3 Eylâl Hergün Kitap P;ıı;ayırındu Gördüklerimiz Ve Öğrendiklerimiz - ** — Üç dört gündenberi Darülfü- nun avlusunda binlerce kişinin ziyaret ettiğini haber verdikleri kitap panayırı, bizim için ilk tecrübe olmak itibarile, hayli faydalı oldu. Bu panayır bize birçok şeyler öğretti. 1 — Harf inkılâbındanberi çıkan kitapları bir arada görmek mümkün oldu. Panayırı ziyaret etmişseniz görmüşsünüzdür ki, ikl üç senedenberi neşredilen eser- ler, irfan kütüphanemizi ne doldurmağa, ne de süslemiye kâfi değildir. Eserlerin çoğu fikir ihtiyacımıza cevap — vermiyen şeylerdir. 2 — Kitap basan müessese- lerin adedi iki Üçü geçmiyor. On dört milyon Türkün dimagi g- dasını temin vazifesini Üüzerine alan bu müesseselerden yalnız Kanaat Kütüphanesi biraz zengin- cedir ve daha mütenevvi eserler meydana çıkarmıştır. Fakat diğer- leri ufak tefek müesseselerdir ve bu vazifeyi hakkile ifadan âcizdirler. 3 — Neşredilen anlıyoruz. ki bu — müesseseler memleketin irfan ihtiyacını hak- kile anlamıya — ve bu ihti- yaca cevap verebilecek suretle metodik ve programlı neşriyat yapmıya — müktedir değildirler. En ziyade ehemmiyet verdikleri şey çocuk kitaplarıdır. Bunların da çoğu program dahilinde ter- tip ve tanizm edilmemişlir. 4 — Kitapçı ile kari arasın- da bir iltisak vasıtası yoktur. Sergide biz bile şimdiye kadar neşrinden haberdar olmadığımız birtakım — eserler gördük. Bu eserlerin hitap ettiği karilere kitabın neşrini haber verecek hiç bir vasıtaya müracaat edilme- miştir. Çünkü neşir müesseseleri- nin prapaganda t'::ülltlın yok- tur. Karii elde etmek sırrına vâkıf değildirler. 5 — Sergide kitap teşhir edenlerden birine sordum: — Alış veriş nasıl? — Mükemmel, — Dün nekadar kitap sattın? — Sekiz liralık! detince yapacağı alış veriş elli lirayı - doldurmıyacak. Doğrusu mükemmel, 6 — Gençler Devlet Matbaa- B1 paviyonunda meşgul oluyorlar. Yani ciddi kitaplara ehemmiyet veriyorlar. Demek Devlet Mat- baası neşriyatı, gençliğin fikri ihtiyacına en ziyade cevap veren müessesedir. Fakat bu kitapları görebilmek ancak böyle bir pa- nayır kurulması sayesinde müm- kön olabilmiştir. Şa müşahedelerimizi bir ne- ticeye — bağlamak — lâzımgelirse diyebiliriz. ki: Memlekette fikir hayatını can- landırabilmek için kitap neşriya- fnn yalnız husus' bir iki neşir Müessesesinin omuzlarına yükle- mek doğru değildir. Yeni harf- lerden sonra — fakirliyen irfan ütüphanemizi — zenginleştirmek için, devlet tarafından metodik Programlar ve vâsi neşriyat yap- mak lâzımdır. Bu neşriyatı halka ve karie isal edecek ve işittirecek vasıta- lara müracaat edilmelidir. da getirmelidir. En çok faydalı eserler neş- reden mücsseselere mükâfat ve- rerek teşci etmelidir. Yoksa bu gidişle yarım asır- '_'ll irfan boşlağumuzu doldurma- ğa muvaffak olamayız. eserlerden | Demek ki bütün panayır müd- | Satış ve tevzi teşkilâtı -vücu- | birli olmak meecburiyzetindesiniz. 