4 Sayfa SON (POSTA |. — Zarihi Fıkra Sinek Mücadelesi Kara - ve sivrisinekler bizimle, sıhhiye memurları da onlarla mü- çadele edip duruyorlar. Kara sinekler — yemeklerimize — kadar burun sokuyorlar, sivriler de fırsat buluür bulmaz — tenimize — neşter galıyorlar. Ne güzel yüzler var ki, hain sineklerin diş izlerile, delik deşik. Ne düzgün bacaklar görü- yoruz ki, yine onların gece ziya- retleri hatırası olarak, — kıpkızıl beneklerle dolu. Bu müşahedeler, sthhiye memurlarının, bütün gay- r ıtlerine rağmen, tam bir muvaf- fakiyet — kazanamadıklarını — gös- teriyor. Filhakika onları külliyen istisal etmek müşküldür. Minimini ap- test ibriklerile evlerin şu veya bu köşelerine — katre katra dö- külen suların himmetile o büyük neticeyi elde etmek ise hemen hemen mümkünsüz. Bizdeki sinek- leri kaldırmak — için ibriklerle değil, itfaiye hortumlarile ilâç püskürmek lâzım. Şimdiki yapılan dezenfeksiyonlar, — © namübarek hayvanları — semirten sıhhi bir banyo oluyor! Onların; şu bizim, sinek diyi- verip te istihfaf ettiğimiz mütead- di, mütcarrız ve mütecaviz haşara- tın beşeriyetle mücadelesi çok eskidir! — Gaznevilerden — sultan Mes'ut bu yüzden on bin altın tediyesine de mecbur - olınuştur. Bu zat, sineklerin tasallütundan bizar olur, birtakım - tedbirler ttihaz ederek ve ettirerek nefsini, tebaasın:, memleketini tufeyli hay- vanlardan kurtarmak istor. O za- man, bugünkü fenni usuller ma- lüm olmadığı için tevessül edilen çareler, sinekleri birer birer öl- dürmek gibi yorucu şekillere münhasır kalır ve hükümdarın iradesi; sinekleğin eziyetinden zi- ade, halkı üzer. Fakat emrec ıım da gelinemez, teker teker imha ameliyesine girişilir. Nihayet hükümdarın maskara- larından biri, halkın üzüntüsüne tercliman olmak cür'etini gösterir ve bir sırasını getirip: “insan bu- lunan yerde mutlaka sinek bu- lunur,, mukaddemesile bu muzır hayvanların izale olunamıyacağını lddis eder. Sultan Mes'ul sözünden dön- mez bir .damdı, nediminin fikri- ni kabul etmez, insan bulunm- yan yerde de sinek bulunacağını ve onlarla insanlar arasında lü- zumlu bir münasebet lasavvur edilemiyeceğini söyler Münakaşa büyür, — tetebbüatta — bulunmuya karar verilir. Eğer adam bulun- miyan bir yerde sinek te bulun- mazsa, hükümdar, on bin lira verecekti, aksi takdirde nedimi- ne üç yüz deynek vuracaktı. Galiba o devrin idari ve iktı- . sadi işleri, böyle malâyaniyat ile a müsait imiş ki, hüküm- ft.“:ı'irlu. nedimler ve birçok insan, payitahtı bırakırlar, fer- sahlarla yol alırlar, 1ssız bir çöle g;ı:ıılu. Sultan Mes'ut münasip noktada atının başını çeker, maiyetini etrafına toplar, biraz bekler. Orada ne ins vardı, ne gin; Kuru bir kum ve derin bir sükün görülüyordu. İşte öyle bir yerde ve kalabalığın durmasını müteakıp, sinek alayı sökün et- mişti, misafirleri ısırmıya koyul- muştu. Hükümdar, bahsı kazandığına kail olarak nedimini çığırır: — Bak, der, burada adam yok. Fakat sinek var! — Nüktedan adam gülümser, cevabı yapıştırır: — Şu kalabalığı adam say- miyorsanız bir şey diyemem; lâ- kin Lıııı.l üdemzadeyim ve ada- r MEMLERKET Sıvasta Eski Eserler Garp Âlimleri, Bu Eserlerin Azamet Ve İhtişamı Önü Sıvas '( Hususi ) — şehrimiz, Selçukiler zamanından — kalma kıymetli eserlerle doludur. Sıva- sın muhtelif semtlerinde yükselen âbideler, Türk san'at ve kabili- yetinin birer şaheserleridir. Gar- bin Arkeloji mütehassısları bu muazzam ve nefis âbideleri hay- retle — seyretmekten kendilerini alamazlar. Rıdvan Nafiz ve İsmail hakkı Beylerin Sıvas şehri unvanlı ese- rinde Mareşal Molteke mektup- larından birinde diyor ki: “Aşağı kalenin şayanı dikkat harabelerini gezdim. Hiçbir go- tik kilisede