18 Kasım 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

18 Kasım 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Mün Ülüver: TİMURLENK ZT çe Muharrü Timur, Namert Sözünü İşitmegğş_ Göründü a *—Sen ki bilgiçsin, bazı auuu rın “ben Türküm ,, diye benimle eğlendiklerini anlıyorsun. — Onları öldüreceğim,, diye bağıdığına va- kıfım. Mogol, Türkün gayri — ol- saydı Cengizin torunu (Türküm) diye haykırırmıy dı? Tatar ve Mogol,tamamen Türk- olduktan sonra Timurlengin bü- yüklüğünü fahrile tomaşaya hissi bir mani kalmaz. Lâkin Timur- lenk, şişirilmiye mühtaç olan ve- ya her hanği bir muharririn boya- sile güzelleşmiye müftekir gö- rünen simalardan değildir. Büyük doğmuştur, — büyük yaşamıştır ve tarihte büyük — tanınmıştır. Her bhançi bir tarihi açsak onun için şu satırlarla başlıyan birkaç yüöz sayfa buluruz: “Milâdi on dördüncü asır, 'Türklerden yine harikulâde bir yuradılış doğurmuştur. Bu hari- kanın adı Timur beydir,,! Timurlengin —asaletini — inkâr eden tek bir adam vardır: Arap- şah oğlu. Onun zamanını idrak etmiş olan bu Arap tarihçi, o büyük Türkün yalnız büyüklüğü- nü değil, nisbetini bile inkâr eder, onu adi bir adamın sulbünden dünyaya getirir, hırsız yapar, ço- ban yapar, derebeyi yapar. Fa- kat bir türlü büyük yapamaz. Halbuki Timurun babası Nah- şep, Keş vilâyetlerinin — valisi, Barlas Türk Ulusunun da reisi idi. Anası “ Tekin Hatün , da Cengizin torunlarındandı. — Aile ismi türkçe güzel manasına ge- len görekendir. Bunu — acemce damat manasma alanlar aldanır- lar. Çünkü Timurun bir emire da- mat olmasından evvel — bu lâkap, ailesine verilmişti. Hattâ müverrih “Taberi, Türk topraklarını Arap ordularına karşı müdafaa edenler arasında “Korikan,, adlı cesur bir beyin bulunduğunu yazıyor ki bu, Timur ailesinin hicri ikinci asır başlarında da tanınmış olduğunu gösterir. Nitekim Gültekin iste- linde de o ailenin ismi, diğer asil ailelerle beraber yazılıdır. Biz, işte bu kadar asil, bu kadar necip ve bu kadar yüksek olan bir Türkün hayatımı eseri> mize mevzu ittihaz ettik, Bazı İşlerini romancı — gözile tahlile çalıştık. Eğer — okuyucularımıza Timurun — büyüklüğünü — arasra zevk ile hatırlatabilmişsek ne mutlu. Şu satırlarla da Tatar - Türk dedikodusunun manasızlı- ğını bir kere daha gösterebili- yorsak ne şeref? Okuyucularımın tekrar aflar - Mı diliyerek hikâyeye geçiyorum! Şimdi herkes heyecan içinde idi, baygın kadından başkası ta- Tihi bir facianın cereyan etmek Tüzere bulunduğunu sezerek göz- lerini iki hükümdara çevirmişlerdi. Bu, Çubukovadan daha Ürkünç bir sahne idi. Orada vazife yük- en ordular çarpışmışt, burada Vazife gösteren insanlar çarpışa- taktı. Orada yürüyen, yakan ve Yıkan alay alay lâvlardı. Burada tat yanardağlar karşı karşıya geliyordu. Bunu anlıyanlar, man- Zaranın mehabetinden ürkerek için için titriyorlardı. Boyazıt ta artık ölümle karş:- laştığını görüyordu. Lâkin bu ölü- tayı yıkarak gelişinden <P irueveuo. di, nihayet yıkılışı kendisine karşı müteselsil — tarziyeler — demekti. Mağlüâp hünkârı çıldırtan, Olive- rasını bu hakaretten kurtarama- mak ve şu ölüm anında ona veda edememektil! Bütün bu tehassüsler; salon- dakilerin yüreklerini dolduran fırs tınalara rağımen sahnenin sıklet merkezini yine Timur teşkil edi- yordu. Öbürleri, hatta Beyazıt, nihayet birer nokta, muhtelif ce- samette ve kıymette birer nokta idiler, Timur, çelikten bir daire idi, bu noktaları etrafında sıra- lamış, cazibesine bağlamış bulu- nuyordu, kendi hareketile onları da tahrik etmiş olacaktı. Bu se- beple endişe, merak ve heyecan püsküret gözler, hep onun üze- rinde toplanıyordu. Beyazıt ta he- defsiz bir tehevvür içinde onu süzüyordu, ona bakıyordu, şuursuz