KT Ğ eTT FNM Fd eTi .ve teşci etmek için hususi Ü- ae S ee ı'ı!lcrı Hü eti tarafından GCazi z.no hediyo edilen eserin teretimoat ÇANAKKALE —ii Yazan: Ceneral Oglander Türklerin Buradaki Mev- zileri Buluna.adı 29 uncu fırka, 7 mayıs hare- çin lâzım gelen emirnameyi 6 mayıs günü akşam saat 10 da tebliğ etti. On beş dakikalık ih- zari bir bombardımandan sonra saat 19 da piyade ileriye edecekti. sabalı harekel Hücuman sureti icrası, aynen | 6 mayıs olduğu — gibi idi. — Ancak gün — evvelki birinci — va safha kâtı bu defa mezcedilecek ve bi- rinci kedef istihsal edildiği za- nokta- inti- günü bir ikinci hara- man Fransızların mihver sını zaptetmelerine kadar zar edilmeyip 29 uncu fırka ileri harekâtına devam edip ikinci he- def olarak tayin olunan hattı iş- gal edecekti. fırkasının bu emirna- Fransırz kumandanı mühim | İngiliz mesini alan Jeneral D'Amede gayet olan mihver noktası daha evvel- c& kendi kıtaâtı tarafından zap- tedilmedikçe 88 inci, İngiliz liva- sının harekâtında mıyacağından korktu ve 7 muvaffak ola- | mayıs gönü “eabali saat 460 de, bir |/ Son FranSsız Harekatı, Bütün gece evvel karaya çıkan Kolonel Simonin'in müstemlike livasının taburunu da ahp bu mühim zaptetmesini — Jeneral | Maamafih bi- geri alındı. ve sabah saat 7,15 te Fransız kıta- atına yeni emirler — verildi. Bu emirlere nazaran mihver nokta- sını zaptetmek — için — yapılacak hücuma saat 10 da başlanacaktı. Fransız cephesinin diğer aksa- mında da Kerevizderenin şarka nazır olan garp yamacı zaptedi- lecek fakat derenin öteki tara- fına geçilmiyecekti. Muharebe başlamadan - evvel Jeneral Hunter - Weston, asker- lerinin maneviyatını yükseltmek, daha şiddetli ve daha candan harp etmelerini ve ileri hareke- tinin bir gün evvelki gibi neti- cesiz kalmamasını temin etmek için elinden geleni yaptı. Her liva kumandanına ayrı ayrı ve bizzat telefon ederek - talimat verdi ve 125 inci livayı teşvik bir beyanname gönderdi. Fakat kıta- atın ileri gidebilmek için asıl muhtaç olduğu şey top ateşi ve top mermisi idi ve maalesef top mermisi yoktu. Bu acemi kıtaatın maneviyatı çok yüksekti; fakat cephane vaziyeti son derece na- Taamam Na de a l ni iki noktayı Masnovye emretti. lâhara bu emir Resim — Tahlili — Kuponu Tahiatiniz! —öğrenmek — istiyorsanız | S âdet — kupoen ükle günderiniz, — Resminiz sizaya | TEMİDİKİ ile biz- tâbiddic ve inde edilmer. , meslek veya san'at? Rösüm Tmlya Resimia klişesi BO karaşluk FPumukabillade göndecilebdilir. zikti ve gündüz vakti, yerlerini muhafaza — eden yoktu. Binaenaleyh 7 mayıs gününün hikâyesini birkaç cümle ile anlat- mak kabildir. Saat 9,45 te baş- hyan ihzari bombardıman hiç bir işe yaramadı. Y sahili civa- rındaki Türk mevzilerini imha etmek için Amiral elinden geleni yaptı. Hattâ kayalıkların tepesini tamamen yıkıp havaya atmak için Swiftsure ve Talbot kruva- zörlerile Nanica balon gemisini bu noktaya gönderdi. Fakat balonla çıkan rasıtlar da Türk siperlerini tespit kedemediler. Bu suretle Türklerin buradaki mevzileri bu- lunamadı ve tabiatile