. . İzmirdeki Üzü Mu En büyük ihraç mizden biri Üzümdür. Gerek Avrupa ve gerek Ame- rikada Üzümlerimize büyük bir rağbet — vardır, çünkü cinsi iyi- dir ve misline başka yerde tesa- düf etmek mümkün değildir. Üzümlerimiz iyi fiatle satıldığı seneler, müstahsil, bankalara bcrç- larını öder, vergisini verir, ihti- yacını temin eder. Memnundur. Fakat yağmur münasebetile #zümler bozular veya herhangi bir sebeple fiatler düşerse, İzmir baştanbaşa matem içindedir. Bu sene fiatler düşkündür. Müstahsil, bankalara olan borcunu ödiyememiş, — bilâkis — bankalar alacaklarını tahsil için, müstahsi- lin elindeki üzümleri almıştır. Bankalar, ellerine geçen malı satarak paraya tahvil etmek ih- tiyaç ve mecburiyetinde kalmış- lardır. Fakat bu satiş, düşmesine sebebiyet vermiştir. Netice şu olmuştur: Bankalar satış hasılatile alacaklarını kapa- tamadılar, ellerinde kalan malı ihsilleri maddeleri- fiatlerin | | | yetin satmayı düşünen köylüler de müş- | teri bulamaz oldular. İşte Manisa üzümcülerini şikâ- yete sevkeden ve Ankaraya bir | heyet göndermelerine sebep olan | hâdise budur. İzmir üzüm müs- tahsilleri hükümetten bu fiat sukutunun önüne geçmesini ve ellerindeki üzümü satın almasını rica ediyorlar. Bu mümkün olma- dığı takdirde vergilerinin ve ban- kalara kalan borçlarının tehirini | istiyorlar. Hükümet ne yapabilirdi? Ala- k caklı olan bankaların bir kısmı resmi, bir kısmı hususidir. Devlet Bankalarına sözünü geçirebilirdi, fakat hususi bankalara ne diye- bilirdi? Bunun üzerine Kükümet iki tedbire başvurdu: düşkünlüğüne mâni olmak için Ziraat Bankasının, buğday işinde olduğu gibi, köylüden bir mik- tar üzüm alması, Ziraat Ban- kası köylünün —zarar — etmiye- ceği bir fiatle üzüm alacak ve Hatlerde bir muvazene husulüne kadar bu üzümleri satmıyacaktır. Banka, bu satış işinde buğday Satış teşkilâtından istifade ede- cektir. İkinci tedbir de, satılamıyacak derecede bozuk müskirat idaresi tarafından satın alınmasıdır. Bu suretle İzmir üzüm müstahsillerinin bu sene büyük bir felâketten kurtulmaları temin edilmiş olacaktır. *f — Alâiyede Tömbeki Ziraati Kuraklık- tan Müteessir Oldu Alâiye ( Hususi ) — Gazipaşa nahiyesinde tömbeki zeriyatı ge- çen seneye nisbetle bu sene daha ziyade tevsi edilmiştir. Ge- çen seneki hasılattan iyi istifade gören köylü bu sene Birincisi fiat | | fazlaca | miktarda tömbeki zeriyatı yapmış- | tır. Fakat bu seneki köylünün yüzünü güldürmemiştir. Bizde tömbeki zeriyatı henüz yeni olduğu için hükümet tara- findan gönderilen mütehassıslar köylüyü bu hususta tenvir edi- yorlar, Halk yavaş yavaş yaylâ- lardan dönmiye başladı. Muzları- toz turfanda bhalindedir. M Asım kuraklık | olan üzümlerin L dedir. MEMLEKET HABERLERİ Kastamonuda Yeni İşler Vali Murat - Bey Son Posta Muhabirine İzahat Verıyor Kastamonu(Hu- susi) — Vilâye- timizde son se- neler zarfında bir- çok yeni işler yapılmıştır. Bu hususta — esaslı malümat almak | Bzere Vali Murat Beye müracaat ettim, Vali Bey beni nezaketle kabul — ederek etraflı izahat ver- (Ş di. Evvelâ vilâ« | iktısadi vaziyetinden bal seden Vali Bey şunları söyledi: “— Her yer- | de