Hindenbı;rg Hitleri Wiçin Sevemiyor? Alman bubranı, iki haftaya yakın bir zamandanberi devam edip gidi- Yor. Şimdiye kadar muhtelif fırka Teislerile siyaset adamlarının müşa- Verelerinden çıkan — netice, Alman fırkalarımın çok ferdiyetçi olduklarını Röstermiş ve bunların arasında fikir itibarile bir anlaşma yapılamayınca Reisicümburun — meyli tekrar eski kabine relsi Fon Papen'le, Harbiye lazırı Fon Şlayşer'e dönmüşt Sonuncuünun — Başvekil olma: tiyade ağleptir. Maamâfih son İnlihabatta epeyce Tey kaybetm'ş olmasına rağmen Hitler. firkası Meelixin en “küvvelli partisi #lmakta devam ettiğine göre Reisi- tümbur Mareşal Hindenburg Hitleri hiçin Başvekâ'ete getirmiyer? Filvaki iht yar Mareşal, bu seferki buhranda Hitleri, yeni. kabineyi tep- kila memur etmişse de- bunun - için Heri sürdüğü şartlar okadar ağırdı ki Hitler için bu şartlar dahitinde bir hükümet teşkil etmek mümkün değil İdi. ve edemedi, Bu hal gösteriyor kl Mareşal Hin- danburg'ta, Hitlere karşı bir. nevi #mniyetsizlik vardır. ve bu muhtelif Yaziyetlerde gün gibi aşikâr surette Rörülmüştür. Bunun sebebi şu olsa Zerektir 1 Mareşal — Hindenburg — ibtiyardır. Alman Teşkilâtı Esasiye Kanununa töre Reisicümhurun — vefatında, Soun yerine, kanunt bir - suretle başvekli geçer. Şu halde, Hitlerin başvekâleti zamanında Hindenburg vefat edecek olursu reisicdinhur ma- kamını Hitlerin işgal etmesi lâtım- | gelecektir. Mareşal Hindenburg “İşte | bu ihtimalden çekiniyor. | Hitler reizicümhur oluran Yada derhal Faşizim ilân Zöyet Kolay bir iş olabilir. Alman- etmesi Çünkü | Teisledmhur olmakla beraber cümhu- Tiyeti koruma kanunlarının köndi- tinc verdiği #alükiyetle ordunun reisi ve bütün nizam ve İntizam kwvelle- | Tinin âmiri vaziyetine ı'ıçceekuı.ı va — Mareşal Hindenburg — vata- | Ai — çok sevdiği — kadar — eski | Alman hükümdar ailesine do ziya- | desile —merbuttur. Halbuki — Hitle- rin Hehenzolera banedanile hemen hiçbır alâkası yoktur. Alman vatanı- din bu n ile olan münasebet- ügünkü karışık: vaziyette emediği gibi saltanat hakkı Mezelesi da esaslı bir şekle bağlan- Mamıştır. - İ: bütün bu / sebepler, itlere karşı reşal Hindenburgta fabli bir antip yandırıyor va onu, Mütemadi surette iş başından - uzak- Ştiriyor. —— ua BN TE ) | | | İngiltere Tereddüt İçinde! İngiltere Amerika'yı Ve Avrupa'yı Gü- cendirmek İstemiyor. Ne Yapacak? Londra 30 — İngiltere, tarihi saatler yaşamak Üzere bulunuyor. | 1914 senesindenberi, İngiliz nazır- larınımn Üzerine bu kadar mühim bir mes'uliyet yükü çökmemiştir. Ingiltere, iki yol ağzında bulu- nuyor. Ayvrupa ve Amerika'dan birini terçih etmek istirarındadır. Avrupa ile bir blok yaparak Amerika'nın —memnuniyetsizliğini celbetmek: Bu İngiltere'nin öte- denberi takip etmekte olduğu siyasele İmugayirdir. Diğer bir şık ta Avrupa'dan ayrılarak ken- disine -hâs bir yol takip etmek.. Bu da tamirata müteallik olan Lozan muahedenamesini tahrip eylemek olur. Böyle bir karar, iktişat kon- feransının ve belki tahdidi teslihat konferansının behemehal akamete uğraması neticesini tevlit edecek- tir. Ayni zamanda husust Alman borçlarının tecili gibi bir netice yerme:i de muhtemeldir. Her iki hal suretinin de büyük mahzurları vardır. Londra 30 — İngiltere'nin Amerika'ya vereceği cevap tama- men hazırlanmıştır. Başvekil M, Makdonald, — Amerika'ya — olan borçlar hakkında kralla bir saatten fazla görüşmüştür. Kabine uzun içtimalar aktederek meseleyi tet- kik etmiştir.. Konuşmalar dün bütün gün devam etmiştir. Londra 30 — Amerika Reisi cümhuru M. Hoover, borçlar me- selesinde her zamankinden daha ziyade açıkça mutalea ve kararını bildirmek için İngiliz — notasını Beklemektedir . Bir Asansör Kazası Madrit, 30 — Yeralti