bir bekleyişle dairenin harekete gelmesini gözlüyordu. Fakat Timüar, küçük bir telâş göstermedi, yüzüne karşı “namert,, diye çağırıldığımı da işitmemiş göründü, elçi Gedeye döndü, ilkin Üliverayı, sonra Beyazıdı gösterdi: — Hanımı yatağına, bu ada- mı da yerine götürünüz ! Dedi ve .... yürüdü ! Tarhanlar, prensler, beyler, bu inanılmaz sekineti selâmlar gibi eğiliyorlardı, salonla dışarı kısım arasındaki perde açılarak kendisine yol veriliyordu, © da öldürdüğü — avlara — bakmadan uzaklaşan bir avcı gibi salına yürüyordu. Beyazıt, yaptığı — hakaretin baygın timsalini yüz üstü yerde bırakarak, yüzüne atılan balgamı da hissetmemiş görünerek sah- neden ayrılan şahinşaham üzerine atılmak, boğazına sarılmak ve bu hareketile - yine geri kalmış görünen - ölümü bulmak istiyor- du, kollarını açarak ileriye doğru bir adım da atmıştı. Fakat önün: de keskin ve parlak bir set buldu. salna CArkası var ) İstanbule Eski Zaptiye ıd.re: Çatalçoşme sokağı 2Lı 'Telefon: İstanbul - 20203 Posta kutusu: İstanbul - 741 'Telgrali İstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ | TÜRKİYE ECNEBİ 1400 Kr. 1 Sene 27COKr 750 , 6 Ay MöR ŞA 150 » w Gelen evrak geri verlimez Hanlardan —mes'uliyat alınmaz gevap İçin mektupl ara (6) kuruşluk dül İlâvasi lazımdır. | Aöres değiştirilmesi (20) kuruştur. Gazetemizde çıkma resim ve yazılanş bütün hakları mahfuz ve gazotemize #ittir. — » * kadına kızmamış tı, kırılmamıştı. — Onun — nasil bir ibram altında bu feci vaziyete düştüğünü — anlıyordu. — Zaten güzel Sırplının sendeliye, sem- deliye salona girişi, nemsiz bir gözle ağlayışı, sık sık titreyişi ve Dünyanın en namuslu kızları diye size takdim ettiğimiz bu kızlar - kimlerdir, bilir misiniz? Avrupa ve Amerika revülerinde çalışan 16 genç kız. Bunlar hayatlarını dansla ka- zanırlar. Bütün günahları sahne- de seyircilere karşı çıplak deni- lecek bir kıyafetle çıkmalarıdır. Fakat ondan maadaki hayatları, hakikaten dünyanın en namuslu kızları sıfatına hak kazanacak derecede temiz geçer. Bunlar revü oynadıkları şehrin en güzel otelinde hep bir arada otururlar. Beraber yer, baraber yaşarlar. Dışarı eğlencelere -gitmek, içki ve sigara şullınınık h'ıklıını ı:ı- lik değildirler. Otelde işlerine bakan başlıca bir kadın vardır. Bu kadın onları daimi bir neza- ret altında bulundurur. Gece vaziflerine otomobille gider, oda- larına çekilip kıyafetlerini değiş- tirirler. Sahneye çıkarlar. Oyun- ları biter bitmez yine otomobil- lerine binip otellerine dönerler. Bu kızlar ne kart, ne mek- tup, ne çiçek, Ne mülâkat kabul değildirler. Bazan bir erkek onlara bir kutu şeker, bir buket çiçek göndere- bilir. Gerek otelde, gerek tiyat- roda kapıcılar tenbihlidirler. Bu kabil hediyeleri reddeder ve kız- lara haber bile vermezler. Bazan sırnaşık erkekler - olur. Tiyatro veya otel kapısında bek- liyerek kızların ellerine bir kart, bir çiçek filân sıkıştırmak ister- ler. Kızlar, bu kabil oyunlara sadece bir tebessümle mukabele eder ve yollarına devam ederler. Bu kızlar bazan kabarelerde de dansederler. Fakat onlar bu- rada bulunan insanların kafala- rından ziyade keseleri ile yaşa- dıklarını bildikleri için, kendile- rine yağdırılan iltifat ve alkışlara ehemmiyet bile vermezler, İşleri- ni yaptıktan sonra çekilip giderler. Bir ev kızının, namuslu olma- sı kolay şeydir, fakat barlarda ve revülerde danseden bir kızın bu kadar namusluca hareketi akıl alır şey değildir. Bu kızlar müessese İle üç sene için bu şartla mukavele yapmış- Ne İçki, Ne Sigara İçer, Ne Eğlence Bilir, Ne ' De Erkek Dünyanın en namuslu on altı kızından Üçü Ray, Doris, Nono I etmiye salâhiyettar lardır. Ufak bir hata, işlerini kaybetmelerine sebep olabilir. kızların mukavelelerinde şu 12 şart vardır: 1 — Üç sene müecssese nami- na çalışmak, 2 — Hep birarada yaşamak. 