Maiısır Gazeteleri- nin Yersiz Hücumları Bir müddettenberi Mımr gazete- lerinde memleketimize müteveecih #iddetli bir. hücum fırtınası koparıl dığından haberdar oluyoruz. Verilen Malümata göre meseleala esası şu- dur: Geçen Cümburiyet bayramı mü- Hasebetile Ankarada verilen rceml süvarede — Reisicümhur — Hazretleri Btedenberi hakkında hususi bir dost'uk baslediği Misir Sefiri amza Beya tesadül etmiş ve kalabalıktan Mütlevellit şiddelli hararet içinde muztari> gördüğü sefir cenaplarına duydukları dosiluk hissinden mül- bem olarak ist'rahat etmelerini tiye buyurmuşlar ve sefirin başın- daki fesi çıkarmalarına müsaade etmişler. Bu hüdise, birl gün sonra | dra gazetelerinden birinde, bir hakaret vak'ası gekil ve suratinde İntişar edince bazı Mısir gazeteleri buna istinat ederek bir taarsua mür mevras: yapmıya boşlamışlardır. Bir vak'anın mahiyeti, o vak'ada ulâkadar iki tarafın kanaatile tayin edilebilir. Sefir Hamza Bey İçin or- tada bir bâdise mevcut olmayınca diğer tarafta fkir ve mütalensın: yukarıya kaydeylediğimiz esas - ile ifade adince, bilmeyiz, yabancı'ar için ortada ıöylenmı bir şey kalır n? Bu sarih vaziyete rağmen bir kısım Misir matbuatını aleyhte meş- riyat yapmaları, dostça devam ede- gelen Türk « Mısır — münasebatı Özerinde tesir yapmak istemekten başka bir gayeye matuf deği'se, sadece hafillik ve — ihtiyatsızlıkla kelimeleri ile tavsif edilmek lâzım- gelir. Miısir Sefiri Hamza Be lekette sevilmiş bir ve momleketi dost vefirin şahsi fesi hakkımda antipali göstermek için elbette ki bir movzu | ittihaz edilemez. Akıl ve montık bunu reddedor. Şu balda, ortada | mevcut olmayan bir fili behemehal varımış gibi görmek ve gösternek, hüzaün'yet alâmetl addedilem'yecek kadar sarıh bir fikir inadına delâlet eder. Vaziyet açıktır * Ortada ileri sü- rüldüğü gibi bir hâdise yoktur. Vücudünü iddia edenler, nihayet mevhum bir vâkımvı behemehal ya- ratmak gayretinde balunan kimaelere dir. ki onlara da söylenecek «öz ancak şu olabilir: — Eğer öyle olsun ! Fakat yine tekrar ediyoruz! Ya- pılan hücumlar yersiz ve baksızdır ve iddia edilen bâdise, şekil nokta- tndan tamasıça Lahrif edilmiştir. bu mem- ist'yorsanız — öyle Büreyya Amç_r_ikan Bankerleri Harp Borçlarıîği Vaşington, 5 — Umuml te- mayüllerden anlaşıld ğına göre, Amerikan Kongresinin harp borç- ları meselesindeki kararı kat'idir. 15 kânunuevvelde paraların mut- laka verilmesi ısrarla istenecektir. Bununla beraber salâhiyettar bir membadan öğrenildiğine — göre icra kuvveti, Kongreye bir nota vermiye karar vermiştir. Bundan maksat, hiç olmazsa biraz olsun İngilterenin yükünü hafifletmektir. M. Huver, Kambiyo borsasında büyük bir kargaşalığa mâni olmak için, Amerika'nın Londra sefiri olan M. Mellon vasıtasile İngilte- renin tediye şekli hakkındaki fik- rini öğrenmek istemiştir. Nüfuzlu birtakım bankerler hökümetin bir moratoryum siya- seti takip etmesi İlüzumundan bahsetmektedirler. Yeni Bir Tekili Vilson zamanında nazırlıkta bulunmuş olan M. Bebridg Volbi harp borçları hakkında bir hal şekli toklif etmiştir. Bu teklife göre, borçla devletlerin senevi tediyat miktarı bu devletlerin harp bütçeleri mikarile mütenasip bir şekilde yapılmalıdır. Sabık nazır demiştir kit — Alman'ya da dahil olmak | üzere bütün borçlu memleketler için beynelmilel obliyasyonlar çe karılabilir. Resmi mabafi! İngilterenin no- tası hakkında ketum davranmak- tadır. Londra, 5 — Buradaki Ame- rikan mahafili, Amerika'nın bura | sefiri M. Mellon ile Başvekil Mak | Donalda vekâlet etmekte olan M. Baldvin arasında yapılan mülâkat hakkında hiçbir şey söylememek- tedir. Hitlercilerin Çıkardığı Arbede Hamburg, 5 — 200 Hitlerci ile 150 Cümhuriyetçi aras.