1 — Bütün hareketlerinirde ted- | SON POSTA ISon Postanın R B TZedbir B | esimli Makalesi T 2 — Tedbir ve t | muvaffakıyet gartıdır. bet iki mühiüm | | türüm eder, muyai 3 — Fakat — tçedbirde korkaklık | derecesine kadar ğıııııek bayatı kös akiyeti öldürür. | Hâdise şöyle oldu: mahkümlarından — Keferdizli vermiştir. Berlin, 2 ( A.A ) — Gazeteler, Almanyanın — teslihat — meselesi | hakkındaki teşebbüs müracaatını uzün uzadıya mevzuu — bahsedi- yorlar. Bazı Fransız gazetelerinin, Almanyanın bukukta — müsavat talebi hakkındaki — müracaatını yeni bir silâhlanma — yarışının mukaddemesi gibi tavsif etmek Bir Yangın İskenderiyede Bir Pamuk Deposu Yandı Iskenderiye, 2 (A. A.) — Hü- kümete ait (200 ) balya pamuğu ihtiva eden bir depo yanmıştır. Balyaların yarısı kurtarılmıştır. Mahvolan pamukların kıymeti 25 bin Mısır İirasıdır. Yanginı söndürmek için itfai- | ve 5 saat uğraşmıya mecbur olmuştur. İtfa ameliyesine, biri sabih ol- mak üzere 5 tulumba ile 50 ka- | dar itfaiye efradı iştirak eyle- miştir. ç — Uşakın Kurtuluşu Uşak, 2(A.A.)— 1 eylül kurtu luş bayramının onuncu yıldönümü fevkalâde tezahüratla tesit edildi. Gazetelerde okuduk: enret bir parça azalmıştır. | İSTER Hapishanede on seneye mahköm Arganın Kaçikli köyünden Kara Hasan birkaç gün evvel hapis- hanede Andırlı Yahyanın cebinden on sekiz altın lira çalmış, bu parayı saklamak üzere on beş sene Hasan oğlu Halide İSTER İN * Gördes denince akla tabil halı gelir. Bir zaman- | lar Gördese halıdan çok para girerdi. Halı alış verişi | gündelik alıyor. mühim bir ticaretti. Dünya bulranı yüzünden bu ti- | * İşin acıklı ciheti amelenin vaziyetldir. Tüccarın yaziyeti nisbeten iyidir. Fakat amelenin yn-.niveı.İ İNAN, İSTER SON TELGRAF HABERLERİ -Hapishanede Bir Cinayet Malatya_;_lHapishan;sinrcie Azılı Bir Şerir Tarafından Cinayet İşlendi Malatya, 2 (Hususi) — Şehrimiz hapishanesinde | azılı bir şerir tarafından kanlı bir cinayet işlendi, istediklerini söyliyen Gazet Dö Vos, Alman kabinesinin hakikt! ve umul bir terki teslihatı arzu et- mekte olduğunu bir defa daha beyan eylediği bususuna - işaret ediyor ve diyor ki: “Almanyanın askeri siyasetin- den mes'ul olanlar bütün mem- leketler tarafından kabul edile- cek dürüst vı_h_ıl(ikl bir. terki -İtalya İle Fransa Arasında Roma 2 (A. A.) — ışllıliyıılılı, malüliyet, yeni çocal ğurmu: vıldelzu" ıı’ıuıyeuıl ve lıaosş:l:klı: hakkında İtalya ile Fransa ara- sında bir itilâf aktedilmişlir. İtalya bu itilâf ile Fransada buluna - İtalyan mahreçleri — için bir takımın sühuletlere müsaade- ler teminine muvaffak olmuştur. — Bir Kaza te, 2 (A A.) Bir Bllltîı:qouğındl oynamakta olan 4 çacuk birdenbire vukubu- lan bir heyelân neticesinde kum- lar altında kalmıştır. Çocukların dördü de ölmüştür. AN, lemez mi? , Fakat hâdis meydana çıkarak ikisi de yakalan- mıştır. Ancak Halit kendisine cürüm atfedildiği iddiasında bulunmuş, Kara Hasan ise hâdisede Halidin de müşterek olduğunu söylemiştir. Bu adavet Üzerine dün mahkümlar avluda iken Halit her nasılsa eline geçirdiği sustalı bıçakla Kara Hasanı üç yerinden ağır surette yaralamıştır. Derhal yetişen gardiyanlar Halidin elinden bıçağı almışlar, kendisini yakalamışlardır. — İhsan Almanya Harpten Korkuyor Versay Muahedesini Parçalamak İstemesinin Hakiki Sebebi Bu İmiş! İSTER İNANMA! W son derece indirilmiştir. Sabahtan akşama kadar halı dokumakla meşgül olan bir İşçi şehirde on kuruş * Şehirde on kuruş olan ücret köylerde altı kuruşa kadar düşmektedir. 