3 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

3 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B , kızı da gördü. Büyük heyecanlar SON POSTA Eylal 3 BıZı ıDARE EDENLER... Hiç Tanımadığı Masum Kızı Öl- durmek Etheme Güç Geliyordu Muhkharrirl * Her Hakkı Mahfuzdur — | —N16— Fakat ne olursa olsun, sen bu işi kabul —etmiye — mec-« bursun. Çünkü... — Mademki Arap sana bu kadar açılmıştır. Eğer bunu reddedecek - olursan, yakanı bunların elinden kurtara- mazsın. Ethem, safiyetle cevap verdi: | — Onu, ben de biliyorum. | Onun — için tekrar silâhı alıp dağa fırlamayı düşünüyorum. Bir müddette bu mesele etra- fında görüştüler. Bunun da netice- sini — vahim gördüler. — Zavallı Ethem, fena bir vaziyete düş- müştü. Ya bu kızı öldürecek ve yahut bizzat kendisi ölümü | kabul edecekti. Sabaha kadar | süren müşavereden sonra nihayet Ethem — kızı öldürmiye — karar verdi ve bu kararını da ertesi gün Cevher Ağaya söyledi.. ( Aradan tam sekiz gün geçti. Cevher Ağa yine geldi. Bir yanlışlığa — meydan — vermemek için kızın bir fotoğrafını ver- mekle beraber, evini de güzelce tarif etti. Bu tarif üzerine Ethem gitti, evi buldu. Bu ev, akaretler- de, Maçkaya giden yolun sağ cihetindeki sıranın, ikinci binası- ni teşkil ediyordu. Binanın ar- kası, — haremağalarına — mahsus olan * atların durduğu büyük ve eski devirlere ait bir ahırdı. Ethem iki gün, hiç kimseye bir şey hissettirmeden oralarda do- laştı. Tanıdığı — haremağalarile görüşmek bahanesile ahıra girdi. Uzun uzun binanmı vaziyetini tet- kik etti. Bu esnada öldüreceği geçirdi. Kendisine hiçbir fenalığı dokunmamış olan bu genç ve güzel kızı, durup duürürken öldür- | mek, Etheme pek güç, pek kah- | bece bir iş göründü. Guvatelli Paşanın bu, biricik kızı (Civana) evin içinde oradan oraya dola- şıyor, bazan coşkün - ve ilâhi bir sesle ( Frenkçe türkü söylüyor ), piyano çalıyordu. Bazan ve bil- hassa akşamları da kapının önü- ne çıkarak © civardaki komşu- larla konuşuyor, konüşürken - de bıbaııle kılııey: gidip geldikten sonra sokak elbisesini değişmiş, yakası açık beyaz tüllerle süslü bir — yazlık —elbise — giymişti. Ethem, evlerin nihayet bulduğu arsada bir köşeye çekilmiş, ( Ci- vana ) nın evini yordu. Akşam yaklaşmıştı. Ortalık kararıyordu. Orta bhoylu, ufak tefek bir köylü elinde bir sepet- le yoldan geçti. Caddeya girdi. tarassat — edi- Bu adam yumurta salıyordu. Bu esnada, — Civana ile — hizmetçi (Marya) alt kattaki odanım pen- ceresindelerdi. Yumurtacıyı — ça- gırdilar, kapıya indiler. — Uzun uzun konuşarak yumurta aldılar. Mıır)n, yumurtaları, aldı. İçeıı '_——_W l Çok Eski Dewrlerde İstanbul bakıyordu. — Yumurtacıyı karşıki evden çağırmışlardı. Yumurtacı kapının önüne çömelmiş, o evin hizmetçisine de — yumurta veri- yordu. O anda Ethemin vücudü tit- redi. Bu en müsait bir fırsattı. Hemen yerinden kalktı. Arkasın- daki uzun pelerinin yakasını kal- dırdı. Yüzünü kapadı. Süratli adımlarla yürüdü. Ortalık eniku- nu kararmıştı. Birinci evin kena- rından süzülerek geçti. Tam (Ci- vana) nın yanına gelir gelmez biraz yavaşladı. Kamasını