ae ÇANAKKALE SON POSTA Ingiltore Hükümati tarafından Gazi Hz. ne hediye edilen eserin tercitmesi. Çanakkaledeki 3 Tepe Harp Üzerinde Büyük Roller Oynuyordu 26 Nisan sabahı Bulayır nü- mayişine iştirak eden fırkanın cenup ihraç sahasına geçmesi çemredildi. Fakat ufukta son İn- giliz gemisi kayboluncıya kadar Türkler Bulayır korkusundan ra- hat edemediler. Anzak Plânı Yeni Zelânt ve Avustralya kolordularına verilen vazife Ka- batepeye Çıkmak, sol — cenahi temin ettikten sonra, Türklerin Şimal ve Cenup münakalelerini kesmek için Maydosa doğru iler- lemekti. İngiliz karargâbına gelen malü- mata göre Kabatepe takviye edilmiş fakat şimal kısmı sahile bakan birkaç siperden başka, müdafaa vasıtasından mahrum bırakılmiştı. Bu sebeple sahilde az mukave- met görüleceği ümit olunuyordu. Fakat daha içerlerde muka- | vemetin şiddetli olacağı tahmin olunuyordu. Çünki Anafarta ve Maydosun askerle dolu olduğu, ve o civardaki asker miktarının iki fırka, aşağı yukam 20 bin kişi olduğu bildiriliyordu. Anzak ihraç kıt'ası, üçüncü Avustralya piyade — alayile, bi- rinci sahra topçu bölüğü, üçüncü sahra — hastahane — bölüğünden ibaretti. Bunlar binbaşı Macla- ganın emri altına verilmişti. Mart iptidasmda İngiltereden Mondro- sa gönderilen ve son haftalar içinde ihraç için yetiştirilen as- kerler bunlardı. Böyle az tanımmış bir sahada sahile asker ihracındaki müşkülât şuradan geliyordu. İlk çıkacak kıtaatın işgal edeceği saha hak- kında evvelden keşif yapmak mümkün değildi. Avustralya kıtaatı sahile çıkınca, ihraç noktasının soluna düşen Sarıbayır tepelerinin intizamsızlıği ve sertliği bu müş- külü arttıracaktı. Büyük - rütbeli zabitana on gün evvel, sahil, harp gemisinden gösterilmiş ve kolordu erkânın- dan biri bir tayyare ile ihraç mıntakaları Üüzerinde — uçmuştu. 'Fakat bu istikşafat haricinde istinat edilebilecek yegâne şey eldeki harita idi, birçok nokta- larda bunun da noksan olduğu sabit olmuştu. Sarıbayır — silsilesi, Anafarta köyünden cenubugarbi istikame- tinde fasılasız bir zincir halinda Arıburnanun bir çeyrek mil me- safesine kadar uzanır. Orada üç uzun ve kamburlu kola ayrılır. Bu kollar da ayrıca küçük tepe- cikler ve silsile halinde parçala- narak Arıburnu ile Kabatepe arasında denize — varır. Bu silsilenin — ortasında üzerleri ağaçlarla örtülü ayni boyda bir- takım tepeler vardır: Koca Çimen tepe, Cunk bayırı, K. tepe gibi. Bu üç tepede Çanakkale üzerin- den Boğaza hâkimdir. Bu tepeler Adalardenizi tarafından tabiatin sert yalçınlarile muhafaza edil- miştir. Fakat iç tarafından meyil daha tatlıdır. ve askeri harekâta daha müsaittir. Bu üç tepe de harbin sonraki safhaları üzerinde mühim rol oynamıştır. Fakat burada bizi Cunk bayırile Kabatepeye doğru uzanan eteği alâkadar eder. Bu tepe ve etek-« lerin hiçbiri haritada zikredilmiş | yer Kabatepe | sağını Kaba- 'M, | inen ilk etek- | değildir. a Nihayet piş- tar — kolların ihracı için in- tihap — edilen ile Anzak ara- sındaki kume Tuk sahildi. Bu- , raya — asker 1,600 — metre genişliğinde sahile çıkacak | tepenin bir mil şimaline ve sol kolunu - tepe- lerin — denize - lerine — daya- yacaktı. Kıta- at geniş bir cephe üzerin- den — ilerliye- cek, bu suretle bir düşman ta- arruzuna uğ- ranılırsa — sağ ve sol koldan :=' düşman sarı- | larak hattı;ric» | ati kesilecekti. | Bu ihraç hattının — sol cenahi Cunk ESSGUE bayırına, sağ — cenahinın bir kismı Kabatepeyi — temizliyerek orada top falan bırakmıyacaktı. 