| ü G Ka Alman Başvekili Fon Papen bun- kö birkaç gün evvel Vestfalya hılülıriııl ziyarete gitti ve bu mü- L.nl»ıııı sİyasi ve İktısadi programı mda uzun bir nutuk daka söy- ı Fon Papen, şimdiye kadarki *rinde, bilhassa borçlar mesele- dair kısımlarda fikirlerini fazla :ş:myuıaı— Bu dafa, dünyayi yenl hldlukuıııındı bırakacak ka- Ar açık konuştu. Başvekil sözlerine YÖöyle başladır 'lıı.i Hürriyetimizl tam bir surette deya, *dinciye kadar bu mücadele geri e edecektir. İktisadi eldal milii Gü tstimizi temin edecek uğraşma- TMühim bir cephesidir. Bu müca- in dayandığı parula gu İdi: u.'“f'“ nihayet vermek. Şimdi *iper muharabesinden — çıktık, & mücadelesine girdik. Bunun haricinde bizim için bir *vvel halledilmesi icap eden me- —lemn birl de harice olan borç- .u—l!dır. Kısta bir xamanda beş a d’-v mark tediye etmiye muvaffak ı'lfık. bunu, ecnebl sermayesine İsti; lli gna göstermek ile temin .j:“"'h Dünya İktisat Konferansının tsinde bulunuyoruz. Bu sırada *ra anlatacağımız hakikat şudur: 'Boı'ı.,' borcunu ancak mal ver- mek suretile ödeyebilecek mev- hakı ir. Bu takdirdedir ki alacaklılar & arını alabilirler. Bu demektir ki ar bizim mallarımıza gümrüklerini alıdırlar. .,_Ş“-kn alacağını istiyen bir insan Tamanda gümrüklerini kapatırsa hı'ldl mantığın en iptidaf kaide- Ne muhalefet edilmiş olur. . Fon Papen Cenaplarının bu »ö- şu mana çıkabilir : . b "çlarımızı verinciye kadar bizim ":kılu işliyecek, öbür. memleket- _hbılkıhn işlemiyecektir. Aksi —n."d' borç — ödiyemeyiz. Ülerin böyle bir anlaşmıya ya- ktan ise alacaklarından kâmi- ş“._'"m-lyı vazı — olacaklarını ""Iıı. ttmek, fazla ilerisini görmek ":u. Şd: ulldı. d:h:. iktısat nn madan kapanıyor, ".ıolı!lı. —-sn:î-,.. Pai î;gnsız- Alman düzakeratı Pariş 22 — İthalât mahsülle- Tabkı Ottenjantmana tâbi tutmıya ı.;f 'Dll_n Alman projeleri hak- '“Aıuıııılırlı Fransızlar ara- Yapılan müzakerelerde Fransız L-'m“'lllırî Fransa hükümeti de %:n!onjımın siyaseti takip Man te olduğundan dolayı, Al- lazı karı N mümasil - tedbirlerine *Sas jtibarile hiçbir itirar- “ı"'d'hlı söylemişlerdir. $ FEPRİKAN UMARASI 106: Siyaset Âlemi îl Almdnyamn ):eni Bir Ültimatomu Diğer | Viyana 22 — Millt Meclisin ikinci celsesinde, Sosyalist ve bik hassa müfrit fırkaların yaptıkları nümayişlerin men'i için hükümet tarafından — alınacak - tedbirlerin müzakeresi çok gürültülü ve he- yecanlı oldu. Hükümetin üç na- zarı gürültüler arasımda seslerini duyuramuyorlardı. Müsteşar M. Fey, hükümetin tedbirinin Kanunu Esasiye muva- fik olduğunu müdafaa ederken sol cenahın yuhaları ve sağ ce- nahın alkışlarile karşılaştı. Sosyal Demokrat fırkası Reisi M. Boer Başvekile —doğru yürümüş ve hücum etmiştir. İ Başvekil M. Dolfus, Bocr'e hitaben, Proleteryanın diktatörü olan bir adamın Başvekile de- mokrasi dersi veremiyeceğini ih- * Namuslu bir. Bok- şevik, sizlere herhalde mürec- cahttır. , demiş olduğu — riva- yet ediliyor. M. Boer bir iki ağır kelime daha söylemiş bu esnada Avusturya Hitlercilerinden M. Renne Bocr'e bir hokka fır- latınış ise de isabet etmemişti. Başvekil, Meclis Reisine bazı ihtarlarda — bulunurken — Sosyal Demokrat meb'uslar Avusturya Hitlercilerinin üzerine hücum et- mişlerdir. Büyük ve umumi bir kargaşalık olmuş — ve celsenin tatilile, gürültü güç halle bas- tarılmıştır. Bu hâdise dolayısile firkalar reisleri bir içtima aktetmişlerdir. İkinci celse nisbeten sakin geçmiştlir. Avam 'Kamarasında Londra, 22 — Avam Kama- rası, Ottava itilâfına ait müzake- relerine devam etmektedir. Msai Nazırı bir