de donan- manın top ateşinden masun kaldı. (Arkııı var ) i mitralyözlerin | ateşi karşısında ilerlemek imkâmı | | | | | | Fakat etler açıkta ımınr SON POSTA Zafranboluda Belediye Faaliyeti Biraz Artamaz Mı? Zafranbolu ( Husust ) — Zaf | ranbolu Belediyesi maalesef gön- lün arzu ettiği faaliyeli göstere- miyen bir Belediyedir. Bu hare- ketsizlikte biraz da parasızlığın tesiri vardır. Bolediyenin senelik varidatı (14 ) bin lirayı geçme- mektedir. Şehrin caddeleri harap ve bakımsızdır. Temizliğe pek o kadar edilmemektedir. En nefisş koyun eti 15 kuruştur. satıldığı konarak itina ve bütün sinekler özerine eti kara bir gövde haline dikleri için tiksinmeden yemek kabil — değildir. Belediye, — hiç olmazsa varidatla alâkadar olmı- çek getir- yan işleri tanzim etse iyi olur. Tngiliz İşsizlerinin Nümayişleri Londra, 22 250 “açlık,, yürüyücüsü, işleri binası önünde nümayiş yapmışlardır. Polis, takviye kıtaalı istemok mecburiyetinde kalmıştır. Bir arbede çıkmış ve bu e- nada bir polis memuru yapalan- hayır Fas Kıt'asının İstilâsı Tamamlanmış Gibidir Mem- leketi, Kendine Boyun Eğdirdi Son harekâtta Fransız Heri kolları Meşhur Rif kahramanile be- raber Fas denilen bir cihan ka- dar geniş memleketin ismi de unululur gibi oldu. Fakat sene- ler var ki bu koca kıt'a, ağırlığı- nı mütemadi surette artiran isti- lâ ordularının ayakları altında eriliyor. Haile yeni değildir. 1906 e- nesinde başlayam ve dört ay aü- ron meşhur Elcezire konferansı- dır ki bu kıt'ayı Garbin sönmek bilmiyen hırsına teslim etmişti. O gün, bugün; medeni dün- yanın keşfedip meydana getirdiği en dakik silâhlarla — mücehhez ordular, bu memleketin evlât- larını esaret altına almak için uğraşıyor, top, tayyare, bomba, makineli tüfenk: her şekil kullanıyorlar. Fakat bütün bu mezbuhane | uğraşmıya, her nevi tahrip ve ölüm vasıtalarına rağmen yine Faslılar tam bir suürette teslim olmuş değildirler. Alt kısımdan Cezairin cenup topraklarına te- mas eden arazi ile orta taraftan Atlas dağlarınm yüksek — Atlas ismi verilen merkezine tesadüf eden yüksek tepeler Fransızlara mukavemet ediyorlar. Fakat elin- de, namus ve malını müdafaa edecek ağızdan dolma tüfeğinden başka bir silâhı olmıyan Bedevi bir insan, bütün bu harp vasita- larına karşı ne yapabilir? Er geç onlar da öblür kardeşleri gibi boyun eğecek, medeniyet namına kendilerini sağmal inek halino getirecek olanların önünde diz ecektir. silâhi | açtığı | Fransanın — Fasa el atması 1906 da başlar. Ondan evvel Fasın garp sahillerinde Kazab- lanka şehri ile Agadir limamı Rayat, Mogador ve Sati merkez- leri yine Fransız işgali altında idi. 1908 de bu işgal genişlemiş, 1913 senesine kadar devam et- miştir. Bu sırada para ile satın alınan Emir Mevlâyi davetile Fransız askerleri Fas şehrine girmişlerdir. Fransaya Fas kıt'asını kazandırdığı her vesile ile kaydedilen Mareşal Liyotey yine bu tarihte Fas Komiserliğine intihap edilmiştir. Fransaya en endişeli zamanlar geçirtea hâdise- ler bilhassa Abdülkerimin Rif'te istiklâl harbi İle nazarı dikkati