400 rakımlı tepede bulunduğu bildirilen topların da bir an evvel zaptedilmesi lâzımdı. Binbaşı Maclagana verilen ta- limatta - ikinci mütcakıben — sahile — çıkarılarak cephenin 9T71 rakımlı tepeye ka- İngîî—teîeîıin ÜÇ ANZAK SİLSİLESİ alayın piştarları | harp sahasının bir haritası dar uzatılması ve sol cenahin oradan balıkçı kulübesine kadar olan sahayı himaye etmesi emre- | dilmişti. Birinci alay da, sahili te- mizlemek için elde ihtiyat olarak bulunacaktı. Yedinci Hint cebel | bataryası sabah erkenden sahile çıkarak piştar kıtaatına iltihak edecekti. TArkası var| - Centilmen Adamı... İktısadi _gııh;n Yüzünden Şîmdi Kaz Ve Ördek Ticaretine Başladı Dünyanın geçirdiği — buhran, denilebilir ki dünyayı ters, pers etti. Dünkü fakir zengin, dünkü zengin de fakir oldu. Bu hal, hemen dünyanın bütün memle- ketlerinde göze çarpıyor. Resmini dercettiğimiz zat ta, vaktile Lon- dranın en şık addedilen adamı idi. Karun kadar zengindi. Ser- veti o kadar çoktu ki çalışmaya lüzum görmez, vaktini zevk ve safa ile geçirirdi. Fakat zamanla elindeki aka- ratından aldığı varidat kendisini geçindirmez oldu. Bunların bir kısmını — satlı, nihayet Lonrada bir dükkân açarak ticarete baş- ladı. Bu dükkânda, kardeşi Lort Çeylismorun - çiftliğinde — yetişen kaz, ördek, tavuk gibi kümes hayvanlarile bu hayvanların yu- murlasını satıyor ve geçinmiye çalışıyor. Son — zamana kadar çalışmıyarak yaşayan ve çalışmı- ya başladığı zaman, ticaretin bi« raz da garipçe tarafından işe koyulan bu İngilizin adı Herbert Heytondur. Mister Herbert Heylon Kardeşi, ailenin büyük evlâdı olduğu için babalarından kalan asalet unvanı ona intikal etmiş, mıya mecbur kalmıştır. İngiliz an'anesi böyledir. — Dilsizler Cemiyetinden; 29/7/933 tarlhinde Cemiyet merke- zinde toplanılacaktır. Umum arkadaş Yarın gelmeleri rica olunur. En Şık Ve bu adam, basit bir isim kullan- | Çünki | Temmuz 28 İngiliz Adliyesi Dayak Cezasını Kabul Etti Cinayet Mahkümlarına Tatbik Edilen Bu Cezadan İyi Neticeler Alınmış Londra, 26 (Hususi) — Za- manın ilcasile olacak, cinat hâdi- seler son seneler zarfında görül- memiş bir Fazlalık arzetmekte- dir. Bu fazlalık, bilhassa son altmış senedenberi nazarı dikkati ebemmiyetle celbedecek bir ma- hiyet almıştır. Uzun seneler İngiliz mahke- melerinde hâkimlik yapan ve mü- şahedelerine istinaden mühim bir kitap yazan hâkim Mak Kardy, bilbassa bu eserinde şu mühim noktayı kaydediyor: — “ İki sene evvel cinal vak'- aların bütün dünyada artmakta olması — dikkatimi — celbetmişti. İstikbalde, bu miktarın daha zi- '| yade artmasından korkulur. En ziyade endişeyi mucip olan nokta, umumiyetle canilerin otuz yaşını aşmamış genç insanlar olmala- rıdır. » Gerek vukuatın verdiği endi- şelerle, gerek muhtelif hâkimlerin ikazile, lngiliı mahkemeleri adli hayatta, iptidai usullerin tekrar ihyasını düşünmektedir. Bu usul bilhassa dayak cezasıdır ve bazı İngiliz hâkimleri tarafından tatbik edilmiye bile başlanmıştır. Hâkimlerin bu noktai nazarını, zabıtanın mütaleası da teyit et- mektedir. Çünki, —zabıta, cinai vak'aların kâfi derece şiddetle cezalandırılmadıklarıa kanatindedir. Son senelerde, bilhassa İn- gilterede, kadınlara karşı tecavüz- ler artınıya başlamıştı. Hâkimler, hapis cezasile beraber dayak atılmasına da hükmetmiye baş- layınca bu nevi