6 ilâ 10 kuruşla fasılasız on saat balışan bu zavallırın vaziyetleri bir parça ıslah edi- İNANMA! teslihatın Almanya için en mü- kemmel bir emnüselâmet teşkil odeceğini pek iyi biliyorlar. Fakat bir teknik ve malzeme devresinde hiçbir hükümet ordu- sunu — tayyaresiz, tanksız, ağır topsuz ve asri harbin icap ettir- diği diğer teknik — silâhlardan mahrum bırakmak — mes'uliyetini deruhte edemez.,, — Eskişehirde Kurtuluş Bayramı Heye- canla Tesi't Edildi Eskişeher, 3 ( Hususi ) — âıh- rimizin kurtuluş bayramı, dün, şimdiye kadar görülmemiş teza- hüratla tes'it edildi. Sabahleyin düşman işgali hatıraları şehirde canlı bir şekilde temsil edildi. Muhtelif hatipler siyah matem heykelinin — etrafında — ordudan | istimdat ederken uzaklardan ko- | B:n ordu şehre girdi ve Türk yrağım alkışlar arasında hey- kelin üstüne dikti. Binlerce halk kolorduya ziyaret etti. Burada çok heyecanlı tezahü- rat yapıldı. Bir hatip orduyu teb- | cil etti. Kumandan buna cevap verdi. Akşam, belediyede ve Halk — Evinde müsamereler verildi. Münderecatımızın çoklu- gundan dercedilememiş- tir. N — Dünya Güzelinin İsmi Ve Resmi Kendisine Aittir (Baş taralı 1 inci sayfada ) olduğum zaman — bana Spa belediyesi. bir buket vermişti. Ama ne :u:et.kıl(one; balinde ve yumruk bü e güller.. Aralarında r:n’:ü İğ(:ıanfill:: ya- seminler var — ve — etrafını kırmızı beyaz, ay yıldızlı. bay- raklarla donatmışlar. Ah ben o buketi bütün öm- rümde unutamıyacağım... Dünya Güzeli — elindeki Son Postayı ir kenara bırakarak — ayağa kalktı: — Durun size © kordeleleri getireyim... Keriman Hanım bir sülün gibi kapıdan süzüldü ve elinde ufak ceviz bir kutu ile geldi. — Bakınız şu kırmızı kordele lere.. Ortalarındaki ay yıldır, fi- vaki biraz kaba yapılmış amma, ne güzel değil mi? Kutunun içinde bir sürü Fran- sız, Sırp, Romanya, Almanya ve ilh.. bayrak renkleri de vardı. Keriman Hanım sözüne de- vam etti: — O buketi bana verdikleri- nin ertesi günü Ostanda hare- ket ketmek lâzımgeldi. Oda hizmetçisine, buketin iyi muhafaza edilmesini, alıp götüreceğimi söy- ledim. Fakat olmadı. Çiçekler bozulmak üzere idiler. Spadan ayrılırken mecburen o güzelim çiçekleri bıraktım. Yalnız onun bir hatırası olsun diye kordolelerini sakladım. Bu sırada Fındıklı apartıma- nının deniz cephesinde 66 nu- maralı vapur hızla geçiyordu. Keriman H. içini çekerek elile İstanbulu gösterdi: — Bu manzaraya, bu tabil letafete doyum olmuyor... Paris bence fevkalâde değil, çok gürzel bir şehir. Caddeler, yollar, binalar, çok muhteşem şeyler. Fakat bizim İstanbulun, insan eli değme- miş güzellikleri var. Safuş H. iğilerek kıraliçeye bir — şeyler söyledi. Keriman Hanım: — Ha, sahi, dedi. Haydi Sa- fuşçuğum, bir kahve söyleyiver, — Zahmet oluyor Hanıme- fendi.. — A, ne zahmetil.. Keriman Hanıma sordum: — Dün sorduklarımdan ba- kiye kalan bir sual vardı. — Sorun.. — Türk ve Avrupa kadınları arasındaki mukayesenizi dinlemek isterdim.. — A, bu biraz tuhaf olmaz mı? — Neden? — İki tarafı gücendireceğiz.. x Bazı müesseseler dünya gü- zelinin isminden ve resminden reklâm yapmak hususunda isti- fade etmektedirler. Keriman Hanımın pederi Ha- lis Bey hiç kimsoye ve hiçbir müesseseye böyle bir hak verilk- mediğini söylemiştir. Bir çikolata fabrikası da — Ke- riman Hanımın — resimlerini bastırarak — reklâma — kalkışmış- tır. Halis Bey — bu gibiler hakkında mahkemeye müracaat edeceğini söylemektedir.