!4 5ayh SON POSTA Cenıw Denızlerınde Bir Seı]ahat Macerası Âltın Peşinde.. Üç Serseri.. Üç Milyoner Akşama doğru Papu kabilesi efradı işten döndüler, Hemen ayni zamanda, denize — açılmış olan Diyak kabilesinin sandalları da derede boy gösterdiler, Bun- Avrapalılara şöyle bakmı daha mü- Kadınları etrafında yada ân lar yeni grelen bir. defa ancak fakat * Papu ,, lar sis — davrandılar ocukları adılar erkek le çadırm Biraz sonra aral. belirdi. Til — Güneşe bakmaktan izah etti. Fakat dağılmıya ladılar. Bu da ne, — bakınız Viar kulübesinden çıktı, anlaşı- lan yeni uyanmış Filhakika — Viar — kulübesinin önündeki çardağa çıkmış, Papu kabilesi efradının getirdiği kauçuk dallarım muayene ediyordu, niha- yet bukadar kabile efradı yere bıraktıkları sepetlerini topluyarak büyük bir hangara doğru (Viar)ı takip ettiler. Hangarın önünce küçük bir pazar kuruldu, Viar her adamın — getirdiği sepetini alıyor, hangardan çıkardığı bir terazi ile tartıyor, sonra muhte- viyatımı depoya atıyordu Kaptan Hul: — Herife bakınız, diye söy- lendi, herif ayyaş amma Zencileri tongaya bas! k istediği zaman gözünü dört açıyor. Bu tip adam- lar dünyanın bu köşesinde çok meşhurdur. Kendi hesabıma ben bir korsan ile iş yapmayı böyle bir adam ile iş yapmıya bin defa tercih ederim... çukların — tartılması er köylerine n Viar ç bitip çekildikl. Şim- temizlenmişti cigara h başladı a yaklaştı. di suratı — biraz Yer ve oturarak — bir uşmıya Ja verdikleri izahâfi “olduğu gibi kabul fakat —şimdi biraz — açılınca gelenlerin maksatları bakkında daha fazla tafsilât almak ister görünüyordu. etmişti, yeni — Beyaz adam görmek ha- kikaten bir zevktir, dedi. Fakat siz buraya ticaret yapmak gelmediniz. ya? için cevabını verdi, biz maden arayıcısıyız! ne cihs maden aradığınızı sorabilir miyim ? — Şu, bu, Viar: Vallahi hesabıma suralarda toprağı eşmek zahme- üne deyecek bir maden bulabile- ceğinizi zannetmem. Farzı muhal olarak bile işletmekte külâta uğrıyacağınız muhak- kaktır. Bir defa hariçten işçi â, fakat ne olursa olsun | kendi bu'sanız getirmek mecburiyetinde kalacak- , sınızl... Fakat vapurunuz nerede? dı, Muharriri: Stakpool — z Viar Bu Vahşi Ve Issız Adaya Dört Beyaz Adamın Niçin Geldiklerini Anla"ıak Merakına Düşmüştü Biz bir ) ve Cc kinin atmalar teklif etmiştti, f.ı bu teklif kabili t ülünce atbik görülmedi Geceleri serbest kalmaları lü- zandı, halbuki Makar ile Ceki ku- | rada ılu!muş. aradığını bulamıyan bir adam gibi etrafına bakını- yordu, arkadaşları gelince — Burasıdır, dedi, fakat işa- ret noktaları kaybolmuş! Kaptan Hulk: N Je Aanlatıyorsun? — diye sordü. nubakkak rsa o da n arasındaydı. Ka- buluruz ! (Arkası var ) Almanyada lübede yattıkları takdirde adamın lKo’nunlzm <ııphıısı.