10 S_ıy[ı ÇANAKKALE Meşalemi Yaktım, Sipere Girdim, Etrafı Dinledim Ses Seda Yoktu... Nihayet, müdafaa hatlarını inşada kulla- nildi. İhraç noktalarını demir tellerle örme ameliyesine devam edildi. Birçok yerlerde su kena- rına, Katta bazan su içine tel ör- güler kondu. Fakat tel örgü bul- mak mümkün olmuyordu. Bu sebeple buhçe telleri kullanıldığı bile görüldü. Cenup sahilde İngilir. donanmasının —ateşi yü- zünden bu ameliyeye devam güç oluyordu. Türk menabiine göre, İngilizlerin mütemadiyen V ve W sahillerini bombardıman etmeleri Türklerde buralarının ihraç noktası olarak - seçildiğini kanaati tevlit etmişti. 24 Nisanda Alman Jeneralı müdafaa tertibatının az çok kema- le erdiğini görerek sevinmişti. 25 marttan evvel yalnız iki müda- faa hattı olduğu halde, bugün biribiri arkası sıra beş müdafaa hattı tesis edilmiş bulunuyordu. Leyman Fon Sanders hatira- tında diyor kiz * İngilizler büyük ihraç ame- | liyesine başlamadan, beş hafta | bize müdafaa hazırlığı yapmak müsaadesini verdiler. Bu fasıla en lüzumlu tedbirlerin alınmasına kifayet etti. Bir ay evvel taarruz başlasaydı akıbet vahim olabilirdi. ,, İhraç Başlıyor 25 Nisan sabahı saat altıdan itibaren Geliboludaki Türk ka- rargâhından bir sürü —müstacel telgraflar yağdı. Bu telgraflarda düşmanın karaya asker çıkarmıya başladığı ve bunları diğe kıtaatın takip edeceğinin muhakkak ol- duğu bildirildi. Kabatepede İngiliz harp ve nakliye gemileri Maydosa asker çıkarıyordu. — Arıburnundaki ç- kıntı artık işgal kıtaatının eline geçmiş bulunuyordu. Seddülbahir civarında birçok noktalarda ihraç kıtaatı dokuzuncu Türk - fırkası ile çarpışıyordu, Yarımadanın ce- nDup ucu ağır gemi topları ile dövülüyordu. Boğazların içinde Kumkalede | 3 üncü Türk fırkası Fransızlarla harbe tutuşmuştu. Fransız asker- lerini — sahilöeki himaye ediyordu. Daha cenupta 11 inci Türk fırkasının bulundu- ğu sahada, Fransız harp ve nak- liye gemileri Besika koyuna giri- yordu. Nihayet Saros görfezinde İngi- liz harp ve nakliye gemileri sa- hile yaklaşıyorlardı. Bir taraftan | da gemilerin bombardımanı işi- tiliyordu. Leyman Fon Sanders diyor ki: “ Bana raporu getiren zabitin sararmasından, ihraç ameliyesinin birkaç noktadan birden başlama- | sınin tevlit ettiği endişeyi oku- mak mümkündü. Alman Jenerali, ihracın her noktada ciddi olmadığına emin olmakla beraber, düşmanın hangi noktaya kuvvet verdiğine vâkıf değildi. Onu en ziyade düşündü- ren şey Bulayır berzahının em- niyeti idi. Nitekim — kuvvetinin üçte birini oraya toplamıştı. Gerek kendi, gerek üçüncü kolordu ka- rargâhını buraya yakın bir yere | yapmıştı. Düşman askerinin Bulayıra ç- her gece her fert | harp gemileri | J Askerlerimiz cephane sandığı başında kakarılacağı tahmininde Leyman | Fon Sanders yalnız değildi. Bü: tün asker! münekkitler ayni tah- mini yapıyorlardı. Jeneral Hamiltona da buraya taarruz etmemiye sevkeden şey Türklerin burasını fevkalâde tak- viye ve tahkim etmiş olmaları ihtimali idi. Fakat Türk kuman- danının korkusundan istifade için Bulayır civarında da — nümayiş yapmayı faydalı buldu ve bu hile mavaflıkıyellı netice verdi. Nevyorktan yazılıyor: Ameri- kan daktiloları- nın lidosu den- | mekle maruf ve meşhur. Koney İsland, bir kaza | neticesi çıkan bir yangım müteakıp | bir yığın enkaz haline gelmiştir. Kazanın — vukua geldiği gün, azim ekseriyeti Nev- | yorklu olan 100 bin kişi, Atlas Okyanosunun en güzel — köşesini teşkil eden Ko- ney İsland da banyo yapıyor- du. Yangın, ban- yo yapanlardan | birinin, güneş altında kav gibi kuru bir hale gelmiş bazı kâğıt ve eşya yığıninın üzerine sigara- sını