SÖON POSTA | Ali Şamıl Bey Ebülhüda'yı Dö düğü İçin Şama Nefyedildi Fakat Biraz Sonra [qtanbula Avdet Etti Wuharrirl 4 Her Hakkı Mahfuzdur —209— — Set çecuk musun Ali Şa- mil Bey?.. Hiç, Ebülhüda Efendi Hazretleri gibi bir zate böyle bir muamelede bulunmak revayı hak mı?.. Efendimizin ona olan tevec- cükünü bilmiyor musun? Sualine karşı, Ali Şamil Bey omuzlarını silke silke güldü ve cevabı verdi: — A benim devletlü efendim.. © Arabin ne hain, ne müral olduğunu bana sor. Hem vallahi.. hem biliâhi.. hem tallahi bu berif “daima — efendimizle alay eder. (Ona, ben akıl Ööğretiyorum ) der. O, öyle bir adamdırki; (Allah bir, Muhammet hak ) dediğine inan, geri — kusuruna inanma. Onun dini, ımanı bile sabih değil- dir, Ramazan geceleri kaç defa karşı — karşıya onunla konyak içtik, Bana efendimiz — irade buyursun, şimdi onun ihanetini ispat edeyim. Ali Şamil Beyin bu sözleri, Merkez kumandanının - tüylerini Ürpertmişti. Çünkü ayakta duran ve bu sözleri duyan yaver İsmail Beyin, derhal Ebülhüdaya koşa- gak, — belkide bire bin katarak bunları nakletmesi muhtemeldi, Buna binaen, derhal Ali Şamil Beyin sözünü kesti A — Biz asker adamız.. böyle şeyler . bizim Üzerimize — vazıfo değil Diyerek — yanındaki çıhğirak kordonunu çekti. İçeri giren ku- mandanlık yaverine: — Beyi Aal. sizin odanızda misafir kalacak. Emrini verdi. Aü - Şamil Beyin ( derdest edilerek Merkez kumandanlığın- da tahtı muhafazaya alındığı ve | hak nda ne müamele icra olunacağı) Abdülhamide arzedilince hünkâr geniş bir nefes aldı: — Bir sızllıya meydan - ver- medea şu deli kürdü vapura bindirsinler, Eğer, Şamda uslu oturursa, hem onu terfi ettiririm, hem de yakında yine İstanbula getirtirim. Bunu da, — böylece söylesinler. ve (derdest edenler) in de taltifini irade etti. * Filhakika Ali Şamil Beyin Lstanbula avdeti, çok sürmedi. Hatta - ( Darüssüade ) ağasının delâletile İstanbula gelen - Ali Şamil Beyin uhtesine ( Üsüdar ciheti kumandanlığı) da verilmişti. Bu suretle (Selimiye Kışlası)na yerleşen Ali Şamil Bey, az zaman sarhada m ntakası dahilinde sıkı bir asker! inzibat tesis etti. kat o, bununla kalmıyor. Yavaş yavaş vo nüfuzunu arltırarak da- muftasarrıfın ve belediye reisibin de — işlerins müdahale etmek için kendinde bir hak buluyordu. O zamana Ladar ve Kad- Fe- | All Şamli B. köyde ekmeklerin tam okka olup olmadığına belediye pek o kadar ehemmiyet vermiyordu. Günün birinde, Ali Şemil B. çarşıda göründü... Arkasında Topçu Yüz- başısı İbrahim Beyle birkaç ça- vuş olduğu balde, eski devrin (İhtisap ağaları) gibi ekmekçi fırınlarımı — dolaşıyor, ekmekleri birerer birer tarttırıyordu. Yine bir gün çarşıyı dolaşan Ali Şamil Bey, sepzecileri fena helde Haşlâdı — Badema, prasaların yeşil yerleri kesilecek, sadece beyaz yerleri tartılarak müştezilere ve- tilecek. Diye bir emir verdi. Vakıa bu işten sebzeciler pek büyük bir ziyana girmişti. Fakat bu makul icraat, halkın da o nişbette ho- şuna gitmişti. Bir gün Ali Şamil Bey nta binmiş, arkasına yaverini ve ça- vuşlarını almış, (Kuşdiliğne doğru gidiyordu. Altı yol ağrına gelin ce durdu. ÂArabacınn biri, ara- basına odun doldurmuş, ye- kuşu çıkmak — istiyor, — fakat hayvan zayif ve kuvvetsiz ob cuğu için bu dolu arabayı çe- kemiyor, arabacı da mütemadiyen zavallı hayvanı — kırbaçlıyordu... Ali Şamil B. bunu görür görmez fena balde kızdı. Hemen hayvar nını arabacının yanına sürdü. Ara- bacının elinden kırbacı aldı, Par- çaladı, yere attı. Sonra: — Sök şu