Siyaset Âlemi Dörtle;r Konferansında Londra, 6 — Dörtler Kon- Feransı dün saat 14,30 da İngil- tere Hariciye Nezareti binasında ilk içtimamnı aktetmiştir. İçtimaa riyaset eden M. Mak Donald'ın — yamıbaşında Maliye Nazırı M. — Nevil Çemberlayn, Hariciye Nazırı Sir Jon Simon, Ticaret Nazırı M. Rünsiman bu- hınuyordu. Alman — heyeti murahhesası reisi M. Fon Blövdür. Bu zat, sabahleyin İtalyan murahhası M. Grandiyi — ziyaret etmiştir. M. Grandi de Sir Jon Simon ve Mak Donaldı ziyaret etmiştir. Hitler Bir Hükümet Darbesi Hazırlıyormuş Berlin, 6 — Bütün Almanya, yeni Reisicömhur intihabı dola- yısile büyük bir heyecan içinde çalkanmaktadır. Bundan evvelki intihapta oldugu gibi üç namze- din — taraftarları da — ellerinden geldiği kadar çalışmakta ve her vasıtaya müracaat etmektedirler, Yalnız komünistler fazla hararet gösterememekte, kuvvetlerini ya- kında yapılacak — olan meb'usan intihabına saklamaktadırlar. Nazırlar, mücadele esnasında nutuk — söyliyecekleri ' mahalleri tespit İçin bugün ve yarın top- lanacaklardır. Hitlerin reklâmlarını havi 18 ilân sütunu gazle yakılmıştır. Bu- nu komünistlerin yaptığı — zanne- dilmektedir. Dün gece — burada siyasi sebeplerden dolayı 70 kişi tevkif edilmiştir. Dün, Brünsvik hükümetinin siyasi vaziyeti hakkında Dabiliye nazırının riyaseti altında bir içti- ma yapılmıştır.İçtimada, Nazilerin binalarında müsadere edilen hit- ler ordusunun — gayrikanuni! tah- rikâtına ait vesaik hakkında ka- rar alındığı zannedilmektedir. Polisin elde ettiği bu vesaikin en - tehlikelileri neşredilmiyecek- tir. Prusya hükümetinin noşretliği vesaik, Hitlerin Almanyada haki- ki bir ordu kurduğunu ve riya- sete intihap olunursa hemen bir darbel hükümetle bütün iktidar mevki ve makamlarını işgale ha- Hitler Darbei Hükümet Hazırlıyormuş. Pariste Tiyatro Grevi Başladı Fransada Tiyatro Grevi Başladı Paris 6 — Fransanın bütün tiyatro ve sinemaları dünden iti- baren kapılarını kapayarak üstü- ne şu ilânı asmışlardır: “ Tiyat- rolar, vergi mükellefiyetinde mü- savat istiyorlar, , Dans yerleri, gece eğlenti yerleri de bu hatre- kete iştirak etmişlerdir. Her va« kit büyük bir kalabalığa ve eğ- lenceye sahne olan Monmarter sokakları karanlıklar içindedir. Hindistanda Vaziyet Düzeliyormuş Londra, 6 — Hindistan İşleri nazırı, Hindistan vaziyetinin salâ- ha doğru gittiğini söylemiştir. — ———my kıt'aları — teşkil edileceği anlar şılmaktadır. Bundan başka hü- cum kıt'aları erkânı harbiyesinin riyaseti altında, bütün Almanyaya şamil istihbarat teşkiâtı yapıl- mıştır. Zabıta, bu istihbarat mer- kezlerinde polis, ordu, silâh, mü- himmat depoları hakkında kıy- metli tafsilâtı havi vesikalar bul- muştur. Almanyanın - nehirlerini, geçitlerini ihtiva eden kıymetli bir harita da vesaik arasındadır. Şifrelerin müftahları da bulun- muştur. Hitler ordusu martın 12 ve 13 üncü günleri bütün Almanya- da seferber hale geçecek, hücum kıt'aları tam bir techizatla tahşit edilecekmiş. Kuvvetler, ilk işaret- te demiryolları istasyonlarını, tel- graf ve telefon merkezlerini, ha- vagazi, elektrik merkezlerini, su tesisatlını, ordunun — ve polisin mühimmat depolarını ele geçi- receklermiş. Hitlerciler şimdi de askert techizat ve — silâhlara — malik bulunmaktadırlar. Küçük - şehir- lerden birinde büyük mikyasta piyade tüfek ve — tabancaları, mermiler, hatta mitralyözler bu- lunmuştur. Hindenburg, köy — mühtarla- rından mürekkep bir heyeti ka- bul etmiştir. Heyet, Alman Çift- İngilterede İşsizlikle Mücadele İngilterede