celbeder, Rif kahramanının — mağlüp edilerek esir düşmesinden sonra başsız kalan kabileler, bu sene- nin mayısında harekete geçen Fransız kıtalarının önünden çe- kile çekile Atlas dağlarının yük- sek tepelerine iltica etmişlerdir. Şimdi bu ordunun, son muharip bakiyelerini da imha etmek için hareketlerine nihayet vermişler- dir. Bu hareket esnasında bil- hassa kaydedilecek hadise, Fran- sızlara boyun eğmeyen El Mekki ismindeki kabile şeyhinin de iki kardeşi vurulduktan sonra amana düşmesidir. Müstakil Fas ümidi şimidiki — vaziyette artık tarihe karışmış addolunabilir. | mütercimi Teşrinlevrel 23 !l Bugünün Meselelerinden TürkçeninArap Dili Üze rindeki Büyük Tesiri Naim Hâzım B 'Bu Hüsusta Binlerce Misal Ve Delil Bulmuştur Lisan işlerile çok üğraşan Konya | Meb'usu Naim Hâzım Beyin, arapça kelimelerden — birçoğumun — türkçe köklerden alınmış olduğu kakkında- noktai nazarına birlikte göstermiştik. kendi delillerle ki iddiasını göre — serdettiği allerini do zım Beyin verdiği bug yazmış, wi zahas tba son kısmını da neşredi- yoruz. Naim Hüzum Bey diyor sal daha getireyim: (At - y: Arı) — çıplaklık, veya göğün açık ve berrak olma- sı demektir. Türkçede arı temiz manasına geldiği gibi bütün çe kardıkları — tertemiz — olan — bal sineğine de denir. Arı, her türlü bulanıklık ve karışıklıktan (Âri) Ayıklama neticesinde kal- arsa demektir. bir şeyin daha az ve cılız | ması tabil olacağından bu liyeye uğramış'lara — da denir. Arapçada (Er-y) bal yapmak demektir. Bala da denir, Bu filin bal yapan manasına gelen faili (Âri) de arı demektir. Türkçe kelimeleri arapça bir | asla götürmek gayreti çok kuv- vetli olduğu bir devi Asım E geldi bile bunun arapçadan | tiremiyerek şöyle diyor akı zâhiren bu “Arıye Âri manaca — arabiden bir mana olmak ismi fail olur.., gibi mülayimdir ki l"eî"lı' (Âri) kelimesi hakkında Büyük | kulavuzun birkaç sene - evvelki irşatları hatırlardadır. Arının kökü | (Ar) dır ki (Ay)a dayanır. Ağ ve | değişmişidir. | ak ta — bunların (Y-R) değişmesinin çok ulduğunua söylemiştim. — Ayımak, — aymak: çamaşırı — arılmak, — ağartmak, aydınlık ve ayıklık ta bu köktendir. (Y-R) değişmesinden aklıma bir kelime daha geldi: Argın bugün daha ziyada yorgun ve argın şeklinde kullanılan ve yorulma, apışıp kalma manasında olan (ÂAr) kökü arapçada ( Ay-y) olmuştur. Kâşgari bu kelimeleri biribirile Hafizın | tercüme etmiştir. ( Ardi : Ayye ) Farisi samlan (Ayna), arapça (Ayn) da (Ay) kökünden almmış gibidir. Arapçada ay demek — olan (Kamer) kelimesinin de - türkçe (Kam) kökünün sonuna yine bir (R) eklenmesile hâsıl olduğunda tereddüt etmemelidir. ( Kama) iki tarafı da kesen parlak bıçak.