Memleket Manzaraları Bursa Kaplıcaları -i- Bursa ( Hususi ) — Tabiatin zenginliği — bazı memleketlerin abalisini tembel — yapmaktadır. Basit ve tabil ihtiyaçlar kolaylıkla temin — ediliyor. — Yorulmaksızın geçinebilmek mümkün oluyor. Bu suretle çalışma ve uğraşınanın yaradıcı kuvveti kayboluyor. Vaktile bazı şehirlerimiz gibi Bursa da böyle idi, Fışkıran sıcak sular, şifal hassaları; soğuk sular, emyeşil tabiati vücuda getirdi. tlerine deva arıyan bastalar geliyor. Sebze ve meyva sevkiyatı yapılıyor, ipekböceği yetiştiriliyor, fabrikalar işliyor, kumaş ve havlu dokunuyordu. Bütün bu güzellik ve tabii servetler Bursada yine mevcut- tur. Fakat yalnız bunlardan ba- zıları insanların bügönkü iktısadi ve medeni şerait va ihtiyaçlarına cevap vermeğe kifayet etmiyor- lar. Bursa halkından bir kısmı içi para dolu bir kasanın üstünde oturmuş bir adam gibidir. Mev- cut parayı işlelip para kazanma- sını bilmiyorlar. Bursa, taribi abideleri, tabii Özelliği ve şifalı kaplıcalarile p bekliyen, oturup uyukla- yan vaziyetledir. Ne kıymetli abi- deleri göstermek ve anlatınak için bir teşebbüs, ne tabialin verdiği bu güzelliği seyrettirmek için bir bareket ve ne de; — Kaplıcaların şifabahş has- salarından istifade ediniz! diyen bir ses yoktur. Zarif Bursa bü- tün güzellikleri içinde yapyalnız kalmış gibidir. Bütün bu yalnızlığa küçük bir çare bülmak maksadile Bursa kaplıca, otel ve hancıları birle- erek bir cemiyet yapmışlardır. lu cemiyet, tedavi ve şifaya muhtaç hastaları Bursaya getir- miye çalışacaktır. Cemiyet, bu işte vakıâ biraz geç kalmıştır. Yanında Yalova gibi bir refiki, Bulgaristan gibi kuvvetli bir rakibi vardır. Yalova; yakınlığı, vesaiti ve reklâmları İle Bursayı hayliden hayliye rağ- betten düşürmüştür. Bulgaristan; ucuzluğu, kolaylığı ve tecessisü tahrik eden propagandasının kuv- vetile halkı celp ve cezbetmektedir. Yalova kaplıcaları, Bulgaristanın sıcak su banyoları müşteri davet etmek bar bar bağırırken Bursa ayudu. Yarının kendisine neler getireceğini düşünmedi ve etra- fında uğuldıyan gürültüyü duay- madı. Fakat neresinden dönülür- se kâr olduğuna göre ilk adımın bu suüretle atılması da bir iş sayılmak lâzımdır. Barsa kaplıca, otel ve hamam- cıları bu sene çok sıkıntı çeki- yorlar. Her sene bu zamanlarda yıpuıldırı alış — ve ;Jı: işin ancal yarısını — yapmışlardır. Vakıâ — iktısadi -muvazenesizliği biliyorlar amıma bunun *6 50 de- recesine varacağını kat'iyyen tah- min üşlerdi. , han ve kaplıcaların kiraları yine o kiralar ve belki de fazla. Vergileri ve masrafları şüphe yok ki geçen senekinden çok olduğu halde varidatın birdenbire düşmesi ken- dilerini intibaha davel etmiştir. Bu cemiyet azası henüz kütle halinde yaşamıya — alışmamıştır. şe başlar başlamaz da faide beklemeleri doğru olmaz. Fakat faidenin süratle elde edilememe- sinden meyus olmıya lüzum yok- tur. Yavaş Yavaş bugünkü rağ- betsiz vaziyete düşen kaplıcalar, bittabi mütemadi ve muhtelif vesaite müracaat ederek kurta- rlabilecektir. Cemiyetin mevcudu 