Evet muallim bey evet, Bu dünya yuvarlaktır. Bizlere merbamet et, Her yuvarlaktır. * Evet deniz — bir sudur, Hem de bu su tuzludur, Dersi bilmezsek eğer, Elbet kutup — buzludür.. * Sınıfta kalmak - demek, Evde dayaktır yemek.. Evet, ah evet, evet, Dersi dinlemek gerek.. AFACAN sıfır M. F Bey Ve Afacan Afacan Son Postadan girmek içeri üzereydi. tattu: — Seni afacan seni, ne arıyor- Sün burada?. Afacan yaygarayı bastı! — İmdat, can kurtaran yok mMmu?.. Koşuştuk, Afacanı küç belâ kurtardık... Soördük: — Ne oldu, tan?., Afacan anlattı: ne vardı — Şu M. F bey hep beni bu- | radan kaçırmak istiyor.. Geçen &ün de yakaladı, bir otomobile &ih, beni Babıâlide bir yere gö- tüzdü.. “İlle sen burada kalacak- &ın, bizim olacaksın.., Diyor.. Hattâ üstüme bir Fransız elbise- | sile, bir İngiliz paltosu giydir- mek istedi.. Fakat yine dum, Kaçtım.. Tekrar sorduk: — Peki amma nedeüâ?,. — Bilmem.. Hattâ uzunca bir | kâğıda benim resmimi de yapmış.. — Maksadı nedir acaba Afa- Can?.. « SOlmah,. Bana külâh geydirecek Afacanın Vecizeleri Çocuk sevmemeyi affeder, fakat çikolata getirmiyeni asla... * ; Çocuk kundakta iken yalnız SÜt içer, yürümiye — başlayınca ©rşey yer, fakat Afacan kadar Olunca Jeblebi şekerini, çikola- layı daha çok - ister... * a Çecuk reçel kavanozuna san- ölye ile yetişir. (Wj.ıl*ıl[ H'“"_ Bey — Ne o, — Ekiyornum baba.. | ağlama |.. Birdenbire ö- | nüne M. F Bey çıktı, kolundan | Afa- | para diye yutturdu! İ kurtul- | iğnelerle ue yapıyorsun öyle Afacan ?.. Gelecek seneye demir parmaklık çıkacak ! — Ağlama evlâdım Biöf | Afacan, Hasan Bey, Haüim- | teyze, Cingör hep hirden bir cumartesi akşamı; bir laca tuttular ve -Darülbedayie gittiler.. O şünkü oyun “Blöf, tü.. Oyunun ikinci perdesine doğru | Afacan babasına sordu: — Baba, bu piyesin ismi ne? — Biöf oğlum. — Blöf mü?, — Hayır, blöf, yani, blöf yap- mak, hata, kabahat, fena bir şey yapmak.. Nasıl derler? Hasan Bey bir türlü ve annesi, blöfün | hakikt manasını bulup çıkaranz- yordu. Afacan kafasına yerleşen | bu “hata, kabahat, fena bir şey,, | kelimelerile bu srada birdenbire | dirildi: Baba, baba? — Ne var, ne oldu? — Bak şu karaoğlana?.. Afacan Vasfi Rızayı gösteri- | yordu.. Hasan Bey sördü: — Ne oldu, ne yaptı? — Cüzdanını açtı, parası yok, garsona — bir. mektup — kâğıdımı | Goller Afacanla Cim- göz müthiş fut- bolcudurlar. Ek- seriya toplarının eksik olduğu günler, bir sürü kâğıt büküp to- mar yaparlar ve böyle oynar- | lardı. Bir gün be- | raber konuşuyor- lardı. Cingöz sordu: — Bu bizim futbolculara ne dersin Alas can ? — Ne gibi? — Boyuna gol yiyorlar... — Ne yapsın lar bir gün lâzım olur diye birik- tiriyorlar... — Hocooopl! receğim kac! £ Verirlerse Eve misafir Bey Afacanı bir tenbih etti:” Hasan çekti, gelinişti. kenara — Sakıu sofrada arsızlık el- | me.. Biz vermeden bir şey iste- me, dedi. Sofraya — oturdular, gelmişti. -Herkes soyup yiyordu. Afacanı unutmuşlardı. Afacan o canım yumurtaların, teker teker düşündü: Acaba istesin mi?. Yok- sa ne yapsın?.. Afacan istemiye pek cesaret edemedi. Ve masa üstündeki tuzluğa uzandı, kendi- Bne