çıkar- mış, pelerinin altında hazırlamıştı. ( Arkası vı') İsraf Ve Sefahet Belde- sinde Eriyen Milyonlar ( Baş tarafı | inci sayfada ) pek moda idi. avizelerle süslenmiş muazzam bir tak yapıldı. Orta kapıya kadar | yerlere halılar serildi. Duvarlar altın ve gümüşle iş- lenmiş pırıl pıril kiymetli kumaş- larla örtüldü. Orta kapının iki tarafına muazzam aynalar ve gö- rülmemiş avizeler asıldı. Sarayın içine (Mübarek olsun, saadetli olsun ) yazılarını taşıyan mabh- yalar kuruldu. Babı Humayunun bitişiğine altın yaldızlı bir sayiban dikildi. Sarayın meydanına doğru (200) ve Babüssüadeye kadar (400) büyük meşale, kapı aralarına renk renk billür avizeler, hesap- sız kandiller, sağâ ve sola bi lerce altın. ve gümüş şamdanlar, büyük aynalar dizildi. Ümeranın biribirile rekabet eder- cesine — sösledikleri — konakları, bütün bedesten ve Çarşı kapıları gece, gündüz açıktı. Bahçelerde fiskiyelerin etrafı sündüsi kumaş (diba), (zeri büft), (üstofe), (apkarı mukuş) larla döşenmişti. Zamanın sadrazamı sarayındaki (bülbül gibi cıvıldaşıyordu). Şu anda bu zavallı kıza: — 'Seni “öldürecekler... Gö- zünü aç.. Deseler, ihtimal ki, tatlı bir kahkaha basacaktı... Ethem, bu şen ve şatır kızı gördükçe, onun hususiyetlerine nüfuz ettikçe ma- neviyatı kırılıyor, hemen hemen bu işten vazgeçmek istiyordu. Nihayet, ayın 23üncü cumar- tesi günü Cevher Ağa yine ka- rakola geldi. Ethemle görüştü. Yarı taltif, yarı tehditle artık bu işe nihayet verilmesini tavsiye etti. Giderken de Etheme bir miktar daha para verdi, * Ertesi gün pıı,rdı. (Civana), muhteşem donanmada ön gece içinde (5) bin okka zeytinyağı yaktırmıştı. Bütün şenlik masrafı (20) bin (Esedi) altınını geçmişti. Padişahın şenlik masrafı ise pek kabarıktı. Tam (5511) kese akçeyi bulmuştu. Cevahir bedesteninin içi gö- rülecek bir yerdi. Binanın tavanı- na kadar diba ve sırmalı kılap- dan kumaşlarla donatılmıştı. Zarif bir gümüş — kafesin içine milyonlar değerinde (mü- cevherat) konmuştu, pırıltısı göz- leri alıyordu. Bu mücevher nev- zada hediye edilecekti. Hibetullah doğmuştu. Bütün tellâllar sokakları dolaşarak bu- nu müjdelediler. Mutantan tebrik Babı Humayun | | önüne, içerisi aynalar ve kıymetli Devlet adamlarile ulema ve | ip merasiminden — sonra — şenlikler başladı. İstanbul istiyerek, iste- miyerek sarhoş bir - çılgınlıkla doğumu tesit ediyordu. Saray- larda, meydanlarda, konaklarda çengiler çalıyor, köçekler oynu- yor, içkiler içiliyordu. Her esnaf kendi san'atlerine uygun renklerde elbiseler giymiş- ler, mücellitlerle, kâğıtçılar elvân kâğıtlardan elbise veuzun kü- lâhlar yapmışlar, büyük fener- lerle dolaşıyorlar. Mestçiler sah- tiyan ve meşin elbisele giyınişler, kürçüler ayı, kurt, köpek derile- rile, birer karnaval olmuşlardı. Her yerde hanendeler, mit- rıplar, taklitçiler, rakkaslar, ha- yalciler, kuklabazlar, hokkabazlar, cambazlar hünerlerini gösteriyor- lar.Ayağına çifte kılıç bağlıyarak üzerinde — oynıyanlar, — otuz metre yüksekliğindeki yağlı s- rığın Üstündeki çil kuruşları a- mak için çırılçıplak uğraşanlar, ağızlarından ateş püsküren ej- derhalar