Türk ecamiü - cephesi- nin gösterdiği zengin oymacılık san'ati görmedim. Her taşta en mahirane san'at arzeden oymacı- lık eserleri görülür. Kapısı ta- savvur edilebilecek bütün zarafet, güzellik ve inceliği havidir. Çi- çek ve yaprak şekilleri en ufak sathı tezyin eylemekte, bu sebep- le heyeti mecmua ahenktar bir Sıvasın meşhur tariht âbidelerinden biri manzara arzetmektedir.,, nde Hayran Kalıyorlar - Bu kitapta bahsedilen güzel eserlerden biri “Çifte Minare,,veya “Darülhades,, namile maruf olan vezir Şemsettin medresesidir. Bu medrese zamanının Darülfününu hükmünde idi. Bu medresede şimdi İsmet Paşa ilkmektebi ve lisenin birinci #mıfının şubeleri bulun- maktadır. Medresenin cümle ka- kapısı bedii bir heyecan verecek kadar müzeyyen ve muhteşemdir. Minarenin üstündeki renkli çini- lerin bir kısmı dökülmüştür. Fa- kat buna rağmen güzellik ve fevkalâdeliğini hâlâ — muhafaza etmektedir. Çiniler asırlardanberi itikâllere maruz kalmalarına rağ- men renk ve şekillerini kaybet- memişlerdir. Bu itibarla terkiple- rini anlamak şayamı dikkat neti- celer verebilir. Bu medrese milâ- di 1271 tarihinde Selçuk ricalin- den “Şemsettin Mehmet,, tara- fından yaptırılmıştır.. O — zaman Selçuk hükümdarı — “Giyasettin Kiyhusrev,, idi —N.N. Karısıni Öldüren Bir Köylü Malatya (Hususi) — Hekim- hanının Kirmana köyünden Meh- met oğlu Ahmet evvelce boşa- dığı karısı “Esma Hân,, ile tekrar — evlenmek Iıteııit fakat kadın, Ahmetle geçinmek müm- kün olmadığı için bu teklifi reddetmiştir. Esma Hân'ı çılgınca seven Ahmet, bu ret cevabından müğber olmuş ve kadını tüfekle öldürmüştür. Yapılan muhakeme neticesin- de Ahmet bu cinayetten dolayı on beş sene hapse ve Esma Han'ın — ebeveynine 1500 lira tazminat vermiye mahköüm olb- muştur. Karsta Havalar Soğuk Ve Hayat Çok Ucuz Kars ( Hususi) — Memleke- tin muhtelif semtlerinde sıcaktan bunalanlar, bayılanlar var. Fakat biz Kars'lılar sıcağa hasretirz. Bu- günlerde bile ikindiden sonra paltosuz sokağa çıkmak imkân- sız. Hava burada iyiden iyiye serin. Hele geceleri nerede ise soba yakacağız.. Sıcaktan şikâ- =dın vatandaşlar, hemen im şehre gelsinler... Şehrimiz, memleketimizin en ucuz yeridir. Buranın lokan! çok ucuz - olduğundan — he kimse evde yemek emek- tedir. Birinci sanıf ntalarda et ve etli yemeklerin tabağı 7,5, tavuk ve pilicin batller TSEDÜ künadae vEn b miz bir lol etlisile tatlısile 22 buçuk kuruşa mükemmel karı! doyurmak kabildir. — Vamık Faik ıııııı Bulunduğum yerde mutlaka sinekle karşılaşacağım. Hükümdar güler, on bin al- tını verir, sineklerin katliamından da vazgeçer. Bugün, o gün değildir. Si- nekler, kara ve sivri olsunlar, fen sayesinde imha - olunabilirler. Elverirki mücadele ciddi olsun! Kt 'TarsusÇiftçisinin BuSene Yüzü Gülümyor Tarsusun Amerikan Koleji ıqrı'ınün görünen kısmı (Bina Kolejdir.) Tarsus (Hususi) — Bu sene hüküm süren kuraklık yüzünden Tarsusun en mahsuldar yerleri bile bire Üç nisbetinde mahsul vermemiştir. Onun içindir ki Tar- sus çiftçilerinin birçoğu önümÜüzde- ki sene çift süremiyecek bir vazi- yete düştüğü gibi bu kışlık iaşe- lerini de temin edememişlerdir. Bu yüzden hâsıl olabilecek zarar — çiftçiye olduğu kadar ziraat amelesine de tesir göste- recek ve birçok kimseler işsiz kalacaklardır. Tekirdağda ' Bir Otomobil Kazası Ve Bir Hırsızlık Tekirdağ “ (Hususi) — Burada | y ,f feci bir otomobil kazası oldu. Şoför Yaşarın idaresindeki oto- mobil Şekerci Rıza Efendinin "lıt“ığ surette yaraladı. Çocuk rak ağır hastanededir. 