hüküm süren iktisadt buhran şüphesiz Kasta- monuda da tesir ini göstermekte dir. Tabiatile halkın — kazancı si gibi değil dir. Bu vaziyet karşısında mem- lekette —umran faaliyeti zorlaşıyor. “Fakat buna rağmen memle- ketin güzelleşmesi için elimizden gelen her gayreti gösteriyor ve çalışıyoruz. En fazla ehemmiyet | verdiğimiz şey memleket mahsu- Malatyada Otomaobil Kazaları Malatya (Hususi) — Son gün- lerde burada otomobil kazaları siklaşmıştır. Bunun sebebi kont- rolsuzluk ve bir de seyrü sefer talimatnamesi — bulunmamasıdır. Diğer taraftan eskâ ve harap otomobiller el'an faaliyet halin- Kazalar — ekseriyetle bu yüzden vukubulmaktadır. Son za- manlarda burada arabalar çoğal- mıştır. Fakat bunların da bir fiat tarifesi olmadığı için arabacılar fazla ücret alıyorlar. Mardinde 27133 Defter Kaçak Kâğıt Yakalandı Mardin ( Husust ) — Geçen gün Akreşki karakol kumandanı Kadir onbaşı ve maiyeti efradı tarafından Ömerağa çeşmesi ci- varında müsellâh birkaç kaçak- çıya tesadüf edilmiş ve aralarında bir müsademe olmuştur. Neticede kaçakçılardan Mehmet Ali oğlu Mirza ve Abdullah oğlu İbrahim eşya ve hayvanları ile beraber yakıhnmışludu. Müsademe aş- nasında bir hayvan vurulmuştur. Yakalanan kaçak eşyalar şunlar- dır: 27133 defter sigara kâğıdı, beş top Japon bezi, iki top diril, iki yelek ve beş hayvan.. Kaçakçılar İhtısas Mahkeme- sine teslim edilmişlerdir. — Cemal Yukarda : Kastamonu Vilâyet konağı, lTâtını harice- göndermek' için “yol yaptırmaktır. Şimdiki halde kom- şu yilâyetlerin yollarını yaptırmak için uğraşıyoruz. Çankıri - Kas- tamunu yolunun bizim vilâyete ait olan kısmı yapılmıştır. Bu Aşağıda: Vall Murat Bey yolun diğer kı- sımları da yapı- lacaktır.. Bu yolda — menfez- lere köprü kur- mak — mecburi- yeti olduğu için işler biraz geci- kiyor. — Muarif hayatına gelince; maarif işlerimiz çok iyi gitmek- tedir. Merkezde bir — ilkmektep yap tır mak tayız. Bunun inşası ya- kında bitecektir. Köy mekteple- rine de ehem- miyet veriyoruz. Biribirine çok ya- kın olan köyler için — müşterek mektepler yaptırı- yoruz. Tedrisat tamamen kıymetli ve genç muab- limler elindedir. Okuyanların ve cehaletten kurtu- lanların miktarı- günden — güne ehemmiyetli surette fazlalaşıyor.,, Vali Beyin izahatı burada bitti. “Son Posta,, ya karşı gös- terdikleri — tevoccühe — teşekkür ederek ayrıldım. Kemal Kadri Memlekette Kurtuluş Bayramı Kula kasabasının düşmandan kurtulduğu günün yıldönümü gerel. kasabada, gerekse nahiyelerde coşkun merasimle tes'it edilmiştir. Bur radaki resimde Selendi nı!ılyeıind: yapılan tezahüratı gbrüyonuııul. Menemende Bir Kıia Musallat Olan İki Kişi Yakalandı Menemenin Ulcakköyü civa- rında çirkin bir vak'a olmuştur. İzmirden bir otomobille Mene- mene gitmekte olan şoför Bay- ram ile yolculardan Hafız Meh- met oğlu Enver Ef. Ulcakköyü eivarında Didar işminde genç bir kıza tecavüz etmişler, yakalana- rak İzmire gönderilmişlerdir. Konyada Köylüden 700 Bin Kilo Buğday Alındı Konya, (Huıud) Bankası — vilâyetimiz buğday mubayaasına devam etmektedir. Günde dört vagon kadar buğ- day almıyor. Şimdiye kadar alı- nan buğday