İşsizlikle Mücadele Londra 16 — Mesai nazırı işsizliğe karşı yapılacak müca- dele için 20 milyon liralık kredi ye ait kararnameyi Avam kama- rasına vermiştir. Naziır, bu ted- birin muvakkat olduğunu, ge- lecek sene için işsizliğe karşı bir sigorta ü tesis edileceğini ümit ettiğini söylemiştir. Londra 6 — Büyük donanma açık deniz manevralarını bitirerek limanlarına dönmüştür. Bu ma- nevralarda İngiliz milletinin vata- nın emniyet ve müdafaasını Gze- rine almış bulunan donanmasına itimat edebileceği bir defa daha tezahür etmiştir. TAKVİM —— /PERŞEMBEJ 30 Gün 7- Nisan - 932 — Kamımisi Arabi Ruml 1 - Zilhlece « 1380 | 283 -Mart- sene- 1540 İngiliz donanması, açık deniz manevra- larından limanlara dönüyor Sovyet Âli Mahkemesinde Bir Dava Moskova, 6 — Âli mahkeme, Alman sefirine suikastta bulun- makla maznun olan Stern'in mu- hakemesine başlanmıştır. Bu sui- kast esnasında Alman Sefaret Müsteşarı Fon Tvardofski yara- lanmıştır. Dava alâka uyandırmıştı. Se- firler, Matbuat Mümessilleri, sa- miün arasında idi. İthamnamede bu suikastin Rusya ile Almanya arasındaki dostane münasebatı ızrar edebileceği söylenmekte idi. Sternin — cinayetle teşvik eden Vasiliyer de tevkif edil miştir. — Maznun Stern — mah- kemede cürmünü itiraf etmiş, ancak Vasiliyerin kendisini teş- vik etmediğini söylemiştir. Vasi- liyer istintak ifadelerini reddede- rek kat'iyyen suçsuz olduğunu söy- lemiştir. Stren isticvap edilirken kendisini bu hâdiseye sevkeden Kimseyi Sevemiyorum? Dün, aşka bir. gençe ten aldığım lı.i.:“ıııı;jrhıptıİ des niliyor ki. * Yirmi yaşımı geçtiğim hab de aşk nedir bilmiyorum. Sevk enleri gördükçe kıskanıyorum. akat ben bir türlü sevemik. yorum. Bazan sevdiğimi — zanne« diyorum, — sonra — aldandığımı anlıyorum. İlâht bir his olduğu söylenen bu nesne nasıl şeydir? Ben niçin sevemiyorum ?,, Bu sualin cevabı bir kelime ile şudur: Sevecek kimseye henüz rasgelmediğiniz için. ik denilen aramakla, ırhAıı’ndın kqıınk'leıy elde edilir bir nesne değildir ki! Siz onu aradıkça, o sizden kaçar, Bir gün farkına — varmaksızın — tuzağına düştüğünüzü anlarsınız. Sizin onu aramanıza ihtiyaç yoktur, öbir gün gelip sizi bulur. Sevememekliğinizin ikinci ses bebi de tabiatinizin hercai olma- sı ihtimalidir. Hercai gençler, bir dalda duramıyacakları - için, aşklarını bir insan üzerinde te- merküz etmiş göremezler. Sevgi» leri de tabiatları gibi hercaidir. Çabuk sever, çabuk unutur, ça« buk vaz geçerler. Bunlar; gerek kendileri, gerek sevdikleri insan- lar için tehlikeli kimselerdir. Çün- ki bir taraftan sevmek ze tatmaktan mahrum kalırlar, bir taraftan da onları sevenleri bed. baht ederler. Böyle birisine düşen samiml bir üşık betbaht olmıya mah-e kümdur. * Ali Efendiye Kız tarafı haklıdır, ailenin kızlarını bir ecnebiye vermek istememelerini tabil görmelidir. Eğer evlenmiye ve Türkiyede yaşamıya karar vermişseniz, neye Türk tabliyetine girmiyor sunuz? HANIMTEYZE rereenenrer eee ea ANKARA da zarif ve kibar ha mimlar mevsim şapka- KeReiLada z D AFİFE şapka salonuna uğrar- İar. Zira orada PARİSİinson moda cereyan« larını takip eden Afife zr bolunduğunu tesbit etmekte- | çiler Birliğinin verdiği - muhalif |— AE'“'lfı%. %%&% Soleü :'l";ı.,:fm eç "-nı'-'ı dş’:-' S rkeşİamlanı dir. Vesikalarda bölük, tabur. ve karara rağmen, bütün köylülerin %l;.:' ? îıı 10) Yatı | süza ekie i değııtirıı:tı ; ha denecek — kadar / güzel fırka şeklinde eski İmparatorluk reylerini kendisine vereceklerini | İkindi | 6 ISİS 3Sİ İmsak | 9. 