#ransada Yeni Bir Vergi Rezaleti Daha Fransız Meb'usan Meclisinde, 80s- yalist gurupuna mensup azadan biri, Yeni bir mali rezalete daha parmak koydu. Ortaya sürdüğü isimler ara sinda birtakım meb'usan, âyan aza larile barı eski n bulunması, vu eski Türk vee sin hatıramızda sanlanmasına vesile veriyor: “ Başkasına verirler talkını, ken- dileri yutarlar salkım.» Zimmetin beraat asıl göre, bu vecizenin şümulü dabilinde | Tahdidi Tesiihat Konferans İngiliz Heyetinin Konferansta Müda- Prensipler Nelerdir ? faa Edeceği Londra, 13 — Hariciye 5 | ri Sir Jon Simon Avam Kam | İ rasında İngiliz Heyetinin Cenev- | olduğuna | er gelip geçmiş meb'us ve nazırı suçlu| görmek hakkına da malik değiliz. Fa böyle bir hâdise karşısında kalındığı zaman, İnsanı inkisara uğratıyor bu inkisarı, fazla derinleştiriyor İşin esası şudur: Bundan bir müddet evvel, bir ihbar üzerine, Paris Adliyesi mühim bir vergi kaçakçılığı ile o meşgul olmıya başlamıştı. Fransada, bedeli tahsil olunan hisse senetlerile tah Vâta sit kupunlar için yüzde 18 ver #i alınır. Merkezi İsviçrede bulunan Bal Ticaret Bankam, hem fazla kâr Yapmak, hemde bu kârı yapmak için yüzde '18 vergiyi vermemek | şaresini bulmuş, Pariste, bususi bir şube açmıştır. Bu şube, hakikatte bir otel odasıdır. Bankanın müdür- üçü, bu otel odasında müş kabul ediyor, hisse senet- lerini alıyor, bunları İsviçreya götü- Yor, kupunları orada tahsil ediyor ve sonra tekrar Parise gelerek para va tahvilleri sahiplerine veriyordu. sat Bankanın bu işten temin ettiği ka- | #anç mühimdi, Paris Adliyesi mesele İle alâkadar olmıya başlayınca bu müdürlerin © kaçakçılığı (o meydana $ikimış, o kendileri (o itham © altına alınmışlardır. Ayrıca, ömiseri bü otel odasına o'urtula- fak gelen müşterilerle konüşmiya Memur edilmiş, bü suretle bu ka bir o Fransız fissalığ iştirak eden birçok mühim | İeseleri; Muştur, Sos; #clisinde rini mssler, kendisini müdürü delerek bu komisere müracaat *den ve ellerindeki hisse senetlerini verip kuponlarını İsviçrede tahsil #ttirmek istiyen ve böylece yüzde 18 “giden kurtulmak çaresini arıyan me eelerdir. Kanunu yapan da ona yet etmesini bilmezse, cahil halk- tan kanuna itaat meeburiyeti nasıl ? Fransız sosyalist meb'us, ortaya Attığı hüdise ila yalnız Fransa için o bütün dünya için bir vle- bil, meselesini teşrih etmiş, sayıla- * — Süreyya Almanyada Otomobil Satışı ü Berlin, 13 — 1932 seresinin 9 ayında Alman otomobil retinde tir. Bu müddet zarfında satılan. tespit olun Meb'usan attığı üviyetleri bir azalma görül | Halbuki 1931 de 50,806 ve 1930 İ iştirak İ buna iştirak etmemesi muhte- | rede müdafaa edeceği prensip” leri izah etmiştir. M. Baldvin hava bombardımanlarının o tehli- alâkadarların (sıfatlarıdır ki, | kesinden bahsetmiştir. Tayyare kuvvetleri yerine çok muhtemeldir. | ciliğin deniz kaim olması İlogiltere, tahtelbabirlerin