14 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

14 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bedii Hakikat Yazan: Nurullah Ata İzah edebilmek, tarif, tayin edebilmek aklın vasıflarındandır. Bugünün insanları, akıldan üstün kuvvetler de bulunduğunu göste- ren filozoflara rağmen aklın her şeye hâkim olması fikrine, oka- dar bağlıyız ki, izah edemediği- miz, tarif, tayin — edemediğimiz şeylerin birer vehim olduğuna hükmediyoruz. San'ati, edebiyatı seven, kea- dine bunları meslek edinmek istiyen her genç, büyüklerinden san'atin —hakikati ne olduğunu öğrenmek ister. Hepimiz böyle idik: mektepte iken hocalarımıza sorduk, sonradan © hakikati ki- taplarda aradık. Bulamadık, kimse bulamamış. O hakikatin olduğunu vene olduğunu bildirmiye kak kışanlar öyle yavan sözler söy- lüyorlardı ki, tüylerimiz Ürperdi ve bize bedü bir hakikat bulun- duğunu iddia eden herkeslen kaçtık. * Bedil bir hakikat yoktur; her birimiz için hakikat olan, kendi zevkine uygun olandır. , dedik. Bu sözdeki korkaklığı gün geçtikçe daha iyi hissedi- yorum, Bedil hakikatin ne olduğunu sövliyecek değilim ; bilâkis, onun açıkça görülemiyeceğini, demek | ki gösterilemiyeceğini biliyorum. Fakat bedit bir hakikat var ve onun var olduğu, inkârı için yü- rüttüğümüz muhakemenin sakat- lığından belli. Onun var olduğunu — inkâr ediyoruz, çünkü bir değil, bin bir tecellisini görüyoruz. — Bunların her birini bir cüz diye değil, bir kül diye karşıladığımız için na- mütenahi bedit hakikat vardır diyoruz. Halbuki sadece bir be- dü hakikat ve onun namütenahi tecellisi vardır. Bedii hakikat bir olmasaydı hepimizin, bilhassa bir yenilik getirmiş her büyük san'atkârın, kendi temayüllerine zıt olan her esrin güzelliğini inkâr etmesi Tâzımgelirdi. Vakıâ buna ras- geliniyor; — meselâ bir Victor Hugo'nun, bir Racine'i tamamile reddettiğini biliyoruz; fakat yine © Hugo, Moliör2'e, yani kendisine Racineden de zıt olan bir şaire hayrandı. “On dokuzuncu asrın en bü- yük Fransız şairi kimdir?,, sua- Hine Andrö Gide: “Hugo. hölas!,, diye cevap vermiş; yani bedii hakikatin Hugo'nun eserlerindeki tecellisine — meclüp — olmadığını söylüyor, fakat en kuvvetle onda | tecelli ettiğini inkâr edemiyor. Yine Gide'den bir misal: mu- « asır romancılardan birinden bah- sederken onun eserlerinde ken- di sevdiği — vasıfların hiçbirini bulamıyor, fakat onun büyük bir romancı, zamanımızda belki en büyük romancı olduğunu - itiraf ediyor. İddia edildiği gibi güzellik sade bir mizaç meselesi olsaydı, herkese göre değişseydi Gide'in Hugo'yu ve ©o romancıyı hiç beğnmemesi; — eski - Yunanlılara hiç benzemiyen bugünkü insanın Homirs'tan Evripidis'ten zevkal- maması İâzım gelirdi. Bedii bakikat vardır; mez, gösterilmez, sezilir. cak şahsiyet sahiplerinin eserinde tecelli eder ve ancak onlar tara- fından sezilir. Kim bilir? bedi bakikat belki sadece - şahsiyet demektir. görül- O, an- | - / MA IK d ü4 * N n dYUN FU LEKET HÂABERLERİ Trovada Hafriyat Çanakkaley e Gölen İki Amerikalı Profesör Harabelerde Faaliyete Girişti Çanakkale (Hu- susi ) — Tarihte meşhur olan Trova — şehrinin | harabelerinde | hafriyat yapmak için Üüç — sene l müddetle — imti- | yaz alan Ame- ' rikanın Çinçinati ı Darülfünunu pro- | | | | fesörlerinden Mr. (Sempli) ve (Ble- gen) on beş gün evvel buraya eldiler. Şimdi lgınrıbelerdeşım lâ- zimgelen atelye ve sair