3 — Beraber 'yatıp, beraber yemek. 4 — Tıyatro ile beraber grup halinde turneye çıkmak. 5 — Hiçbir erkekten birşey kabül etmemek. 6 — Mesleki danslar haricin- de hiçbir dansa karışmamak. 7 — Mukavele müdde.ince sigara içmemek. Mukavele — müddetince içki kulanmamak. 9 — Gece yarısından sonra hiçbir yere çıkmamak. 10 — Tiyatrodan çıkar çık« maz otele gitmek. ti — Grupu rencide edecek bir harekette bulunmamak. 12 — Nezaretlerine memur edilen kadına itaat etmek. Bu kaidelere riayet ederlersa gecede 100er İira alacaklar, et- mezlerse: işlerini ,kaybadecökler. -— aa ö .. safeses 18 Teşrinisani Cuma İslanbul — ( 1:00 metre) 17 den 17,45 kadar saz (Âlüşecref H.), 17,45-18 gtamofon, 18-19 saz (Kemal Niyazi B. vo arkadaşları « 190 örkestra, 20- 20,30 saz (Belkis H-), mınlar sız heyeti, £, Ajans ve Borsa baburler ,80-21,30 ha- 40 orkestra, #aat Ayarı. Bükreş — ( 804 metra ) 20 Radyo | darüifünunu, £1,10 gramofon, 21 Atke- I pium salonundan naklen konser. | Belgrat — ( Sİ'ggmetre) 20 Pram- #ızca dere, 2045 k'"'r'ınu. 21 Donjean gecesi Mozar - operasından 22,10 piyano könderi. Roma — (441 metre) £0,15 Habor ve gramofon. — (488 metrel 20.20 piyano 20,50 şarkı konsert, 21,30 parçalar, Prağ konseri, t küçük bir kemedi, 29 haber, 23,20 Brünodan nakil, Viyana — (517, motra ) 20 konler rans, 22 Berlinden naklen Olimpiya konseri, £3 akşım — haberleri, 29,15 akşam konteri, | Peşta — (Ö30 metre) 20,30 operir dan maklen Donjean operası. Varşova — (14l1 metra) 20,45 Radyo gazetesi, S1 müsikili musaha> bae 21,15 genfoni £4 dans havaları. Berlin — ( 1695 metre ) 20,â0 İş &ati, 21 Vera Şvarz ile Jozef Şınit'in eski operalardan İntihap ederek söy- | yecekleri şarkılar, 23 haber gramlofon, , Z4 sakselon, se eee reR LA AA asas a ea se ea şa AAA BAA MA RADYO aşaraA AA İRserean saresseksesaneAAALARALARLARAĞAR AA DAn * I 19 Teşrinisani Cumartesi İatanbul (1900 metre) — 18 den 1846 e kadar sar — ( Darüttalim ), 18,45-19,20 orkeatra, 19,20-19,45 Fran- tızca ders ( müptedilere mahsus ), 19 orkestra, 20-21,90 Saz (Darüt- talim), 21,30-22,90 orkestra, Ajans ve Borsa haberleri, saat ayarı. Bükreş ( 394 metre ) — 20,40 gra- mofon- 21,45 garkı könseri, — 22,05 orkestra. Relgrat — (491 metre) £0 gramofon, 20,5 konforana, 21 şen gece, 23 haber ve grmofon, solo ve cazbaut. Roma — (441 moltzo ) Si haber ve gramofon, 21,45 Ferrari'nin opureti. Preğ — ( 458 metre) 20,50 Brü- no'dan nakll. Viyana — (517 motre) 20,50 sak- safon 10 İştiz para isimli bir ko- medi, 23,96 akşam könseri. e — (550 metro) 19,5 — operanın orkestrası, 23,15 cazbant. Varşova — (1411 matent S1 konseri, 21,55 hafif konser, *8, pon könseri. Berlin — ( 1685 metre) 20 Pran- gızca |deri, 21 Hamburgtan — naklon ahşam konsori, 23,50 eski huvalar. ğ..' |Paraguvaylılar İlerliyorlar Assompsiyon, 17 (Paraguvay) — Bolivya harbi devam etmek- tedir. Paraguvaylılar Sao Varda istihkâmı istikametinde iki kilos metre ilerlemiştir. Bir müfreze, hiçbir. mukavemetle karşılaşma» dan — Laşina — istihkâmımı — işgal etmiştir. Bir Sosyalist Açlık Grevi Yapıyor Cenevre 17 — Geçen hafta vukua gelen kanlı hadiseler da« layısile tevkif edilen Sosyalist rücsasından M. Nikol, 3 güm denberi açlık grevi yapmaktadır. M. Musolini On Dakika Wüddetle Alkışlandı Roma, — M. Musolini Meb'e usan Meclisine geldiği zaman 10 dakika müddetle alkışlan nıştır, Meclis reisi M. Giyurati bir nus tuk söylüyerek, M. Musolininin on sene evvel vadettiği işlerin hepe sinin fazlasile başarıldığını izah etmiştir. M. Musolini demi-tir kiş “Hakikatin yegâne A nın azmi ve sözüdi ş

Bu sayıdan diğer sayfalar: