Pazar Ola Hasan Bey ——— <—— ae S Konferans atibi şehir Selim Sırrı Bey mutat — konferanslarından — birini veriyordu. Şöhreti şayiasını duyan | Hasan Bey de salona girip bir kenara büzüldü. Konferans, her zaman olduğu veçhile, sabahtan ekşama kadar #Ürmüştü. Koca salonda üstadın sesinden başka bir sada duyulımıyor, bu süküt içinde vecde gelen hatibi- miz de durmuyor, dinlenmiyordu. | Elektriklerin yandığı bir sırada konferans bitti. Samiin de tahlisi giriban — edebildi. Ertesi günü Selim Sırrı Bey, Hasaun Beye sordu: ——— EY: SPORCU Dama, iskambil gibi, başka oyun seçiniz: Ey Sporcu Beylerim!.. Bu işten vazgeçiniz |.. Gerçi, futbol aşkile, yanar amma içiniz, Ey Sporcu Beylerim!.. Bu işten vazgeçiniz |.. ! * Kaç yıl boş bir ümitle, biz dişimizi sıktık, Artık ecnebilere maglüp olmaktan bıktık! Söyleyin: Hangi maçtan galibiyetle çıktık? | Bu iişten. vazgeçiniz!.; Ey Sorcu Beylerim!.. * Anladık pek geridir bizim ülkede Daha mükemmel oynar g Stadyuma çıkınca, yeriz gol Ey Sporcu Beylerim!.. Bu işten vazgeçiniz !.. futbol, Çin, Tatar, Mogol, | | üne gol | Seyirciler bağırır: Vurl.. İleriyet | Sahada koşu severiz biz bir baştan bir başal.. Klüp bahsi oldu mu, 'ederiz münakaşa, Ey Sporcu Beylerim!.. Bu işten vazgeçiniz !.. BEYLERİM! Klüplerde cakamaz gerçi yamandır yaman: Sahte pehlivan gibi, yaparız antreneman, Fakat maglüp oluruz iş başında her zaman, Ey Sporcu Beylerim!.. Bu işten vazgeçiniz 1.. * Yaşal!.. * Hep bozum oluyoruz, mademki bizde yok şans, Artık çalışmak yeter.. Yapın bir parça vakans! Mutlak oyun lâzımsa, ediniz barlarda dans, Ey Sporcu Beylerim!.. Bu işten vazgeçiniz !.. Hasan Bey BETERİN BETERİ VARDIR!... —— — Dünkü konferansımı nasıl | buldun, hazret?... — Bütün gece uyuyamadım. — Ya; Seni okadar dü- şündürdü müz... Hasan Bey ağzından çıkardı: nihayet baklayı — Öyle değil, dedi, gündüz- | leri uyuyunca, gece beni uyku tutmaz da ondan!... ——— ——m NAZAR DEĞMESİN! Hasan Bey — Ayol, imdada koşalım, bu evde, cinayet olu- yorl. Ahbap — Yok canım burada Çin - Japon müzakeresi varl.. Mahallenin ileri gelenlerinden biri evlenecekti. Hasan B. ona topal bir kızı peşkeş çekti. Muha- tabı: kızı ne yapayım? Ahbabının gayet hasis oldu- — Aman. Hazretl dedi, topal | Hasan Beye ahbaplarından biri billâr bir kavanoz içinde kü | çücük bir balık hediye etmişti. | Sevimli hayvan alev gibi rengile, kavanozun içinde ne güzel yü- züyordu. Hasan Bey bu hediyeyi min- netle kabul edip eve götürdü.Allah | selâmet versin, karısı kılı kirk | yaran, müthiş bir muktesitti. Ba- Zırdı: — Yool. Bu balığı kimden | aldınsa, götür iade it! Bir de onun boğazına bakamam! Hasan Bey: — Amma, karıcığım! — dedi, bu mini mini hayvanın boğazından ne olacak? Ben ona kendi yediğim ekmek — kırıntıla karnı doyuverir!. dan — veririm, Hanım ısrar etmedi. Fakat mukabelei bilmisile karar ver- | mişti. Ertesi günü, Hasan Bey ı öğle yemeğini müteakıp, pençe- Sel gider, kum kalır ! Hayır: Âşık gider, koca kalır 1.. y Atı alan Üsküdarı aştı! Hayır: İzmirde çalan Parise kaçlı! — K | Yalancının mumu yatsıya kadar | yanar! Hayır: Mürtekibin clektriği saba- ha kadar yanar!.. | Y Testiyi kıran da bir, suyu getiren de! Hayır: Uyuyan da bir, oküyan da!.. —İ5- | Tilkinin geleceği yer kürkçü dük- kânıdır! Hayır: Mütekaidin düşeceği yer saraf dükkâmdır!.. ğunu bilen Hasan Bey onu kam | dırmıya ahdetti: — Ahbap, dedi, beni dinle, ondan sonra kararını ver: Farf edelim ki, ayağı sağlam bir kız aldın, günün birinde merdivenden düştü. Ayağı kırıldı. Hastaneye götürdün, ameliyat pansuman, tedavi ücreti olarak, su içinde, dört yüz lira verecek- sin. Fakat bu kız da öyle bir tehlike yok. Paran cebinde ka- lacak!.. Zengin olmasına rağmen me- teliğe obüs topu atan, müstak- bel damat bir hayli müddet dü- şündü ve nihayet topal kızı ak