şimendü- ferlerinin asansörü buü sabah bir- denbire düşmüşlür. İçinde bulu- nan 21 kişinin hepsi da yaralan- FRİKA NUMARASI: 8 MMM GERİSİ “MİLLÜ ROMAN, GAT — Moborrüri: Kadıncağız bizde hep çocuk | Tikırdısı dinlemekten bıktı galiba.. | Atama ; banln de - onun banlan- | dira ballodıra anlattığı ada âlem- | lerini dinlediğim yok. Annemle araları çok iyi.. Dün (Ayten) bizde idi. Sana çok çok Selâmları var, Onu da bir yeni harp zengini istiyormuş.. Bana ir çok şeyler anlattı amma pek ülemedim. Güya bu adam va- Zonla ipok çorap getiriyor yüzbin B birden kazanıyormuş. (Ayten) U söylerken onu azarladım. ..ç“ Aklı başında kızsın. Böyle Ma şey olmaz. Ayağını tetik 4! Dedim, e Yü Mem onun bu işe 1 mışa benziyor. Mektubu yazarken Cengiz mışıl Onun fikri ÇN Uyüyor. kırlanğıç Ü ' benziyen dudaklarını öp- için kendimi xor tutüyor- | diyorson. Burhan - Cahit — HMOA dum. — Uyanmıyacağını — bilsem yapacağım. Fakat ©o kadar kuş- kulu ki çıt olsa gözlerini açıyor. Bana hergünkü hayatımı yaz- Bu hayatın — baştan baştan başa ( Cengiz ) deü ibaret olduğunu bilmez misin. Bir yere çıktığım yok. — Hatta bahçeye bile.. — Öyle zannediyorum ki (Cengiz)in odasından ayrıldığım dakikada mühim bir şey olacak | Bak, kımıldanıyor. ÜUyanacak, İşte gözlerini açtı, Haydi Faruk, Sen biraz dur da onunla konu- şayım, Gözlerinden öperim. Bak Cengiz de parmaklarını oynatıyor. Onun selâmlarını da al. Narin Yüzbaşı Faruk ( Şam ) daki vazifesini — dikkatle — yapıyordu. Şam karargâhında — memleketin en seçme zabitleri toplanmıştı. Fakat emir ve kumanda daha Hitler, karargâhının balkonundan nutuk söylüyor Rütün çalışmalara rağmen Alınanyada kabine Hitler, Relsicümburla yaptığı mütalealardan sonra kabinoyi teşkile muvaffak olamadı. Buna rağmen bahsetmektedir. Berlin, 30 — Kabine buhranı devam etmektedir. Sabık — Milli müdafaa nazırı Fon Şlayşer, kendi teşkil edeceği kabineye veya leş- kil edecek Fon Payen kabinesine karşı Hitlercilerin alacakları va- ziyet hakkında Hiytlerle görüşe- cektir. | Laypzig Darlilfünununda | Hitlercilik Laypzig, 30 — Profesör Kes- ler'den Hitler aleyhindeki neşriyat | dolayısile Darülfünunda bir takım | hâdiseler olmuş ve talebe profe- | sörü ders vevmelfılen menetmişti ..y.d.'ı_i—yııi akıntılardan g;lı- yordu. Bütün harp hareketlerine hâkim olacak elle tutular, hatta Maamafih yüzbaşı Faruk bu teşkilâtın içindeki asıl elleri pek iyi biliyordu. Vazifesi ona istiye- rek, istemiyerek birçok şeyler öğretiyordu. : Okadar ki geç zabit okadar (disiplin) meraklısı olduğu halde bu kendindan yüksek makamların ve şahısların - vazife ve meslek şerefini hiçe indirecek hareketle- rini gördükçe titizleniyordu. Herşeyi göze alıp artık cep- hede bir cüzütam kumandasını istemiye hazırlandığı srada yeni bir emir aldı. Bu emirde ona ye- ni vazifesi hakkında — malümat lamak üzere — derhal - İstanbula hareketi bildiriliyordu. Yüzbaşı Faruk bu emri aldığı zaman ( Narin) e bir sürpriz yapmıya karar verdi. Ona hiç haber vermeden İstanbula hare- | ket etti. x Harp İstanbulu kasıp kavu- rüyordu. Hayat gittikçe daralan bir tehlikeli boğaz gibi kaynı- yordu. Geçimi en yolunda evlere ağır bir yoksuzluk çökmüştü. | etmek zaruridir. ——— .. gözle görünür bir makam yoktu. | bubranının öntü alınamadı. söylediği nutuklarda tekrar İş başına geleceğinder Almanya'da Tehlike Var! Başvekil M. Polz Bir Vlğyan Tehlike- sinden Bahsediyor Halk isyan Mi Çıkaracak Münih, 30 — Vurtemberg Baş- | vekil M. Polxz, beyanatında demiş- tir ki: Alman Reisicümhurunun selâhiyet ve imtiyazlarını temdit Aksi - takdirde halkın isyan çıkarmak - tehlikesi vardır. Yeni Bir Fransız Tahtelbahiri Şerburg, 30 — Glorya ismin- deki Fransız tahtelbahiri denize | indirilmiştir. Gemi 