'Zavallı Kız Sarardı Soldu Öldükten Sonra Mirası _Abdülhamidew O DaHacı Mahmut Efendiye Verdi Muharriri e Her FHakkı Mahfuzdur öRa Mahmut — Efendi, bermutat bu vazifesini de büyük bir dira- yetle ifa etti. Fehimeyi, hünkâr yaverlerinden Ahmet Paşa ismin- de bir zat ile evlendirdi. Lâkin Fehime, mesut olama- dı. Bir müddet sonra Paşadan ayrıldı. Ayni zamanda ( Verem)je de tutulmuştu. Tekrar saraya kabulünü rica etti fakat haslalığı buna mâni oldu. Maamalih, Hüm- kâr, Hacı Mahmut Efendiye emir verdi. Fehime konağa nakledildi. Üst katta kendisine bir oda ve- rildi. Zavallı kız burada bir mum gibi eriyerek söndü, gilti... Bu kızı, Hacı Mahmut Efendi de pek çok severdi. Hattâ onu (evlâdı manevi ) ittihaz etmişti. Fehime, bilâvaris vefat ettiği için bütün eşya ve elmasları - şer'an - Abdülhamide inlikal etli. Fakat hünkâr bunları istemedi. Hepsini Hacı Mahmut Efendiye verdi, * Abdülhamidin bendegânı için- de cn garip bir hayat tarm yaşi- yan, Hacı Mahmut — Efendidir. Sarayda, (Sakallı Mahmut) (Fe- him) ve saire gibi herkesin net- retini kazanmış adamları idare etmekle ve bilhassa — bunların verdikleri jurnalları Abdülhamide vermekle meşgul olan Hacı Mah- mut efendi, konağında da daima '(Mektebi hukuk mecelle muallimi ve Fatih camüi müderrislerinden Musa Kâzım Efendi ve (Mahmut Esat Efendi ) ve saire gibi ilim adamlarile düşüp kalkardı. Ma- | lümdur ki bu zatlar, Abdülhami- din islibdat ve seyyiat devrinde bile — hürriyetperverliklerile — te- arül etmiş mümlaz ) di O devirde birer mekteap ho- sasından başka bir şey olmıyan bu zatlar, meşrutiyetin ilânımdan | sonra en yüksek makamları ihraz et mişler; Musa Kâzım Ef, ( Şey- hillislâm) kk, Mahmut Esat E£. de ( Defterhane ) mazıtlığı mevkiine yeçmişlerdi. Önu bu suretle iki cepheli görenler, kendisine (San- sar Mahmut) derlerdi. Gündüzleri akşama — kadar konağında oturarak en hür dü- şünceli ( Ulema ) ile dini, ahlâki, tasavvufi bahislerin münakaşasile meşgul olan bu adam, akşamıları saraya gittiği zaman muhtelif ha- fiye şebekelerinden yelen kucak kucak - jurnalları alır ve doğruca hünkâra takdim edördi. Fakat; kendisini çok yakından tanıyan ve her halde sözlerine itimat caiz olan dürüst bamı saray er- kânının rivayetine mazaran, he- men her gün bu jurnallara bakar: — Acaba, yine kimin ocağını söndürmek istiyorlar. Der ve içini çekermiş.. Bir gün, yine Abdülhamide bir deste jurnal götürmüş. O es- mada da bir meseleden dolayı Ab- — dülhamit pek evhamlı, endişeli bi y ğ dakikalar geçirmekte imiş. Ara- | larında uzunca bir. muhavereden sopra Mahmut Elfendinin — sesi yükselmiye başlamış. Ve nihayet: — Aman efendim; nedir. bu çekdiğimiz.. İlâllah, artık... Ne kendin rahat ediyorsun.. Ne de bize rahat veriyorsun... Sen ne kurşundan öleceksin.. Ne kumba- radan... Günün birinde, evhamı- na kurban gideceksin vesselâm... Diye bağırmış. Kapının önünde bu sözleri işi- ten bendegân, biribirlerinin yü- züne bakarak: —Eh. Artık efendi hapı yuttu... Diye fısıldaşmlarken, boğuk | boğek Abdülhamidin sesi du- | yulmuş: — Bağırma.. Sus. Dışardan | işitecekler... Diyormuş. Muhakkak olan bir şey varsa, o da Hacı Mahmut Efendinin | Abdülhamide daima itidal tavs- ye etmesidir. Buna binaeundir ki Abdülhamit, en tehlikeli jurnal- ları onun — vasıtasile tahkik ve tetkik ettirirdi.. Eğer verilen jur- nalın aslı varsa Mahmut Efendi ne yapar yapar jurnal edilen adamı affettirmeye, eğer bu- na muvaffak olamazsa, mümklün olduğu kadar ucuz kurtarmıya çalşır ve daima buna muvaffak