— hareket, oradaki Y alaşların türkçeyi kendilerine öz | ar îımf,.'f&'irleı, ba kağiy '&".ık.'.yan saman alevi gibi ” parlayıp sönen bu dilek, umalım * :;Ihu sefer Tür düğimda Hazreti | ho: p ? tup almıştım. Büyük Arada Bir Gelişigüzel Musahabe Yahudilerin Türkçe Konuşmasına Souğa Ve Mizaha Dalr Ne derseniz, deyini: nin çalışmayı, hareketi ve gürük tüyü en fazla seven şehri İz- mirdir : Daha geçenlerde Adliye Ve- killiğinden ayrılınca meşguliyeti azalan Mahmut Esat Bey kaleme sarıldı ve ilk ateşin yazılarıni İzmirde yazdı. Bu yazılar, okadar gürültülü ve hareketli şeylerdi ki maşonlar çil yavrusuna, İiberaliz- me tarâftar olanlar yuvası ala- bura edilmiş karıncalara döndüler. Daha sonra İzmirin akıllı, uslu | sannedilen adamları bir geldiler, “ Kadınlar karşılık bir cemiyet kurmıya sa- vaştılar. memleketin başka derdi, tasası yokmuş gibi bu yeni ku- rulan cemiyet, kılıbıklarla, kılıbık- hıkla mücadeleye kalkıştı. Hulâsa alışık - olmadığı halde araya " güliye çeken bir adamın yüzü gibi İamir gazeteleri, zaman ta- man gürültü etmekteu, Yo - Yo meraklısı bir çocuk kolu gibi hareketten geri kalmazlar. İzmir'de son günlerde yeni bir | hareket başgösteriyor. Bu yeni Yahudi vatan- ** Uyapmak yolundaki istekleridir. Nahadi a bir bu arzuyu Şimdiye kadar birden- , Musanım — gördüğü sürekli yansın... Bundan birkaç yıl evvel, yine Yahudi vatandaşlarmızın arasın- da böyle bir cereyan uyanmıştı. O zaman, bu hâdiseden aklımda — kalmıyan bir - şekilde bahsetmiş ve bu fıkramı okuyan üÜstat Hüseyin Rahmiden bir mek- üstat bu mektubunda, aşağı yukarı diyorduki: 13 — Yahudi vatandaşlarımız Ürkçeyi adamakıllı öğrenmiye, ekuyup yazmıya karar vermişler; eğer bu haber doğru ise, bize olanlar oldu. Zira malüm ya, şim- diye kadar, kala kala elimizde ateş — gibi bir yazıcılık san'atı kalmıştı. Eğer | v_çhâdıılınmıı türkçeyi de öğre- nirlerse artık o da elimizden çı- kacak, öteki san'atlar gibi onlara geçecek demektir.. İzmirde yeni başlıyan bu ce- reyan karşısında tekrar - telâşe düşmek lâzım mı ? Acaba Üstad ne der? * Abdülfoyyaz Tevfik B. üstadım | son aylarda — bastırdığı kitabı, * Gök ,, ile “ Soğuk ve Sanayide Tatbikat ,, isimli iki değerli eseri da hediye etti. İstad, benim fennt bahisler- den anlamadığımı bilmez değik dir. Fakat bu edişinde fenni değil, edebi ve mizahi bir endişe beslediğini far- kediyosum. 4 Gök ,, asırlardan beri, şair denilen zavallı adamın alık alık baktığı mavi bir kubbedir ve asırlardan beri, bu zavallı bu ne olduğunu anlıyamadığı kubbeden habire — yalan yanlıs mevzular çıkarmıya yeltenmiştir. “Souğun sanayide tatbikatı,, ise gazetecilk âleminde bir san'at alan mizabı, mizahçılığı, hatta baş muharrirliği pek yakından alâkadar eder bir bahistir. Nitekim mizuhçı Yusuf Ziya geçenlerde bu kitaptan bu yolda bir nükte çıkararak — dediğimi ispat etti. Eski Tanin baş muharrirlerin- den İsmail Müştak Boy ise haya- tını elân buz. satmakla kazan maktadır. — Toplu İğne Birliği , ne | şimdi | | dir. kitapları hediye | | miştir. SON OPSTA — — x— — —e < —-—-— —- —— | Kaçakçılıkla Mücadele Antepte 118 Milyon Sigara Kâğıdı Yakalanarak Rekor Kırıldı Gaziantep (Hususi) — Ve lâyetimizde ka- çakçılıkla yapı- lan mücadeleler müsbet ve çok şayanı dikkat neticeler vermiş- tir. Tütün İnhi- | sar Merkez Mü- dürüyetinin ka- çakçılık husu- | sundaki faaliyeti şayanı takdirdir. Bu faaliyetin en canlı misali şu- düri - Haziran 932 — sonuna nan — sigara di 118 milfona 931 kadar köğıtlarının baliğ yakala- olmuş karı bütüu Türkiye'de yakalanan odaşlarımız, eksik | kaçak sigara kâğıtlarına muadil- dir. Kaçak yakalamak hususunda vilâyetimiz. bu suretle sigara Bozdoğan'da Koopera!ifçîîik Hareketi Çok İlerlemiştir