'_ — 142 — x * Muharriri : Beyazıdın Huzurundaki Eğlence Devam Ediyordu Bununla beraber Timur, hay- retini ve hayraniyetini çarçabuk gidererek onu ezilecek bir düş- man gibi temaşaya almaktan geri kalmıyordu. — Kendisine — çoban diyen, ahT uşağı diyen işte bu sakin dudaklardı, “ karıların boş olsun , diye haykıran yine bu vakür ağızdı. Bunları — düşünür düşünmez o dudakları cımbızla Parça parça koparmak, o ağra &teş doldurmak istiyordu. Lâkin tahamımüll — ediyordu, alelâde bir yapılmıyacak muameleyi ona lâyık görmüyordu. Zihninde tasarladığı ceza, Beya- zıdın — sarsılınaz Bösterdiği küstah cür'etile müte- nasipti, o cezayı - bütün şidde- tile - vermek için en Mmünasip zamanı bekliyordu. Ahenk ve işret, gittikçe çoğa- lan bir coşkunlukla, salonu sar« mıştı. Sakiler, muhteşem Şehin- şahin azametini — temsil ettirmek fikrile, her kadeh başına değişi- yordu.. Bir. gelen bir. daha geb miyordu ve bir görünen kostüm, bir - daha görünmüyordu. Bu de- ğişiklikler hakikaten zarif bir şeydi, orada bulumanların kafa- larında seyyal kavsikuzahlar ya- ratıyordu ve her kafa, sarı yeşil, mavi, kırmızı hatıraların - zincir- lenmesile renk mahşerine — dönü- yordu. Tiümur, çalımlı mağlübun şa- rap önünde de ağırlığını kaybet- Mediğini görünce hamlesini ta- zeledi: — Kalgı, kalgı! dedi, Emir hazretleri ondan da haz alırlar! Şimdi dans başlamıştı. Bu dans, gövdelerin ileri, geri hare- ketinden, eğilip kalkmasından ibaret değildi. Rengin ve nurun elele verip yörümesi, kırılırcasına kıvrılıp yine düzelmesi, uçup uçup yere yayılması idi, Birçok çiftler, bazan birleşerek, bazan ayrılarak Ve birleşmelerinde de, ayrılmala- rında da göz kamaştırıcı pırıltı- lar resmederek salonu - heyecan Veren - efsunlu bir hava ile do- durmuşlardı. Bizzat Timur, o ni- âayetsiz vekarına rağmen, müte- hassis oluyordu. Saçlardan, göz- lerden, dudaklardan, gerdanlar- dan, kalçalardan, ayaklardan tu- esire metanetile fulmaz bir şelâle gibi akıp giden | renk renk parlayışları zevk ile takip ediyordu. —— — —a KELRESD C COREKLEETNM MA Yevmi, Siyasi, Havadiz ve Halk ı gazetesi dare; İstanbalı Peki Zapti, meı (;ı'ı:lçı';o ıolı(ı’! £ Telefont lstanbul - 20203 Posta kutusut İstanbul - 744 Telgrafı lstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ 1400 Kr. 1 Sene 27C0Kr l 750 , 6 Ay .» 800 308 p14 4 300 : Gel ü #n evrak gerl verilmaz finlardan mes'uliyet alınmaz 1400 , S6vap için mektuplara (6) kuruşluk İ hti dul Düvosi Tazımdır. ©8 değiştirilmesi (20) kuruştur. emlzde çıkan resim ve yanlara bütün hakları mahfaz ve gazetemlzş alttir. ve | Beyez t ta onun kadar müte- hassisti. Bu canlı pırıltı; halılar üzerinde uzayıp kısalan, yayılıp toplanan bu yıldız kümesi onu da heyecanlandırmıştı. Vaktile kendi sarayında yaptırdğı oyunları ha- kadar ki orada, o yıkılan sarayda emir veriyordu, raksı durdürmüak - veya - coşkuün- laştırmak hakkı, kendi e bulunuyordu. Şimdi yaln z görücü iyetinde — idi, açmak tırlıyordu. Şu ağzını ğil neşesini belli etmek elinden gelmiyordu. Bu, bir elem- di, yanında - sevgili - Oliveranın | bile | bulunmaması ise her neşeyi öldü- ren bir bicran yarası idi. İki hükümdardan başka, öbür seyirciler bazlarını saklıyorlardı, bir gölğe gibi duygüsuz görün- miye çalışıyorlardı, hepsinin gözü önlerinde idi, raksın — nurunu ve ateşini şizlice