ıı uyandırmadan mütema- diyen gidip gelemezlerdi. Kaptan Hul; — Bir kısanımız çadırda, bir kısmımız da sandalda yatacağız İhtiyaten iki tane cibinlik getir- miştik, cevabını verdi. Viar : — Fakat ben sizi davet edi- yorum, dedi, arzu ederseniz he- piniz bi yatabilirsiniz. Biraz nuştular. yemiye gitti. Altın arayıcılara gelince, ow lar güneş batı aranlık çökün- ce (Makarjın rehbBerliği sın- da yola koyuldular. benim kulübemde havaiyattan ko- Viar daha Sonra yemeğini hil boyunca, mek müşk Yıldızların ziyası da değildi. erinde, biraz ileride r)ı bir hayal gibi Köyün bir buçuk mil aşağı- sında derenin d teşkil ettiği Makar bu- ı ba yet ediyordu ve üç İ 1Mücadelesi Berlin, 20 — 1930 da dağı- tılan “Kırmızı Cepke,, mücadele | teşkilâtını istihlâf eden gizli ve gayrcikanuni — teşkilâtın izini bul- için merkezlerinde — taharriyat yapıl- mıştir. Bu taharriyatın bütlün Almanyaya teşmili muhtemeldir. Mançuride Şimandifer Grevi Teşabbülsli Tokyo 20 — Bugün başlama- | sı kararlaştırılan Şarki Çin De- | miryolları amelesi mıştır. Hindistanda Hapishaneler Dolu 20 — Buradaki ha- pishaneler son zamanlarda siyasi kümların fazlalığı yüzünden olmuştur. ki cinat mah- bir kismı mahkümi- mamlamadan grev yapma- #Bombay edilmişle Bolivyya Ordusu Hummaya Tutuldu Ser (Cenubi Amerika) 20 — Bolivya askeri kıtaatının yüzde 60 « hummaya - tutulmuştur. Bir sıhhi kordon yapılmıştır. sari |İBÜYÜK TAYYARE| PİYANGOSU 4.cü keşide: 11 Mayıs 1932 dedir. Büyük ikramıye: 409.000 Liradır. Ayrıca: 15.000, 10.000 Liralık | büyük ikramiyeler ve 20.000 Liralık bir mükâfat vardır.. komünist - teşkilâtının | tahliye HİK Â YE Bu Sütunda Herqün Yazan: £. SİRAYET Neriman H. o akşam kocasına | üzülecek bir haber verdi : — Ayol, hani mektep arka- daşım — Naciyeyi biliyosun değil mi ? Zavallı hastalanmış, he- kimler verem diyorlarmış. Ne- | reden — geçtiğini yormuş. Ne üzüldüm Ne menhus * İnsan kimse ne sari hastalık bu * sağlamım, hasta diye büyük söy! de »e oluüyor, miyoruz ki. eklen sonra yine dı. Hastalıktan bah- zaman Neri- kımıldattı, O gece yer bu bahis aç sedildi. Yat şöyle omuzlarını aklar man üzüntülü bir sesle: Tüheft — dedi. sanki hafif bir sancı rum gibi.. Garip değil mi? Arkamda Kocası da alâkadar oldu: — Eskiden de var mıydı? — Eh... Pek te yoktu de- nilemez — sanki... Ne ise... Allah | hayırlara tepdil etsin! O gece Neriman H. kacasını | uyandırdı. — Ne var? — Hiç... — Nasıl hiç? Neriman çehresini buruşturarak sustu. ıstırapla sen adam akıllı * Arkan nasıl? Ay ay ay ay... — Yarın hemen doktora gi- delim... — Ây ay ay ay.... Karı koca o gece rahat uyu- | yamadılar. Ertesi sabah Neriman Hanım bayağı hasta uyandı. Ko- | cası, o sabah gazetesini ilân say- | fasından okumıya başladı. — Muallim göğüs Aman doktor hastalıkları Neriman bu doktora Ferhan - mütehassısı.. bugün herhalde gidelim. Bilmem ki — gidebilecek miyim 7. — ©O kadarmı?.. — Canım hastayım - diyorum sana., Hastayım ayol... Dün