yakanlar, havai” çiçek, püskürme ve sayeban isimleri verilen fişekleri parlatanlar tü- men tümendi. Vakit vakit kırk elli top bir- | den patlatılarak şenliğe başka bir neşe veriliyor. Geceleri deniz üstünde binlerce salla fişek âlem- leri yapılıyordu. Devletin © vakit barutu pek çoktu. Bu gibi dü- günlerde en çok barut oyunları, | fişenkler yapılırdı. Bu şenlikler böyle günlerce devam etti. Fakat hazine boşal- mış, halk perişan olmuş, hudut boyundaki asker açlıktan etrafı yağmaya — koyulmuştu. — Kimin umurunda idi. Yeni doğan pren- sesin babası öyle istiyordu. Sultan hanım öyle arzu edi- yordu. Ve nihayet yeni prensesin gönlü olmalıydı. lun en rezil ve sefih tarafların- dan biril — XWf İşte eski İstanbu. Gümrükte Silantili Bır * Vaziyet İle ( Baş taraf | inet — sayfada) yeye gelecek mal için bilmuka- bele döviz verilmez. 2 — Bu memleketlerden mal gelirlip te Türkiyeye sokmak isti- yenler getirtlikleri malın Türk parası ile tutarını Merkez Ban- kasına yalırmak mecburiyetinde- dirler. 3 — Aksi halde getirttikleri | malların gümrükten çıkarılmasına Hain Kama Kızın Kalbme Saplandı Ve Zavallı Kız... | | girdi. ( Civana ) kapıda durmuş, | müsaade edilmez, * Memleketimizde aklı başında tek bir adam mevcut değildir ki, Türk parasının kıymetini koru- mak için ittihaz edilen bu tedbi- rin isabetini takdir. etmesin! Öyle ya, Avrupada bazı mem- leketler vardır ki, Türk malının , ithalini menetmişlerdir, fazla ola- rak evvelce tacirleri tarafından alınan malın bedelinin gönderilme- sini de kayt altına almışlardır. Elbette biz de bu memleket- lerden gelen malı kabul edecek, sefayı hatırla yemeleri için para- sını gönderecek — değiliz. itibarla ittihaz edilen tedbirin lüzumu üzerinde tereddüt yoktur. Fakat bu tedbirin tatbik saha- sına vazedildiği zaman, tamam- lanması lâzımgelen noktalarının bulunduğu da İşte bir nümune: Bir Türk fabrikası vardır ki, bahsi geçen Avrupa memleket- lerinin birinden iptidal madde getirtmektedir. ve oradan kredi temin ettiği için getirttiği ma- lin — bedelini altı üç, ve dokuz aylık bonolarla, taksit- le ödemekte ve — ancak bu sayede yaşamaktadır. Bu fabrika kararnamenin neşrinden tam bir hafta evvel dokuz bin Türk lira- sı kıymetinde mal 1smarlamıştır. Bu mal şimdi gümrüktedir. Eski zamanlarda fabrika Üç, altı ve dokuz ay sonra ödenmek üzere üçer bin liralık Üç tane bono imzalar, malı getirtmiye tavassut eden bankaya verir, ce- | binden peşin olarak on para bile harcamadan malını çıkarır, ma- mul eşyaya tahvil eder,pek uzun bir zaman sonra da borcunu öderdi. Halbuki — şimdi Iııı fabrika malını çekebilmek - için: Evvelâ: Dokuz bm liralık üç tane borç senedini bermutat im- zalyarak — mütevassıt — bankaya verecek, konuşmentoyu alacak, Saniyen: Ayrıca Merkez Ban- kasına nakten dokuz bin lira yatırarak gümrük idaresine hita- ben parayı yatırdığına dair bir mektup alacak, Salisen: Bu vesaikı hâmilen Ticaret Odasına giderek malın kontenjan harici çıkabilmesi için ağustos —ayında — ismarlandığını ispat edecek, Rabian: giderek — malını caktır. Daha doğrusu: Mutat üzere veresiye aldığı dokuz