hayvanı... Diye bağırdı. Arabacı titriye- rek hayvanı söktü. Arabanın te- kerleğine bağladı. Ali Şamil B. verdi — İndir şu odunları yere... Arabac:, hemen arabanın üs tüne atladı. Odunları yere atmıya başladı. ikinci bir emir ( Arkası var ) JACK HOLT ve RALPH GRAVES sinemanın bu iki büyük artisti Yarın akşam OPERA'la HARP MUHABİRİ filminde görüneceklerdir. Çia milliyetperver kı neral FANG idırasindeki rasında mücadele - mesl - Hakmız mahkümiyetler - Si- yah tayyarelerin takibi-İstihkâmla- rın bombardımızını vesaire vesnire... > Bugin M İLE î Sinemada ZRADER HORN “TÜCCAR HORN,, Bu flm hakıkaten Alr kanın 25,000 kilometre İçerisinde balta girmemiş vahşi orman'arda çevrilmiş yegâne muarzım file, Fazla reklâma lüzüm görmi z 'Tek bir sözle TRADER HORNW'da gözüken şeylerin hepsi hakikidir. Ba fevka'âle muvafiakiyetin yopü uu amilidir. Ayrıta FOX Jurnal dünya havadisleri. € Şehzadebaşı : 7 Kânunuevvel MİLLET Tiyatrosu Çarşamba günü akşamı Arzuyu üumumi Üüzerine 1932 - 1933 TÜRKİYE KOMİKLERİ - MÜSABAKI.SI Komik ve san'atkâr Komik ve san'atkâr NAŞİT BEY İSWET FAHRİ BEY Sevimli - komik AHMET BEY Sevimli komik ŞEVKİ BEY Sevimli komik Dumbullu İSMAİL EFENDİ Monolog ve komik SİRET BEY Şehrimizin bilümum muktedir ve marul! aktör ve aktrisleri iştirak edecektir, Rakkasaler Datadesi (ŞAMRAM Hanım ) -sovimli ve kıymettar. mugan niyo ÇHERMİNE Hanım )- sevimli vo kıy ettar muganniye (AYTEN H.) birlikte şindiye kadar omsalı görülmemiş zeagin program ihtat edilmiştir. a Tafsi'ât el ilânlarındadır ? BİR AŞK RIĞHARD TAUBER NAĞMESİ mMmAA——DEA DiE!omatlârâHükmeden GîzliKuvv>' Amenullah Han Taç Ve Tahtını Nasıl Kaybetti ( Baştarafı 1 inai sayfada ) Bu izahatı dinliyen möbetçi zabiti gülümsedi ve istenilen şey- lerin getirilmesini emretti. Sonra konuştular, Yeni gelen adam, Efgan vukuatı bakkinda — bazı sualler sordu. Fakat bu İşle fazla alâkadar görünmüyordu. Bir ara, eskidenberi tanıdığı — ve dostu Binbaşı Koksş hakkında malümat rica etli. Tesadüfen nöbetçi zabiti, Bin- başı Koks'1 taniyordü. — Hatta binbaşının Peşaver'de birde kü- çöük evi vardı ve civarda İdi, Bulunduğu yeri tarif etti. İlâve- ten dedi kk “— Maalesef şimdilik kendi- sini görmek mümkün değildir. Çünkü haftalardanberi kimse ile görüşmek istememişlir. Kapısına gelenlerin hiçbirini kabul etme- miştir. Bu da, bir takım dediko- duların çıkmasına sebep olmuş- tar. Maamafih binbaşının sıhhat- te olduğu, geceliyin bahçesine giren kedilere tabanca atmasın- dan anlaşılıyor. Çünkü Binbaşı Koks, kedileri hiç sevmer. Bu izahat, zabit kadar sivil ziyaretçiyi de bir hayli güldürdü. Sonra müsaade istiyerek dostunu görmiye gitli. lngiilendeı yeni gelen adam, kendisine yapılan tarif mucibince Binbaşı Koks'ın | evini bulmakta hiçte güçlük çek- medi. Bu evi, üç tarafından yük- sek duvarlı bir bahçe çerçeve- liyordu. Evin kapısı da demir- dendi. Kapıyı çalımıya — başladı. Fakat epey Fasılalarla üç defa çaldığı halde ne gelen olmuştu, nede giden, Bu sırada, sokaktan genç bir Hintlinin geçtiğini gör- dü ve işaret etti. Delkanlı yanına | gelince dedi ki: — Al şu parayı, kapı açılın- caya kadar çalacaksın. Hintli büyük bir memnuniyet- le vazifesine başladı. Ziyaretçi de yolun kenarındaki ağacım gölke- sine geçip bir taş Üstüne oturdu. Genç Hintli mütemadiyen kas pıyı çalıyor, fakat içerden hiçbir cevap çıkm yordu. Ba kafa pat- ladıcı gürültü tam bir çeyrek devam etti. Sonra, ininden fırlamış vahşi bir hayvanı andıran bir ses dw- yuldu. Bu, Binbaşı