60 kişidir. İsanbuldan getirilea otelciler ni- zamnamesini nazarı dikkate alarak Bursanın husygiyetlerine göre ye- | Saffet | Ibrahim (Bosna), MEMLEKRET SON POSTA HABERLERİ Afyonda Belediye Ve Ziraat Ziraat İdaresi, Çiftçileri Daima Güzel Afyonkarabi- sar ( Hususl ) — Türk - coğrafya- sında İsmi bi- rinci sırada bı- kınan bu şehir, Anadolu demir- yolu — Üzerinde iktısadi bir var« bktır. Ben Ak yonu, bir elini Eskişehire, öte- kini de Konya- ya uzatmış, bu suüretle üç mü- him merkezi birleştirmiş — vefalı bir benzetirim. Geçen mektubumda Vali Fev- zi Beyden bu güzel vilâyetimiz hakkında aldığım izahatı bildir- miştim, Bu mektubumda da Be- lediye Reisi Hüseyin Haşim Be- yin sözlerini yazıyorum. Hüseyin Haşim Bey bana şunları söyledi: “— Şehrin imarı hususunda muntazam bir programla çalışıyo- ruz. Bu seneki bütçemizin masraf kısmına tanzifat işleri için (18) bin, tenvirat için de (8) bin İira koyduk. Şehrimizde umumi ser- mayesi 102 bin lira olan bir su şirketi vardır. Bu sermayeden (30) bin lirası — Belediyenin, (35) bin lirası Husust Muha- sebenin, ( 10 ) bin Hrası Evkafın dosta Merzifonda Spor İşleri Durgun Gidiyor Merzifon ( Husust | — Kasa- bamız, şark kasabalarının ba- vası, suları oldukça güzelidir. Halk - çiftçilikle meşgul ve çok çalışkandır. Fakat — gençlerimiz spor işlerile hiç uğraşmıyorlar. Burada spor — faaliyeti — ola- rak ortamektep — talebelerinden bir. — kısmının — hareketlerinden başka — bir şey göremersiniz. Yaz tatili münasebetile buraya gelen bir kısım askeri lise tale- belerile ortamektep talebesi ara- sında bir futbol maçı yapıldı. Mü- sabaka çok güzel oldu ve seyirciler tarafından uzun — uzadıya alkış- landı. Neticede Askeri Lise ta- kımı bir gole karşı 2 gölle ga- lip geldi. M T —- - -- T Cemiyetin idare heyeli şunlardır: Rcis: Hüseyin (Çekirgepalas), R. vekili Raif (Adapalas), Mut-- sip: Hayri (Haydarpaşa), vez e- dar: Hamdi (Hüsnügüz.!), kâtip : (Mehmetpaşa), aza: Os- man Derviş (Sıhhat), İsmail (Şeref) Hacı Şuayip (Osmaniye), Hamdi (Osman bey) Efendilerdir. Cemiyetin teşekkülü bugünkü şerait içinde kaldığı müddetçe maalesef iş görebileceğine delil addedilemez. Cemiyetin memle- ketçilik noktai mazarından bir ni bir nizamnathe yapılmaktadır. ı mürşide ihtiyacı vardır. Şimdilik : |Karamanda Öğütlerle İkaz Ediyor * Afyonun umumi manzarası (Köşede : Belediye Ralsi Hüseyin Haşim Bay) ve mütebakisi de halkındır. Şir- ketle imzaladığımız — mukavele, su ibtiyacının tamamile teminini emretmektedir. Fakat şirket, bunu yapama- dığı için bütün hisseleri Belediye narama almıya karar verdik. Bu seneki bütçe ile bu kararı tat- bik edeceğiz.,, Belediye Reisinden ayrıldık- tan sonra ziraatçilerin babası değil, dedesi olan vilâyet Ziraat Müdürü Ahmet Beyi ziyaret et- tim. Ahmet B. beni yanma ala- rak fidanlıkları gezdirdi. Diyebilirim ki bu fidanlıklar Garbi Anadoluda nadir değil enderdir. Fidanlıktaki bütün te- sisatın zevk sahibi bir elin me- bareti eseri olduğu ilk bakışta görülüyor. Bütün ağaç'ar ve Ame- Ucuzluk