12 Eylül Hergün Çocuğumu Hangi Mektebe Vereyim ? — Mektebe verecek çağda ço- cuğu olan her ana babanm bugün kendi kendine sorduğu en mübim sua) budur? Çocuğu- mu hangi mektebe vereyim? Bu suale verilecek cevap, çocuğun bülün hayatında müessir slacağı için, yavrusunun istikbalini düşünen herkes mektep tayinin- de büyük — tereddütler, büyük endişeler geçirir. Tanıdıklarına bu işten az çok anladığını zan- nettiği kimselere sorar: — Çocağumu hangi mektebe RE | Fransız mektebine mi ? | Amerikan mektebine mi ? Husust mektebe mi ? Resmi mekteplerden birine mi? Beaim de çocuğum vardır. Ben de senelerce ayni ” suallerin ce- vaplarını araştırdım. — Yaptığım tetkikat, çıkardığım — neticeler, belki çocuk babalarının karar vermelerini — kolaylaştırır. ümi- dile, — düşündüklerimi — onlara nakletmeyi faydalı buldum. Evvelâ —ecnebi mekteplerinden başlıyalım. Çocuğunu ecnebi mektepleri- ne vermek istiyen babaların dü- | şüncesi şudur : 1 — Türkiyede istikbal sahi- bi olabilmek için li ilmi: ihtiyaç vardır. Lisan gencin hayatta muvaffak olmasına büyük bir Mmevki, büyük bir servet veyahut büyük bir şöhret yapmasina imkân yoktur. Muta- vassıt bir adam olarak kalmıya mecburdur. Binaenaleyh çocuğa bir ecnebi lisanı öğretmek şarttır. Ecnebi lisanını da ancak ecnebi mek- teplerde öğrenmek mümkündür. 2 — Ecnebi mekteplerinde ni- zam ve intizam, tahsil ve terbiye daha iyidir. Bu düşünce bir kısım baba- ları, çocuklarını ecnebi mektebe ver.aiye sevkeder. Bunların Türk mekteplerine — itimatları fazla olmasa gerektir. Zira ccnebi bir isim onları fethetmiye kâfi gelir. Ecnebi mekteplerini iki kısma ayırabiliriz. Fransız mektepleri ve Amerikan mektepleri. — İkisi de ecnebi mektebi olmakla be- raber, aralarında her noktadan büyük farklar vardır. Onun için ikisini bir arada tetkik etmek doğru değidir. Buradaki Fransız mektepleri orta zamandan kalma bir teş- kilâttır. Leıüil papazı, — Fran- sız mektebinin ruhunu aksettiren bir enmuzeçtir. Kendinizi o pa- pazla bir gün bir odada hapse- dilmiş tasavvur ediniz, — içinize bir korku, bir ürperme, gelir. Halbuki — masum — ruühlu, — te- miz —ve ince yavrunuzu sene- lerce bu karanlık mazinin karşı- sında — oturtmaktan çekinmiyor- sunuz. Çacuklarımıza lisan öğretece- ğiz diye onları —bütün hayat- larında akislerini duyacakları orta zaman medresesine vermek gü- nahtır. Hayatta lâzım olan yalnız lisan değil, daha ziyade tahsil ve terbiyedir. Jezlit mektepleri birer orta zaman medresesi ha- linde kaldıkları için okuttukları şeyler, yaptıkları telkinler, verdik- leri terbiye de orta zamana göredir Halbuki biz. çocuğumuzu dün için değil, hatta bugün için değ il, yarın için yetiştirmiye mecburuz. Bir orta zaman medre: , bize yarının adamını yetişi r mi? Jezüit mektebinde buhurdan | ve günlük kokusu, çan sesi, ka- ranlık bir matem hayası hâkim- dir. Bu korkunç hava çocukların ruhuna siner. Onlarda neş'e, şe- taret ve heyecaa bırakmaz. Ön- ları sönük, renksiz, manasız ve heyecansız yapar. Çocuğun ma- neviyetini öldürmek pahasına ço- | cuğa İisan öğretmek, herhalde kârlı bir iş olmasa gerektir. ve * SON POSTA ğ | — Sabah ilk gördüğünüz erkek veya kadın, — veya rastgeldiğiniz ilk hâdise, çirkin birşey * bugün işimliz uğur gitmiyeceki » dersiniz. 