3f Lüleburgaz kazasından üç hırsiz Çingene köylülerden iki öküz ve birçok eşya çalmışlardır. Polis çingeneleri cürmü meşhut halinde yakalamıştır. Çingeneler hapishaneye konmuşlardır. X Bugün bir ecnebi vapuru | gibi yakın bir şehrimizden 8 bin çuval kuşye- mi almıştır. X4 Lise ve muallim mektep- lerinin leyli meccani imtihanma ... çocuğuna çarpa- | buraya - gelir, burada 20 kişi girdi. — G. C. Bereket versin ki son birkaç gün içinde pamuk flatlerinde bir kıpırdanış olmuş, batmani ( dört okka) 120- 150 kuruşa fırlamıştır. Bu — hal, - ellerinde pamuk stoku — bulunanlari çok memnun — etmiştir. —Fakat asıl çiftçi mütcessirdir. Çünkü, elde, geçen seneden kalma mal bulun- madığı gibi, bu senenin mahsulü de ziyadesile azdır. İstifade sa- dece büyük tacirlere inhisar etmiştir. — M. Kâzım — Müreftede İstanbul Postası Tamam On Günde Gidiyor! Mürefte ( Hususi ) — ende B abuldan : mw% yapur gelmektedir. Şimdiye dar İstanbul postası bu vapur- l:ı'lı bir gün bir gece zarfında ve gazeteler halka dağıtılarak ürdi. Fakat son zamanlarda Posta Müdiriyeti Umumiyesi bundan böyle postaların karadan sevkini lımLıııılı oliııniıüı. İstanbuldan kara tarikile Mürefteye ancak on günde pı;ıllı gelebilmektedir. İstanbul şehirden dört deniz vasıtası olduğu hâlde kara tarikile on günde posta gol- mesi yirminci asır sürat devrine yakışmıyacak bir harekettir. “Talt Behçet Rizenin Atmacaları Rize ( Hususi) — Her memle- ketin bir hususiyeti vardır. Bizim Rizenin hususiyeti de avcılıktır. Burada avcılık her yerde olduğı gibi tüfekle, ökseyle veya tuzakla yapılmaz, Rizenin avcıları Atma- calardır. Şebrin her yerinde, her kahvede, her dükkânda, her evde atmaca — vardır. Bunlar mevsi- minde sahiplerine mebzul miktar- da av kuşları geticrirler. Atmacalar — kara — kizil, ka- ra çam kızıl, beyaz, sarı ve öekik gihli kisınlara Ayrlelar; en iyileri beyazlardır. Atmacalar, ye yuvadan alınmak, veyahut ağ ile tutulmak suretile tedarik edil- mekte ve terbiye olunmaktadırlar. Son zamanlarda Rizede atma- ca merakı — fazlalaşmış ve bir 'n:'k. halk atmaca yakalayıp sat- mak suretile ticarete lamı: lardır. batlamı Dörtyolda Dörtyol ( Hususi ) — Bizim Dörtyol, beş bin nüfuslu ve bin sekiz yüz haneli bir kasabadır. Kazânın belediyesi maalesef asri vesaitle mücehhez değildir. So- kaklar. sulanmaz, — bütün halk to: bunalmış bir haldedir. Belediye bir arozöz alsa hem bu derdin önüne geçilmiş olacak, hem de bir yangın zuhurunda elde bir söndürme aleti buluna- caktır. Su bmezül olduğu balde isti- fade edilmemekte ve şehir aynı zamanda susuzluktan ve elektrik- sizlikten müteessir — bulunmak- tadır. abada Belediye bir park, e otel vücude getirmekte- ar. Fakat daha evvel elektrik tesisatı yapılmasının daha faydalı oluı.dznııti vardır. Orduda Genç Bir Amele Feci Bir Şekilde Öldü Ordu ( Husus! ) — Ordu - Mes'udiye yohtu üstünde çalışan genç bir amele bir kaza netice- sinde feci surette ölmüştür. 22 yaşlarında bulunan ve dört çocuk babası olan Salihaoğlu Temel, bir kayayı yuvarlamak isterken birdenbire kopup yuvarlanan mu- azzam bir kayanın altında kalmış ve ezilerek ölmüştür. Gencin cenazesi komşuları tarafından kö- ye nakledilmiştir. — Ş. Malatyada Bir Fransız Heyeti Tıham_y_ıİ_Y apıyor Malatya, 10 (Hususi) — Vi- lâyetimizin — Arslan — tepesin- de Hitit Asarı taharri edilmek üzere — bafriyata — başlanılmıştır. Hafriyatı profesör “Dölaport,, un idaresindeki — beş — kişilik — bir Fransız heyeti yapmaktadır. İki Şıktan Biri Tarsus ( Hususl ) — Tarsusta Üç sene evvel büyük bir cadde açıldı. (Gazi ) caddesi ismi verilen bu geniş yolun yarısı kahvehane haline inkılâp etmiş, yarısı ise göplük vaziyetine — getirilmiştir. ğlııiı en, işlek ve Eüıel geçit ttmı teşkil eden ol ya temizlenerek ismine lâyık bir hâ- le getirilmeli, yahut ta ismi tashih olunmalıdır. İki ııkunhîhi... Kâzım