(Ka- maşmak) parıltıdan göz yorulmak, kımıldayıp durmak. Orhen abi- delerinde bu kelimenin”ayak yo- yorulması yerinde — kullanılması yorgunluktan dizlerin titremesin- den kinaye olacaktır. Bu kelime (Kuyaş) tan — alınsa- gerektir ki, güneş parıltısı veya güneş de- mektir. Aya parlaklığile göz ka- maştırdığından veya parıldadığın- dan (Kamer) denilmiştir. Bunu kuvvetlendiren bir delil de; (Ka- mer) kelimesinin ayni zamanda kardan veya parlak bir şeyden göz kamaşınası manasına da gel- mesidir. Şimdi gelelim asıl tahlil et- mekte.olduğumuz kelimenin di- ger bir şekline: ( ayırmak ). Bu kelime ilkin bir şeyin — içinden P (At-k | e $ “Size hoşa gidecek bukac mi- | Szat etmek. Eskiyen bir şey atı- ame- | (Arık) | | sinde ismi | adisini seçmek yerinde kullane lirken sonradan — mütlak — tefrik yerine geçmiştir. Ayrılan şeye (ayrı ) denir. Arapçada ( gay-r ) da böyledir. Ayrı gayrı arasında | ayrı gayrılık aramamalıdır. Zi-k—(sık) arapça Dat harfile darlık ve sıkılık demektir. at ) eskilik ve köle lır. Köleyi azat etmek te bir nevi dışarıya — atmak, — kullanmaktan vazgeçmektir ! Bu tevcih yalnız bu kadarla kalsa bir uyduruş sayılabilir. Halbuki arapça ( at- mak ) manasına olan — (ıtlak ) kelimesi de köle azat etmek de- mektir. Araplar top ve tüfek at- ma yerinde bu kelimeyi kulla- nırlar, Hangi — kökten — şıktığı — ilk bakışta — anlaşılamıyan — kelime- ler de derin bir araştırma netice- bizi müspet bir neticeye götürebilir. Arapçada ( R ) harfile ibayet bulan kelimeler arasında hazım karşılığı olan ( Nesir ) ke- lmesi için bir kök ararken önü- me (Nacak) çıktı. Ne münasebet kamus | | yerinde kullanılan bir | Bazı diyeceksiniz. Anlatayım: (Nacak) Anadolunun — köylerinde — balta kelimedir. köylüler kesere de bu ar * Oldu olacak, kırıl » daima kullanılan bir ati (Bıçak) kelimesinin (Biç) kökü gibi bugün kullanılmıyan (Nac) kökünün sonuna yine mutat veçhile bir (R) eklenme- sile (Necer) şeklinde bir - fiil hâsıl olmuştur ki ağaç yontmak, dülgerlik etmek demektir. ( Neccar ) dülgerdir. İşte bu maddeden ayni manaya baylı bir- takım kelimeler de çıkmıştır; fakat bunlarda mananın değiş- mesi çok kere olduğu gibi, son harflarin değil, ortadaki harflerin başkalaşmasile husule gelmiştir. Bakınız (Necr) şimdi ne şekillere girmiştir: (Nesr) tırnak ve dişle elbiseyi yırtmak, saçmak, dağıt- mak, (Neşr) ağaç yontmak ve dağıtmak, Ağaç yontulurken yor- galar etrafa dağilır ve - saçılır. (Nakr) taşa oymacılıkla yazı yaz- mak. ( Nahr ) devenin boğazını biçmek ve kesmek (Nehr) ırmak, suyun uyduğu yol. (Ders) kelimesini araşlırırken de (derme) kökünden doğmuş birtakım — kelimeler de — ortaya çıktı. (Der: Der-c) dermek, devşir- mek toplamak. Aklı başa topla- mak ameliyesile elde edilen netice- ler bu kökün sonuna başka başka harfler eklenmesile doğmuştur: İşte des kelimesi de böyledir: (Der-s) yavaş yavaş İı i toplamak. (Der-y) bilmek, zihni - topla- mak. (Der-li) bir wyı itiyat bali- ne getirerek öğrenmek, — yavaş yavaş alışmak. (Der-k) idrak - et- mek. İlk bakışta aslından uzak- laşmış — görülen bu kelimelerin (dermek) — kökünden — geldiğine ben kuvvetli bir ihtimal veriyorum. (Naim — Hâzımı Bey tetkikatını derinleştirmek — suretile, — arapçada kelime zenginliği temla eden daha birçok Türk kökleri ve buaa delr binlerce mbal bulmuşter. Bugüne kadar dercetliğimle — m susta kâflrbir fikir verei mediyorus.) veriyorlar. nacak. sözüdür.