atması neticesi çıkmıştır. | Ateş o kadar suratle genişlemiş- tir ki 200 kadar insan, yangın- dan çıkan — dumanlar arasında kalmış ve yarı boğulmuş birhalde sılhbt imdat heyetleri tarafından Amerika Daktılolarının Lidosu Harap Oldu 'Herkes Mayo Ve Donları İle Sokaklara | Fırlayıp Hayatlarını Kurtardılar | Meşhur Lido yanmadan evvel İ güçlükle hayata iade edilebilmiş- | lerdir. İçlerinden ikisi hâlâ vahim | bir vaziyette bulunuyor. Yangın öyle vâsi bir sahıyı kaplamıştı ki, söndürülmesi için 12 bin itfaiye gönderilmesine lüzum hasıl ol- muştur. Yaralı ve sair tedavi | sahile çıkan İngilizlerin denize SON POSTA Ingiltere Hükümeti tarafından Gazi ©| Hz. no hediye edilen eserin terelimesi. Yazan : Ceneral Oşlande NB va Yarımadanin cenup ve mer- kezinden gelen haberler ciddi ve mühim olduğu gibi, Anadolu sahilinden Leyman Fon Sander- | sin nazarı dikkati berzaha çevril- mişti. Atına binerek ve yanma iki Alman zabiti alarak Bulayır tepelerine çıkmış ve ertesi gün | cızız. eder. HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Muharriri: Sabah Bir Kış_ Gecesi — Heni deyince — yüreğim Onu altı ay içinde on on beş defa görebildim. Fa- kat bu ismi on binlerce defa tekrarladım. O vakit Kadıköyünde Moda- da bir Alman kadının pansiyo- | nunda oturuyordum. Odamın her vaziyeti anlayıncıya kadar orada kalmıştı. Diğer mıntakalardan müstacel | yardım talepleri yapılmasına rağ- men, Alman Jenerali Bulayırdaki | kıtaatın başka yere sevkine mu- | vafakat etmiyordu. Ancak 25 nisan akşamı Bulayırdaki kuvve- tin beş tabura indirilmesine razı olmuş ve buradaki askerin ta- mamen sevkine karar verebi- mek için daha 24 saat geçmesine lüzum hâsıl olmuştu. Filhakika — bellibaşhı - hücum noktalarında bululunan Türk kuv- vetlerine 48 saat takviye kıtaatı gönderilmedi. Halbuki bu takvi- ye kuvvetleri gönderilmiş olsaydı dökülmeleri ihtimali vardı. Bulayır Nümayişi 24 nisan akşamı Saros kör- fezinde buluşmak üzre Trebuki koyundan üç harp gemişi ve iki torpito himayesinde 11 nakliye gemisi Boğaza hareket etmişti. ( Arkasi var ) ihtiyacında bulunanlara acele yar- dım yapmak Üzere de 50 doktorla 15 seyyar hastane) sevkedilmişti, Bu yangın — neticesinde 5000 kişi yersiz kalmıştır. — 100,000 banyo yapan insan, ant bir su- rette genişliyen yangından duye dukları dehşetle Nevyorka doğru firara — başlamışlardır. — İçlerinde elbisesini; kaybederek mayo ve donları ile Nevyork yolunda ko- şan insanlar akınının manzarasi cidden garipti. Maddi zarar tak- riben 5 milyon dolârdır ve Ame- rikada, bu dehşette bir yangın, ilk defa görülmüştür. türlü konforu tamamdı. İhtiyar, | iyi kalpli ve temiz bir ev sahi- bim vardı. Beni evlâdı gibi severdi. O zamanlar çok toydum. Bu- günkü gibi pişkin bir adam | değildim. Bir gün madamla beraber akşam yemeğini yiyorduk. Bu ara bir misafir geldi. Bu, genç ve güzel bir kadındı. Ev sahibem misafiri bana takdim etti: — Matmazel Henil.. Zengin bir Alman ailesinin yanında mü- rebbi imiş.. Onunla tek kelime konuşmadık."Çünkü ben Almanca bilmiyordum. Yalnız bir iki defa gözgöze — geldik. — Heni ka- dar güzel kadın çok gördüm, onun sarı parlak ve kabarık saçları, muntazam vücudu, mavi gözleri, hatta neşesi bir çok ka- dınlarda bulunabilirdi. Fakat onda bambaşka bir cazibe, hâlâ kavrıyamadığım bir sır vardı. Âşık olmak için, uzun uzadıya — konuşmak, görüşmek lâzımdır. derler.. Vallahi yalan.. Bu iş için iki saniye kâfi imiş.. Ben âşık olmuştum. Yani çiledan çıkmış, deli gibi olmuştum. Onu Aancak bizim Madamı ziyarete geldiği zamanlar, on günde on beş günde bir göre- biliyordum. Artık tek tük AlL- mâanca