yedi yüz bin okkayı tecavüz etmiştir. Banka şimdiye kadar İstanbula otuz dört vayon buğday sevketmişlir. — Ziraat dabilinde hararetle r laöam aei l Münakaşa Bilmediğim, Görmediğim Kariden Nurullah Ata “ Size, ey bilmediğim, gör- mediğim kariler!.. ,, Zannederim — her kendini — samimiyetle — yokladığı zaman, Fikret gibi, bilmediği, görmediği karilerini öbürlerinden daha çok sever. İnsan oğlu, ne- kadar mütevazı olursa olsun, ken: isine ehemmiyet verilmesinden haşlanır; bizi hiç tanımadıkları halde yazılarımızı beğendilderi için, veya beğenmeyip te sinirlen- mek için (kariin böylesi de vardır ) okuyanlar o zâfımızı ok- şarlar. Belki her şey tesadüfün, yalnız tesadüfün eseridir; fıkıt dostlarımızla — tanışmamızı — sırf ona borçlu olduğumuzu kolaylık- la kabul ederiz de karlin bizi bulması bir araştırma mabhsulü gibi gözükür, Benim de bilmediğim, görme- diğim karilerime, içimde hürmet- kâr bir muhabbet vardır; onları gücendirmek istemem, — onlara düşündüğümü kabul ettiremedi- ğim zaman demiyeceğim, — fa- kat, onları kanaatlerimin samimi — ve — hasbi — olduğuna ikna edemediğim zaman adeta Üüzülürüm. Yazımı oku- muş, bana inanmamış, yalan söylediğim zannına düşmüş, bu yalanlarla — vaktini — geçirdiğine Ppişman olmuş... Kalpazanlık hiç sevimli değildir. Geçenlerde bu sütunda he- veskârlardan bahsetmiş ve onları hiç te sevmediğimi söylemiştim. A. Bedri isminde bilmediğim, görmediğim bir kari, o yazıya öikelendiğini ta Bursadan bil riyor. Bilmem heveskârları kendisi seviyor mu? Herhalde o, heves- kârı müptedi manasında kullanı- yor; halbuki ben “amatcur, demek istemiştim. Heveskâr mu- barrir, muharrir olmıya heves eden genç değil, muharrirliği bir meslek addetmiyen, başka bir iş tutan ve arasıra gönül eğlen- dirmek için şiir, hikâye yazan adamdır. Heveskârın arkasında san'at bir yumurta küfesi değik dir; onu hiç korkmadan, hiçbir esef duymadan atabilir. Yazdığı yazıya bütün kafasını, bütün tec- rübelerini bağlamaz. — Escrini güzel olup olmaması, muvaf olup olmaması onun pek umurune da değildir; çünkü ona pek ehemmiyet vermez. Heveskâr, kendine san'atinden gayri edindi- ği mesleği san'atten Üstün tu- tan adamdır. A, Bedri Bey benim gençlere karşı bir nevi husumet besledi- ğimi sanıyor ve beni bu dalâlet yolundan dönmeğe davet ediyor: “Lütfen biraz insaf Ata B.! ya- rının küvveti olması muhtemel bugünün istidatlarını birer çürük yumurta gibi çöplüğe atmakta istical göstermeyiniz. Çünkü ara- larında sağlamlar bulunması da muhtemeldir. Onlar zamanla çü- rükleri kendileri ayırt ederler, diyor. A benim bilmediğim, görme- diğim kariim! Yeni yetişen mu- hi leri öyle toptan beğenme- i nereden çıkarıyorsunuz? Bilâkis ben gençlerin yazısından çok hoşlanırım; amma gençlerde gençlik çörmek istiyor, onların ihtiyar ihtiyar yazılar yazdığına sinirleniyorsam bu da mı kaba- hat? Hem siz de biraz insaf edin! “Onlar zamanla çürükleri kendileri ayırt ederler, - diyorsu« nuz; yani biz göz'erimiz kapalı onların hersini mi kabul edelim. Bana artık pek gerr denzmez Brutns İütuf Yuyurzun a Saba u yaşımda besi bunat'ığı ücvet l etmeyin! muharrir,