K raman ( Hususi ) — Geçen sene kazamız meyva bolluğu için- de yüzüyordu. Fakat bu sene meyva ağaçlarım soğuk varduğum- dan meyva çok azdır.Bu sebeple meyva - ihtiyacımız kasmen hariç- ten temin ediliyor. Bununla bera- ber, bayat çok ucuzdur. Yumurta yirmi beş paraya, buz gibi koyun eti yirmi beş kuruşa, bir davar altınış beş kuruşa, elma, kayısı beş, yağ altmış beş, peynir yîrînî kuîışıy ?atılmaktııî?r. ıîleuyrıdı içtimaf hayat oldukça yüksektir. Çarşının ortasında bir. park olduğa gibi, Zabit Yurdu, İdman Yurcu gibi Faydalı teşekküller vardır. Bahçelerde gece safeları ta- rihin Lâle devrini hatırlatmaktadır. Bilhassa cuma ve pazartesi geceleri bütün aileler, çocuk- larile hoş vakitler geçirirler. Bele- diyenin getirdiği radyo da işimize yarıyor. Artık davul ve zurna çalın- miyor, Yalmız, kasabamın çok mühim iki eksiği vardır: Elektrik, sinema, Size diyebilirim ki, bura kadınları diğer büyük vilâyet kadınları kadar yüksektirler,—ÂL.T. e L elinden tutulmak ve yürüyeceği yolu ona göstermek lâzımdır. Azası — içinde — çalışacak, hat- ta diğerlerinin yükünü omu- zuna alarak uğraşacak faal kim- seler vardır. Fakat bunların ye- tişmesi, yetişlirilmesi icap eder. Bu iş te esnaf cemiyetlerile alâka- dar olan Belediyeye aittir. Oku- muş, tecrübeli ve faal Belediye reisi bununla meşgul - olacağınmı vadetmiştir. — Halil Lâtfi rikan asma f- danlıkları aarih Tâvhalarla ayrı- mış, bu levhala- rın Üzerine hep- sinin cinsleri ya- zılmıştır. Burada en zi- yade ehemmiyet verilen kısım A- masya elmalarıyla Amerikan asma- larıdır. Fidanlık- taki — Amerikan asmalarının kol- leksiyonu bir şa- beserdir. Afyon havalisi filokse- ralıdır. Bu sebeple Ziraat Müdürlüğü bütün mesaisini bu — başereye karşı mücadele noktasında teksif etmiştir. Ayrıca İstasyon bulva- rındaki çocuk buhçesinde yetiş- tirilen ağaçlar da çok mükem- meldir. Ahmet Bey vaktini biç boş geçirmemiş, bilhassa çiftçileri ikaz bususunda çak ciddi mesai sarfetmişlir. Ahmet Beyin çiftçilere öğüt olmak üzere yazdığı risaleler, bu sahadaki hizmetinin en büyük şahitleridir. Hulâsa, Afyon gün geçtikçe güzelleşmekte ve Garbi Anadolunun en şirin bir beldesi balini almaktadır. Esasen coğrafi vaziyeti de buna çok müsaittir. A C Aliiyğle Karpuzun Okkası Kırk Paraya Alâiye, (Hususi) — Temmuz girinceye kadar havalar serin gidiyordu. Fakat bu ayın ilk haftasında müthiş — yakıcı sıcaklar başladı. Kasabada bazı kimseler havaların serinliğinden yaylâya — bile — çıkmamışlardı. Fakat sıcakların dehşeti - üze- rine şimdi herkes yaylâ yolunu totmuştur. —Burada sıcakların sı- kıntısını yalnız memurlar — çeker. Çünkü bunlar vazife — dolayısile yaylâya çıkamazlar. Bu kasabada kalan herkes i denize atar ve bol bol J Esasen bizim kasabanın bütün sa- hilleri eşi bulunmaz bir plâjdır. Burada buz fabrikası yoktur. Buz ihtiyacımızı yaylâlardan geti- rilen tabil kar ile tatmin ediyo- ruz, estiği zaman her taraf cayır cayır yanar. Bu ra- manlarda herkes meltem rüzgü- rını dört gözle bekler. Bu sene yağmur az yağdığı halde meyva ve sebze hem bol, hem çok ucuzdur. Kavun ve karpuzun ok- kası bir kuruşa satıhyor. —M.A. Çocuğunu Öldürdü Balıkesire merbut - İvrindide bir facia olmuştur. İvrindinin Patlak köyünden Çolak Ali iş- minde birisi üveyoğlu Caferi ağır sürette — yaralamış, — çocukcağız hastahaneye — kaldırıldığı -sırada ölmüştür. Katil üveybaba yaka- lanmıştır. Tariht Fıkra — | Tepedelenli Gibi! Köprüye yanaşan vapurlardan çıkış, ibretli bir manzaradır. Bu manzaranın seyircilerde uyandır racağı intiba, şüphe yok ki, mi zaca göre lahavvül eder. Kimi, © dar ve çok dar koridorlardan karıca adımile süzülüşü, yorgun bir suyun meftur akışma benze- tir. Kimi o manzarada, vaktin makit olmaktan çıkıp kıymetsiz ğgini sezer. Kimi de Seyrise- fain idaresinin, Şirketi Hayriye- nin, Haliç kumpanyasının bilet-« lerden ziyade vücutlerde konitrol =ğıu ve müşterileri girip çe en saydığına zahip olur! Dün bir erkadaşla bu mevzu Gzerine konuşuyorduk. O, alacalı bir şerit gibi akıp giden yolcu ları dikkatli dikkatli süzerek gü- Den, dedi, T pedelenli Ali — Ben, dedi, Te mli Pş. gibi hareket ediyorum. — Anlamadım. — Anlatayım: Ali Pş. bir gün, Bç adamın bir hendek kenarında çalıştıklarını görür. Bir müddet #yrettikten sonra onların birer birer hendeği atlamalarına emir verir. İşçiler, Derebeyinin emrini yerine getirirler, öbür tarafa sıçrare lar. Paşa, bu sefer içlerinden birini yanma çağırır. “ Kaç lira paran var?,, der. Herif: “Aman efendim, param olsa böyle didinir miyim?; cevabın: yıpış!îrır. Paşa, ıdaşrıulı- rıma işaret eder, herifi soydurur ve elinin üzerine sarılı bir kemer buldurur. Kemer tıklım — tıklım altın dolu!.. İşçi süklüm püklüm kıvranırken Paşa, sopa gelirtlirir, altın dolu kemer — sahibini döv- dürmiye başlar ve nihayet onum bir cinayet işliyerek bu altınları elde ettiğini meydana çıkarır! Yanında bulunanlar, Ali Pa- şanın bu keskin ferasetini hay- retle alkışlarlarken o, izahat ve karken bu adamın isteksizliği gözüme çarpt.. im ve i a emir ver- dim. İkisi, tereddütsüz sıçradılar, Fakat bu, tehlikeye uğramaktan korkar gibi gi çe Düşllıı e atladı. Ça an röımııck v(ğ l?ı.ıil bir ..Iİ likeden çekinmek, ancak paralı adamlara yakışır. Bu sebeple kendisini sıkıştırdım ve parasile beraber cinayetini de meydana Ben bu fıkrayı — dinledikten sonra arkadaşıma sordum: — Va şlarile bu hikâye pur çıkı: Ş l mi — Paralı adamlar, mutlaka beşuş olurlar. Ben de o beşaşeti arıyorum. Dayanamadım : — İşte, dedim, kaldın tatarağası! şimdi yaya eeei Kırkağaçta Bağcılara Ve Tütüncülere Kredi Temin Edildi Kırkağaç, (Hususi) — Her sene olduğu gibi bu sene de Akhisar Tütüncüler Bankasının Kırkağaç şubesi tarafından tü tüncü ve bağcılara kredi açılma” sına karar verilmiştir. Banka tütüncülere, dönüd başına on lira verecektir. Bu para Üüç taksitte ödenecektir Kasabamızın yetişlirdiği meşhuf kokulu tütünler bu sene çok ne” fitsir. — A, Memlekt Haberlıe_ Buradabitmedi. Lütfen Gınd sayfada okuyunuz. Gelene dit n a aei a Öi S DNd ZZ eee DAĞ ee aei ee l a