olurdu. viyyen mektep görmemiş bir adam olmakla beraber gayet selis ve tallhı bir kitap olur ma tarm vardı. Buca binasendir ki - İmet leyiz nöbetleşe - —— RADYO — 6 Ağustas Cumartesi Lstanbul ( 1800 metra ) 18 Gra- mofom, 19,5 alatarka Bas n ZO,5 grama- fou, 21 alaturka saz Bükreş — ( SOt metra | 10,40 Rigo- lette operası. Re'grat — 129 metra ) 20,©5 halk i şarkıları, Si milli bilgiler, 21,20 gra- molon, 21,80 - püyane kansori, — 22,40 keman konsari. Rorma — ( 4l1 metre | 91 21,45 Baris Gedümar öpermi gramofon, Prağ — (488 melxs ) 20 gen Mmüusiki, 21,80 gramolen konseri, 32 şen musiki Viyama — ( Ğ17 metra) 21 bir seyar hat yaparsanız İleminde bir operet, 23,15 akgam konseri Peşte — ( Ö0 metre 13045 Stüelyor da >,40 konser, 32345 Çigan orkestrası. Varşova — (1411 metzo) 90 grame- fon ptâkları, 21 musahabe, 21,15 hafif musiki, 2905 Şöopenden. darçalar. Berlin — ( 1685 motra ) 20 İngiliz- ee ders, 20,90 Danken, 21 Bres'âvadan naklen muüsiklli komedi, 23 dane buavaları, — | yapmayı düşünüyordum ya?,. ne olur?.. * muma açarlar. Bu parklara gize- SON POSTA İntikal —Etti. tercih eder ve bunları Abdülha- mide okuyarak dinlemesini tav- siye eylerdi. Abdülhamit, bir korku neticesi olarak ( Dağıstan alayı ) mı — lağvettikten — sonra, nefsinin muhafazasını Arnavut ve Araplara tevdi etmekle kalma- mış, ( Karadağlı ) ve ( Hırvat ) - lardan mürekkep bir muhafaza bölüğü teşkil etmeği düşünmiye başlamıştı. Bir gece Mahmut Ef. Hüm- kâra tarih okuyormuş. Okuduğu fasıl da, (Süleyman şah) ve (Er- tuğrul) devrine, o devirde şarktan garba göçen Türk — aşiretlerine aitmiş, ve Mahmut Ef, birdenbire durmuş. Abdülhamit, birdenbire başını yastıktan kalerrarak sormuş: — Ne durdun?... — Bakın efendim, aklıma ne geldi... Artık bu eski Türk- lerden, saffet ve şecaatini mw- | hafa eden yalmız bir ( Karakeçili aşireti ) kaldı. Onlar da bereket versin, şehirlere kasabalara gir- miyorlar.. Dağ başlarında eski göçebe — hayatmı yaşıyorlar da, ondan... Makhâm ya, seneden sene- ye (Söğüt )e gelirken, büyük ceddiniz, ( Ertuğrul ) un kabrini ziyaret ederler. | Abdülhamit, birdenbire yattığı yerden sıçramış.. Yatağının içinde oturmuş.. | — Hacı... — Efendim ?.. — Bak aklıma ne geldi?.. — | — Buyur efendim. İ — Ben bir muhafız bölüğü — Evet efendim. — Bu adamlardan yapsam ( Arkası var ) Fadam Loıt Corç İngillerede bir âdet vardır. Büyük park ve bahçelere malik | olanlar haftada cumartesi ve pazar günleri parklarının kaptlarını w ceklerden az bir miktarda duhu- liye alınır ve bu suretle taplanan para hayır müesseselerine verilir. | Geçen cuma günü Madam Loit Corç Krikkiteki günü gelecek olan ziyaretçilere bazırlamakta ve temizleme ame- parkını ertesi etmekte iken ayağı kayarak düşmüş ve bu sı- kut neticesinde sağ kolu kırı- liyesine nezaret Gül Bahçesi — Umumt? çiçekçi- Ek serisinin 4 üncü kilsbıdır. Bu da tanbulun 2 inci bahçıvanlık seegisi hâtırasıdır. Cemiyetin reisi Lütli Arif Beyin — eseridir. 14000 gül çeşidi arascndan seçilen en nadide 1000 gülün yetiştrilmesi usullerini öğretir. Resimr li bür. kitaptır. İstanbul Şamlı han Numara H0. Resimli Şark Memnleketimizin kıymatli bir içt- mal, İlmi, edebi aylık meocmaası olan (Rosimll Şarklın Ağustos 982 nüshası çıkmıştır. Tavsiyo ederiz. ? gan ! birini evine davet etmek ister. İ Aiuılnı 6 Amerıkan Mılyarderle- rinin Garip Huyları Konserve Kralı, Ölüsünü Bekletmesi Şartile Servetini Bir Hısımına Bıraktı Dünyanın garip tabiatli insan- ları her yerde vardır. Fakat bun- ların en garipleri muhakkak