HARUNÜRREŞİT BSRMIN : A Yacan: 4 Ç E Tarihin Esrarengiz Sayfaları Harun, deminki kız'arın hiçbi tinde duymadığ bir ıtrın damar- larma yayıldığını hissetmişti. Ay- ni zamanda dayatılmış olduğu yastığın çok nermin bir şey 0!- duğunu seziyordu. Meçhul bir âlemden mucizevi bir yol takip ederek yanıma gelen bu hayalin çok lütufkâr olduğu da tahakkuk etmiş bulunuyordu. Fakat hayal bâlâ kapalı idi, yüzünü açmı yofdu. Genç halife, bütün kuvvetini toplıyarak biraz kımıldamak ve şu müteharrik beykelin peçesini actırmak için yalvarmak istedi. Lâkin bunu yapamadı. Çünki içinde, damarlarının — içinde yepyeni bir ateş, feveranlı bir i- tihap yüz göstermiştk — Şimdi sinirleri — uyuşukluktan — kurtu- muştu, yatıyorbu. Bütün vücu- dunda bir uyanıklık, bir hamle İştiyakı vardu Şu kadar ki bu İştiyak dumanlı bir alev gibi dudaklarını örtüyordu, gözlerini perdeliyordu. Harun, bu garip balet içinde kıvranırken ve gözlerini yumma- mıya, rüyasının halâvetine karşı kör kalmamıya çalışırken Hayal, ayağa kalktı, Üüstündeki tülleri Altı, yüzündeki peçeyi Arlattı bedir. halindeki aylar kadar parlak çehresine bir tebessüm işliyerek Haruna yanaştı Hiç ummadığınız bir misafir, değil mi? Neyapayım, sizi şunun bunun aşkı çıdırtıyorsa beni de sizin aşkınız çileden çıkarıyor. Rüyada olsun muhabbetinizi iğti- mam için hayal oldum, yanımıza geldim. Beni mazur görün ve «ffedin. Bu Harunüreşidin karısı Emire Tübeyde idil * Harunürreşit, gözlerini açtığı vakit ağır bir mahmurluk içinde idi. Hâdiselerle dolu bir gecenin bzleri, göz kapaklarında kararı- yordu. Vücudu, —dayak yemiş gibi, ezğindi, kafasında taham- mül olunmaz ağırlıklar — vardı. Sakin sakin otmran üç kız, geceyi yataklarında geçirmişcesine diri görünüyorlardı. — Yüzlerini yıka- mışlardı, saçlarını taramışlardı, elbiselerini -değiştirmişler, şeb-« nemler içinde sehari banyolarını alan güller gibi pırıl pinl - pir- lıyorlardı. Her - halde geceden daha güzel, daha cazibeli ve daba muattar idiler. Fakat Harun, on'arın ne tara- vetlerile, ne atırlarila alâkadar olmadı, uzandığı yerde müğber bir sesle mırıldandı: — Beni yalnız bırakın! Kızlar, emir vermiye alışkın bir ağzın İitaat telkin eden bu istiskali üzerine hayran, havran kalktılar, odadan çıktılar. Puse bekliyen dudaklarında şimdi kınıl bir hicap vardı, heveskâr gözle- rinde fötur yaniyordu. Harım, üç kalbi birden kırdığından bihaber, yavaş yavaş doğruldu, büyük bir taş sikleti taş-van başımı ellerinin içine aldı, düşünmive koyuldu. Mahmur genç, Fenhası merkep ve Zatülhalle arkadaşlarını mah- mel yaptığı dakikaya — kadar geçen şey'eri biliyordu. Ondan sonra neler yantığını ve neler #ördüğünü kolaylıkla tasnif ede- #a, Fakat hafızasını zorli- yarak yarı kalan hatıraları ta- mamlamıya — çalıştı. Uzun ve üzüntülü bir didinme neticesinde görmüş olduğu rüyayı tahattur elti. Odanın -genişlemesi, kendi- nin küçülmesi, mütcakıben tabil vaziyetin avdeti birer birer gö- zünün Öönüne gelmişti. Bunlar, nihayet birer rüya idi ve şimdi kendisine yüksek bir heyecan vermiyordu. Lâkin batırlama sıra- sı, Zübeydenin hayal şeklinde tecelli edişine ge'ince zihni yeni baştan karışıyordu. Zira rüyanın o faslında müziç Bir muamma, bariz bir başkalık seziniyordu. Harun, belki yarım saat bu sezinseciği başkalığı tahlil ile, © müziç muammaya anahtar aramakla uğraştı. bir netice elde edemedi. Üzülmemek için mufas- sal bir ruya