tamamen ortadan kalkmasını, bu suretle harp gemilerinin de azaltılmasını ileri sürmektedirler. Bu hususta Amerika, İngilterenin . teklifine edecekse de Japonyanın | meldir. o Vaşıngton muahedene- mesile tespit edilen zırhlılar hac- | minin Gçte bir nisbetinde indi- | rilmesi düşünülmektedir. Bu ge- mileri ilga etmemek, ancak harp halinde kullanılmak üzere Japon yaya silâhlarından tecrit edilmesi teklif o edilecektir. - Cenevrede | deniz silâhlarının tahdidine ait ; müzakerelerde bu esaslara istinat edileceği muhtemeldir. Kimyevi Harp Cenevre, 13 — Teslihatın tah- didi konferansı divanı, kimyevi barplere mâni olmak için vücude | getirilerek müeyyideler meselesi etrafında müzakerelerine devam etmektedir. Yunan murabhası, ferdi ve kollektif müeyyideler derpiş eden bir proje hakkında izahat vermiş, İtalya mümessili, bu projenin aley- | binde bulunmuştur. Fransa ve Belçika murahhas- ları M. Politis'in projesine müza- haret etmişlerdir. Bu murahhaslar, kimyevi harp- te mukabelei bilmisilde bulunmağı memnuiyet altına almakla bera- ber tecavüze maruz kalmış olan devletleri diğer ciddi vasıtalarla himaye etmeği temin eylemenin zaruri olduğunu ileri sürmüşlerdir. Müzakerat neticesinde hiçbir | karar ittihaz edilmemiştir. otomobillerin miktarı 37,518 dir. da NON ciomobil sat mm idi. MEKAN NUMARASI 127: ÇOCUKLUĞUM Meşhur Rus Edibi Maksim Gorkinin hayal romaw Şa e Çeviren: Muvaffak “ rdahzaradan Mist tüyleriniz ürpers| Sn e tamamile mosmor İn Yi onmuştu; ezilen parmak- e damla damla kan sıziyor- “ları üstüne karlar yapış- en erimek istiyordu. Şakakla- ii a saçları beyaz olmuştu. ii 4 öyle bağırmıştı ki, her an çın öttü; > Maksim sana ne oldu?. lie işin aslını araştırıyor, v5 EY diğe Kalbim kötü bir- Vara ie hissetmişti. Komiser öl ile konuşurken, Maksime o a. ne olup bittiğini sordum. Vardi. ana fısıldıyarak <evap Vorug ! | | | | kinin ayteyu Karı pm gidiniz, nasıl söylüyecek- lerini onlara anlatınız! Biz Furmani “sokağından ayrılmış olalım. Onlar Marien kilisesine doğru yürüdü- ler, Ben de dokumacılar sokağına doğru saptım. Söylediklerimi ka- rıştırmayinız. Yoksa polis ana- mızı ağlatırl.. Hemen büyük babana koştum: “ Ben onları kapıda karşılıya- cağım, sen polisi alıkoy , dedim. | Ona kısaca ne olduğunu anlattım. | O giyinirken titriyor ve mırılda- | l .€ nıyordu: — Ben biliyordum, ben bun | ları daha evvelden tahmin et- miştimi, İ emirname neşretmesini İ korkudan ayır i okadar yüklü idi ki yalnız; “ Ben İ birşey bilmiyorum, hepsini Mihay- İ ğımı bilirim! Büyük baban Maksime gitti Pariste şair ve odiplerden müteşekkil bir komite, en güzel hikâyeyi yazan 18 yaşından Müsabakayı henüz 12 Bu kız, meşhür Rus kuşu, bülbül ve sıpa geçilmiştir. Küçük kız, bin İrani mite heyeti; etini solda Matmas ini g küçük olan çocuklara mahsus bir müsabaka teriip etmiştir. yaşında olmıyan