bin liralık mal için dokuz bin İirahk borç senedi imzaladıktan sonra ikinci bir dokuz bin lirayı Merkez Ban- kasına yatırmıya imkân bulamı- yacağı için malını qlııııqıeı.k. fa- aliyetine nihayet verecektir. * Bize zararlı görlünen iki nokta vardır : Gümrük almıya idaresine çalışa- » ELHAMRA SİNEMASI 5 Eylül Pazartesi akşamından itibaren YENİ MEVSİM BAŞLIYOR. İlk program: Halkımızın çok sevdiği sevimli artist FERNAND GRAVEY'in en güzel eseri KADIN BERBERİ (Coitfeur pour dames) terilecektir. 30 AM- z.ı.- olarak gösterilecetir. meraslml, Türkçe setli olarak Bu | anlaşılmaktadır. | ayramı merasimi teferrüatile ve mutuklar Türkçe sesli — Gözellk Köraliçasi Kariman Haliz / Hanzena İstanbula muvasalatı ve İstikbal mutuklar Fiatler bu sene tenzil edilmiştir. : Karşılaşıldı 1 — Bu Türk fabrikası ecnebi memleketlerde temin ettiği kre- diden mahrum kalacak. 2 — Ayni zamanda da ayrıca büyük bir sermaye tedariki za- ruretini hissedecek. 3 — bunu yapamazsa fabri- kasını kapıyacaktır. Bizce yapılması şey de şudur: | — Bedeli peşin verilmiyen, uzun vadeli senetlere bağlanan malların ithalini serbest bırak- malı, 2 — Bu malların tutarının Merkez Bankasına hem de peşi- nen yatırılmasını istemekten var- geçmeli, 3 — Nihayet Avrupa ticaret- hanesine verilen senetlerin vadesi hulülünde bedelinin gönderilme- sini değil, fakat Merkez Banka- sına yatırılmasını şart koşmalıdır. 4 — Bu sonuncu şarta Avru- palı fabrikanın razı olmaması veya senet vadesinin hulülüne kadar geçecek uzun — müddet zarfında bir hal tarzının bulun- ması düşüncesi ayni derecede varit olan ihtimallerdendir. 5 — Her halde müstacelen yapılacak işte kararnamenin neş- rinden evvel ısmarlanmış olan mallar haftada bir karar ittihaz- dır. 6 — Fabrikaya, serbestçe mal ithal edilebileceği memleket- lerin birinde yeni bir kredi bul- ması için zaman bırakmak ve bu müddet zarfında, — müessesesini lâzımgelen genişletmesine imkân — vermek Tüzımdır. ai Tekrar edelimi Kararname isabetlidir. Mutlak surette mem- lekete fayda verecektir. Fakat tefsiri lTâzımdır. Esasta çok faydalı olaa bir ka- rarın teferuatta veya tatbik şek- Hinde bir noksanlıktan — dolayı faydasının azalması üzerine naza- rı dikkati celbetmek vazifemiz- dir, zannederiz. 3 Eylül Cumartesi İstanbül — ( 1200 metre ) 18 Gra- mofon, 19,5 alaturka konser Hafız Ah- met hey'eti tarafından, 20,5 askori konferans, 21 alaturka konser Hafız Ahmet hey'eti tarafından, 22 orkestra. Bükreş — ( 394 metre) 20,45 Sakso- fon, 21,15 Romanya musikisi. Belgrat — ( 429 metre ) Z1,15 Jon- ka'nın Djido adını taşıyan piyesi, Roma — ( ddâl metre ) 21,45 Catala- ni'nin Dejanico adını taşıyan piyosi, Prağ — (483 metre) 20,40 gön musi- ki, 22 Bratislâvadan nakil. Viyana — ( 317 metra) 21,90 komer di, 23, 30 akşam konsori. Peşte — (050 metre) 21 stikdyo or- kestrası, 21,45 operet parçaları. Varşova —(1411 metre) 20 kilise musikisi, 21 hafif muslki, 22,15 konser. Berlin — ( 1683 metre ) 80 Ingilizce ders, 21,10 komeât, temsilinden sonra konser. Programa ilâveten: gösterilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: