' y Pa TÇT ON RRT ÇTŞE KNŞT E T AT Sayfa 4 Tarihi Fıkra Test Ve Testi! Yeni terbiye ve tedris cere- yanları, memleketimize çeşit çeşit nazariyeler değil, birçok kelime- ler getirdi. Mukabilleri buluna- madığı İçin aynen dilimize mal edilen bu kelimelerden biri de * Test ,, tir. Bazan muayene, ba- zan tecrübe diye tercüme olunan bu kelime, yirmi gündenberi ilk- mektep çocuklarının da ağzında dolaşıyor. Çünki Maarif Müdür- lüğü o mektepleri de “ Test ,, e bağladı ! Çocuklar, şüphe yok ki, ilkin * Test ,, ten testiye intikal et- mişlerdir. Yalmız çocuklar mı ya? Birçok babalar ve tahsil görmüş anneler de testin öyle bir nesne | ile münasebetini tevehhüm etmek- ten geri kalmamışlardır. Nitekim, mülkiye mezunu bir zat, test için | çocuğunun başka bir mektebe çağrıldığını hekâye ederken şu sözleri söyledi: — Test! Birdenbire anlama- dım, Oğluma da cehlimi anlat- mak istemediğim — için kızardım. * Hâ, evet, iyi birşeydir ,, falan deyip yavaşça kütüphaneye ya- naştım. Lügate baktım. Mafiş! Lârusu açtım, lâtince “ testum ,, dan alınma bir “ teste ,, buldum amma bunun da terbiye ve ted- | ris ile alâkasını keşfedemedii Halbuki oğlan başımdan ayrıl: yor, mutlaka — izahat Onu meraktan, kendimi hicaptan kurtarmak için kafamı zorladım. Hatırıma tarihi bir fıkra geldi. *“Oğlum, dedim, vaktile âlim, fazıl, filozof bir zat vardı. Adına İbnülcuzi derlerdi.. Ona birkaç adam gelerek sordular: Henüz kullanılmıyan bir testinin içine ilk defa su konulunca bir ses çıkar, sebebi nedir?. Filozof ce- vap verdi: Testi ateşte pişirile- | rek o hale getirilmiştir.. Soğuk suyu görünce firinda — yandığı demleri hatırlayıp inliyor, işitilen © iniltidir!.. İşte “test, dediğin de bu sual ve cevap gibi im- tihanımsı bir şey olacak. Fil- hakika —iyi — bulmuşum. — Oğ- lum, testleri görüp anladıktan sonra eve gelince boynuma sarıl- dre “Doğruymuş baba, dedi, teset düpedüz imtihanmış. Fakat içinde testi yok! ,,.. İlkmekteplerin üçüncü ve be- şinci sınıf - talebeleri - için tertip olunan testleri biz de merak edip gördük ve çocuklara: İçine ilk defa su konulan testinin niçin inlediği sorulmamakla beraber, tarihten, coğrafyadan, tabiiyat- tan, — riyaziyattan, — felekiyattan, felsefiyattan, içtimaiyattan, hava- iyattan sorulmadık hiçbir şey bı- rakılmadığını anladık. Eğer test bu ise ve bu şe- kilde — tertip —olunan — testlere 9-11 yaşındaki çocuklar - hem de Temhatülbasarda - mükemmel ce- vaplar veriyorlarsa bizde ilk tah- silin adını “mucizevi tahsil,,e çe- virmek lâzım gelir! 4x Bir Boğulma Faciası Geyve (Hususi) — Kasaba- mızda bir boğulma faciası oldu. Hüseyin isminde bir genç, yıkan- mak için Sakaryaya girmiş, fa- kat yüzme bilmediğinden suların cereyanına — kapılarak muşlur. istiyor. | boğul- | Silifke, (Hu- susi) — Bu se- ne bu havali hakiki bir bol- luk ve ucuzluk | içindedir. He- men herşey be- dava denilecek derecede ucuz- dür. Hele eti hiç sormayınız. En mükemmel ve semiz etlerin | okkasını on beş kuruşa almak mümkündür. Mersinde — henüz — turfanda bulunan domatesin okkası üç liraya - satıldığını işitiyoruz. Fakat — şehrimizde — turfanda domates seksen kuruşa — satıl- dı. Şimdi ise okkası 40 kuruşa kadar inmiştir. Tabii müddet sonra daha | cek ve ucuzlıyacaktır. Sebzelere gelince; kabak diğer sebzelerin yanında ucuzluk rekorunu kırmış gibidir. Bir kucak körpe kabağı beş | kuruşa alıyoruz. Salatalık ta bol h Diaranderı £ Hamiyet Nümunesi Böyle Olur Afyonda çıkan (Son Haber) gazetesinde okuduğumuza göre, Dinar kasabasının içme suyu çok fena ve sıhhate muzırdır. Bunu nazarı dikkate alan Dinarlı fab- rikatör dede zade hacı Mustafa Efendile oğlu Dinar belediye azasından Nuri B. bütün mas- raflarını kendileri vermek üzere kasabaya iyi ve temiz su getirt- miye karar vermişlerdir. Bu ha- yır seven vatandaşlar yakında bu hususta faaliyete geçeceklerdir. Şimdi Dinar belediyesi, tesisat için lâzım olan su borularının gümrükten — vergisiz geçirilmesi için teşebbüse girişmiştir. Erbaada Bu Sene Tütünler Çok Mükemmel İşlenmiştir Erbaa, (Hususi) — — Taşova ismile meşhur olan bu havali tütünleri bu sene gayet iyi bir şekilde işlenmiştir. Fakat piyasa düşük olduğundan tütüncülerimi- zin istifadesi az olmuştur. Bazı denkçiler Tütün İnhisarının aldığı tütünlerin burada işletilmesi için müracaat etmişler, fakat henüz *cevap gelmemiştir. Afyonda Şehir Plânı Alfyonkarahisarın şehir — plânı hazırlanmıştır. Plân, mütehassıs bir mühendis tarafından tetkik | edilmektedir. İki ihtilâs Zonguldak belediyesinde iki ihtilâs meydana çıkarılmış, tahki- kat neticesinde 8350 liralık açık buluamuştur. Bu iki hâdiseden dolayı Halit ve Hamit Efendiler isminde iki tahsildara işten el çektirilmiştir. K kısa bir | çok ine- | SON POSTA Siliflkenin umumi manzarası ve ucuzdur. Bamya ilk - turfanda günlerinde altmış kuruşa - satıl- mıştı. Fakat şimdi bu güzel seb- ze de otuz kuruşa düşmüştür. Diğer yaz sebzeleri de piyasaya çıkmıştır. Tabit bunların da di- | gerleri gibi çok ucuz | sanırım. Esasen bizim Belediye ihtikâ- ra meydan vermemek hususunda ciddi davranmaktadır. Bu sebep- le halk istediğini kolayca ve eh- | ven fiatle tedarik ediyor. Meyva- | lara gelince; size bu hususta en | « . Diyarbekirde Panayü Diyarbekir ( Hususi ) — Şeh- rimize on kilometre mesafede bulunan İmamâkıl köyünde geçen cuma günü bir panayir kurul- muştur. Panayire civar köylüler birçok eşya getirmişler ve mühim miktarda satış olmuştur. Ayni zamanda Halkevi azasından bir kısmı panayire gelerek köylülerle temas etmişlerdir. Ayrıca bele- diye doktoru da — panayirdeki köylüleri muayene etmiş, hasta olanlara ilâç — vermiştir. Ertesi gün şehrimizden yüzlerce kişinin iştirakile akşama kadar eğlence- ler tertip edilmiş, davul ve zurna çalınarak hoş - vakitler — geçiril- miştir. Çekirge Mücadelesi Soma (Hususi) — Kazamızın Boncuklu kariyesinde gayrimez- ru arazide italyan çekirgesi zuhur ettiği haber alınması Üzerine ma- halline kaza Ziraat Fen Memuru Ekrem Bey giderek mücadele tertibatı alınmış ve mücadeleye başlanmıştır. Bereketli Yağmurlar Soma ( Hususi ) — Dün kasa- bamız civarına bereketli yağmur- lar yağdı; bir aydanberi yağmuru dört gözle bekliyen çiftçilerimiz çok sevinmiştir. Adapazarında Futbol Maçı Adapazarı, (Hususi) — Davet üzerine kasabamıza gelen Bahriye Takımı ile Adapazarı Gençlerbirliği birinci takımı ara- sında cuma günü bir maç yapıl- mıştır. Kalabalık bir seyirci küt- lesi huzurunda oynanan oyun çok heyecanlı geçmiş ve 2-2 ye be- raberlikle neticelenmiştir. alınıp | satıldığını söylemiye hacet yoktur | P ŞA Silifkede Ucuzluk! Etin Okkası On Beş Kayısının Okkası Üç Kuruşa Satılıyor meşkur meyvayı misal getirmekle iktifa edeceğim: Burada kayı- sının — okkasını üÜç kuruşa yiyo- ruz. — İstanbulda çok pahalı ©- lan bu cennet meyvasının — bu- rada bu kadar ucuz — olduğunu işiten — İstanbul- lular — kimbilir bizi ne kadar kıskanacaktır. ! Fakat şunu da söyliyeyim ki | bu ucuzluk köylünün lehine de- gildir. Esasen bu ucuzluğun se- beplerinden biri de ihracat ya- pılmamasıdır, Eğer civar şehirlere, yani mey- va ve gebzesi geç yetişen ve bol olmıyan şehirlere — ihracat yaEıln, fiatler biraz pahalı ola- caktır. Fakat bu yüzden köylünün cebine daha çok para girecektir. Size bir haber daha: Urfa sabık — Müddeiumumi — muavini Emin Âli B: şehrimiz Müddei- umumiliğine tayin edilmiştir. Necdet miBitliste On Kuruşa Bitlis, (Hususi) — Son gün- lerde şehrimizde kömür fiatleri epey ucuzladı. Şimdi burada altı okka kömürü oön kuruşa alı- yoruz. Hergün pazara yüzlerce yük ve arabalar dolusu odun, çalı ve çırpı gelmektedir. Bura- dan Erzuruma mühim miktarda kömür gönderildi. Bundan başka diğer maddeler de ucuzdur. Me- selâ on altı okka buğday otuz kuruşa satılıyor. Yumurta, süt ve yoğurt fiatlerinin ucuzluğu ise hayret edilecek derecededir. Sürmenede Ziraat Barî;sını Soyanlar Mahkeı[ıeye Verildi Trabzon, (Hususi) — Geçen- lerde meçhul kimseler Sürmene Ziraat Bankasının kasasını açarak | içindeki on altı bin lirayı çalmış- lardı. Bu çirkin hâdiseden dolayı zan altına alınan Şevket Mehmet ismindeki iki genç, ban- ka idare Meclisi reisi Mustafa Ef, ile bir kadın buraya getiril- mişlerdir. Yakında muhakemele- rine bakılacaktır. Edirnede Talebe Müsameresi Edirne (Hususi) — Pazar ak- şamı ortamektep talebeleri sene sonu olmak münasebetile bir mü- samere verdi. Bu müsamere sırf | talebelerin emeklerinin mahsulü- dür. Her talebe aldığı rölde umumiyetle muvalfak olmuş ve seyircilerin alkışlarını toplamışlar- dir. | vaffak olmuş şanlı mazisini Altı Okka Kömür | ve | Homo Sum Nurullah Atı Bugünlerde eski Yunan şair lerinin eserlerini - pek azını yeni- den, çoğunu ilk defa olarak - okuyorum. Maatteessüf asılların! değil, Fransızcaya tercümelerini. Bir gün bizde de Yunanca me- tinleri tetkik edip kendi dilimize — | çevirenler bilmem yetişecek mi? Hiç ümit etmiyorum, çünki bunu istiyenler bizde zaten azdı, gün- den güne de azalıyor. Doğrusu zaman da hümanism fikrini, orta zamanda görüldüğü — gibi yine birkaç asır olsun, dur- masma doğru gidiyor. Hakikati keşfettiğini, geçmiş — asırlardan kat kat üstün olduğunu zanne- den bir devirde yaşıyoruz. Maddi medeniyetin harikulâde eserleri karşısında hayran kalan bugüs nün insanı, — onlardan - istifade edemiyenlerin kendisinden çok başka, çok geri olduğunu sa- niyor. Hem insan, yaptığı ge- çici eserleri, makineleri yalnız ebedi eserlerine, yani felsefeye san'ata değil, kendi kendine de tercihe başladı. Bugünün insanı, dindar — olsa da, olmasa da, bilhassa dindar olmadığı zaman son derece fatalistti. Birtakım yeni icatların, yeni felsefi ve be- dii cereyanların âdeta kendilikle- rinden, yani insana pek muhtaç olmadan zühur ediverdiğine ka- nidir. Avrupalılar bile mazilerini, tabiatin ve kaderin esrarını kap- miya çalışmış. ve bunda — mü-, ine kâr edip tabiate, kadere esir olan Şark'a meylediyor. Prometevs “gökten — dehayı narı çalan kahramanın,, dünya- ya gelmesini imkânsız sayan devrimiz ferdin, ne kadar yükse- lirse cemaate, cemiyete o kadar kendini veren ferdin şanını söy- liyen — medeniyetlerden — başını çeviriyor. Fakat bunun neticesi olarak iki üç asra kalmadan elindeki makinaları da kaybede- cek. Kendisinin değil, o maki- naların üÜlühiyetine kani; haliksiz kalan makina birgün ölüverecek ve insan o zaman hayretle yine kendini keşfedip humanisme dö- necek. Bütün Kurunu-Ulâ medeniyetk ne Renaissance'tan umumi harbe kadar gelen Avrupa medeniye- tini, Lâtin şairi Terentius'un şu sözü ile bulâsa etmek kabildir: “Ben insanım, insani olan hiçbir şeye lâkayt kalamam. ,, Bugünün adamı ise: “ Ben falan cemi- yetin bir cüz'üyüm, © cemi- yetin olmıyan hiçbir. şeye alâkâ gösteremem,, diyor. Dünyada hâlâ Terentius ile beraber “ Homo sum,, diyenler — | her devrin, her memleketin insa- nını ögrenmek istiyenler var. Fas kat bunların adedi: * Ben yirmin” ci asrın bütün hakayiki — keşfet* miş İnsanıyım; geçen devirlerin kitaplarını yakarım, çünkü onlar ya yalan söyliyor, — yâ" hut benim esasen bildiğim ha” kikatleri tekrar ediyor ,, diyen” lere nisbeten pek azalıyor. Gurar, kibir Vevrindeyiz. İn sanm kendi kendisi ile değik cemiyeti ile iftihar ettiği devirde. Hümanisme, tevazua davet edef eski kitaplara nasıl bakabiliriz.?