İ | 'X_bdülhamidin Metrukâtı İçinde Ancak SON POSTA Abıiııı.ı-ıAıııbı GÜNLERİ İki Yüz Seksen Altın Bulunmuştu Kitap Şeklindeki Kutu Acaba - Bir NAKILİ Her haekkı mahfuzdur — 283 — Heyet, odaya Abdülhamide Hmiye dri açılınca, heyet hayrette girdiği zaman ait eşyayı - tespit başladı. Gardrop ı kal- köşesi, mü birçok le dolu idi ifından Ab- Ab- bunları £ Gardropun - bir Üürleri Btuları ve ilâç şişe Bunlar, ülhamide Ölhamit İmış, ürlerini Jadan hepsini saklamıştı. Bu gardrobun açılmamış ilüç doktor ta verilen - ilâçlerdi. senelerdenberi fakat m bile üst gözünde n kitaplar da vardı. Bu kitap- t da, şunlardı : Hadikatüölevliya — Basma Şifaişerif — Yazma " — Basma İki nüsha hizp — Yazma Dua kitabı — Yazma Farisiden — tercüme İğer bir dua kitabı. (Yasin) suresi — Yazma edilmiş Enamı şerif — Kuran — Basma Buhariü - şerif Aziziye — Basmü Bir kadife kaplı mahfaza için- üç adet Kuranıkerim Bunlardan — başka, — muhtelif ahfaza ve kutuların içinde do- Bz adet cep birçok muh- Jf cinsten cıgara — ağızlığı, det cıgara tabakası, iki yirmi tane nihayet, Şimit Venson) markalı ve âpli iki adet rovelv Adar fişek. B Diğer “gardirop açildığı zaman, #velâ on kat kadar &, raflarda yine o mikta: fes B alt tarafta da, konçlu, Üksek topuklu, kıta çizme şek- âde birkaç çift potin görünü- ördu. Bunlar, çıkarılıp ta tetkik Şilirken —« Şili bir Kuran kesesi de bulun- saali, on 1f'ct kadar göz bir çanta içinde sedef , yüz tane sekiz uzun iselerin — arasında M ve hiç ehemmiyet verilmiye- &k kitapların üstüne konuldu. Abdülhamidin odasında zuhür den para, iki yüz seksen küsur falık evrakı naktiyeden ibaretti. #bdülhamidin dillere destan olan Bsusi c & para, ne büyük İ ediyordu. Bu Bda büyük bir h heyet, ile bu ehemmiyet- bir tezat teş- vaziyet karşı- taaccüp göste- Abdülhamidin bu kıy- H ufak ek çşeyleri tespit ederek işleri- B hitam , İtildi metrukâtile diğer vereceği zaman bir ses kesenin içindeki Kuran Belki Böyle itina ile saklanm bakılırsa, ö" halde bir kıymeti olmak lâ- M gelir. Eğer böyle bir Özeye gönderilir. Bütün n kıymettar mhr ve sına şeyse azarlar, $ çevrilmekle beraber, hiç kim- onu açmak ve muhteviya- H anlamak için bir merak yok- ZİYA ŞAKIR İ | 'ş i hür mum Kuran kesesi- | kar- pılan bu teklife bütün lâkayt » kalmak tu Fakat, şı, bütün ta caiz olamazdı. Enver Paşa mühimsemiyen bir isteksizlikle eli- Di uzattı. Kuran keses Bu kese, adi kalınca kenarlarına b çövriltil. mişti, A kten İstanbula geliri araba üstüne binen Şöhreddin boynuna asılmıştı Paşa, açtı. anda Enver yavaş — yavaş, keseyi Fakat o — Aaaa.. Bu ne? Diye haykırdı. içinden İçi çıkardı kin Çünkü kesenin Kuramkerim değil, biçimde bir tam o büyüklük ve o kutu çıkmıştı Bu, vzden mamuldü. O kadar san'atkârane bir kutu, « yapılmıştı rüp te hayret etmemek müm- kün değildi. En büyük ve ehemmiyeti, kapağının olmamasında id Şimdi, bütün lâmbalarının san'at belli yet havagazi bir araya dikkatle nereden açılacağını bir türlü anlıyamıyor- lardı. " altında bir kutuyu evirip çeviriyor, toplanmış, büyük Kutunun köşesinde kırmızı Bu mü- Abhdülha- midin küçük mührü basılmıştı. Enver Paşa: — Durunuz.. geldi. Dedi sadef saplı bir mühür mumu vardı nun Üzc Aklıma birşey ve cebinden çıkardığı tı. Ke bir çakıyı aç Lt kin tarafını yavaş yavaş " K LAİ k karak mühü: O zaman, mühür mumunun altın- munun altına so bozmadan - kaldırdı. kalkan bu da küçük