cürümlerin ar- ası derhal alınmıştır. Çünkü birçok mahkümların Dayak taraftarı iki Ingiliz hâklın' dayak — yemekten ise üç sene hapis cezası yatmayı tercih et- tikleri görülmüştür. — İngilterede, şimdi, dayak cezası şöyle tatbik ediliyor: Hapishane doktorunun mua- yenesile mahkümun yiyebileceği kırbaç miktarı tesbit olunduktan sonra mahküm, ellerinden ve a- yaklarından madeni bir müsellese bağlanmakta ve vücudü çırılçıp- lak soyulmaktadır. Sonra, dayak atmakta tecrü- be sahibi iki gardiyan mah- kümun yanında mevki almakta- dır. Bunların elinde, yine hu sus! Ssüretle yapılmış İarbaçlar vardır. Bu kırbaçlar, mahkümun vücudünde daimi! surette iz b- rakmıyacak şekilde yapılmışlardır. Bu kamçıların sapları kıs: ve dokuz dillidirler. Herbir dil 91 santim boyundadır. lşınt ve- rilir verilmez, gardiyanlar kırbaç- ları indirmiye başlamaktadırlar. Pek az insan, bu kırbaçların altı- dan fazlasına dayanabilmektedir. Mahküm, dayaktan gonra hasta- haneye nakledilmekte, tedavidem sonra — bakiye kalan — dayağı yemektedir. Bu usul mahkümları çok yıldırmıştır. Garip Bir İlân Uyku - Saatleri | Birkaç gün evvel Londra Berlin ( Hususi ) — Duisburg gazetelerinden birinde şöyle bir | Darülfünunu profesörlerinden ilân çıkmıştır: Ştekman — uzun - senelerdenberi İ Macaristan sefiri Baron İvan Rubido-Ziçi not defterini kaybet- miş —olduğundan — önümüzdeki hafta zarfında nerelere davetli olduğunu hatrlamamaktadır. Se- fir cenapları, kendilerini da- vet edilen yerleri kendisine ha- tırlatılırsa son derece memnun ve müteşekkir kalacaklardır.., Birkaç gün sonra — sefaret kâtibi — hususisi, sefirin davetli olduğu 3 yeri davet edenler ta- rafından telefonla sefir cenapla- rına - bildirilmiş — olduğeunu ilân etmiştir.Fakat selirin not defeteri bulunamamıştır. Müdürlüğünden: 4 — İlkmektepte okunan aylık tediyat esası Üzerine | haftalık olarak tediyesi yapmakta olduğu tetkikat neti- cesinde, insan için uyku uyumıya en müsait saatlerin akşam saat yediden gece saat on bire kadar olduğunu tesbit etmiştir. Pro- fesörün iddiasına göre muntaza- man bu saatlerde uyuyan bir insan sıhhatçe hiçbir şey kay- betmez. Bilâkis çok istifade edebilir. Gece tam on birde kalkan bir adam hafif bir kahvaltı yaptık- tan sonra bilâfasıla ertesi gün akşam saat yediye kadar - çalış- tığı halde hiç yorulmaz. Yalnız yemekleri muntazam saatlerde yemek şarttır. İstanbul Mıntaka San'at Mektebi Talebe kayt ve kabulüne 1 Ağustos 932 pazartesi başlanacak ve 14 Ağustos 832 pazar günü saat 17 de nihayet verilecektir. “ Şartlar ,, | 1 — Leyli meccanilik için İstanbul nüfusunda kayıtlı olmak. 2— İlkmektep mezunu olmak ve 15 yaşından yukarı bulunmamak. 3 — Mektepte talim edilen mesleklerde çalışabilecek sıhhat ve bünyede olduğu mektep doktorumun raporile sabit olmak. derslerden imtihanında, mektebe alınacak talebe adedi arasına girebilmektir. Fazla tafsilât için mektep idaresine müracaat edilmesi. | İstanbul Vilâyeti Defterdarlığından: İktısadI buhran ve muvazene vergileri müstahdemlere vaki bir alınır . yapılacak müsabaka İstihkakların günlük veya bu esası değiştiremez. Binaenaleyh ücret- lerini yevmi veya haftalık olarak alanların bir aylık istihkakları 30 lirayı geçmiyenlerden iktısadi buhran zergisi ve 20 lirayı geç- miyenlerden de muvazene vergisi alınmaz. Defterdarlığa ve Malmüdürlüklerine müracaat edebilirler. Fazla izahat istiyenler