2 — Sabah olursa gün sinirli ve uyandığımız zaman ulak bir hâdise, bir aksilik, gömle- gimizin düğmesini bulamamak - gibi şeyler, bizi kızdırırsa, © gün bütün 3 — İnsan sabahleyin — neş'eye, güler yüze, iyi bir muhite muhtaç- tır. Bunu bulabilirseniz, saadetinizi de temin edebilirs'niz. yz oluruz. | hitler ile belediyenin SON TELGRAF HABERLERİ İktısadi Müşkülâta Karşı Ciddi Bir Mücadele Başlıyor CelâlBey DiyorKi:“Şuurlu Ve Devamlı Bir Mesaiye İhtiyacımız Vardır.., ( Baştarafı 1inci sayfada ) Beyin daveti üzerine İhracat Ofyuı Müdürü Cemal Bey bu sabahki trenle şehrimize gelmiştir, İktısat Vekili bir haftaya kadar İstanbula gide- cek, birkaç gün tetkikat yaptıktan sonra buraya dönecektir. Ankara, 12 ( Husust ) — İktısat Vekili mesai arkadaşlarına çok mühim bir tamim göndermiştir. Ankara, 12 ( Hususi ) — İktısat Vekili Celâl Bey İktısat Vekâletine merbut bütün faaliyet şubelerin- deki mesai arkadaşlarına hitaben çok mühim bir | tamim göndermiştir. Celâl Bey bu tamimine baş- larken diyor ki: * Şeflerimin takdir ve iradeleri üzerine İktısat Vekâleti umurunu uühdeme aldım. Vekâlete geç tikten sonra mesaimize nasıl bir istikamet ve cereyan verileceği hususu bir merak ve alâka ile bekleniyor. Şu birkaç gün içinde vaki olan müracaat- lardan ve bu yoldaki neşriyattan merak ve alâkanın derecesini daha iyi anlıyorum. Hemen ifade edeyim ki İktısat Vekâleti için yeni bir hattı bareket, yeni bir istikamet aramak movzuu _bl!llıt_ılll- maz. Çünkü iktısadI sahada mesai faaliyetimizin esasları fırkamızın umumi riyaset bıyınnımzn)nde ve fırka programında her türlü tereddüdü ışı_lu edecek bir vuzuh ve yüksek bir ihata ile çizi- miştir.,, n elâl B. ifadesine devam ederek Fırka Umumi Riyaset Divanının beyannamesinde ve fırka prog- ramında bulunan iktısadi prensipleri izah etmekte ve ferdi mülkiyet ile devletçilik meselesini şu su- retle anlatmaktadır: ğ Fırka umum! riyaset beyannamesi mucibince, Üzerinde yaşadığımız vatanın servet membalarını işletmek ve bu suretle istikbalimizi açmak ve ay- dınlatmak için yapılabilecek olan her tedbire teves- sül olunacaktır. Fırka umuml riyaset beyannamesinde fırka programına Ferdi mesai ve faaliyeti esas tutmakla beraber mümkün olduğu kadar az zaman içinde milleti refah ve memleketi mamuriyete iriş- tirmek için milletin umumi ve yüksek menfaatlerinin icap ettirdiği işlerle bilhassa iktısadi sahada devleti filen ıllkıîar ve faal kılmak mühim esaslarımız- dandır. Bu madde fırkanın salâhiyettar lisanile şöyle izah edilmiştir: Memleketin bütün istihsal memba ve vasıtalarını devletleştiren, serbest ticaretin mülkiyet hakkını tanımıyan, serbest sermayenin çalışmasına müsaade etmiyen ve bütün iktısadi Ffaaliyetleri benimsiyen asri devletçilik fikrine yol açmıyacak bir vuzuh vardır. Kanaatimce memleketin iktısat ve faaliyet sahasında fertlerin müştereken devletin mesaisile yaratılacak, yapılacak sayısız işler vardır. Bu mühim iş milli iktısadiyatımızın inkişafı için sefer- ber edilecek olan bütün bu milli kuvvetlerin faali- yeti arasında hesaplı ve samimi bir ahenk temin etmektir. Türk içtimal ve milli heyetinde — namuskârane liyakat ile sây ile temin edilecek kazançlar içtimat bir şaibe değildir. Bunun aksine olarak muhitimizde şayi olan te- lâkkilerin esas prensiplerimizle alâkası yoktur. Mil'i servete bir zerre daha ilâve edebilmek mu- vafiakıyeti bilâkis hepimiz için sevinç vesilesi ol- malıdır.,, Celâl Bey tamimini şöyle bitirmektedir : “Memleket ticaret ve ikbısat hayatının şuurlu ve devamlı mesaiye ihtiyacını ve yukarda izah ettiğim prensipleri daima göz önünde bulundurmak mesai arkadaşlarımın — deruhte — eyledikleri kendilerinden beklediğim ciddiyet ve feragatle çalışmalarını ehemmiyetle rica ederim.,, Almanyada Yeni Bir Kabine Buhranı — İhtimalinden Bahsediliyor metine resmen tebliğ edilmiştir. | etmektedir. Fransız cevabında vazifelerde | Peki amma, — çocuğuma manyanın, teslihatın tezyidi hak- Berlin, 127 (Husel ) — Ab W kındaki