Matmazel Nadin Rubakin kazanmıştır. #x0fu Nikola Rubakinin kızıdır. Matmazel Nadinin “Kuğu isimli hikâyesi komite mi tarafından 54 rakip arasından * kazanmıştır. Resnimiz sağda ko- rüstermektedir. Oruç Hastalığı Hint Hükümeti Bu Ha Hastalığın Önüne Geçmek İçin Bir 'EmirnameNeşredecek Madras, 13 — Birçok zavat, hükümetten © evvelce (oGandinin hayatın kurtarmış olan Poona misakının âhkâmına ve Dokır nulamazlar hakkındaki memow- iyeti ilga eylemesini istemekte- | dir. muvafık bir | iKomünistlerinin Kongresi Ancak hükümet, yerlilerin ab- | iâk ve âdetlerini alâkadar eden bu meseleye müdahale etmek | istemediğinden, doğrudan doğruya bu meselede bir karar almamıştır. | Gandinin taraftarları bu hare- İ kete teessüf etmekte ve İngilir- İ lerin Gandinin millet üzerindeki nüfuzunu gidermiye söylemektedir. çalıştıkların Mecusiler ise kuvvetlerini top- | lamak Üzere ( bulunuyorlar ve Gandinin orucuna karşı onlar da oruçla mukabele etmiye hazırla" | nıyorlar. | © Hükümetin her tarafa sirayet | “eden bu “oruç , hastalığının önline geçmek için Lir emirname İ neşretmesi muhtemeldir. Bombay, 13 — Gandi oruew- bırakmıya karar vermiştir ha atte hiç bunu | farketmiş değildi. Oğullarımı ka- pıda güzel karşıladım, sola bir iki yapıştırdım. aştı; nu - Mişka fakat Yaşka lo yaptı. O benim büyüğümdür!,, Diye mırıldanıyordu: Komiseri mümkün olduğu kadar yatıştırdı. O zaten iyi bir adamdı. Yalmı giderken: “ Bir daha sizde | kimleri yakalıyaca- dedi, bir iş olu ve ona dedi ki; — Sana teşekkür ederim dos- tum, senin yerinde başkası ok saydı böyle yapmazdı ! Sana da teşekkür kızım, evime böyle bir getirdiğin için! Üçümüz yalnız kaldığımız z- man Maksim gözyaşlarını salı- verdi ve samimiyetle konuşmıya başladı : ederim adam Sağdan | “1 Gandi ği milyon Mecusiyi sıniflar | haricinde bırakmıya hakkı olma- dığım söylemiştir. ” emma İngiliz Londra, 13 — Komünist fır- kasının senelik kongresi Londra- nın amele mahallesi olan Batter- soa'da içtima etmiştir. Bu içtimsda komünistlerin başlıca liderleri ve bilhassa Tom | Man ve Saklatavla hazır bulunmuş- lardır. Kongre, maden ocaklarında tekrar 7 sant çalışılması için kuvvetli © propaganda ( yapmıya karar pe EEE TA KVİM PAZARTESİ İ wGün.14- Zi TEŞRİN 933 Kasim 7 Arabi Rani 14 « Rocep | 13511 1 -32ei Teşrin. Gi; | uza İz os) s9 Yaa. İd ma.jlmaala olmu: liz0l5 w N “Niçin bana karşı bu kadar kin besliyorlar 7.. Ben onlara ne yaplım, anne? Ben de onunla beraber oğ- | lıyordum. Başka ne yapabilirdim. | Ne kadar kötü olsalar onlar yine | benim çocuklarımdı. Annen de | oturayordu. Birsinden dayak ye- miş gibi saçı, başı darmadağı- | nıktı mütemadiyen haykır» | yordu: — Buradan kaçalım Maksim. | Kardeşlerim (O bize (düşmandır, onlardan korkuyorum!. | Ben onu yatıştırıyordum. Fa- | kat gözü hiçbir şey görinliyordu. | Büyük baban amcalarım Mak- simden af istemek