Koks'ın sesi idi ve kapı çalanın Allah belâsını vermesini temenni ediyor, fakat zahmetinin — beyhüade olduğunu bildiriyordu. Maamafih bu latife- ye devam edildiği takdirde bir iki demir sandığın gönderilece- ğini de tehdit makamında söy- lüyordu. Yabancı adam, binbaşı- vın sesini duyar duymaz derhal yerinden kalktı ve bağırdı: *— Bırak şu şakayı — Core benim, ben, sana iyi bir haber getirdim. Binbaşı Koks bir iki saniye sustu. Fakat eski dostu- tanımıştı. Birdenbire sevinç sesleri çıkararak — kapıyı açtı ve misafirini içeri aldı. Zi- yaretçi içeri girdiği zaman her tarafı taştan yapılmış olan kü- çük evin hayret edilecek bir bze sitlik içinde olduğunu — gördü. Döşeme mamına — âdeta hiçbir şey yoktu. Bir portatif karyola, blrkıç kamış koltuk, iki, Üç tane de küçük masa. — Ortalıkta ne bir halı, ne de bir yastık göze çarpmıyordu. Binbaşı Koks'e ge- lnceş onun surtında da boeyaz bir gömlekle ayağında — beyaz bir pantalon vardı. Vücudu ye de€ risi sanki scak — memleketlerif güneşi altında kavrulmuş gı'b'ıyl. İskeleti andıran bu vücudun yf göüne canlı tarafı, mütemndi har€ ket halinde bulanan gözleriydi Bu adamın, yabana — atıl cinsten — olmadığı, ilk — bakışl anlaşılıyordu. Derbal bir koltuğa oturdulafı bardaklara viski boşalttılar v* konuştular. İlk söze başlıyaf Binbaşı Koks oldu. Dostu Mek'it Peşavere — glmesindeki ııbol'ı soruyordu. Fakat o, bu auale derb cevap vermek istemedi. Dab evvel, dostunun ihtiyar ettiği b garip yaşama şeklinin sebebil öğrenimek istiyordu. Ziyaretçinin sorduğu sual, de nilebilir ki âdeta cevapsız kaldı Binbaşı Koks o derece muhtasaf konuşuyordu. İddiasına göre he yat, ehemmiyet verilecek bif mahiyeti haiz değildir. İnsanla' hem yumuşaklaşmış, hemde alr lâksız — olmuşlardır. - Biaenaleyi| görüşmiye bile değmezler. İştt bunun içindirki Binbaşı Kold kimse ile görüşmemiye karöf | | vermiştir. Kendilerine — yaptığ! bütün tenbihlere rağmen ow? ziyaretçi alan bizmetçileri kap! dışarı etmiştir. Şimdi, hayatıf kendisi için yeni bir mana alö” cağı güne kadar içine çekildiği evden dışarı çıkmamak azminde” dir. İşte bu kadar... Mister Mek, Binbaşı Koks'ıf tehlike pahasına da olsa, Faali” yetli geçmiyen bir hayalı seve” mediğini bilirdi. Fakat onun bi derece insandan kaçar bir half gelebileceğini hiç ddıünmemi!& Maamafih, ona, içine diri gömüldüğü bu hayatı bırakacak sevinçli bir haber getiriyordu. Bunları söyledikten sonra, C€ binden ufak bir çakı çıkardır elbisesinin astar dikişini hafifç? kesti, içinden bir mektup ve binbaşıya verdi. Fakat bu mektübun çıkmasil? beraber yok olması bir olde Ayni zamanda Mister Mek'if söylediği gib binbaşı üzerind? büyük bir sevinçli tesir yaptı. Binbaşı Koks mektubu okud” ve içinneki talimat mucibince tabak alarak kâğıdı içine koydt ve bir kibritle ateşledi. Mektuf bir anda kül oldu. Son yan$f parçasında, yan yana iki im$f göze çarpıyordu. Bu imzalafı bagün, İngiliz entelicens Servisi elinde tutan iki esrarengiz ad” mın imzalarıydı. ( Arkası var ) t Kimyevi Harp Ortadan Kaldırılamıyacak Mi? Cenevre, 5 — Tahdidi Teslihöt Konferansı, kimyevi ve bakter” yolojik harp komitesi, beynel: lel mütehassıs ve âlimlerden kif” yevi harbin menedilmesine im olup olmadığını sormuştur. Müle” hassısların verdiği rapora nazarâ” kimyevi harbi ortadan kaldif” manın imkâni yoktur. kimyevi harbe ait âletler yoktur! Muhtelif aisüllerle, muhtelif delerden istihsal edilen kimyefi cesam ile kolaylıkla tertip odit bilmektedir.