ki Anglo- Sakson ırkına mensuptur- lar ve bu irkin mükemmel bir enmuüzeci olmak - itibarile Ame- rikalılar arasında tesadüf ıi-n sus- ıııyı çok sever. Onun içindir ki “ süküt altındır ,, darbı meselinin en , bu zenginle- L e ge İşte size bir misak: Amarikanın en zengin banka- larından biri, bugün Morgan isimli bir zatın idaresindedir ve meşhur Kröger rezaletinin. meydana çık- masına da bu zat sebep olmuş- tur. Morganın babası, konuşmayı hiç sevmeyen bir adamdır. Mor- bir gün arkadşlarından Fakat bu arkadaşı çok gürültücü ve şakacıdır. Babasınım bundan hoşlanmaması — ihtimali — vardır. Genç Morgan arkadaşına der ki: “— Senin bize geleceğin gün ben şehre inemiyeceğim. Sen |- mana gelirsin. Bizim yatın ismi Korsandır. İsmi verir ve yata bi- nersin. Babamı yatta bulacaksın. Kendisini selâmla, fakat başka bir şey Davetli alan ııl. kendisine verilen nasihati harfi harfine tutar. Yatın seyri esnasında cebinden bir gazete çıkarır, öbürü de bir mecmuaya dalar. Böylece Morgan ailesinin yalısı önüne gelir ve | karaya çıkarlar. İhtiyar lıtı— | oğlunun tavsiyesini bilmediği için davetlisini bu derece sükütü gör- mekten öyle hoşlanır ki kııyı ayak basar basmaz hemen oğlu- nu tebrik eder ve der ki: — Ömrümde, bu derece hoş bir gence daha tesadüf et- memiştim.,, Halbuki ihtiyar Mor- gan, oğlunun davetlisi ile yolda iki kelime bile konuşmamışlır. * Konserve — Kralı — denmekle maruf Edvar Mak Ferson, bir müddet evvel öldü. Birkaç gün evvel de — vasiyetnamesi — ilân edildi Konserve Kralı, Edgar Mak Ferson Mak Ferson'nun serveti 40 milyondan fazladır ve hepsini de uzak akrabasından birine bırak- muştır. Bunun sobebi şudur: Bir mühendis olan bu adam, bundan altı sene evvel bir kaza geçirmiştir. Yüksek. tevettürlü bir elektrik teline dokunmuş ve bir anda dü- şüp ölmüştür. Fakat bir tabuta konularak ayin yapılmak üzere kiliseye götürülürken ölü, orada birdenbire dirilivermiştir. Bu hâdiseyi unutmıyan Ame- rikah milyarder, akrabasının Ba- şından böyle bir kaza gezmiş ok masını düşünerek bu serveti ona bırakmış - ve bir de vazife tah- mil etmiştir.. Kendisi tabuta konulduktan sonra bu tabutun içine, cereyanı inkıtaa uğramıya- cak bir müvellidülhumuza cihazı konacak; tabutun üstüne cam geçirilecek ve iki adam tutu- larak bunlar mütemadiyen bu cama bakacaklar. Eğer ölünün —yüzünde en ufak bir hayat eseri görür lerse derhal haber verecekler ve ilk defa bu alâmeti gören muha- fızda (5000) dolâr alacak. Bir sene müddetle ölüsünün beklenilmesini istiyen bu milyar- derin de elbette ki muvazenesinin yerinde olduğu kal'iyetle iddia edilemez. En Kazançlı Meslek Hangısıdır 'Maden Mü hendısl' ği i Çok Cömert Bir Meslektir —1 (Baş tarah | inci — sayfada ) hayatma gelince; şüphesiz bu ciheti h ihm: ıdı—yıı. it'B. ba mühim ıoktıyı tesbit, daha doğrusu iki meslek zümresini tefrik ettikten Fakat umumi vaziyeti göz önün - den uzaklaştırmamak — zaruretini de unutmamalıyız. Muhatabımız bu süretle cidden esaslı noktalara parmak basmış oluyar ve sözlerine şöyle devam edi. ” — Şimdiye kadar memle- ketimizde hukuk ve tp mes lekleri parlak birer meslek ha- linde ııııden cezbetmiştir. Esa- sen bu meslek intihabında mem- lekette geçen mesleklerin cazi- besi ve tesiri daha kuvvetlidir. Ben gençlerimize maden mühen- disi olmalarını tavsiye edıaıı. Çünkü memleketimiz geniş ve mebzul bir maden memleketidir. Bu madenlerin doğuracağı çok dolgum bir sanayi şubesi mevcuts tur. Kazanmak ve muvaffak ol- mak isliyen gençler bu sahada çalışmalıdırlar.,,