tesisatla meşgul oluyorlar. Brofesörlerin — maiyetinde — biri | kadın olmak üzere üç mütehassıs daha — vardır. İnşa — edilecek | mesai büroları için iki gün evvel İstanbuldan portatif barakalar gelmiştir. Bu baraka- lar için Çanakkale gümrüğüne | iki bin sekiz yüz lira resim veril- miştir. Bunlar derhal Trovaya sevkedilmiş ve — faaliyete başla- nılmıştır. Hükümet — tarafından Selâhattin Kandemir Bey hafriyat komiseri tayin edilmiş ve buraya gelmiştir. Tesisatm ikmalini mü- teakıp hafriyata başlanacaktır. Hafriyatın iyi ve Ümit olunan neticeyi temin edeceği kuvvetle ümit olunuyor. Ka(;;ıkğıiık Yapan 'Üç Muhtar Alâiye (Hususi) — Gazi Pş. nahiyesinin Şevikgüney, Kı- zilgüney ve Endişegüney köyleri muhtarlarının — evlerinde — kaçak tütün ve cıgara kâğıdı bulundu- gunu istihbar eden memurlar ta- harriyat yaptılar. Her üç muhtarın hanelerinde külliyetli miktarda tütün ve kâğıt buldular. Keza Gazipaşalı Ali Ef. nin evinde kaçak tütün, çak- mak ve havan buldular. Dama- lan köyünden Molla Ahmet is- minde birinin üzerinde de kaçak tötün yakalandığından hepsi An- talya İhtısas Mahkemesine gön- derilmişlerdir. M. Asım Bir Nakız Kararı İzmir, ( Hususi) — Suüstimal | ve ihtilâstan maznun Urla muha- sebei hususiye memuru Sabri ve tahsildarı Rıfkı Efendilerin mah- kümiyetleri hakkındaki — karar temyiz mahkemesince nakzedil- miştir. Mübadil Bonoları — İzmir (Hususi) — Mübadillerin istihkaklarına mukabil - verilecek olan bonolar Ankaradan şehri- mize gelmiştir. Cumartesi günü tevriata başlanacaktır. Memurlara Şeker İzmir (Hususi) — Şehrimizde Memurin Kooperatifi iyi bir te- şebbüste bulunmuştur. Kooperatif yakında Uşşak şeker fabrikasın- dan dört vagon kadar şeker ge- tirtecek ve memurlara ucuz fiatle dağıtacaktır. Trova harabelerinin bir kısmı( Köşede profesörlerin atelyeleri ) | Salâhattin | Bey Çanakkale Halk Evinde Trava harabeleri hakkında etraflı bir vermiştir. Şehri- miz halkı Trova hafriyatını büyük bir alâka ile takip ediyor. Halk Evinin müze ve ta- rih şubelerinde a- sarı atika tetkikatı için hususi komi- telor teşkil edilmiş ve bir de mesai programı — çizik miştir. Komite- ler bir program mucibince faaliyete -mişlerdir. Diğer tınıfıi': Iıg“ıy—kıdır evvel Biganın Kemer köyünde Milâttan üç bin sene evveline ait gayet kıymetli bir lâhit çıkarık mıştır. Lâhit elyevm muhafaza altına alınmış ve İstanbul Müze- ler Müdüriyetine malümat veri- miştir, Çaı;k;i Ortamektebind Askerlik Tedrisatı Çankırı ( Hu- susi ) — Bütün orta ve lise mekteplerinde olduğu gibi bu sene — şehrimiz ortamektebin de de askerlik ders- lerine çok ehem- miyet verilmekte olduğu — görül- mektedir. Son günlerde bavaların — açıl- masından — isti- fade ederek ta- lebeler tatbikata başlamışlardır. Bu suretle tale- beler atış talim- leri yapmaktadır- lar. Âskerlik ders- lerini talebeler can- dan bir alâka ileta- Bitliste Güzel Bir Un Fabrikası |(Bu Güzel İnşa Edilecek Bitlis ( Hususi ) — Nisan son- larında şehrimiz ve havalisinde iyi yağmur yağmıştır. Bu yüzden iftçilerimiz. çok sevinmişlerdir. imdi buralarda ber taraf yem- yeşildir. Ağaçlar yeşillenmiş ve çiçeklenmiştir. 