Bozdoğan, (Hususi) Burada kooperatif faaliyeti pek . ileride- Denilebilir ki kooperatifler teşkili ile istihdaf edilen gayeye en evvel varan (Bozdoğan), (Ye- bipazar ), ( İnebolu ) kooperatif- leridir. Daha geçen sene - teşekkül eden bu üç kooperatifin 25 bin liralık taahhüdatından ( 13100 ) lirası sermaye ve ihtiyat akçesi olarak tahsil edilmiş, 5700 lira da tediyatta — bulunulmuştur. — Buna Ziraat Bankasının kredisi de inzi- mam etmekte ve çiftçi bu saye- | de müşkülâttan kurtulmuş bulun- maktadır. Bu üç kooperatif koo- peratifçiliğin faydaları hakkında gösterilebilecek en iyi örneklerdir. Akşehir'de Menenjit Haslalığı Çıktı Aşı Yapılıyor Akşehir, (V Hususi ) — Bartı kazalarda menenjit hastalığı gö- rülmesi üzerine talebelerle halka menenğokok aşısı tatbik edik- C. H. F. Kongresi Akşehir, ( Hususi ) — C. H. Fırkası şehrimiz kaza ocağı inti- habatı hitam bulmuş reisliğe dok- tor Aziz Kâmil, muhasebeciliğe eczacı Celâl, umumi kâtipliğe de avukat Sadri Hamdi Beyler inti- hap edilmiştir. Şehrimiz — spor yurtları arasında C, H. F, tara- fından yakında kupa maçı yapı- lacağı söylenmektedir. Elâziz Muallimler Birliğinde Elâziz ( Hususl ) — Vilâyeti- miz Muallimler Birliği senelik kongresini aktetmiştir. Kongrede Birlik — riyasetine — Ortamektep tarih muallimi Cemil Bey intihap olunmuştur. y i den mayis | ade | | tur. Bu müthiş rakam aşağı yu- | Gazlantapten bir manzara rekorü — kırmıştır. tiklerle sabit olan bu rakam, vilâyetimiz hududu dabilinde ka- çakçıların ne kadar kadar cür'etkâr olduklarını | göstermekle beraber, kaçakçılıkla | ve ciddiyetini de | | | yap'lan mücadelenin ehemmiyet göstermesi iİti> barile çok şayar GİRESONDA Fındık Kırıcı Kızlar İşsiz Kaldı Fındıklar vapura yükletilirken Gireson ( Hususl ) — Evvelce büyük ihracat evlerinin Iç fındık ihtiyaçlarını fındık kırıcılar temin etmekte ve bu işle kırk kadar fabrika meşgul olmakta idi. İki senedenberi vaziyet değişmiştir. Sermayedar — gruplar — doğrudan doğruya pazarlara giderek ka- buklu fındık almakta ve bunları tesis ettikleri muazzam fabrika- larda iç fındığa tahvil etmekte- dirler. Bu vaziyet karşısında findık kıran 40 fabrikadan beş sene zarfında otuzu kapanmış, geriye on fabrika kalmıştır. Bu fabrikalarda çalışarak çeyizlerini yapan kızlar, yetimlerini besleyen dul kadınlar fena vaziyete düş- müşlerdir. Mühim Ihracat mad- delerimizden olan findık yhun- Resmi - istatis- | çok ve ne | da | takdicdir. Filha- | kika bu mücadele hemen semeresini göstermiş ve ka- çakçılık hareket- leri son aylar zar fında hissedile- cek — derecede azalmıştır. Yanı kaçakçılarla ya- pılan mücadele onları artık ebe- diyyen bu mes- Jekten — uzaklaş- tırmıştir. Tütün İnhisar “Terkez — Müdü- rüyeti, vilâyelimizde yetişen, ve emsali hiçbir. yerde bulunmıyan Hasankeyf tütünile de meşgul olmaktadır. Bu tütün yalnız şeh- rimizde — yetişmekte ve Mısıra ibraç edilmektedir. Hasankeyf tütününün kilosu 45- 70 kuruş arasında satılmaktadır. Bu tütün 400 bin İMra varidat temin et | mektedir. Çanakkale'de !Aygır Deposu Muntazamen Çalışıyor Çanakkale (Hususi) — Çanak- | kale ayğır deposu şehre beş da- | kika mesafede — bulunan emlâki milliyeden Beylikbağçenin — tam vasatında ve çok mükemmel bir tarıda yaptırılınıştır. Depoya tah- sis edilen elli dönümlük araziden bir kısmı hayvanların gıdası için yetiştirilen arpa, ve yonca tar- lalarına bir kısım da aygırlara idman sahası olarak ayrılmıştır. Deponun hastane, eczane; mü- tabiye — dairesi, ambarları vardır. Depoda mevcut ayğırlara ilâ- veten iki sene evvel yarış ve 8- lah encümeni tarafından Fransa'- dan mubayaa edilerek gönderilen dört beş Anglo! arap ayğırı da vardır. Aygırlar her sene sıfat zamanı olan nisan ibtidasında kazalarda tesis edilmiş olan sıfat istasiyola- larına — gönderilmektedir. Bugün vilâyet dahilinde bu ayğırlardan yetişme bir çok cins hayvanlar bulunmaktadır. 