gördüğüne ve o rü- yaya Zübeydenin de karıştığına inanmak istiyordu.? Lâkin uyan- dığı sırada gözüne çarpan bazı eserler, kendi vaziyetindeki da- ğınıklar ve hafızasında kımılda- man bazı sahneler ruyasına bir- çok ta hakikat karıştığım göz- teriyordu. Yaşıyan izler, Zatülhal ile arkadaşlarınında — hediyeleri olabilirdi. Fakat gördüğü rüyada onların yerleri yoktu, mevkilerini tamamen Zübeydeye bırakmışlardı. ( Arkası var | Beynelmilel Bir Hırsız Çetesi Yakalandı Brüksel 8 — (A. A. ) — Dün akşam beynelmilel bir hırsız çe- tesine mensup olan 20 — şahıs tevkif edilmiş ve içlerinden seki- zi hapsolunmuştur. Bu çete tara- fından şimdiye kadar büyük Himanlarda çalınan eşyanın kıy- meti son birkaç sene za yüzlerce milyon franga malik o- makladır. Amerikada Bir. İdam Nevyork, 8 ( Nisan ) — Mis- ter Simson ile zevcesi önümüzde maysın İ6 ıncı günü Sin Sing hapishanesinde elektrikli sandal- yaya — oturtulacaklardır. — Bunlar 14 aylık bir bebeği öldürmüş oldukları için idama mahküm edilmişlerdir. Misis Simson meş- hur Sneyder ile Grey haricinde Nevyork - vilâyeti dahilinde ölüm cezasına —uğrıyacak — olan — ilk kadındır. -—RADYO— 9 Nisan 932 Cumartesi ISTANBUL -— ( 1200 metre ) 1& gramofon, — 19,5 Darüttalim heyeti 20,5 gramofon, 21 Darüttalim heyeti, 220rkes'ra. BÜKREŞ — ( 384 metre ) 25 or- kesir>,2l şarkı, 21,30 askeri muzi- ka, 22,15 konser. BELGRAD — ( 429 metre ) 20 Almanca mükâleme, 20,30 konferans, 20,50 cazbant, 21,40 Kora şarkıları. PRAG — ( 488 metre) 20,50 R.J. orkestrası, 2105 radyo palastan naklea kabare hayatı. VIYANA — (SI7 metre ) 21,15 Ludvig Gruber saati, tenor, süpranor mene ve kemaü ile koönser, 21 trajevis. PEŞTE — (550 metre) 20,30 Ayda operası. VARŞOVA — (1411 metre) 19,30 konser 21,15 hafif musiki, 23,50 dans hâva'arı. BERLİN — ( 1635 2I, Münihten naklen könser. metre) 20 İngilizce dera, 20,30 vatan — şarkıları, Sevmek Suçu Mahkeme, Bir Erkeğe Mektup Yazan Kadını Mahküm Etti Paris (Husasi)— Klerman ka- sabası civarında bir sayfiyede oturan Arrisar isminde bir şahıs karısını çok sevmekte ve karı- sından korkmaktadır. Bu zat, bir gün meçhul bir kadından bir mektup almıştır. Mektup karısının eline geçerse kıyametin kopaca- ğını pek iyi bilen Arrisar, derhal polise müracaat ederek, mektubu yazan kadımın bulunmasım - rica etmiştir. Sayfiye küçük bir yer olduğu için mektubu yazan kadın hemen bulunmuştur. Bu, Madam Füri isminde genç ve güzel bir kadındır. İş bu kadarla |bitmemiş, Ar- risar mahkemeye müracaat ede- rek dava açmış ve Madam Füri- den 30000 frank zarar ve ziyan istemiştir. Fakat mahkeme, kadı- nı sadece 2000 franga mahküm etimiştir. Mahkemnin bu garip kararını sükün ve tevekkül içinde dinliyen kadın şu sözleri mırıldanmıştırı — Sevmek te bir suçmuş!.. Japonyada Komünizm Birtakım Tevkifat Yapıldı Tokyo 7 (Hususi) — Tokyo zabıtası, büyük bir komünist teş- kilâtını meydana çıkarmıştır. Da- rülfünun talebesinden 386 kişi tevkif edilmiştir. Bunların evle- rinde yapılan taharriyat netice- sinde çok mühim evrak bulun- muştur. Tevkifata devam edil- mektedir. Akit Şebrimizin maruf ilânat acem tesi sahiplerinden M. Hofferin kızı Matmazel — Nelly Hoffer ile maruf — manifatura — taciri M. Davit Motolanın akitleri dün Galatada Zülfarus sokağındaki Seneğonda büyük bir dost kütlesi huzurunda icra edilmiştir. Mes'ut olmalarını temenni ederiz. Raşit Rızı -îy—ı_k:oıu 11 Nisan Pazartosi #kşamı 21,80 da FRANSIZ TIYATROSUNDA , Şekspirin şuheseri OTELLO Kalaman'nın güzel opereti Önümüzdeki çarşambadan itibaren MELEK SİNEMASININ hakiki — muzafferiyetini — teşkil edecektir. Bu filimin yıldızı ! KATE DE NAGY'dir. Önümüzdeki MONNER, DRANEM ve — Paris'la ea muktedir / yıldızlarile temsll ettiği en harikulâde filmdir. Sessiz KöŞesinde Çalışat Bir Fen Adamı Şem'i Bey İsminde Bir Zat Takdirli Gördüğümüz Saatler Yapıyor Düne kadar bütün ihtiyaçla- rımızı — hariçten tedarik — ediyor, etekler dolusu altın döküyorduk. Bugün memleket hesabına saadetli bir devrin baş- langıcındayız. Hemen ber şeh- rimizde, hatta ufak kasabalarr mızda bile baca- sından — duman tüten bir fabrika yar ve hbunlar memlekete ku- maş, — kundura, kap kacak ve aşağı yukarı her- şey yetiştiriyor. Hulâsa bir iki madde müstesaa olmak üzere bu« gün memleket dahilinde, bemen bütün ihtiyaçlara cevap veren fabrika, irılâthane veya tezgâh —mevcuttur. Fakat henüz bir saat fabrikası yok, diyeceksiniz. Size hemen haber verelim ki İstanbulda, bir fab- rika değilse bile, bir saatin bü- tün teferruatını yapan ve işleten küçük Lir imalâthane vardır. ve bugün faaliyet halindedir. Türkiyede İlk Saat Hiç hayret etmeyiniz. Bütün teferruatı dahilde hazırlanmak şartile memleketimizde ilk saat bundan doksan sene kadar evvel Ahmet Eflâki dede ve kalfası Mehmet Ef, tarafından yapık- mıştır. Bu iki usta ve kalfa © zaman on tane kadar saat yap- mışlardır. Bu ilk saatler — ibtidal bir şekilde ve fenni esaslara ria- yet edilmeden hazırlanmıştır. Fa- kat bugün İstanbulda makina ile- de saat imali mümkün olmaktadır. Mustafa Şem'i B. ismindeki müteşebbis, 1891 senesin”enberi saat imalile meşguldür. Türkiye- nin yegâne saat tezgâhını idare eden bu zat bugüne kadar kendi eli ve kendi emeğile birçok saat yapmıştır. sile yetişen bu yerli malı saatçi! Vaktile yaptığı saatlerden biri, | biz, kendi hesabımıza tebf' ozaman bııray.'ı gelen Alman ederiı. Şem'i Bey ve yaptığı barometreler İmparatoruna gösterilmiş, İmp tor Vilhelm kendisini takdili taltif etmiştir. Şem'i Beyin yaptil ilk saatlerden bir çoğu şehrimiğ müteaddit cami muvakkithane rinde elân işlemektedir. Darülfünun kapısının iki tarf fındaki saatler, Karaköy Köp başında Seyrisefain binası üzü rindeki saat, Edirne saat ! sindeki dört cepheli büyük saat İzmit saray bahçesinde kulesindeki dört köşeli bi çalar saat, Ankara Orta Ti mektebi üzerindeki iki cepheli $f at, Balıkesir Muallim mekte üzerindeki büyük saat, Ankâf Malıköy Hükümet Konağı üze! deki üç cepheli büyük saat, dız Sarayı kulesindeki büyük © ruf kadranlı - termometre Mustafa Şem'i Beyin yapt! eserlerdir. Mustafa Şem'i Bey ayni manda madeni barometre termometreler de imali hususut büyük bir muvaffakıyet göslü mektedir. J Hiçbir. teşvik ve muavef görmeden yalnız kendi teşebb Bugün MA | İK sınemasında | HAŞMETPENAH EĞLENİYOR ( Son Altesse S'amuse ) J * Bn gengin ve fevkalâde oprn:l fimi GEORC — ALEXANDER * TRUDE BERLİNİ ve LİEN DAYERS tarafından temsi| edilmekt. r. PARİS'in son moda modellerli teşhirli Tüvetene P. D. C. halihazır ılııyı hı-.dııı.ıı ! CESUR KAÇAKÇI d> ( Monsieur le FOX) ANDRE LUGUET'in temsili GLORY A'da Göreceğiniz aşk ve macera filmidir. Nâveten: P. D. C. balihazır dünya havadisl. | EDİP birinci Türk varyete san'atkârı beynelmilel repertuvarın d Mİ LÜO BUBUL'un çETı-:sl ,, (La Band a Bouboule ) ııllyoı. ”