ında kanlı arbedeler olmuştur. Arbe- dede tüfek, kazma ve taş kulla- nılmıştir. OA TEFRİKA NUMARASI: 13 B CEPHE GERİSİ “MİLLİ ROMAN,, w* Muhbarriri: — Yarın büyük karargâhta bulunacaks mız. Sizin İstanbuldan mühim bir vazife ile geldiğinizi haber almıştım, hazır görüşmüş ken size birşey teklif etsem, Genç erkânı -barp böyle adamlarının — teklifinden usanmıştı. Güldü: — Muhakkak bir ticaret işi. Şeker zade onun bu istihzasını| ciddi sandı. Meslekte böyle piş- ı kin olanları o kadar görmüp tü ki Binbaşı Farukun bu ce- vabındaki manayı — anlayamadı. Maksada daha çabuk varmak ister gibiz — Tabü, tabil, dedi vam etti: — Burada, yüksek mahafilde büyük we yeni bir taarruzdan fîlhıdllîyor. Hatta bu tdarruz için Ayvusturya, Bulgar, Türk erkânı harbiyelerile temas edil- diği de söyleniyor. Messle mühimdir. İmparatorun iş | artık | ve de- Burhan Cahit TATENEE karargâha gidişi de bu habere kuvvet veriyor. Şimdi bir mesele var. Bu taarruz. Almanların son silâhıdır. Eğer bu taarruzla sulha varamazlarsa mosele — bitmiştir. Almanların harbiı. kaybetmeleri bizi de felükete sürükler, Piya» sada öyle bir panik olur ki ayakta duracak adam kalmaz. Bugün ceplerimizi dolduran mark- lar gazele kâğıdı gibi bir şey olur. Şeker zade kaybedilen harbin siyas! neticelerini biç düşünmü- yordu. O ceplerini — dolduran markların — akıbetinden — endişe ediyordu. Yağlı bir şinitsel parçasını- bolca şarapla midesine yuvarlıya- rak devam etti: — Şimdi mesele bu taarruz olacak mı, olmiyacak mı ?. Biraz durarak ilâve etti: — Olacağını söyliyorlar. Be- nim ve benim gibi birçok iş nde Bir Moratoryum, Siyasetinin Lüzumundan Bahsediyorlar Avrupanın Kâbusu Pliâ » şeklinde Mançuri Tokyo, 5 — Cemiyeti Akvam Umumi Kâtipliği, Çin - Japon iti- | Jâfının ve Mançuri meselesinin Cemiyeti Akvam Umumi Mecli- sinde görüşüldükten sonra, bu Boalivya-Paraguvay Harbi Santiyago dö Şili — Para- guvay - Bolivya harbi devam et- mektedir. Bir Bolivya tayyaresi on dakika devam eden hava muharebesinden sonra bir Para- güvay tayyaresini düşürmüştür. Tayyare parçalanmıştır. adamlarının bususi istihbarat me- murlarımız vardır. Hem bunlar yüksek erkân arasıudadır. Bize piyasayı sarsacak mühim haber- leri derhal uçururlar. Meselâ bir tanesini söyliyeyim. Ben İstanbul: da iken a'tın Üzerine iş yap- yardum. Bir dostum bana Almanların Parisi bombardıman — ettiklerini haber gazetelerde çıkmadan altı saat evvel söyledi. Derhal ona göre variyet aldım. Altı saat sonra borsa altüst olduğu zaman elimde kırk iki bin lira safi kâr yardı. Böyle ıeS'l-r- bayatta az te- sadüf edilir. Şeker zade ne rahat, ne tatlı konuşuyordu. — Şimdi sizinle isterseniz bir | iş yapalın. Yarın umumi karar- gâha gidiyorsunuz. Vazifeniz bü- yüktür. Mühim şeyler öğrenecek- siniz. Bunların askerlik noktasn- dan olan kiymeti. bence & fırdir. Bana yalmız — neticeler lâ- um, — Sizden meselâ söylenen büyük taarruzun ne zaman olaca- gum öğrenmem bana yeter. Kü- çük bir telgraf, yabut bir tele- fon.. Ben size sade bir şifere wveririm. Bununla benim hatırımı meselenin Amerika ve Rusya'nın ——— Deyi — Ekepres'tem görünen yazı borçlar kelimesidir. Yatanlar Avrupa devlet- karikatür, son ramanlarda Amerikanın harp borçlarını israrla lste- ine, Avrupa devletlerine çöken kâbusu temsil e'mektedir. Meselesi Japonya, Cemiyeti Akvam Kâtibi Umu- misinin Teklifini Kabul Etmiyor da iştirakile aktolunacak beynek- milel bir konferansa havale edil- mesini teklif edecektir. Japonya Nezareti böyle bir meselenin munhasıran Cemiyeti Akvamda görüşülebileceğini ve orada halle- dilebileceğini söylemektedir. Dugias Ferban«s Londra'da Lö Burje 5 — Sinema yıldızı Duglas “Ferbanke — tayyare ile Londraya gitmiştir. Cuma günü tekrar — buraya gelecek ve 16 kânunuevvelde vapurla