mıya karar verdi! — Kısa —l——likâ);e — renin Önünde tatlı tatlı şeker- leme yaparken ensesinde bir te- mas, sonra keskin bir tırnak dar- besi duydu, bakımca, bunun sıska bir kedi yavrusu olduğunu gördü. Hasan Beyin de oldukça inat- cılığı vardı. Kızdı, ertesi günü o da eve küçük bir fino köpeği getirdi. Bunu kören karısı ertesi günü uyuz bir eve aldı. Hasan Bey tazıyı sonuna kadar gitmiye karar vermişti, Müthiş bir çoban köpeğini getirip kapının önüne bağladı. Karısı fena halde küplere bindi. Fakat hiç belli etmeden pazardan küçük bir kuzu alıp, evin içine sahverdi. Hayvan, acı seslerle anasını arıyor, her tarafı siyah leblebilerle dolduruyordu. Hasan Bey biç altında kalır mu? Erleşi gece anahtarla kapıyı —— ..| % ASRIİ VECİZELER % öek Gren Züğürtlük kapıdan girmeden, 'ge- çimsizlik pencereden girerl Hayır: Züğürtlük kapıdan girme- den, kadın pencereden kaçar!.. —-T — Ne Şamin şekeri, ne Arabın yüzü! Hayır; Ne gelinin yüzüne, kayna- nanın gsözül.. 8 Akılsız başın derdini ayak çeker! Hayır: Boş kesenin mide derdini çekerl.. | Hayır erkek kıza baka baka sararır. I açıp, arkasında leş gibi kokan | hayvanlar yerli yerine dagıtıldı. DERDİN BÜYÜĞÜ! Te : K 2 aş ğ Çıkarmış! Ş ŞZ/ Hasan Beyin bazı fikirleri - vardı. Dostu Avramla — konuşuyordu. dahiyane tenekeci Avram | deri yandı: — Kudüste bir - oğlum varl Nekadar zamandır haber alama- dım, bir mektup yazmak - istiyo- | rum, fakat param yok! Hasan Bey de tesadüfen ogün pek züğürttü. — Avram, dedi, param yok, | fakat sana onların yerine bir akıl bir teke ile odaya girdi ve hay- | vanın ipini karyolasının demirihe düğümledi Artık evin içi hayvanat bah- çesine nozda yüzüyor, kuzu meleyor, teke böğürüyor, köpek havlıyordu: Fakat Hasan Beyin bu son darbe — olan behemehal minde idi. alıp mektup yazmaya başladı. Hasan Bey bir aralık alay etti: tekeye — Ne o, hanım! yoksa Afri- kadan aslan, kaplan mı getirte- ceksin! verebilirim. Avram yerinden fırladı. — Yözünü seveyim Asan Bey söyle?... ö — Ona bir açık kart yaz, pullamadan gönder. Oğlun seni tanır, kartı çabucak okuyup, pul- suz olduğu için, kabul etmez. Bu suretle senden de haber | almış olur! dönmüştü; Balık kava- | karısı | mukabele etmek az- |— Derhal hokka kalemi | Karısı, gayet tabii bir tavırla: | — Hayır, dedi, annemi gırıyorum!,. Kayin valde hanımın teşrifi, Hasan Beyi, bir engerek - yılanı gibi, tethiş etmişti. Ertesi sabah, balıktan tekeye kadar, bütün he eex Armudun iyisini ayılar yer! Hayır: Kadın güzelini zengiler alır! —l0— Gâvura kızıp oruç bozma! hayır: kaynanana kızıp, karını boşama! e İt İrişir menzili maksuduna aheste giden. Hayır: İrişir menzili maksuduna ça- süratle giden! | kş 3ğ Bş Dereyi görmeden paçaları sıvama! Hayır; — Parayı — görmeden işe davranma! e ğ Üzüm üzüme baka baka kararır! Hasan Bey — Al, yavrum! Sen de bunu taşil.. | Hasan Bey, Yahudiye taş çıkarmıştı. Avram gaşri ihtiyari bağırdı : — Yaşşa, Asan Bey !.. Mutlak sülâlende Musevl tohumu var |.. AH, MİNELİSRAF! Dükkâncı — Bak, Hasan Bey! Şu yerli malı kumaşlar nekadar ucuz, kimse yüzüne bakmıyor! Hasan Bey — Öyle ise, yüz- de iki yüz zam yapıp: “Avrupadan yeni geldi..,, diye ilân et,Hanımlarımız hepsini kapışırlar! __9 Hasan B. karakoldan içeri girdi: — Nasıl, mavin Bey, eve giren hırsızı tuttunuz Biraz görüşeceğim ! — Canım, Hasan Bey! Hir- bizim mu? î sızla görüşüp ne yapacaksın! eğildi: Hasan Bey muavinin kulağına — Gece yarısı karıya duyur- | madan eve nasıl girdi, onu so- | racağım!> Damadın Kusuru Eşraftan bir zat Hasan Beye müracaat edip, —kızını — istiyen adam hakkında tahkikat yapmak istedi. Hasan Bey bir müddet düşündü: — O genç namuslu adamdir! dedi. Yalnız bir kusuru vardır!| Kumar oynamasını bilmez! — Aman, Hasan Bey! Bu ku- sur mu? Bilâkis! — Evetl, Fakat bilmez de yi« ne oynarl,