içlerine akıtı- yorlardı. Şahinşahım haşmeti ve © haşmete karşı besledikleri de- rin saygı, onların hepsini titrer- ken sakin ve yanarken kayusız görünmiye mecbur ediyordu. | Raksedenler de, aralık aralık değişiyorlar ve her takım, uça uça kaybolan bir. şehap vığını gibi salondan ayrılarak yerlerini başka renkte, başka pırıldayışta kümelere bırakiyorlardı. Her de- gisen takımın ardında yeni bir sâki müfrezesi salona giriyor, Bayaz ttan başlayarak bütün ora- da bulunanlara şarap ve kımız dağtıyordu. Saz, nağme ve raks artık tesirini gösteriyordu, hü- | kümdarlar bile başlarının dön düğünü hissediyarlardı. İşte bu sırada Timur elile bir | işaret verdi, rakseden kızları sa- | londan çıkarttı ve Bayazıda dö- nerek maaali manalı gülümsedi: — Anladım, dedi, bunlardan hazalmıyorsunuz, neşelenmiyorsu- nuz, size bir başka eğlence göz- tereyim: Bu sör, bif emir yerine geç- ti ve salonun kapıya karşı gelen tarafındakl tom perde birdebire açıldı, baştanbaşa tüle sarılı ve kalın bir peçe ile örtülü uzun boylu bir kadın göründü. Arkasında iri kıyım iki köle var- dı ve kölelerin ellerinde yalım bir kilinç bülimüyordu. İlk bakışta kölelerin kadına bağlı, onunla birlikte vazife görmiye memur birer oyuncu olduğu zannolunuyor- dü. Lâkin dikkatli bir göz, onla- rın kadını tazyik ve tehdit ettik- lerini anlamakta güçlük çekmez- C. Bakışları amirdi ve kadın, o bakışların, yahut © yalçın kılıç> Ların tazyikı altında hareket edi- yor gibiydi. ve hervakii Kai ve a n €en çok istil A vaek VD OGAEMİ İ li VX şmelerde eCi x Bu Hayvan Köpek Balığı- dır.Buna Mukabil Kâfiriu Her Tarafı Şimal Amerikasının Nisi ıı!;. ı Akdenizin Mayvi sahil dedikleri cennet kadar güzel kıyılarına ben- ziyen ve kış, yaz değişmiyen çok şirin yerleri vardır. Miyani, Palm Biş, Yaksonvil, bu güzel kıt'anın belli başlı eğlence şehirleridir. Hilkatin hayret edilecek bir bah- - şayişi addebilmek lâzımgelen bu şehirler kıiş nedir? — bil.nezler. Yazın, deniz suları o0 kadar &- caktır ki alıklığı 30 dereceyi geçer. Tatil mevsiminde, hemen bütün Amerika bu sahillere taşınırlar,çün- | kü deniz vardır, güzel hava vardır, | eğlence ve istirahat vardır. Fakat tabiatin verdiği bu güzelliği bo- zan tek mahzur, köpek balıkla- Faydalıdır tir. İçlerinde 70- 80 santimden tutunuz da boyları 12- 15 met- reyi bulanlar dahi vardır. Köpek balığı, bir kısmı sakin olmakla beraber son derece aç gözlü bir hayvandır. Cam ve porselenden başka midesi, her maddeyi — eritip — hazmedebilir. Hatta kurşun ve çeliği bile, hazım halinde midesini istilâ eden salyenin hâmiız kuvveti okadar büyüktür ki hayvanın ifrazatile beraber çıkan yutulmuş cam ve porselenlerin dümdüz ve erimiye yüz tuttukları görülür. Köpek balığını iki türlü avla- D üzü n rdır. Birçok büyük denizlerin yaladığı sahiller gibi Amerikanın Flori da yarım adası da köpek balıklarile abluka edilmiştir. Bilhassa bu bahk yumurtala- rım az derin sulara bırakmayı tercih ettiği için. Florida sehilleri cidden teblikeli bir hal alır. Fa- kat köpek balıklarının hatırı için deniz banyosundan mahrum kal- mak da mümkün olamıyacağına göre, Amerikalılar, bu tehlikenin önüne, plâj kısımlarını gayet uzak mesafelerden — ağlarla çerçeve- lemeyi — düşünmüşlerdir. Fakat köpek balıkları, çok aç gözlü ve sert hayvanlardır. Bazan bu ağ- ları delip geçtikleri