123 hitler kendisinin aleyhinde şeha- şapkalar yapmaktadır. benziyen Hitler hücum söylemişlerdir. dette bulunmuşlardır. EDEBİ TEFRİKAMIZ : 80 AÇLIK ZS Müellifi: Knut Hamsun Birden kendimi kaybettim, ağzından budalaca bir kelime çıktı, genç kızı güldürdü, fakat ben şimdi onun kulağına - tatlı kelimeler mırıldanıyordum, o, da- uysal —görünüyordu. Hatta bir aralık 6 da bir elini umuzur ma — attı, sonra — saçlarımı ğkşamlyı başladı. Derken çok ileri gittiğini düşünmüş gibi durdu, biraz yanımdan çekildi, eline baktı, parmaklarının arasında saçlarımdan dökülmüş birkaç tel vardı. — Saçlarınız dökülüyor, ne- den? — Bilmem! — Çak içiyorsunuz tabii, bel- | yip Mütecimz P S ki de.. Hayır burasını söylemeyim. Utanmalınız, hayır doğrusu bunu sizden ummazdım. Bu kadar genç olduğu- nuz halde şimdiden saçlarınız dökülsün!.. Şimdi bana nasıl bir hayat yaşadığınızı anlatınız. Eminim ki çok feci bir ömür sü- rüyorsunuzdur, Fakat yalnız hakikati isterim anlıyor musanuz, kaçamaklı söz- lere gelemem. Zaten yalan söyle- söylemediğinizi yüzünüzden anlarım, haydi başlayınız! Ah, omuzlarımdan aşağıya ne büyük bir yorgunluk çöküyordu ve — bütün — bu — teşebbüslere girişecek yerde sükünetle ye- rimde oturup Mütemadiyen ona bakmakla vakit geçirmeyi neka- dar isterdim. Evet evet hiçbir işe yaramaz bir insandım, bir çuval paçavra balindeydim. — Haydi başlayınız, — diye tekrar ettim. Fırsatı yakaladım ve her şeyi anlattım ve yalnız hakikati sayledim. Fakat ufku hep karanlık görmüyordum. Mak- sadım kendime acıadırmak de- ğildi, ve bir akşam beş kuron çaldığımı da anlattım. Beni, yüzü sarı, ağzı açık, gözlerinde korku, iki kulağı ile dinliyordu. Hikâyemi — bitirince üzerinde bıraklığım Fena tesiri silmek istedim ve biraz kendimi toplıyarak : — Fakat artık bütün bunlar bitti, bir daha tekerrüre mevzu- bahs olamaz, artık kurtuldum. Faka: geç kız çok - bitkindi : | — Allah bana yardım etsin, dedi, başka birşey söylemedi,sus- du, sonra fasılalarla bu kelimeyi bir kaç defa tekrar etti. Yine gevezeliğe dalmak iste- dim; kolumu tekrar uzattim. Fa kat o demin biraz açılan göğsünü kapatmıştı, bu, beni kızdırdı, ne- den kapatmıştı? Artık nazarların- da intizamsız bir hayatla saç- larını kaybetmiş bir adam derece- sine mi düşmüştüm? Yoksa kendi- mi bir sefih halinde gösterseydim hakkımda daha mı iyi bir- fikir peyda edecekti. Lâtife bertaraf, nihayet ben de erkektim, kolumu tekrar uzattım, yerinden fırladı: — Deli mi oldunuz. Gayrühtiyari durdum: — Hayır, çıldırmadım. — Bana öyle gelmiyor, üzeri- nize garip bir hal çöktü. Şimdi söyleyiniz bana... O... Beni takip ettiğiniz sabah sarhoş miydınız? Hayır, fakat ogün karnım aç değildi, henüz yemek yemiştim.. ! — O halde daha fena yal.. — Yoksa sarhoş olmıkıiııı mı tercih ederdiniz! — Evetl Oh, sizden korkuyo» rum, Yarabbil.. Beni bırakmaz- mısınız m, hayır. Bırakamaz: dım, Çok zararlı :ı:llâ:.. cenin bu saatinde bu penim üzerinde bu lâtifelere lüzum yoke tu, Fakat bu kadınlar da insani oyalıyacak ne hâdiseler icat edie yorlardı... Fakat hayır, hayır bü- tün bunlar munhasıran benim korkaklığımdan — ileri — geliyrdu. Muhbakkak daha çok - toydum. Fakat artık lâtife kâfiydi. Elimi omuzuna attım, geriler ——— di, sadece korkuya ve mahçubi- yete atfedilmiyecek kadar şiddı Ki bir hareketle mukavemet edi- yordu, güya dikkatsizlikle yapmı- şiım gibi bir kolumnu —masaya arplım. Şamdan düştü, söndü, f:ırıulıktn kaldık. Fakat bu ka- ranlık onu büsbütün korkuttu, bir çığlıkla yanımdan fırladı: ÇArkası var ) Si