bir delik göründü Resminizi B x SizeTabiatiniz . AVNİ BEY: Sakindir, fiil ve hareketle- rini ilân et- mez, şarlatan- hk yapamaz, aüma )'işkı% r Bareketlerden mücteniptir , israf yapmaz, men faat lerini ihmal etmez çabuk kızmaz, hazimkâr olmak ister, maahaza iğbirarı devamlı olur. a 93 İSMAİL FAHRİ BEY: ( Fo- toğrafının dercini istemiyor.) Mü- dekkik azimkârdır. Bir baş olarak çalışma akta ve ç makta muvaffakıyeti vardır. Tarzi ve işte telebbüsle ve hayatının intizami- le alâkadar olur. Menfaat bah- sinde pek kanaatkâr değildir. Gözü büyükte ve bi klüktedir. Çabuk ahbap ve lâübali arkadaşlarını intihapta pesenttir. olim. müşkül- Fotoğraf Tahlil Kuponunu H inci S. ;famızda bulacaksınız. bezden yapılmış, Define Miydi? De limetre birkaç mi- bir — vida Paşa çakının içinde ve derinliğinde Enver ucunu bu de ağır, kutunun parlıyordu. ge soktu, vidayı Vida dönerken tahta bir- Odann içinde parladı. bir ağır burdu alttarafınaki denbire - fırladı sanki bir Herkes d hayret şim bühtü geri erin içinde birer adım sıçradı. Ortada akıl ve hayale gelmi- yen bir manzara vardı. Kutunun alt kapağı Jenbire — açıldığı için, içindekiler tamamen yere boşanmıştı. Şimdi odanın ze- minini — teşkil — eden — açık renkli Hereke halısının üstünde bir yığın pırlanta kıvılcımlanıyor. Bunların arasındaki zümrüt ve yakutlar, — nazarlarda — efsanevi hayaller uyandırıyordu. Odada mevcut olanların hay- birkaç saniye devam etti. Sonra karışık sözler işitildi. reti karma Şayanı hayret.. — Olur şey değil — Hiç — beklenmiyen — bir — İş.ı servet, buna derler.. Bunu saklamak yanında bile bir cesaretdir — Her ihtimale karşı... — Acaba kıymeti nekadar- dır?.. Enver Paşa, cevap verdi bütün bunlara urada, tam iki milyon liralık bir servet yatıyor. iliyor, — hayretle , bütün bu pırlanta elmas alevlerinden bir türlü ayrılamıyordu. açılan g ve - aykanı var - /)'ı'ı'f'ı'mj Fıkra Müstakbel Bir Tüccar Jâdım, al şu kuruşu da ba- Efendinin oğlu Ah- —İE na Mehmet inedi gö — Peki efendim. Al öyle ise kuruşu ! — Mehmet Efendinin Ahmet benim efendim Bir Tesviye Şekli Tiyatro Müdürü — Piyesinizi beğendim, fakat benim tiyatrom için biraz uzun Muharrir — Tiyatro biraz bü- İ ter. oğlu yütülemez mi ? Bir İskoç Fıkrası İskoçyalıların hasisliğine misali de zikrederler Birbirini tanımıyan iki İskoç- yalı ile bir Musevi, bedava konferansa gitmişlerdi. Bir heyeti tertibiye zat çıktı ve hazırunu bir emri hayır için iane davet etti. Bu da- derhal bayıl- bayılan şu bir ara n bir vermiye veti işiten Musevi mıştı. — İskoçyalılar da Museviyi sırtlıyarak dışarıya can attılar. | | | Bugünün Romanı OA MA ** EAREEELEER can ve heyecan çaldı. Hacı Telefon Hacı Bey, konuşuyordu. kulak kabarttık. Ve bir Ben, bu merak içinde iken, Bey konuşmıya eveden telefon başla geliyor Beyle Neclâ ile Beyin üzere olduğunu anlar ve gitmek » Neclâ, Meseleyi Amca Bey © Amca yere hemen babasına koştu sordu. Meğe cel bir telgraf almış, mübim para meselesinden dolayı ( Brü Bu hare sel ) den çağırıyorlarmış. ak- şamki ( ekspreks ) le kele mecburmuş. Kendisi uğrasırken bazırlıkla sini başka pasaport muame" takip etmek için dayı beyi isti- yormuş. Amca Bey, Nedlâ ile Dayı Beyi aldı, gitti. Fabrikayı yalnız bırakmamak — için ben mecbur oldum. Akşam, istasyon- da birleşecek ve Dayı Beyi teşyi edecektik. Onlar çıkar çıkmaz, kalmıya mektubu çantamdan — çıkardım, okumuya