konuşulan şeyleri anlar gibi oluyordum. Madam Fransızca biliyordu, bize tercümanlık ya- pıyordu.. Sarışınlar, esmerlerden hoşlanır derler. Benim bembeyaz dişlerim, kahve rengi tenim, kıvrcık ve parlak siyah saçlarım, Heni'nin nazarlarını birkaç dakika işgal edebiliyordu. O da benimle alâ- | kadardı. Her gün işimden çıkınca er- kenden eve geliyor, onu bekli- yordum. Bir kapı çalınsa, merdi- venleri dörder dörder atlıyarak kapıya koşuyordum. Büyük bir heyecanla kapıyı açıyor, fakat ya sütçü, ya ekmekçi ile karşıla- şıyordum. Ça Çankırıda Bir Tapu Memuru Beraet Kararı Aldı Çankırı (Hususi) — Geçenlerde rüşvet cürmile şehrimiz ÂAğırceza mahkemesine verilen Ilgaz Tapu memuru Ziya Bey hakkındaki iddia sübut bulmamış ve mahke- me maznun hakkında beract ka- rarı vermiştir. *« Sebze bolluğu — Şehri- mizde sebze ve meyva günden güne bollaşmaktadır. Şimdi bu- rada kayısının okkası beş kuruşa, taze hiyar kırk paraya satıliyor. 34 Spor — Çankırı spor klü- bünün yakında Kırıkkaleye gide- rek bir maç yapacağı söylenmek- tedir. x4 Tren — Çankırı treninin yakında Kayseri - Sıvas trenile birleşmeden doğrudan doğruya Ankaraya seferler yapacağı haber alınmaktadır. — K. K. MEMLEKET. I | | | İ O bize pek seyrek geliyordu. Ben daimi bir intizar hâlinde onu her gün, her saat, her da- kika bekliyordum. Günlerim bek- lemekle geçiyordu. Bütün mevcudiyetim, manevi- yatım, herşeyim sarşılmıştı, çılgın gibi idim, Belki modanın şiir dolu sahilleri, belki ilk gençli- ğim, belki Heni'nin ihtişamı, beni bu hale koymuştu. Heni ile belki ruhlarımız an- laşmıştı. Fakat biribirimizle iki ciddi arkadaş vaziyetinde idik. Onu son defa gördüğüm akşamı hiç unutamam. Dondurucu bir kış akşamı, kısa kürkünü sırtına geçirmiş, bize gelmişti, yalnızdı. Yanında Şnayder ismindeki kurt küpeğin- den başka kimse yoktu, oturduk, konuştuk, şakalaştık. Çay içtik.. Saat 12 olmuştu, gitmek isti- yordu. Fakat kar buram buram yıîıyordu. Karın dinmesini bek- ledi. Bir saat daha oturdu, hava durulmuştu. Vakit te bir haylı ilerlemişti. — Affiderzeyn! dedi. Gidi- yordu. Onu gecenin bu saatinde yalnız bırakmak istemedim. Hem bu büyük fırsatı da kaçırmamalı idim. — Sizi evinize kadar götü- reyim! dedim. Gayet tabil kar- şıladı. ve kabul etti. Modanın her tarafi bembeyaz- dı, Bedir halindeki ay suda servü siminler yapıyor, kar zerrelerini parıldatıyordu, yollar ıssızdı, de- nizin hışıltısı, ayaklarımızın al- tında karların gıcırtısı ve kalbi- min hafif gümbürtüsünden başka bir ses duyulmıyordu. Tabiatın bizim için hazırladığı bu nefis dekor içinde yanyana İlerliyor« duk. Hayatımda fevkalâde mem- nundum. Yüzümüzü kırbaçlıyan dondurucu rüzgârla göğsümü şi- şirip —indiriyordum, bir kelime ile: Mes'uttum... Hiç konuşmuyorduk. Şnayder neşe ile sağa sola koşuyordu. Hafif bir yokuş inivorduk. Bir- denbire ayağı kaydı. vuvarlandı. Nasıl oldu bilmiyorum. Ben de düştüm. Şimdi Heni, parlak gözlerile bana bakıyordu. Karşıda ay sırı- tıyor, Şnayder, sık sık — nefes alıyordu. Ben, mesuttum... HABERLERİ Malatyada Üç Memur İhtisas Mah- kemesine Verildi Malatya (Hususi) — Kale na- hiyesi müdürü Nuri Beyle kara- kol kumandanı Mustafa va koru- cu Reşit Efendiler kaçakçılık cürmile yakalanarak İhtisas Mah- kemesine verilmişlerdir. Ayni za- manda — karakol kumandanının zabıt varakasındaki tarihi tahrif ettiği de iddia olunmaktadır. Bu meraklı muhakeme 27 temmuza kalmıştır. İhtisas mahkemesinin faaliyeti neticesinde bu havalide kaçakçılık kalmamış gibidir. t M. İzmir Hapishanesi İzmir,(Hususi) — Eski muallim mektebi binasının hapishane ola- rak ittihaz edileceği baber alı- nıyor.