Te Ğİ TÇT ĞA T F Ç TT “SON POSTA TİMURLENK Fakât Bu Adam, Dünkü Kısmın » Hutâsası Timur Hindistan wefekin- başla- mak üzeredir. Hududa er- ee kişilik bir ordu vtep. ouştır, Şimdi zırhlı süvgyüjesiniş başında, Hindistanı Orta Asyadan koca nehrin köprüsünü geçecek- tir. Enket köprünün üzerinde çıp- ayıran lak bir Hintli vardır, bülün or- duyu tek paşına durdurmak İsti- yormuş gibi, hareketsiz. bekle- mektedir. “ Timur , kızmıştır, ba âdama uzaktan bir ok fırlatmıştır. Fakat meşbur nişancılığına rağmen vu- ramamıştır. Müteakıp teşebbüsler de neticesiz kalmıştır. O zaman emretmiş: — Bütün ordu bu adamı oka tut- #un, demiştir. Ordu adamı ok yıgınıınını tut- muştur. Fakat bu adam yine vu- rülmamış, nihayet kendi arzusile nebre atlamış, yüzmiye başlamış- tır. Kaçıyor zannetmeyiniz: Bilâ- kiz Timur ordusunun bulunduğu #ahile doğru gelmektedir. * Ordu evvelce edindiği kana- ati iman haline getirmişti. Bir türlü vurulmıyan gölgenin mutla- İm *e mutlaka mucizevi bir hü- viyet taşıdığına hükmolunuyordu. Timur, nişanda isabetsizlik iti- barile, ordunun kendisile hemhal eoluşundan memnundu. Yüz bin Usta atıcının müşterek bir atışı vağmen tek bir hedefi yıkama- maları, çehresine yapışan kızar- tıyı - siliyordu, gururuna açılan yarayı kapıyordu. Maamafih, meçhul adamı vur- mak keyfiyeti artık ehemmiyetini kaybetmiş gibiydi. Çünkü o, yü- zerek orduya doğru geliyordu. Kendisini öldürmek - istiyenlerin yanınâ yine kendi ayağile gelmi- ye savaşan bu adam, acaba bir deli mi idi? Onun köprü başına dikilmesi bir cür'et, — vurulmayışı bir harika ve suya atılıp karşıya geçmiye çalışması ise bir garibe idi. Niçin köprüyü geçmiyordu da nehri kucaklamayı tercih ediyor- du? Ordu, bu garabeti tahlile lüzüm görmüyordu. Fakat Timur, ek yağmurundan kurtulan haya- letin suyu köprüye tercih edişin- deki sebebi sezmişli. Meçhul adam, muhakkak ki, ok — yaylı- ından suya atılmak suretile kur- muştu ve ikinci bir — yaylıma » ramamak için de beri tarafa : çer görünmek yolunu tutmuş- t O halde bu adamda birsır vardı ve bu sır, ordunun nehri geçme hareketile alâkadar-olmâk lâzım gelirdi. ö üün Timur, bu mülâhaza Üzerine saoğukkanlılığını topladı. At üstün- de, meçbul yüzgecin ilerleyişini seyre daldı. Bütün ordu da ayni şeyi yapıyordu. Süvariler, atları- mın dizginlerini boyunlarına bıra- karak, piyadeler, omuzlarını kar- gilarına — dayıyarak — “vurulmak şanından olmuyan,, adamı gözle- rile — alkışlıyorlardı. - Köprünün Göbür ucunda İken cılız ve silik bir gölgeyi andıran adam, suyun İçinde kara ve ince bir dal inti- bar veriyordu. Lâkin bu kara ve kuru dal, kavi ve kıvraktı. Suyun dılıılı akışını hayrete değer bir kolaylıkla yeniyordu, her - kulaç » B b H £ Ü Timurun eski bır minyatürden alınmış hakiki resimlerinden biri vuruşta suyun geniş bir parçasını geriye atıyordu. Nihayet beri yakaya, yüz bin askerin sık bir orman kesafetile biriktiği yere geldi, bir balık hafifliğile karaya atıldı, kısa çok kısa bir lâhza etrafına bakındık- tan sonra sağa kıvrıldı. Timurun yanına doğru yürümiye koyuldu. Kimse, hiçbir. kimse onun kudretli emire yanaşmasına mü- manaât etmiyordu. Hatta büyle bir şeyi hatırlıyan yoktu. Timurun oklarına göğsünü geren ve yüz bin okun önünden diri olarak çıkan, en yüzgeç atlar için bile tehlikeli görünen coşkun suyu bir hamlede geçen bu adam, Hint topraklarının yegâne sahibi ve milyonlarca halkın şerefli — bir mümessili gibi orduya hürmet telkin ediyordu. Bizzat Timur onun — sellemehüsselânm — kendi yanına gelmesini — tabit — bulu- yordu. Başlarından taçlarını al- dığı veya başlarına *taç koy- duğu hükümdarların hiçbiri bu cılız adam kadar kendini şa- şırtmamış ve düşündürmemişti. Sı- | kılmasa, ordudan utanmasa, atın- dan inecek ve sudan çıkan ıslak adamı hürmetle karşılıyacaktı. Bunu yapmadı, fakat büyük bir merak ve dikkat ile cesur yolcuyu — bekledi. O, çıplak, tamamen çıplak bir Hintli idi. Saçları, esmer omuzlarını örtüyor- | du. Gür ve siyah sakalı, çamura | bulanmış gibi yumak yumak kir içinde idi. Et namma bir zerreye bile malik görünmüyordu. Bir deri ve bir kemikti. Kaburgasının — bütün hatları daha — uzaktan — sayılabiliyordu. Tam bir iskeletti. — Üstünde Hintlilerin — Languta — dedikleri bir örtü vardı. Bu yırtık paçav- ra, göbeğile dizkapağı arasında gülünç bir perde vazifesi görü- yordu. En garibi, iki kolunda ve göğsünün tam ortasında üç ok bulunması idi. Bunlar, Timu- run attığı oklardı çivyi gibi çıplak adamın etsiz teninde sallanıyorlardı. Lâkin bu etsiz vücut, bu çıplak iskelet, hiç te mezardan kalkan bir ölü hissi vermiyordu. Yürüyüşünde — imrendirici — bir salâbet vardı. Sanki © etsiz ayaklar, — demirden — yapılmıştı. O birer birer sayılan kaburga kemikleri, — çeliktendi. — Zaten ve iri birer | Etsiz Bir Vücut, Çıplak Bir İskelet, Mezardan Kalkan Korkunç Bir Ölü!.. Bu Ganp Mahlük Kimdir? | bedenine yapışıp kalan oklar da | bu lâgar görünen vücudun pek mukavemetli bir hamurdan yapı- dığını feci bir belâgatle ifham edip duruyordu. Maamafih onun en büyük hu- susiyeti gözlerindeydi. Bu koyu esmer çehrede o bir çift göz, bir dilim gecenin üzerine yapıştı- rilmiş iki kuvvetli yıldızı andır- yordu. Şukadar ki bu yıldızlar, manasız bir ışık dökmüyorlardı, kudretli bir ruhun alevlerini taşı- yorlardı. Çıplak Hintli, Timurun yanına gelince durdu ve Semerkant leh- çesine yakın güzel bir türkçe Ne şu sözleri söyledi: — Bu suya Sint derler, tekin değildir! Timur, ne güldü, ne kızdı. Vaziyetini bozmadan cevap verdi: — Bunu gsöylemek için mi yanıma geldin. Başka bir bildi- — Senden büyük olan Cen- giz, buraya kadar geldi, geri döndü. Çünkü Sint — suyunun kendisini çiğniyenleri affetmiye- ceğini biliyordu ! — Cengizden evvel ve sonra geçenler var. Onları sen unutmuş olsan bile su unutmaz, bizi de hoş görür, — Geçtiler, fakat rahat yüzü görmediler. İskender, — “Sint,, | incitmese, Hint topraklarını kir- letmese genç yaşında ölmezdi. (Arkası var) Zayi — Tatbik mübürümü zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan gekisi- nin hükmü yoktur. Pangaltı Poyraz sokak Oknikyan apar- tımanı No. 23; Fatma MAZON MEYVA TUZU Kolay bir Hazım temin eder. mide ve barsakları temizler. Basuru kökünden kesor. Lezzeti 1âtif zevkle içilebilir bir gazoz suyu- dur. Mazon ismine dikkat ediniz. Büyük şişesi 100 kunuş. Deposu: İş Bankası arkastında Mazon Botton cera deposudur, ğin, başka bir diyeceğin yok mu? | Satılık Su Boruları Üç parmak genişliğinde, pek az kulla- mlmış ve ehven flatla 178 metrt vu boruları satılıyor. Talip olanların Balırköy İstanbul enddesinde 48-2 No, kasap İstefo Banust İfendiye müracaat. SON POSTA Yevmi, Siyasi, Havadis gazeteni ve Halk 6 Istanbul: Eski ııpuyı Çatalçeşme sokağı 25 'Telefon — İslanbul - 20203 Posta kutusu: İstanbul - T4i Telgraf: İstanbul SON POSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE — 1400 Kr. 150 » 400 » 150 » idare : Ecnebi Kr. 1400 4 800 » 800 » 1 Sene 6 Ay 8 » » Gelen evrak getl verilmez. Hânlardan — mes'uliyet Aalınmaz cevap İçin moktuplara © kuruşluğ Pul ilâves! lâzımdır. Adres değiştirilmesi (20) kuruştar. 