çekti. Hasan Bey sordu: —Tuzluğu ne yapacaksın Afz- can ? Afacan ezilip, büzüldü ve ce- vap verdi: — Sizin bana vereceğiniz yu- murtaları batıracağım!. — Ha, ha vur Cingöz!.. Benden de vur!. Attığın yumrukları ben sana sonra iade ederim... yemiye | | başladılar. Sıra pişmiş yumurtaya soyup | eksildiğini görünce, | | kunduraİaf annesi odada burun delikle- İ Afacanın | koku bissedince, | Tini kabartı: — Nedir bu pis koku? Afacan — susuyordu.. ! teyze, sobanın yanına yaklaştı. İçeriye baktı, burun deliklerini açıp kapayarak tekrar kokladı, anlamadı. Bu sefer sobanın kapağını açtı ve hayretle gyeriledi: — Aana!.. Afacan köşeye büzülmüş, ma- sum masum bakıyordu. Hanımteyze sordu: — Utanmaz çocuk!.. kabımı sobaya attın ha?.. Ayak- Afacan parmağını dişleri ara- sına alarak başını eğdi ve cevap verdi: — Merak etme anneciğim.. Bizim Cingözün epey şansı var- dir. Babası kunduracılık yapıyor. | Portakal Muallim tale- beye rif ediyordu lindeki bir por- takala bir karınca koydu. Ve Afa- cana sordu: — Söylü'Afa | can, — şimdi şu karınca ne yapı- yor burada? — Söylesene! — Portakala | ağzının akıyor dim. suyu Olacak ? İmset Afaca- na sordu: yünce ne ola- caksın Afacan? — Coesur bir koca olacağım.. — Hah hah hah hay !.. bir | Hanım- | | gürültü | bu sözlerini edlen- | Hayır muallim bey hayır, Futbole yasak yoktar.. Bu işte bizi kayır, Bize çıkacak yoktur.. Fakat ah hayır hayır, Bizi kenara ayır.. Ruslardan Bulgarlardan, Gol yedik cayır cayır.. * Bu işi ne yapmal ? Fikreti mi atmalı ? Zeki ağabey ne dersin ? Söyle kime çatmalı ?.. AFACAN Yamyamlar Bir gün eve iki ihtiyar Arap kadın geldi. Bunlar Hanımteyze- | nin eski ahbaplarındandı. o sıra- da Afacan mektepten gelmiş, ile bağırıp — çağırmıya, mektep marşları okumiya başla- mıştı. Annesi Afacanı — korkutmak | İçin: — Sus, dedi. İçeride yamyam- | lar var, seni yutarlar ha!.. Iki Arap dadı, Hanımteyzenin duydular ve fena balde içerlediler. Bu sırada Afacan içeri girdi, | komodinin önüne oturarak kitap- larını karıştırmıya başladı. Arap kadınlardan biri arka- daşına: Nasıl, dedi, bu çocuğun iyi külbastısı olur değil mi ? Öteki tasdik etti: — Evet, bilhassa butları çok : dolgun ? dünyanın | yuvarlaklığını ta- | E- | — Fakat şiş kebabı daha lezzetli olur zannederim. Ben tencere kapamasıni daha bulurum. Ya şu yanakları ? Ya kulakları? Ya gözleri Ya burnu? Afacan bütün bu konuşma- lara karşı birdenbire “Aaaaayy !,, Diye komodinin önünde devrildi kaldı.. iyi Afacanın Vecizeleri Çocuklarla alay etmeyiniz, çünkü daha çok alay edilirsiniz.. * Çocukların güzeli bir bebek, yaramazı bir tehlike, akıllısı bir avukat, aptalı bir tahta parçası, pisi bir çöplük, oburu da bir — Sen büyür || belâdır.. * Çocuk evin ateşidir. Fakat tutuşturmayınız... JCİV — î::;c: : Yukarıda göürdüğünüz murab- bada birer siyah parça vardır. Bunları makasla kesiniz ve hep- sini de sıra İle yapıştırınız.. Gö- receksiniz ki size çok sevimli, dikiş diken bir arkadaş görü- necektir, ? — Bak oğlum, bak.. Burada kuş var |.. ——— rrrnon — z — Ben karşımda yalnız bir kaz görüyorum resimci amca İi