933 bütcesinde tahsisat konu- larak ayğır mubayaa edilecek, gelecek seneden itibaren de hay- vanlara — sun'i başlanacaktır. seyis odaları ve | | | | yor. | ı telkih yapılmağa | Çanakkale'de Tavuk Kolerası | Çanakkale (Hususi) — Bura- da tavvuk kolerası zuhur etmiştir. | Vilâyet Baytar Müdürlüğü, hasta- lığın Öönüne geçmek eden tedbirleri almış ve bütün lamıştır. —— A den binlerce kişinin eskisi gibi geçinmesi temin edilmek lâzımdır. Fındık olarak Türklere tahsisi öçfalete düşmüş olan birçok aileleri kur- taracak mühim bir tedbirdir. Bu şekilde bir karar alındığı takdirde halk fevkalâde sevinecektir. için icap | kırıcılığının bir. hak | Kânunvevvel 1 Tarihi Fıkra Buhranın Sebepleri! Buhran, tıpkı nefes alıp - ver- me gibi, düşünme kabiliyeti gibi insanlığın müşterek vasıflarından biri oldu. Teneffüs etmiyen mah- ; lük ve düşünmiyen insan yoktur. Bu hakikate namıl “amenna,, di- | yorsak bubran kelimesinin şimal kutbundan cenup kutbuna kadar bütün küre üzerinde dönüp do- laştığına, her insan ağzının » ken- di konuştuğu dille - bu kelimeyi gevelediğine de iman edebiliriz. Bir kere, sırası gelmişken söyleyeyim: Seksen sene evvell- ne kadar Türkçede buhran keli» mesi bugünkü mana ile kullanık mazdı. “1267 h- 1850 m,, yılın- dan evvel yazılan kitaplarda bu kelimeye, bilhassa bu mefhumu WHede etmek şartile, kat'iyen te- sadüf edilemez. Ancak © yılda- dır ki Maliye Nazırı Nafız Paşa, bir toplantıda “Crise,den bah- setti, nazırlar kelimenin manasını anlayamadıklarından — şaşırdılar, bir komisyon teşkil ettiler, kıri- zin kaldırılmasından evvel türkçe manasını araştırdılar ve nihayet merhum Cevdet paşanın hunme- tile “buhran,, kelimesini buldular. Seksen sene evvel — mânası anlaşılamıyan bu kelime, şimdi hepimizin ağzında su gibi dolaşı- Mini mini çocuklar — bile Lahavle velakuvvete illa billah- buhrandan bahsediyor! Bütün dünya ayni kelimeyi teneffüs ettiği için bizde kendi- mizi modaya kaptırmış samıp ses çıkarmıyalım — amma — buhranın sebeplerini şu veya bu şekilde tespit edenlere ne dimeli?. Bun- ların — içinde. badem ağaçlarının erken çiçek açmasını bile buhran Amillerinden sayanlar var! Kedilerin çok — doğurmasını, fare tevellüdatında ise noksan görünmesini iktisadi buhran için sebep gösterenler, bize şufıkrayı hatırlatıyor : Hint — padişahlarından — biri, devlet teşkilâtını kökünden boza- cak şekilde bir proje hazırladıktan sonra bunun nasıl telakki oluna- çağını anlamak için bizim hüma- yuünname dediğimiz kitaptan fal açmış ve şu hikâyeyi bulmuş: “Vaktile bir arslan, bir kurt ve bir tilki arkadaş olmuşlar, avlanmıya — çıkmışlar. Önlerine çıkan bir yaban eşeği yakalamış- lar. Arslan, yoldaşlarına "buyurun,, demiye lüzum görmeden avı par- çalamış. Kemali afiyetle yemiş, yalnız derisini bırakmış, bir tara- fa çekilmiş. Kurt, efendinin uzak- laşınasile — beraher deriye atı- larak yemiye koyulmuş. Ağız, burun berbat. Hayvancağız, bun- dan bihaber, atıştırıyor. Bir aralık tilkinin sofraya gelmediğini far- kederek çağırıyor: — Gelsene kardaş, ne duru- yörsun? — lğreııiyunıııı. — Neden? — Şu kirli deriden! — Amma yaptın ha, Bir mah- lükun zekâsı, kuvveti, cür'eti hep isi ir. Bi vemeli ki tat tavuklara aşı tatbik etmeğe baş | derisindedir. Bunu yemeli ki tam gida alınmış olsun. Tilki, şölümsüyor: — Aman kardaş, diyor, ağzı- mâ bak ta hikmetten öyle dem vur ! Buhranın âlemşümül bir &ıkım- tı olduğunu anlamayıp ta — ona çeşit Çeşit kulp takmak istiyenler de hümayunnameden tefe'ül etse- ler mutlaka bu hikâye çıkar!..