Üzere içeri gönderdiği vakit, annen Mişkanın ve yüzüne bir to- | | ve üzerine atıldı kat indirdi: — İşte sana affetmel. Baban fakat evinde: “ Halime bakınız, beni bayağı kütürüm ettiniz! Birşey tutamaz, işliye- üriyelt,, € Vk Genç “Hüriyet,, isminde bir kız se- viyorum, Fakat taliim beni hapis- | haneye düşürdü. Dört beş sene- İ dir yatıyorum. Galiba bir kaç sene daha yatacağım. Artık sev- ğilimin adi benim için bütün ba yatımın bir ifadesi oldu. Hem hüriyetimi istiyorum, hem “Hüri- yet, İml seviyorum. Fakat ben hapiste kaldıkca, hüriyetimi kay- bettiğim gibi, “Hüriyet, imi de elimden alacaklarından korkuye- rum. Ne dersiniz? Hanım Hüriyete âşık olmak, iyi şey, fakat hapiste iken “Hüriyet, e gönül vermek fena. İnsan uzun bir hapise düştükten sonra nasıl huriyetinden uzun bir zaman için mahrum (kalırsa, aşkından da mahrumiyete katlanmağa mec- burdur. Sen iki hüriyetini birden kaybettiğin için üzülme. Hüriye- tine kavuştuğun gün, “Hüriyet,- inde arkandan gelir. O vakit ikisini birden kucaklarsın, şimdi- lik kurtulmanın yoluna bak. pi " 14 yaşında evlendim. Dokuz senedir evliyim. Çocuğum olmadı. Fakat karımın anası ve kardeşi ile birlikte oturuyoruz. Beş sene kadar mesut bir hayat yaşadık. Fakat dört seneden beri kain biraderim yüzünden ev bana ha- ram oldu. Karımı halâ seviyorum. i Fakat kardeşi çapkın, uysuz ve uğursuz bir çocuk. Onu adam İ etmek için yapmadığım şey kal- madı, mümkün değil uslanmıyor. “ Şunu evden atayım. , diyorum. Karım kardeşinden ve annesinden ayrılamıyacağını söyliyor. Bu yür- den 9 senedir on para sahibi olamadım. Bu gidişle olacağa da benzemiyorum. Ne yapayım? Edirne # Berber. Sinoim Oğlum evinin erkeği ol. Sen kazanıyorsun, sen istediğin gibi sarfedebilirsin, Karına açıkça va- İ ziyeti anlatırsın. Anası ile kardeşi | başka bir eve çıksınlar. Oğlan çalışsın, annesini beslesin sen ar- tık onları bakmıya mecbur değil sin. Kadın bunu kabul etmek istemesse, muhakemeye müracaat eder, resmen karına bir ev göste- rirsin.. Mamafih iş son haddine gelmedikçe muhakemeye müraca- at etmemeğe çalış. Kadın naz eder amma, hakikati görünce yola gelir. HAN mezsem ben nasl çalışırım”. , diyordu. Nihayet yarı barışır gibi oldular. Fakat bu sahici bir bu- rışıklık değildi. Baban yedi hafta kadar hasta yatmıştı. Bana daima: “Aune, bizimle beraber bir başka şehre geliniz, burası biç iyi değil!, i Biraz sonra hakikaten Astrahana gitti. Orada yazın Çarı bekliyor- lardı. Ve baban bir takırafer yapmak işini üstüne almıştı. Maksim ile annen ilk vapurla gittiler. Seni de beraberlerine almışlardı. Onlardan ayrılmak bana cammdan ayrılmak kadar güç gelmişti. O da çok kederli idi, Beni ille (Astraban)a bere ber gel diye kandırmak istiyordu. Varvara evden kurtulduğu için i memnundu. Terbiyesiz sevincini saklamıyordu bile.. İşte böylece gittiler, Hepsi bu kadar. (Arkan vaz)