1400 ton hac- mında 92 metro uzunluğunda ve 16 metro genişliğindedir sür'atı su Üstünde 20 su içinde ildir. Kocaları cephelere giden ka- dınlar dül kalmış - gibi — sefalet içinde kıvranıyor, — Gıdasızlıktan genç kızların yüzü yaprak gibi sararıyordu. Evlâtlarından — ikisin, — üçünü şehit —vermiş anaların — vesika emkeği almak için karalıklara kadar muhtar - odaları - önünde ağlaştıklarını görenler vardı. Haikın ekmeğine toprak ka- rıştırıldığı söyleniyordu. Bu sefalet salgın bir halde şehre dal budak salarken birçok garip rivayetler de işitiliyordu. Bazı nüfuzlu adamlar memle- kete gelmiyen şeker gibi, ipekli gibi kahve gibi şeyleri buldukları vesika ile getiriyor, pahalı pahalı satıyor ve zetigin oluyorlardı. İstanbulun kenar mahallelerinde orta ve fakir sınıf halk böyle gazsızlıktan karanlıkta aç ve çıp- lak yatarken bazı kibar mahallele- rinde sabahlara kadar düğünler, eğlenceler yapıldığı, hatta bu zen- ginlerin biribirlerile yarış etmek için avuç dolusu para sarfettikleri söyleniyordu. Bütün bu rivayetler dilden dile mahalleden mahalleye, şehirden şe- bire yayıldıkça adeta yeni zengin- leria bir masal hayatı gibi akıllar | vam ederseniz Gönül İşleri Bir G enç_:, Kızın Tehdidi * Bundan dört ay evvel bir yerde bilmünasebe bir genç kız- la tanışmıştık, bunu — müteakip beni çıldırasıya sevdiğine dair dört tane mektübunu aldım. ,, Kız güzel ise de züppe oldu- ğundan hoşuma gitmedi ve mek- tuplarının hiçbirine cevap ver- medim. O da bir müddet süküt etti, bu müddet zarfında ben de başka bir kızla mşanlandım. Bu- nu haber alır almaz - tekrar hatf- tada üç dört mektup gönderme- ğe başladı. Tahammül edemedim ve ke saca kendisini sevmediğimi — ve sevemiyeceğimi buna da sebep başka bir kızla nişanlandığımı yazdım. Dün bir mektubunu “daha aldım, adeta tehdit ediyor. Mu- vafakat — etmeodiğim — takdirde anneme ve ağabeylerime söyliye- ceğini ve nışanlımdan ayırmak için elinden gelen — her türlü fenalığı yapacağını ve yaplıra- cağını yazıyor. p > Bu mektuba ne yarzacağımı. bilemiyorum. Ebeveynime mese- leyi anlatayım mı? Samsvada H H Vaziyetten derhal hem nileni- zi, hem nişanlınızı haberdar edi- niz. Ona yazdığınız. mektubu icap ederse gösteriniz, künahınız olmadıktan sonra kızın size bir- şey yapmasına imkân yoktur. süküt eder veya muhabereye de- iş tehlikeli bir safhaya girebiliri * “Beş sene evvel bir gençle sevişiyordum. Sebep yokken beni bıraktı, bir başkasile evlendi. Fakat onunla geçinemedi, ayrık dılar, şimdi benimle evlenmek istiyor. İtimat edeyim mi? Naciye Bence, elinde sizinle evlen- mek imkânı varken bu fırsatı * ihtiyarile kaçırması, bu adamın itimada lâyık olmadığını gösterir. Evlenmemeniz daha iyi olur. HANIMTEYZE —e — oynatıcı bir cenne mi yaşacık- larma hüküm veriliyordu. İşte Yüzbaşı Farak İstanbula döndüğü zaman şehrin havası böyle nemli ve kirli bir sonbahar akşamı gibi teneffüs edilmez bir halde idi. Çocuğunu ve karısını tekrar görmek onu çok sevindirdi (Cen- giz) artık ona adını vermişti. | (Baba ) diye haykırdıkça (Narin) onu çılğınca öpüyordu. —Yuvanın şenliği yerine gelmişti. Yüzbaşı Faruk ertesi günlü Erkâm Harbiyeye gidip yeni va- zifesi hakkındaki talimatı istediği zaman dairenin en büyük makamını tutan zat onu hususl odasına ça« gırdı. Ona bir takım vesaik dos- yası verdikten sonra birçok ta izahat verdi. Ve sonra çıkarken elini ateşli ateşli sıkarak ilâve etti: — Bugünden itibaren bir de- rece terfi ettiniz. Binbaşı ünifor- masını takabilirsiniz. Büyük salona çıklığı zaman genç Erkânı harbin başı dönü«- yordu. Amirlerinin bu kadar emniye- tini kazanacağını, bu kadar bü- yük bic vazife alabileceğini hatı- rından geçirmiyordua. - e ( Arkası var) AA MER A DBD İ bi