nutuk söyliyerek Sov- yet Rusya ile mevcut olan Tica- ret muahedesinin tenkit etmiş ve bunun Ciban İktisat Konfleransı için iyi bir alâmet olmadığını söyiemiştir. M. Baldvin yapılan tenkitlere cevap vermiştir. etmiş ve: | ÇOCUKLUĞUM Meşhur Rus Edibi Maksim Görkinin hayat ramani SAA tti miz — Evet! —O babanı k , uıkıîm de onul MN — Biliyorum! nem muma baktı. Kaşlarını Yatarak mumu söndürdü ve dediki: — Böyle daha iyil tdi E"ı'! böyle daha iyi ve ferahlı k Silik ve müteharrik gölgeler ”h“m'lşludı. Açık mavi ziya ;.'Cllın döşemeye — düşmüştü. Süçere camları parlıyordu. Türkçeye Çevirer: — Nerede idin? Muvaffar muş olduğunu ifade eden bir sesie bana bir sürü şehir isimleri | saydı, sonra tekrar hiç gürültü çıkarmadan bir kartal azametile odada gerindi. — Bu elbiseyi nereden aldın?. — Kendim diktim, ben her şeyimi kendim yaparım. Onun — bütün diğerlerinden başka türlü olması haşuma gidi- yordu. Fakat becimle az konuş- tar etmiştir. M. Boer, Başvekilin | S$ON POSTA Avusturya Meclisinde Gürültülü Bir Celsede, Küfürler, Hokkalar Fırlatıldı Hücumlar Edildi Irlanda Te İngiltere arasında devam çeden müzakaerât fokıtaa uğradı. Serbest Irlanda devleti reisi M. dö Valera talepleri meyanında ültimatom şeklinde iki madde koymuştu. Birincisi İngilterenin İrlandadan alacaklı olduğu zırast borç'arından feragat istmosidir. İkincisi İrlandanın tam manasile, istiklâlini talep etmesidir. Ba ikl talep İbgiltere tarafından kabul edilmesi pek muhte- mel görünmemekle beraber mes'sle Londra kabinesi tarafından chemmiyetli sözlerine küfürler ile mukabele | bir şekilde telâkki edilmektadir avranacak olursa biltün mühtemeldir. Resmimiz sağda müzal solda Sezbest İrlanda Do fesedilmesini | Diye sordum. Çoktan wutul- | gor Londra hükümeti, bu hususta Düblin imperatorluğun istikbalinin tohlikeye girmesi hükümetine karşı, müsamaha- t idare eden İngiltere Başvekili M. Makdonalt, leti relgi M. dö Valerayı gösterimektedir. Amerikada İqt_ihabat M. Rozvelt Hükümeti Şiddetle Tenkit Ve İtham Ediyor Nevyork 22 —Demokrıll;ıın_f-üuığı mani olacağını söylemiş Reisicümhur namztdi olan M. Rozvelt - intihabat söylediği bir nutukta içki mem- müiyeti kanunundan bahsetmiş ve | hükümeti taahütlerinde geç kal- | makla,“sakat,, bir takım milletlere | borç para vermekle itham etmiştir. M. Rozvelt, Amerika sermaye- darlarının güçlükle kazandıkları servetleri ecnebi piyasalarda heba ——— Birahanelerin Hükümete Yardımı | Münih 22 — Münihin 6 bü- yük birahanesi, bükümetin iktı- sat programına yardım etmiş almak için müstahdemin miktan- pi yüzde 5 nispetinde artırmağa karar vermiştir. Tokyoda Yangın Tokyo 125 — Komalçu ma- hallesinde büyük bir yangın ol- muş 1000 ev yanmıştır. masına müteessir oluyordum. Bir şey sormadığım Zaman tamamile susuyordu. — — Tekrar sedire yanıma oturdu. Biribirimize — swosıkı kenetlenmiş olduğumuz balde susarak la ih- tiyar eve dönünciye kadar böyle- ce kaldık. İhtiyarlar sakin, biri- birlerine mültefit görünüyorlar ye günlük kokuyorlardı. Akşan yemeyi bir. bayram ünü gibi çok iyi geçti. Uyuyan Eirînl uyandırmaktan — korkuyor- larmış gibi diktatla ve az konu- şuyorlardı. Biraz sonra annem bana | adi kitap yazısını Öğretmiye haş- lamıştı. Bir sürü kitap satın al- | mıştı. Bir tanesinin ismi de (Ana lisanı) idi. Birkaç gün sonrat bu yazının bütün güçlüklerini yen- miştim. Ve hemen bunu müteakıp ve pek çok alkışlanmıştır. münasebetile | Cümhuriyetçilerin Propagandası Nevyork 22 — Cümhuriyetçi- ler, Demokratlar aleyhinde pro- pagandalarına