34 Şehrimizde inşasına karar verilen un fabrikası için faaliyete girişilmiştir. Memlektte — birçok un fabrikası tesis eden Macar mütehassısile görüşülmüş ve mu- tabık kalınmıştır. Yakında inşaata başlanacaktır. — NİYAZİ YILMAZ kip ettikleri için elde edilen fayda çok büyüktür. Birkaç gün evvel talebe arasında umumi bir teftiş yapılmış,talebe sathi bir imtihandan geçirilmiş- tir.Bu teftişten alınan netice talebenin bu dersleri alâka ile takip etti- ğini ispat etmiştir. Talebe bilhassa tatbikattan çok zevkalmaktadır. Gönderdiğim resimler ortamektebin son sımf — talebelerini, muallim- lerile beraber top ve herita derslerinde grup halinde göstermektedir. K.K. Geredede Kaza Merkezi Yolsuzluktan Şikâyetçidir Bolu, (Hususi) — Gerede, Bolu vilâyetine tâbi, Orta Ana- dolu mıntakasında 14 seneden- beri yolları bir türlü ikmal olu- namıyan bir kaza merkezidir. Ayni zamanda Ankara, Adapa- zarı ve Zonguldağa kadar uzanan üç mühim şosa yolunun iltisak noktasını a Gerede hududu dahilindeki yollar kısmen yapılmış, kısmen de 14 sene evvelki halinde kalmış- lardır. Bilhassa bunlardan başlı- konfezans | zaa Ba —| |Ziraatte Mütehassıs Meselesi Geçen yazılarımda memleki tin bağcılık ve şarapçılık vaziyeti hakkında kâfi derece malümal verdiğimi zannediyorum. Alâk: darların tenevvürüne yardım ede ceğini kuvvetle ümit ettiğim bi silsilenin bir devamı olmak Üze | bugün de diğer mühim bir me | zua temas edeceğim, Mütehassı meselesi. Bizim — bağcılık, — ötedenbe! | babalarımızdan, — dedelerimizden kalma üsüllerle — yapılmaktadır. Bundan — dolayıdır ki bağlarımı; arız olan birçok hastalıkları t davi edemiyoruz. Binnetice hef sene, binlerce kilo Üzüm ziyan oluyor. ' - Bağ mıntakalarını iyi tanırını, bağcılıkla da alâkadarım, Bu itibar ile bizzat gördüğüm baz hastalıkları misal getirerek mü tehassısa olan şiddetli ihtiyacıl derecesini izah edeceğim. Ötedenberi tanıdığımız ve biF diğimiz Balsıra, yaprak hastalık: ları gibi âfetler vardır ki, biz bunları kükürt ve göztaşı ile tes davi ederiz. Fakat diğer bazi hastalıklar vardır ki, değil önüne geçmek, ismini bile öğrenmek mümkün olmuyor. Bu vaziyet önünde bağcı iç. ellerini kavuşturarak bakmaktan başka çare bulamıyor Şu halde, bağlarımizı «ehdit eden bu hastalıkların tedavi usul: lerini, mahiyetlerini halka anla- tehassısların — esaslı surette | mıntakalarla meşgul oldukların" dan haberdar değiliz. Vilâyet ve kazalarda mevcut ziraat memur“ ları ise, istifade edilebilecek ilmi bir seviyede değillerdir. Nitekim iki sene kadar evvel Tekirdağı ve Mürefte ve Gelibolu tarafla: rında görülen hastalıklar izale edilememiş ve binlerce kilo mah” sulün ziyama mal olmuştur. Bilhassa Ziraat Enstitümüzden beklediğimiz, bu hale bir çar€ bulmak, esaslı tetkiklerle bağcıyi bu müşkül — vaziyetten kurtar* maktır. Bu asırda, elleri bağlıya* rak tevekkeltü diye oturup dur” mak biç kimseye! yakışır bif hareket değildir. Talât Behçet Antalyada Ziraat Vaziyeti Antalya (Hususi)— Arpa har sadı yaklaşmıştır. Mahsulâtın va' ziyeti çok iyidir. Yazlıkların pirinç zeriyatına devam edilmek” tedir. Mıntaka dahilinde poı—tık)_ ve mandalina ağaçları çiçek uıj: mıştır. Patlıcan ve domatislı çiçek vardır. Çekirge mücadelesİ yapılmaktadır. cası Gerede- Devrek — yoludür Bu yol üzerinde ki köprüler dt tamire ziyadesile muhtaç bir haf dedir. Bu köprülerden en mühim” mi Mengen deresi üzerindeki 3? metrelik büyük köprüdür ki, iki' senedir nakliyata gayri müsail bir haldedir. Her şeyden evvel Gerede - Devrek yolunun Mengt” ne kakar Solan kaamı muhakköf surette ikmal edilmelidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: