————W Siyaset Âlemi Yunan İntihap Kanunu . * Değişiyor Atina 8 — İlk def'a M. Kon- dilis tarafından ileri sürülüp M. Venizelos tarafından reddedilen İntihabatta temsili nisbi usulü aihayet kabul edilmiştir. M. Papanastasyo tarafından bazırlanan bir proje 29 mart akşam eelesesinda Meclisi Meb'u- #an Riyasetine verilmiştir. Bu proje evvelce Yunanistanda * ftatbik — edilen sistemin hemen heman ayni olup teferrüata ait bir iki noktada tadilât yapılmış- tır. — Venizel stlerin büyük bir ekseriyeti taraftadan tasvip edi- lecek — olan bu projenin bir iki güne kadar kanuniyet kespetme- si muhakkaktır. Bu hususta SORE cereyan edecek Mmünakaşalara bükümet iştirak etmiyecektir. Bu bitaraflığın se- bebi vaktile cari olaa usulü Ve- nizelos kabinesinin lüğvetmiş bu- unması ve on gün evvele kadar ilin bazı mülâhazat do- yısile ihyasına aleyhtar olma- Mdir, İngilterede Amele Sigortası Londra 8 (Hususi) — Tica- ret nezaretinin son aylık rapo- Funa göre 21 martta İngilterede çalışan ve sigorta edilmiş işçi miktarı 949 bine baliğ olmuştu. Bu miktar geçen seneye nispetle 166 bin bir fazlalık kaydetmek- tedir. Irak Petrolleri İçin Boru Londra 8, ( Husust ) — İrak petrollerinin Akdeniz sahillerine nakli için ferşi lâzımgelen demir borular Glaskov ve Birmingam'da fabrikaları bulunan Stevart ve Loit müessesesine ihale edilmiş- tir, Bu ihale, 69 bin ton çelik boru itasını tespit etmektedir. Kıymeti 500 bin lngiliı lira- adır. Almanyada Fücoston Ölenler Berlin 8 ( Nisan ) — Alman Payitahtında fücceten vefat eden- lerin adedi günden güne art- maktadır. Yalnız son 24 saat içinde evlerinde ölü olarak bulu- manların adedi (12) ye baliğ ol- Muştur. Bunun sebebi iktısadi buhrandır. Dörtler Konferansındaki Menfaat Mü- gi Taraf Kazanacak? sademelerini Han Fransız Ve İngiliz Teklifleri Londra, S(AA) — Dörtler konferansı, komitesi müzakerele- rinin, bazı devletlerin bir kısım Tuna devletlerile yapmış — olduk- ları ticaret muahedelerindeki en ziyade mazharı müsaade millet kaydı ahkâmından sarfı nazar etmelerine dair olarak serdedilen telkinat etrafında cereyan etmiş olduğu söyleniyor. Bazı devletlerin bu kayitten sarfı nazar etmiş olmakla Tuna devletlerinin kendi aralarındaki ticari münasebet ve mübadeleleri sahasının genişlemesine ve vazi- yeti maliye ve iktısadiyelerini ıslah edebilecek olan mali ve gümrük muahedelerini mütekabi- len akteylemiye imkân bırakmış olacakları ileri sürülmektedir, Komitenin dünkü içtimamnda Fransız ve İngiliz teklifleri mü- zakerelerin esasını teşkil eyle- miştir. Alman ve İtalyan murahhaş- ları da tamamen başka mahiyet- te mühtelif teklifleri serdeyle- mişlerdir. Maamafih, Tuna meselesinin tamamen iklisadi olduğu prensi- pinde ittifak husule geldiği ve Tuna devletlerine yapılacak her- hangi muavenelin bu devletler tarafından harici diğer bir mua- venete muhtaç kalmaksızın da- hili inkişaflarını temin için fay- dalı bir surette kullanılması lâ- zimgeleceği hususunda murahhas- Tarın mutabık - kalmış - oldukları söylenmektedir. Başka tâbirlerle, basit bir ha- rici muavenetin halihazırda Tuna devletlerinin karşısında bulunduk- ları tehlikenin izalesine kâfi gele- miyeceği ve buundan sonra bu devletlerin kendi aralarında biri- birlerine muavenet etmek sure- tile müstakbel refahlarını temin etmelerinde mutabık kalmaları lâzımgeleceği beyan edilmektedir. Netice olarak tam bir itilâfın hâlen mümkün olmamakla bera- ber dünkü müzakerelerin intaç — SON POSTA Gi intihabatı hususi bir ehemniye arasında Almanyada Cümhur Relsi Bugün Almanyada İntihap müca- deleleri Yi safhasındatır. Geçen sefer. Hindenburg kazandı. Fakat rey Gdedi eee yeldk Şu iki gün' içlade tokrar. edilecek olan . İnlibapta bakalım kira kütamacaktir ? Hitler 've taraftarlarını matlâp elmaları İhti- mali kuvvat'l olmi'da berüber kaft üsülce'takkanda 'sarllı* bir Büküm vesi, keğülyei Bu. veğalirde-tikdüri taraftürlami; krümadüş Hiadeibannz Va yokara başlı bir vaziyette görüyorsunuz. Müthiş Bir Gülle Londra, 8 ( Nisan ) — Maden ı_lrkell heyeti umumiyesinin sene- lik kongresinde şirket mühendis- lerinin yeni bir cing top güllesi ihtira ettikleri söylenmiştir. Bu gülle 16 kilometre mesafeden 30 santim kalınlığında çelik bir lev- | hayı delebilecek kuvvettedir. Bir Cinnet Buhranı Sete, 8 (ALA) — Bir cinnet buhranına — tutulan bir şahis s0- kakta gezmekte olan halktan dördünü öldürmüş, birisini yara- lamış ve sonra da evine kapan- mıştır. Polis kuvvetlerihaneyi sar- m şlar ve mecnunu öldürmüşlerdir. .—— TTT edilememiş bulunduğu, iki devle- tin hemen bütün meseleleri inta- ca muvafakat ettikleri halde di- ger ikisinin de mevcut — mesailin —— ——— halletmiye arzu etmelerine rağ- men bazı nokta hakkında süratle cevap — vermedikleri — zannolum- 'etadır. |Sevkili İle Nışanlı Arasındo Kalınca! “ Sevdiğim ge. &4 unutmadan başka bir erkekle nışanlundım. Fakat nişanlımı sevebileceğime emin değilim. — Sevgilimi daha çok seviyorum. — Her vesile ile ikisi arasında bir mukayese yap- maktan kendimi alamıyorum. Bu mukayeseyi yaptığım zaman sey- gilimi — nışanlıma faik buluyor, ondan — ayrılamıyacağımı anlıyo- rum. Fakat ailevi bazı sebepler saikasile nışanı da bozmağa im- kân göremiyorum. İki cami ara» sında kalmış — beynamaza dön düm. Hayatımın bu en mühim düğmesini — çözebilirseniz, beni pek minnettar etmiş olursunuz., Ankara. SA, Bir genç kız için bundan da- ha nazik bir vaziyet tasavvur edilemez. Nışanlınızla sevgilinizden han- gisini tercih edersiniz? Hatta bu suali biraz daha büyüterek koca- nızla sevgilinizden hangisini ter cih edersiniz, diyebiliriz. Bir kadın bu sualin cevabını kolaylıkla veremez. Fakat nışanlı ve kocayı daima sevgiliye terci', edecek surette hareket etmek, bi tün hâdizatı o gözle görmek daha dnîudur. Nışanlanmak ve evlen- mek, bir başkasına — gönlünüzü bağlamak demektir. Bu bağ baş- langıçta mukavelevidir, zaman ile hissi olur. Bunu bisst! yapmak sizin elinizdedir. İnsan his ve fikirlerini hangi istikamette tah« rik ederse, o istikamette yürür, Maziyi unutmak kolay değildir. Fakat ilk sevdanın akınına uy- mak ta çok tehlikeli bir şeydir. Ben olsam, seygilimle her törlü alâkalarımı eser, onu maziye gömer, istikbaline ba:- karım.. Bu tecrübede mu- vaffak — olamazsam, — nışanlıma Gümit vermem. Derhal nışanı bo- zar, sevgil'me dönerim. Aile em dişeleri, bir insana istikbalini feda etmek — için kâfi bir sebep değildir. HANİIMTEYZE -— TAKVİM —— / .CUMARTESİ J 30 Gün -09- Nisan - 932 — Kamım | Arabi Ruml 3 - Zilhlece - 1380 | 27 -Mart- sere- 1349 Vekit JEzant | Vet | Vaktt 10495 81 & ı2. 16 Üündi f 9. HS 86| Ezant |V. v Akşan (12 — |18 Yatsı İL 3820 1i İmsak |3 03 W EDEBI TEFRİKAMIZ; 82 AÇLIK ee Evet sizi temin eddrim: Ciddi Gzüntüleri, Fakat heyhat. Bunun faydaları da vardı. Bazı vazıyet- lerde işime yarıyordu. Fakir bir adamın zekâsı zengin bir ada- tmın zekâsından daha iyi görürdü. Fakir attığı her adımda etrafına bakar. Karşısma çıkan her adamın döylediği kelimelere şüphe ile kulak kabartır, kendi kendine attığı her adım düşütcelerine hislerine bir vazife yükletir. Ku- lağı hafiftir. Hissi incedir. Tec- rübesi fazladır, ruhunda yanıklar vardır, Ve ruhumun taşıdığı bu ya- aıklardan uzun müddet bahsettim. Fakat ben söyledikçe onun en- Mücllifi: Knut Hamsun Mütecimir P S dişesi âartıyordu. Nihayet birçok defalar : — Allahim, Allahım ! diye in- ledi, Yeisle ellerini uvuşturuyordu. Onaişkence yaptığımı görü- yordum ve işkence yapmak iste- miyordum. Büna rağmen yapi- yordum. Nihayet söylemek iste- diklerimi geniş hakları itibarile söylemiş — olduğumu küşündüm, gözlerinden akan yesi beni sarstı ve bağırdım: — Şimdi gidiyram, gidiyo- rum.. Elimi kapının topuzuna koyduğumu görmüyor musunuz, Allaha ısmarladık, Allaha ısmar- ladık, dedim... »» Fakat ben iki defa Allaha ısmarladık derken ve gitmiyo | hazırlanırken siz de cevap vere- bilirdiniz. Bakınız yeni bir ran- devu — bile İstemiyordum. Çünki sizi bu da sıkabilir. Fa- kat söyleyiniz. bana: Neden bo köşemde — rahat — bırakmadınız? Size ne yaptım? Yolunuzu kes- miyordum değil mi? Sonra.. Son- ra... Neden benden yüz - çevirdi- niz, güya beni hiç tanımıyor- muş gibi.. Şimdi benim bütün hayalim- lerimi yıktınız, beni her zaman- kinden daha sefil bıraktın z. Fa- kat allahım ben deli değilim. Pek iyi bilirsiniz ki, biraz döşünseniz ablarsın:z ki aklım tamamen ye- rindedir... Haydi, —haydi |bana elinizi uzatınız, yahutta müsaade ediniz yanınıza geleyim! İster mi- siniz? Sizi incitmiyeceğim. Bütün istediğim sadece önünüzde, yere, bir saniye, yalnız bir saniya diz çökmektir. Müsaade ediyor musu- nuz? Hayır, hayır, vazgeçtim, görüyorum ki korkuyorsunuz, yap- | mıyacağım, yapınıyacağım, işli- yormusunuz? Allahım, Allabım, neden bukadar korktunuz? Çok uslu — dürüyorum, ye- rimden — kınsıldanmıyorum. Sec- cadeye, tam ©o kırmızı - revgin bulunduğu noktaya, ayaklarınızın ucuna bir dakika diz çökmek is- tedim. Fakat korktunuz. Endişe- yi gözlerinizde okudum ve... Ye- rimde kaldım. Ve sizden bunu rica ederken bir adım bile atma- dım değil mi? Önünîııde. kırmızı seccadenin açık rengi Üzerinde diz çök- mek istediğim yeri gösterirken tıpkı - şimdiki kadar hareketsiz durmadım — miı? İstediğim yeri parmağımla bile göstermiyorum, hiç göstermiyorum. Sizi kor- kutmamak — için — çekiniyorum. Sadece böyle, başımla oraya doğra bir hareket yapıyorum, değil mi ve siz hangi açık kırs mıziyı kastettiğimi pek iİyi aal- yorsunuz, fakat oraya diz çök- mekliğime müsaade etmiyorsunuz değil mi? Benden korkuyorsunuz ve bana yaklaşmıya cesaret ede- miyorsunuz, Bana deli diyebilecek bir kalbiniz olabileceğine ihtimal ve- remem. değil mi, deli olabilece- ğime inanmazsınız değil mi? Çok eski zamanlarda, bir defa, bir yaz deli işlmuştum; pek fazla çalışıyordum ve düşünecek şeylerim çok olduğu zaman vak- tinde yemeğe gitmeyi unutuyor« dum. Hatırlamalıydım, fakat işte batırlıyamıyordum, unutuyordum, Allabım, eğer yalan söylüyorsam bu odadan dışarı çıkmaklığıma mü- sade etme: Görüyorsunuz ya, bana karşı haksızsınız. Bunu mecburl! yapıyordum. İngebret'in yanında Gravsen'in yanında büyük bir itibarım vardı, ekseriya cebimde birçok param da vardı. (Azkam var ir ğ ziğeh ha gti gğrlesillekeci aÜİ l ddi üaK ai el M L TU a0