Nevyorka gidecektir. sorarsınız. Ne şiş yanar ne ke- bap. Genç Erkânı harbin Tokması boğazında büyüyor gibi oldu. Dünoyayı saran bu harp belâ- sının etrafında ne müthiş insat- lar peyda olmuştu. Milyonlarca insanın boğuşmasından istifade etmek isteyen bu adamlar ne ce- cesaretle bir silâh adamına bu kadar aç.k bir dille kâre menfaat teklif ediyorlardı. Binbaşı Faruk bunlari düşü- vürken şekerzade rahat, endişesiz sözüne devam ediyordu. — Ve bu küçük hizmetinizle bana kazandıracağınız kârın dört- te birini almağa hak kazanırsınız. | Eğer bu haberi bana zamanında verirseniz size düşecek para yüz bin liradan Aaşağı değildir. Ve teklifimi kabul ettiğiniz dakikada hesb nıza mahsuben yirmi bin lirayı derbal vereceğim. Binbaşı Faruk sinirlerini az- dıran hiddeli güçlükle bastırdı. Zoraki bir gülüşle sordu: — Bu hizmetin içyüzü nedir! — Pek kolay, taarruz ne za- ı man yapılacak. Bakımız - bangi ı cephe ve kuvvetle — yapılacak Si Gönül İşleri /Kariferimin /Suallerine Cevaplarım 23 yaşındayım, Babamdan bir servet kalmadı. 11 yaşımda ti- caret hayatına alıldım. Bir sene evveline kadar çok paralar ka- zandım. Maatteessüf son zaman larda tâli bize yar olmadı — ve bunca meşakkatle — kazandığım bütü sermayomi kaybettim. Ha- len masrafımı — ç karacak kadar para kazanabiliyorum. ki senedenberi ileride izdivaç etmek — üzere bir kızla saf ve mezih bir aşkla sevişiyorduk. lerimin — fena gitmesi hesabile kızcağızı mes'ut edemiyeceğimden cekinerek on beş güa evvel bu fikrimden — vazgeçtiğimi açıkça kendisine yazdım ve af diledim. Henüz — mektubuma — cevap vermedi. Acaba beni seven bir kalbimi kırdım ? kırdığ m kak bin tamiri benim vaziyetimdeki bir gencin yapması mümkün müdür? lütfen bu hususta ilk intişar edecek gazetenizde cevap lütfetmenizi — hürmetlerimle rica ederim hanım tıyndğiı’ır M Hata etmişsiniz. İnsanın ka- zancı bozulunca — evini y ktığını hiç gördünüz. mü? — kadın razı olduktan — sonra size mesuliyet düşer mi? — kızın cevap verme- mesi teessüründendir. Ona kew- disini toecrübe için böyle bir mek tup yazdığınızı, yoksa hakikatte evlenmîğa azır olduğunuzu bildi- riniz. Hem hatanızı tamir etmiş, hem de olursunuz. onun — gönlünü almış * uranda S. Hanımat f]çnnnu genç sizi seviyor, üphesiz siz de onu seviyorsunuz, ;ekıl bu bir maceradır, daha başlamamıştır. Neticesi ne olab- lir . kestirilemez, — İkinci gence aldırmayınız. Fakat sizin yeriniz- de ben olsam, 32 yaşında oldu- ğunu söylediğiniz adamla evlenirim. “ 20 yaşında bir gencim. 18 | yaşında — bir kızla sevişiyorum. Sen zamanda kız başka bir yere gitti. Oradan — mektuplaşıyoruz. Fakat bu ayrılığa tahammü! ede- miyorum. Askerliğimi yapmadığım için evlenmiye cesaret edemiyo- rum. Ne yapayım? Erenköyi Saral caksın. Kızı elinden Ne ya, iye korkuyorsan nişam kaçırısın Tanırsın. lâzım ki ona çöre alacaklarımızı alalım, satacaklarımızı satalım. Genç — Erkânıharp — ecnebi memlekette bir vatandaşın sofra- sında bulunmak için kabnl ettiği davetin manasını artık anlamıştı. Şu dakikada ağır bir hare- ketle bu adamın sofrasını başına yıkmak kolaydı. Fakat yendi. O teklifi açıktan geri çe- virmiş olmamak için de: — Mümkün olam yaparım efendim, dedi. Mukaveleye filân Küzum yok. Ve lâkırdıyı değiştirdi. * Cephede hayat o kadar darki tasanlar yaşamaktan başka bir şey istemiyorlar. Niçin olduğunu bilmeden bu siperlere düşen milyonlarca insan ilerideki düşman süngüsile geri- deki dikenli tel ve metralyoz ateşi arasında ber dakika ölüm bekliyorlar. Günde bir defa ön- lerine atılan bir kuru ekmek on lara bu hayatın en büyük ab metidir. İhtilâllere, inkılâğlara- ve ka- Faların değişmesine rağmen yir- minci asır insanı yine Roma ::C serleri devrinin sürülerinden f h değil (Ç Arkası vat)