efendi sekiz sene evveline kadar büyücülükle geçindiğini, fakat ondan sonra büyü yapmadığını söylemekte ise de kadınlar Yusuf Efendinin kendilerini okuduğunu iddia ediyorlar. Yusuf Efendi Üçüncü İstintak hâkimliği tarafından Jözüumu muhakeme kararile Asliye cezaya verilmiştir, Adnan Dahili _İşler Fırka Gru;mda Müza- kerelere Devam Edildi Ankara, 9 (Hususi ) — Halk Fırkası grupu dün de toplanmış, Dahiliye — Vekilinin — beyanatını dinlenmiş, münakaşalar ve müza- kereler yapılarak — dahilf — işlere eple bir umum! içtima yapı» Acaktır. Garbi Trakya Türklerine Para tevziatı bitirilmiştir, Afyonz | miümetre kadar yağ- | mur düşmüştür. Ankarada Elma dağına ilk defa olarak kar düşlüğü gibi Erzuruma (13) ve karsa (12) san- | tim kar yağmıştır. Şimdiye kadar t mıntakaşında Hal- 60) ve stanbul zir kalıya (100) Yeşilköye ( Bursada en iyi lahnanın okkası 40 para, pırasanın satılmaktadır. sebze halinde iyi cins lahna 4 ku- verilmektedir. okkası 40-50 paraya Şehrimizdeki rüuga, pirasa $ kuruşa İSTER | içtimada bir nutuk söylemiş ve hususi teşebbüslerle — mamleket irfanına yapılan hizmetin büyük olduğunu, — muallim kuvveti ve | ders levazımı daima gör önünde bulundurulmasını beyan etmiştir. diğer yerlerede (35) milimetre yağmur yağmıştır. —— — Yani Bursada sattığı Fiatin tam /NAN. İSTER IN Halbuki perakende - ölurak pirasanın okkası 15- bu işte ihtikâr bulunmadığı ait mese mamlanmıştır. 'Ankarada Merasim Ankara, 9 (Hususi) — Gazi | Hz. nin Ankaraya ilk ayak baş- | tıkları günün — yıldönümü bu ayın 27 inci günüdür. Ogün burada merasim yapılacaktırr F labnanın okkası 12,5 20 kur çıkan bi yirmi m bzeyi bir müstabsllin fatine ” yiyoruz. Arlık ANMA! | | | | asırda | okumadığım tdan - ileri Okumakir İnsanl Cıvitmaz! M. N. Büyük Millet Meclisinde ge- çen gün bir münakaşa oldu. Re- fik Şevket Beyin usule dair yap- tığı bir itiraz, Antalya Meb'usu Rasih B. &: mızı her nedense asabiyete sevketti ve kürsüden bağırdı: — Bu Refik Şevket Bey da her vesile ile söz alıp buraya çıkar. Bu zat çok okur; çok oku- yunca cıvıtır! Münakaşa hüriyetinin, fikirler uğrunda mücadelenin en hür ve serbest mabedi olan Büyük Mik let Meclisinde her hangi bir fikir düellosu yapıldığını görünce yar dırgayacak kafada değiliz. Faiıt meb'usların söylediği her cümle; bütün bir milletin kulağına ge- lerek onlara yol göstereceğine göre kullanılacak kelime ve tabir- lerin daha seçme olmasını İste- mek te herhangi bir vatandaşın hakları arasındadır. Garzete sütunlarında kalem ça- | lan muharrirler, zamanlardanberi sızlanıp duruyorlar: Okumiyoruz! Bu okumamazlığın sebebi nedir? Bu hâdise üzerinde sütunlarca yazılar yazılıyor; aklı eren, kafası düşünenlere sorgular soruluyor ve buolar, uzun uzadıya, gazete ve mecmua sahifelerinde yer buluyor. Acaba, Rasih Beyin bu yerin- de kullanılmamış bir kelime ile garip bir mütalaa şeklini alan nutkundan sanra: — Noye Ookumiyoruz? N okumuyorsunuz? Yollu bir sorguyu bütün oku- yuculara sorsak: — Cıivıtmamak için okumıyo- ruz! Cevabını verenler çıkmıya- cak mıdır? Bazı mevzular — üzerinde bazı kelimeleri — kullanmak — bilhassa kıymetli bir meb'us ağzına, çıp- lak bir baş Üzerine gelişi güzel yerleştirilmiş takma bir saç gibi, yakışık almaz. Bir meb'usun tavzih ve tem- vire lüzum gördüğü noktalarda söz alması bir hakkı, yirminci ilmin ve fennin barikalı adımlarla yürüdüğü bir sırada teşrif vazifesini daha mükemmel bir surette görebilmek için devamlı bir surette okuması ise vazife- sidir. Bir arkadaşının hakkını ve vazilesini | “cıvıtmak,, mastarile anlalmak ta Rasih Bey ustadı- mız gibi meclisin eski ve tecri- be görmüş bir meb'usundan bek- lenmezdi. Belki de — Antalyanın fazıl meb'usu, bu kelimeyi sade türk- çe cereyanına uymak — eme- lile —sarfetmiş, fakat — heyacan ile yerinde kullanamamıştır. Yine söyleyelim ki meclis, bir medeniyet mabedi gibidir. Orada söylenilen her cümle, bizi üzerinde uzun uzadıya düşünmi- ye sürükler. Orada münakaşa yapanların kusurunu aramak da bize düşmez. Fakat bu yazımızda biz, bir | meb'usun kusurunu aramaktan ziyade, yerinde kullanılmamış bir kelimesin — hakka, vazil ve bütün bir maarif makin tara- fından memlekette — yaratılmak istenilen okumak sevgisine zarar verebileceğini söylemek istedik, Okumak insan cıvıtmaz. Bizim çok zaman civitt ğimiz, bilakis, geliyor. Heniz Gelmediler Güstav Frölih ve Gitta Alpar isminde Alman sinema yıldızları şehrimize dün de gelmemişlerdir. Nilet Meclisinde Aakara 9 — Yeni Meclis bi- nası yapılıncıya kadar içli nalara Halk Evinde devam edilecektir.