teklifine, Fransız cevabi notası Fransanın Berlin sefiri M. Ponse tarafından Alman hükü- — — nasıl lisan öğreteyim? diyeceksi- niz. Bu sualin cevabını da öteki makalemde Amerikan mektepleri hakkındaki — sualin — cevabı birlikte vereceğim. g Loadrada bir şoförü, Polis işaret verdiği zaman durmadığı için sigörta ettirmediği için 20 İngiliz lirası para cezasına veyahut üç ay hapae, vesikası olmadığı için bir İngiliz Hrası nakti cezaya hidematı şakkaya; arabasını 1STER ile | İNAN. Bu cevapta Fransa hükümeti Alman ordusu miktarının tezyidi hakkındaki talebi kat'l bir lisanla reddetmektedir. Alâkadar muhafil bu suretle iki devlet arasında, bu meseleye yair her türlü müzakere ihtimal- lerinin kaybolduğu kanaatini izhar Üç y | gerdir. İSTER | ve bir daha şoförlük yapmamıya Vorsay muahedesine İssinat edil- mektedir. Almanyanın bu vaziyet karşı- sında nasıl bir hareket tarzı takip edeceği henüz malüm değildir. Bu cevabın, Almanyada bir ka- bine buhranı tevlit etmesi ihtima- linden bahsolunmaktadır. İSTER İNAN, İSTER İNANMA! mahküm etmiş- dir. Bu şofürü bu kadar ağır cezaya mahküm eden İngiliz bâkimi, karşısına bizim şoförlerden biri çıksa kimbilir ne ceza verirdi. (NANMAL Sözün Kısası Çok Kazanç.. Az Kazanç.. Â E İstanbul vilâyeti dahilinde ya- pılan yollardan bir kısmının daha inşaatı bitmeden bozulmıya baş- ladığı görülmüş! Belediye Reisi Muhiddin Be- yin bu müşahedeyi — mütecakıp | yaplığı ilk şey: — Bu yolları yapan müteah- aktettiği mukaveleleri bozmaktır. ve hata ettiği de derkârdır. * Tahmin ediyorum ki, müteah- hitler Muhiddin Beyi bulacaklar, maruz kaldıkları muamele karşı- sında duydukları teessürü anla- tacaklardır. Söyliyecekleri şudur: — Biz sizden takdir. bekli- yorduk, tevbih —gördük, — iltifat umuyorduk, azar duyduük. Buna nekadar hayret etsek azdır. Pekâlâ bilirsiniz ki, dünyada iktısadi buhran denilen bir nesne vardır, alış veriş günden güne durmakta, kâr azalmakta, buna mukabil işsizlerin adedi de gittik- çe artmaktadır. Bu vaziyet kar- şısında — vazifemizin kârı ve işi çoğaltmak olduğu aşikâr değil midir? O halde bir defa tasavvur ediniz: Eğer bu yolları sizin istedi- ğiniz gibi kumunu, çakılını fazla koyarak, — silindirlemesini — tam yaparak — vücuda — getirseydik fazla masraf gidecekti, elimize az kâr kalacaktı, bu suretle yapı- lan yol da Avrupadakiler gibi ölmez oğlu olacaktı, belki yarım asır dayanacaktı, ameleye de yeni bir iş çıkmıyacaktı. Bu takdirde bize darılmıya hakkınız. vardı, fakat herkesin elinden feryat etliği bir dertten kurtulmıya çalışarak fazla kazan- dığımız ve yeni yeni iş sahaları hazırladığımız için bize darılmıya hakkınız yoktur.., * Muhiddin Beyin bu konferan- sa yapacağı mukabeleyi düşün- miye lüzum görmüyorum. Haya- linizin kuvvetine göre onu siz tasavvur — edebilirsiniz: — Evvelâ yanlış işitmiş olmasına ihtimal vererek masasının Üzerine biraz eğilecek ve yanlış işitmediğini anlayınca da Fahrettin Kerim Beye koşarak sinirlerini muayene ettire- cek, bundan sonra da yirminci asır lehçesinde iş ve hırsızlık kelime- lerinin yekdiğerinin — müteradifi olmasını — icap ettiren sebepler hakkında — oturup bir makale yazacaktır. Sözün kısası: Umum! ahlâk seviyesi için bayırlı olmasa da ben bu gibi haberlerin arasıra çıkmasını candan — beklerim! Gözümüzün kör - olmadığına de- lâlet eder. —— A Bursanın Kurtuluşu Bursa, 12 (Hususi) — Dün Yeşil Bursamızın düşmandan kurtarılışı- nın yıldönümünü emsalsiz merasim ve heyecan arasında tes'it attik.Kah raman askerlerimiz, on sene evvel V eylülde holâs ordusunun — şebri- mize girişini tanz'r eden muazzam r, sevinçle alkışlan- resmine