başladım. Okudukça arlıyor ve adeta beynim karıncı- lanıyordu. Bu mektubu aynen buraya kaydediyorum. “Kevser Hanım Bu mektubumun gayet büyük bir cür'et mahsulü olduğunu zan- nedeceksiniz. Belki de Malümunuzdur ki aşk insanı deli, divane eder. Cenabı Hakka yemin ve kasem ederim ki, şimdi ben de bir mecnun gibiyim. Sizi gördü- ğüm gündenberi, yerde miyim, bilmiyorum. Gece bimden ah ve feryat hayretim öyledir. gökte miyim, gündüz, ediyorum. Bunları size hiç söyle- memiye çok çalıştım ve daha da çalışacaktım. Lâkin dün Avni Beye karşı | yaptığınız muamele beni beyecanla nekadar has- etti. Siz de dbahtım.. nefret titretti. Kalbinizin sas olduğunu ispat bedbahısınız; ben de be Bilirsiniz ki, um. Hele sizi vefikamdan gördükten artık hiç sevemiyo- Resulullah bissiyatınızı , onu n Allah aşkına ifg aşkına siz de bana ediniz. Kalplerimizi birleştirelim. Uzak Bir diyara gidelim. Orada baş- başa vererek mes'ut geçirelim. Baki, dört vabınıza intizar ederim, sevgili güzelim. ,, bir. hayat gözle ce- benim Malüm.. S Bromural Hnoll, 'eye ı'n»(’ı&îp eder: TUZ T NES Z. Şakir Mektabu, sında sıktım, anda kal parmaklarımın ara- buruşturdum. Şu nefretin en acı bislerini duyuyordum... Bu adam bebek değildi. Aşağı, kırk yaşını geçmişti. Nur bi karısı, vardır. simde yukarı, taze ve güzel bir nur topu gibi İki Bunlardan — nasıl bunları deb evlâdı nefret nasıl her birdenbire Bu sırada, eder, türlü kadınlık hislerimi çiğniyerel açıkça söylüyorum ki: Karısı, Onun gü eden bir adam, benden çok güzeldi. zelliğini ihmal nasıl oluyordu da beni gördüğü gündenberi, yerde mi veyahut gökte yordu?... Ya mi olduğunu — onutuveri- sonra —© Kalbimin yemlemeler... hassasiyetini anlamış. Betbaht olduğumu da idrak et- miş. Beni uzak diyara alıp gö- türecekmiş te mes'ut edecekmiş... Okadar asabi, okadar müte- essirim ki, fazla bir şey yazamı- yacağım. Ah Allahım.. Bu, erkek mi- leti mi ?.. x İstasiyonda, bu ahlâksız herif- le karşılaşmamak için Amca Beyi teşyie gidemiyeceğim. Amca Be- yin; bu, dünyanın en temiz ve en nezih erkeğin, beni vefasızlık ve nankörlükle itham etmesi ihti- mali var. Ne yapa yım?.. Öyle bir vaziyetteyim ki, bu ağır itbamı bile taşımıya raziyım. 25 Nisan Bugün Neclâ sordu: — Abla, ne oluyorsun?.. Bu- günlerde sana bir sinir geldi. Eski neşeni kaybettin. Herkese karşı — somurtuyorsun... — Dikkat ediyorüm, hele dayımı gördükçe mosmör oluyorsun.: “Niçin Altah aşkına?... Dedi. Bu sual, şüphesiz çok yerin- de idi. Az kalsın bir anda bo- şanacak, ve her şeyi olduğu gibi anlatacaktım. Fakat © vaziyetim ne olacaktı? bir, aile faciasına sebep Neclâya zaman Belki de olacaktım Hiç gülmeden Neclâya cevap verdim. — Kalbimdeki acıları - bili- yavrum... Bunlar vakit vakit aklıma geldikçe fena oluyo* rum. Dayı Beye gelince, niçin onu gördükçe mosmor olayım. Sana öyle geliyor. İhtimal ki benim buhran geçirdiğim zamanlara te- sadüf ediyor... Dedim ve sözü değiştirdim. ( Arkası var ) yorsun, nti tabletlberi alırsa. Bromural *«Knoll» tabletleri dünyada en ziyade mütcammirmi üsap müsekkini ve m ünevvimdir. Bu müstahzar milyon- farca vakada tecrübe edilmiştir ve hergün binlerce döktlare Tar tarafından tavs olunmaktadır Alındıktan 20 dakika geçer geçmez, şayanihayret olan müsekkin tesirini gösterir. T alınsada hiç bir zararı yoktur. — Eczanelerde cam tüplerde satılır. — Fabrikası Alman- Ludwigshafen, de KNOLL A-0, du.