dirler. Cümburiyetçiler, Rozvelt'in fırkasının kazanmasını, — iktısadi- yat işleri için teklikeli bir vazi- yette göstermektedirler. Cümhu- riyetçiler gittikçe taraftar kazan- maktadırlar, 3000 Amele İşe Başladı Düseldorf, 22 — Müttehit çe- lik fabrikaları şirketi | teşriniev- veldenberi takriben 3000 ameleyi yeniden işe başlatmışlır. İtalyada Tevelllidat Roma 22 — 932 senesinin ilk 3 ayında diri olarak 744,496 çocuk - doğmuştur. Geçen sene ayni devrede tevellüdat 780,4166 idi. bana ezber şiirler vermiye baş- ladı. Ba ikinci içimde acı üzüntü- lere sebep — oluyordu. İuıihıp ettiği parçalar arasında bazı be- nim —anlayamıyacağım — kısımlar vardı ki - ben — gayri şuuri bir bisle bu mısraları değiş- türiyor — veyahut — bazı kelime- leri kulağa ayni sesi veren koeli- melerle tebdil ediyordum. Annem buna kıziyor, yanlış söy- lediğim mısraı daima tekrar baş- tan söyletiyordu. Eğer doğra söylediğim bir mısrat diğer bir | defa yanlış okursam bana dik kafalı, inatçı diyordu.. Bu ke- lime oyunlarını seviyordum. Ha- hzamdaki parçayı söyliyecek yer- de bir sürü saçma kelimeler fırlatıyordum. — Bu da na demek oluyor? Diye annem yüzüme baykırı- yordu. devam — etmekte- | Çocuklar İşte Böyle Evlenirler — 25 yaşındayım. İki sene evvel bir genç kızla tanışıp seviştim, Bir müddet böyle yaşadık. Sonra evlenmiye karar verdik. Fakat kız bir müddet tahsile devam edeceğini — söyliyerek — reddetti. Sonra muvafakat etti. Yaşı miü- sait olmadığı için bu defa resmen nikâh kıyamadık. Aile içinde hüsust bir düğün yaptık. Bir müddet iyi geçindik. Kız iyi bir ev kadını oldüu. Derken yaşı doldu, kâğıtları askıya koyduk. Fakat bu sırada onu dene- mek için ben eve gelmemiye başladım. O buna kızdı. Evden kaçıp bir akrabasına gitti. Ben de asılan kâğıtlarımın bozdurttum. Bu suretle beş on defa ayrıldık, barıştık. Bu defa galiba büsbütün gitti. Artık barışmak niyetinde değil gibi. İşlerin bu durgun za- manında bir de evimin bozuluşu beni yıktı. Barışmak için mah- kemeye gitsem bak kazanır mı- yım? Genç güzel ve temiz bir kızdır. Ben ayrılmak niyetinde değilim Nİ Çocuklar evlenme çağına gel- meden evlenince, işte böyle işi oyun, oyuncağa çevirirler. A oğ- lum, haydi kız. küçük, aklı er- miyor, diyelim. Fakat sen 25 ya- şında yetişmiş çocuksun. Artık nikâh kâğıtlarıniz askı- ya verilirken, “ben kam deniye- ceğim,, diye eve gitmemek olur mu? — Elbette geçinemezsiniz. Ebette kavga edip durursunuz, evvelâ senin aklını başına alman lâzım. O küçük olduğu için bir kabahat bile yapsa sen affede- ceksin. Nikâh olmadığınız için onu mahkeme kararile eve getiremez- sin, Fakat gönül rızasile gelmiye ikna edebilirsin. Elbette kız da yüvasının bozulmasını — istemerz, ona derdini açıkça anlat. Yaptı- ğın hataları itiraf elt Geçinmiye karar — verdiğini vadet. Barışıp mesut olmıya bak, HANIMTEYZE -— TAKVİM —- PAZAR || 100x-23- 1ci TEŞRİN 937 cu: 17i Arabi Rum! 20- Cem.e ahar- Düt Ş10 - lci Teşrin - DUS | öğe (6 29 ikak |9 33 b S0| val * 57 İ saraı — Bilmiyorum.. Kulağa böy'e geliyor!. — Ne gibi? Böyle geliyor ne demek?. d — Böyle.. Tuhaf geliyor !. — Köşeye git, dur! — Neden? Yavaş, fakat tehditkâr sesle tekrar etti: — Köşede dur diyorum sana! — Hangi köşede ? Sualime cevap vermedi. Yü- züme öyle hiddetli bir çehre ile baktı ki şaşırdım kaldım. Onun ne istediğini biliyordum. Köşede mukaddes resimlerin altında kü- çük bir yuvarlak masa bulunu- rm'lu. Masada, içinde kurumuş ir çiçek demeti olan bir vazo vardı. Diğer köşede bir halı ile örtülmüş bir sandık duruyordu. CArkanı veri bir