olur. Buna mani olmak için hafif sandallara binmiş bir takım gözcüler, mu- ayyen mesafeler dahilinde ağlara nezaret ederler. Böyle bir bücum vaki olur olmaz derhal plâj . hal- kımını haberdar eder, halk deniz- den çeklr. Aksi takdirde her hanği bir ihmal, bir veya birkaç insanın hayatına mal olabilir. Fakat Amerikalılar, köpek balıklarına müdafaa vaziyetinde kalmayı da muvafık görmemişler- dir. Çünkü her gün miktarı artan bu tehlikeli hayvanlara karşı ta- arruz etmeyi düşünmüşlerdir. Bu yüzden, köpek balığı avı kısa zamanda inkişaf etmiş ve çok kazançlı bir iş haline gelmiştir. | Şimdiye — kadar sayılabilen cinslere göre, yüz elliden fazla köpek balığı nevi tespit edilmiş- Agla köpekbaliğı avlanırkea yorlar: Ağ ve olta ile. Kullanılan oltanın büyük teli 40-50 santimi bulur. Ucuna bir parça Fok denilen balığın yağın- dan veya ölmüş at eti geçirilir ve suya bırakılır. Oltanın yemle kapanması şart değildir. Fakat ip sağlam olmalıdır. Onun için ince tel halatlar kullanılır. Köpek balığı tereddütlü bir hayvandır. Oltaya yaklaşır, bakmıya başlar. Koklar, yemin etrafını dolaşır, su- yun seyrile yüzen oltayı bir müddet takip eder, sonra birdenbire üze- rine atılır. Olta, yem ile bearaber gutlağının derinliklerine inmiş ve inerken boğazına — saplanmıştır. Can acısile ipe asılır, gerer, ko- paramazsa birkaç adamın yardımı ile güverleye çegîllr. Fakat deh- şetli- çırpınır. Kuyruğile bir vu- ruşta bir adamı öldürdüğü vakidir, Fakat bu tehlikenin önünü almak için uzun satırlarla bel kemiğine vurularak kırılır, vücudu hareket edemez bir hale gelir. Bir defa oltayı yutarak ipi karmıya muvaf- fak olan Köpekbalığının ikinci bir oltayı — yuttuğu — nadir. değik dir. Köpekbalıkları, umumiyetle insana hücum ederler, Fakat ağız- ları altta olduğu için avlarına saldırirken yana yatarlar veya arka üstü gelirler. Bunlardan (in- sancıl) olmuş balıkların kol veya fı ak kapanları çoktur. Hatta 12-15 metre uzuvluğundaki Köpekbalık- larımın bir adamı umumi heyetile yutup parçaladıkları çok görük müştür. İMURLENK İnsanmBiricik Dîişmanı A W Fransızlar bu balığa Röken derler, bu ismi lâtinceden almış- lardır. Çünkü lâtince ölüler için okunan duaya Rökiyom derler, Bir köpek balığile karşılaşmayı da ölümle karşılaşma — addettikleri için bu ismi kullanmışlardır. Bu bayvan bu kadar iğzenç ve tehlikeli olmasına rağmen vücu- dünün hiçbir. parçası atılmaz. Her tarafından istifade edilir, Muhtelif kısımlarından gayet mü- kemmel bal kyağı ve bazan ke- man teli yaparlar. Derisinden gayet dayanıklı kösele yapılarak ayakkabıcılıkta — ve — saraçlıkta kullanılır. Mide ve bağırsakları koyun ve keçi derisi ayarında deri yapılmıya yarar. Kemiklerin- den çıkarılan yağ, saatleri yağ- lamakta kullanılır. ve fevkalâde ince bir yağdır. Kanından çka- rılan kola o derece mükemmel- dir ki tayyarelerin paletlerini ya- pıştırmakta kullanılır. İskeleti ise dövülmek suretile mükemmel bir gübre haline getirili.. Çünkü yüzde 16 azatu Vardır. Denizin en iğre:ç ve en teh- Kkeli hayvanı, sanayi hayatında dünyanın en faydalı ve hiçbir tarafı zayi edilmemek lâzımgelen kıymetli bir unsur telâkki edi- liyor. Fakat hayatımızın garipliği ine iyk vler yi- sade buna inbisar els Fakat ne akla gelmez şe yoruz ki onları hazırlanızken göre sek kim bilir nasıl rahatsız oluruz?