Köctebekleraen birinin Uz-rine. YAYLI L Tabta aon, ip mi acap, Devr eden hanzisidir ? Dünya mı biz mi acap Bu bir şeytan işidir ! * Haydi gelin bezaber, Yo- Yoyla oyuyalım. Belki buhran da geçer, Yo - Yoyla oynmyalım. * Yo - Yo çocuklar için, Size ne efendiler ! Dünya kokozlar - için, Bize ne efendiler !.. AFACAN Afacanın Gölge Oyunları İşte bi Tida birinci gölge bir horoz. incisi bir köylü, üçüncüsü de ba içen bir adamdır.. En alttaki bilbassa sizi çok , îukıdıı eder. Üçüncü resmin Köşesindeki şekilleri mukavvadan | 'aAparak, gölgevin şişe, Lava ve ımlhını jde etmiş olursunuz.. Tecrübe edin; çok eğleneceksiniz. ——— &n Afacan — Nasıl u hafta da size üç gölge ı Oyunu daha öğretiyorum. Yuka- | Afacan, Cinç öz, Topuz ve mahalleye yeni gelen Minik Ali toplaumışlardı.. Havalar soğudu- ğundan, artık odalara kapanmak İâzımdı. Afacan bu gece Üç ar- kadaşını da eve davet etmişti.. Soba başına oturmuşlar, konuşu- yorlardı. Bu sırada Afacan — tek- lif etti: — Hepimiz birer hikâye söy- lesek. Dedi.. Bu teklif alkışlarla kabul edildi. Ve evvelâ Afacan söze başladı: — Bir gün epeyce büyümü- şüm.. pazularım — şişmiş, boyum büyümüştü.. O s rada, bizim Bey- lerbeyindeki evin rıhtımında — bir bâdise olmuş, bir sandal denizin | dibine batmış, birçok da mücev- berler beraber gitmişti. Birkaç gün dalgıçlar inip çıktı, bulama- dılar.. Bir gün birdenbire aklıma geldi., Dalgıçların reisinin yanına gittim: KAT 7 Hayvan Olmak Kar yağımış'ı, Ha san B basta ölür diye Afacanı dışarı tarakmamaştı.. — İki- Bİ da şıcacık oda da atu ru yörlardı.. Afâencın cadı sıkı hyordu. Pongereya gitti, drşarsını sey- retti döndü: ve babasına — Baba, ben bü- yüyünca ne olacı- iım biliyor mısın? — Nof — Hayvan! —ARMN — Bak gu dişer: daki köpeğe, masıl sorbestçe kuşup oy nayor İnsal e'kıy d, edayı Terdt oru dit DYi hapsedor: — Şey e Üstleri evde Yo - Yo öyüayor musun ? K Ne gezeceer İ.. Babamla annemden bana vakit kalıyor mu? Kapadı ve bistirdi Her Hafta | anne... « Orada hapimle | , dedi Fakat ellerim çekince. Afacandan Bir Balıkların Prensesi — Amca dedim, bir de beni | tecitlbe etseniz... İri ve şişman adam bir müd- "t yüzüme baktıktan sonra:; — Sen denizden korkmazmı- | sın? diye sordu. — Hayır, dedim.. — Öyle ise, haydi bakalım., Hey, şu yumurcağa bir dalgıç elbisesi giydirin.| Şişman adamın seslenmesi üze- İ ellerindeki koca- rine bir kaç şemici dalgıç elbisesini s:rtıma, man, camekânh başlığı başıma âeçğrdilcr.. ve yayaş yavaş beni enize indirdiler... Suların- yeşilli- içinde ta dibe kadar indim, bi- raz sağa yürüdüm, ileri adım at- tim, şaşırdım kaldım.. Bu denizde ne hoş fakat ne korkunecç şeymiş!.. Etrafımda yüz- lerce balık yüzüyordu. Kâh be- vim koca başlığımın camına çar- | pıyorlar, kâh omuzlarım Üstünden Afacan — Çok-yorgundun galiba annç ?.. — Evet çocuğum, elimi haldıracak halim bile yok. reçel — kayanozunu — kirmistim Namevcut | Hasan Bey evde oturmuş, ka- | rısına gazete okuyordu: — Bak Falih Rokı Bey ne demiş? — Ne demiş?... — Bir yoklaması yapılsa iki nameyeut olacakmış!.. Afacan bizdenbire oturduğu köşeden söze karıştı; — A a, birde hergün on tane na mevcut #luyor baba, dün de Cingöz benim — için namevcut! dedi... Silagarler Coğrafya — muallimi Afacana sordu: — Söyle bakayım, deniz niçin karalara doğru taşıp gitmez... Alfacan bir dakika düşündü ve cevap verdi: — Çünkü denizde çok sün- ger vardır efendim, suyun - dışarı çıkmasına mani olur.. . Hikâye geçiyorlardı. Birdenbire ortalık karışır gibi oldu.. O kaynaşan kü- çücük balıklar birer tarafa kaçtır lar ve uzaktan hızla gelen koca- man bir morina balığı gördüm. Morina balığı yanıma gelerek önümde diz çöktü: — Sizi Prenses hazretleri bek- liyor, dedi.. Şaşırdım: — Hangi prenses? dedim.. — Balıkların prensesi.. Mub- terem misatirimizi bürmetle kar- şılayın, diye emrettiler. Morina balığı sırtını bana çevirerek beni üzerine aldı. Hareket ettik., Et- rafta bir çok balıklarda bizimle beraber geliyordu. Bir çok mağa- ralar geçtik. Yeşil yosunlu ka- yalar aştık ve iri bir delikten İçeri girince önümüze yüz bir ba- samaklı bir merdiven çıktı.. Mo- rina balığı beni sırtından indire- rek küçük bir balığa işaret etti: Arkası va: ) Sınıfta Namevcut Muallim sabah yoklamasını — yapı- yardu: — 26 Hasan. Nameveut! — Namevcut. 61 Hakkı. — Namovom. — 70 Tahsia, Nanecut — 83 Afacan. Namesut. Munilim — buşımı kaldırarak kizdi: — Nedir bu «na- mevent uamevcut»?, Afacan alıldız — B rde kabahat yok efandim. Ga zetoler varzıvar! da.. Ş e a — YoYî;;İ Kulağıından çekmeyin Öylı yo yo muallim bey! Taş tahtaya dikmeyin, Böyle yo yo muallim bey! * Babam yaman adamdır, Gözlünde tüten candır, Onca can Afacandır, Olmaz yo yo muallim bey! *t Bu hak değildir bize, Hakkımız kalır yo yol. Güceniriz biz size, Yo aman, yo yo yo yol.. AFACAN Afacan Resim Muallimi İşte size çok kolay yapıla- bilecek dört hayvan resmi.. Ev- velâ birincide ve sağdan yuvar- lak bir su #sürahisi yaptıktan sonra birer boynuz, — kulaklar, gözler, ağız, burun ve ayaklar ilâve ederseniz muvaffak olursu- nuz.. Diğerleri de fi!, kedi ve köpektir. Tecrübe edin, göre ceksiniz ki sizi yavaş yavaş ki- çük birer ressanı yapacahlır. Afacan — Ayılar nasıl hayvandırlar efendi amca ? Komşu — Çok çirkin şeylerdir!.. Si