gece halimi gördün.. Ay ay ay ay. O gün doktor Ferhan Beyin muayenebanesine gittiler. Kapıyı | bizzat doktor açtı. Genç bir adamdı. Hastayı nezaketle kar- şılayıp muayene odasına götürdü. Muayene epey uzun sürdü. |— — Öksürün... Nefes... Nefes | Almayın... Yine nefes.. Bu esnada Nerimanla kocası baygınlıklar geçiriyorlardı. Niha- yet doktor aeticeyi bildirdi. Hanımefendi... Maşallah arslan gibisiniz... Hiçbir şeyiniz yok... Göğsünüz gayet sağlam. Hatta ocadar ki size reçete bile vermiyeceyim Neriman Hanım derin nefes aldı. — Zaten — biliyordum, dedi. kin sağ olsun bizim bey bulut- tah nem kapar... Her ne ise,.. | Deşarı — çiktilar. Neriman H. bayağı hiddetliydi. Kocasına çı- kışmıya — başladı. l — Nasıl için rahat ettin mi? bilmi- | bilsen.. | hissediyo- | Uç lirayı — sokağa olmazdı değil mi? atınasaydı *“Hekim bhekim, diye tuttur dün; hekimlik bir hastalığır yoktu ki., Sonra da bana müs | rifsin diye iftira edersin.. O üçli ile âlâ bir ipekli çorap alırdım, İnsaa dürüp — darürken — veren olmaz ya... Aradan — iki gün geçti. Bi müddet zarfında Neriman Hanın | hiç hastalıktan Şşikâyet etmedi Bilâkis — duyduğu sancının boş bir kuruntudan ibaret olduğunu kendi bile itiraf etti. Bir sabah kocası gazete okur ken birdenbire bir kahkaha attı — Aman Neriman.. Sana bir | şey okuyayım da şaşl. — Ne o?.. Kocası okumıya başladı: “ Sahte bir doktor — Düs muallim doktor Ferhaa Beyin muayenehanesinde garip bir vak' olmuştur. Bir — haftadanberi bulunan — doktor, — dün | ettiği raman, gaybubeti esnasın- | gini giyerek bazı yeni hastaları muayene ettiğini ve Üçer lira | vizite aldığımı haber almış ve | kendine doktor süsü veren bu cüretkâr uşağı zabıtaya — teslim | etmiştir. c Bereket versin ki, uşak - ihti- yatlı hareket etmiş ve hastalara ilâç vermiye kalkmamıştır. , Na- s17.. Olur şey değil.... Hah hahi | hah hah ha.... Neriman bu kahkahaya iştirak edecek yerde birdenbire ciddi- leşti. — Deli misin, divane misin ilmzuvıı?. Öyle sersem gibi ne gü- lüp duruyorsun.. Ben bunda gü- lünecek hiçbir şey görmüyorum.. | Kocası bu ani şiddet karşı- sında şaşalamıştı. — Neden ? — Neden olacak? Ben bu işte| bir. karışıklık olduğunu — zaten anlamıştım. — Alay riman? Bilâkis Neriman H. pek ciddi idi. Kocası da gülmekten vaz- geçti. Ne- mı ediyorsuu — Hanım niçin böyle yapı- yorsun! Sahte doektor olmuş bize ne... Hastalığının kuruntudan iba- ret olduğunu anladık ya... Ses ona tak! Korontu — lâkırdısı Neriman Hanımı büsbütün sinirlendirdi. — Hele şu sersemin söyle- diği söze bak! Sen ne - zannedi- yorsun? Bir şeyim kalmadı, öyle | mi?Ben herkesi telâşe vermek is- temiyorum, yoksa.. — Yoksa... Ne yani? Neriman Hanım biraz — evvel sakin ve müsterih oturduğu kar napenin üzerine bitap bir tavırla uzandı. — Haydi kuzum, 5 raşmağa - vaktim — yok... çekiyorum — bilmiyorsun... Ay ay