28 inci İlk;ektepte Güzel Bir Sergi Açıldı Çocuklarımızın sergisinden bir köşe Kocamustafapaşadaki 28 inci İlkmektepte güzel bir talebe sergisi açılmıştır. Sergide o mıntakadaki bütün İlkmekteplere devam eden talebenin bir sene zarfında kendi el emeklerile vücude getirdikleri iş- ler teşhir olunuyor. Talebeler tarafından yapılan resimler, elişleri, deri, tahta ve çamur işleri serginin muhtelif köşelerine serpiştirilmiş, güzel bir meşher vücude getirilmiştir. Pazartesi günü açılan bu sergiyi hergün yüzlerce kişi ziyaret etmekte, bilâistisna herkes ser- gideki talebe eserlerini beğenmekte, takdir etmektedir. Çocuklarımız bilhassa elişlerinde büyük bir meharet göstermişlerdir. Sergi bu ayin sonuna kadar açık bulunacak, istiyenler ziyaret edeceklerdir, —tale- beleri ve muallimlerini tebrik ederiz. Resminizi Bize Gönderiniz, * * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... 52 Osman B.: — Ağırbaşlıdır. Sa kulmaz, şahsi- toğrafının dercini - istemiyor ) imti- yetini - küçük zamperverdir. Elbise ve — eşyasını düşürecek ha- büsnü istimal eder. Tasarula ria- reketlerden, ku- yetkârdır. Para işlerinde — dikkatli surlarının — şü> ve ihtiyatkâr olur. Çok kimse yuundan endi- ; ile tanışmaz, çabuk ahbap ve şe eder. Ka v dın ve 1evg lâubali olmaz, cesurete ve müras deleye tevakkuf eden işlerde mi- vaffak olamaz, canının kıymetini | fazla bilir. Mes'uliyetten hâdiselerine lâkayt kalmaz, hususiyetlerini fazla işaa etmez, kapalı kalmak ister. | endişe eder. Herkese kolay kolay bağlanmaz, B itimadım israf etmez. 48 M.S.He: (Fotoğrafının der- z cini istemiyor. ) Hassas ve hayak- BiÇAN Üşydür Bit Zaki, — çakicı | FOT SÜCE ANLlRİN Çü M Y legelidir. teheyyiç olur. Sevgi mesailinde Ark adaşlarına kıskanç ve hırçındır. Söz altında muziplik eder, kalmaz, 9ıklı4ğı sever, moda cere- sözleri batınaz, yanlarına tâbi olur, dilerse elim kafasını yora: | den her iş gelir, eşyasından ça- cak — meşgale buk bıkar, cömertliğe mütema- lerden çabuk yildir. sıkılır, — oturü: cu ve muayyen işlerden hazzet. mez. Eğlence- yi sever. Fotoğraf Tahlil! Kuponuna 11 inciSayfamızda bulacaksın x. Türkiye Ziraat Ban- kasından: Ziraat Bankası Müfettiş namzetliği için 20 temmuz 1932 çarşam- ba günü sabahı Ankara ve İstanbul Ziraat Bankalarında bir mü- / sabaka imtihanı açılacaktır. İşbu -tahrirl imtihanı kazananlar Ankarada yapılacak şifahi bir imtihana tâbi tutulacak ve bunda da ihrazı ehliyet eyliyenlerden altı Müfettiş namzedi alınacaktır. Mü- sabakaya iştirak edeceklerin Mülkiye Mektebi, Hukuk veya İktısat Fakültesi veya Ulümu Âliye Ticariye mektebi mezunu veyahut son sınıf müdavimi olması lâz:mdır. Diğer Fakülte veya Yüksek Mek- tep mezunlarının müsabakaya iştirak eyliyebilmeleri için en az iki sene mali müesseselerde çalışmış olmaları şarttır. İmtihan programı ve şeraiti saireyi kavi matbu Ankara, İs- tanbul ve İzmir Ziraat Bankalarından tedarik ed - Talipler bu matbuada yazılı fotoğraf ve vesikaları bi taba leffen Anka- rada Ziraat Bankası Te'tiş Heyeti Mi yet 14.7.032 x akşamına kadar bizrat vermek veya gü mek sürelile müraccal etmiş bulunmalıdırlar, 50 Ali Bekir Efendi: ( Talebe l j 5 4 * t 4 4 e a adai KİT ae a çi