P o10 Süyfa — kar sermaye — zaman dinler, öğrenirsiniz. Fakat — Makar biraz (Hagton) a dö- nerek: — Kâfi derecede, dedi ve İştirak çtmek arzusundadır. Fa: kat sermayesi yoktur. Hagton gülerek ilâve etti: — Hatta meteliği bile.. — Evet. Öyle, arkadaşımızın parası yoktur, fakat gemi haya- tınx alışkındır, fazla olarak mü- kemmel bir nişancıdır, hülâsa bize lâzım olan adamdır. Tilman ellerini çırptı: — Biravo! Bu gibi işlerde insan paradan kıymetlidir. Hag- ton sizin gibi bir gencin bize iltihakı beni cidden memnun etti. Makar ilâve etti: — Kendisine ilerde eline ge- çecek paraya nazaran şimdiki halde aylığının pek ehemmiyetsiz olacağını söyledim. Neş'esini — hiç Tilman: —Güya bir bakkal dükkânının açılması — mevzubaha oluyormuş gıçllı]imderhıl aylıktan bahsediyor- sunuz, dedi. İlerde elimize cek olan para herkesin sayi nis- betinde taksim edilecektir. Rahat ve emin bir işte — aylıktan bahsetmek — doğrudur. Fakat balıklara veya kaplanlara şikâr olmak tehlikesi ile karşılaşacağı bir zamanda “hisse,, den bahse- dilmesi kulağa daha hoş geliyor. Kaplan — kelimesi Ha, dikkatini celbetti, fakat atıldı: — Gideceğimiz yer- de kaplan yoktur. Yalnız orangotan — maymunu vardır. Hagton söze karıştı: — Sizi sual yağmu- runa boğmak, yahut ta sırrınızı söylemeyi mü- | naşip gördüğünüz za- mandan evvel anlamıya çalışmak istemem. Fakat takribi olarak ne semte gideceğimizi öğ- renmek istemekte acaba bir mah- zur var mıdır? Tilman: diye bağırdı. Ne- kaybetmiyen — Nasıl, reye gideceğimizi bilmiyor mu- sunuz? — Hayir! — Vallahi azizim, siz lâkay- dide rekoru kırmışsınız, hakika- ten gittikçe daha fazla hoşu- ma — gidiyorsunuz. — İşte — bir adam ki nereye — gideceğini ve ne yapacağını bilmeden bir mukaveleye imza atmak üzeredir. cidden görülmemiş şey ! Hagton gülmiye başladı : — Sidneyde meteliksiz sürük- lenmektense cehenneme gitmiye bile razıyım. Tilman : — Güzel, dedi. Fakat gide- Ü, ceğimiz yer okadar uzak değil- Sadece biraz şimale teveccüh edeceğiz. — Makar bahse vzuh verdi: — Gideceğimiz — yer — yeni ( Gulne ) dir. Artık tafsilât baş- lamıştı. Tilman: — Evet yeni Guineye gide- ceğiz ve bu kıt'anın nehbirlerin- den birini dökülüş noktasından akış noktasına doğru çıkmıya başlayacağız ve nihayet orada bir şey bulup geri döneceğiz. 2 Tafsilâta gelince birazden Ma- sahibine — anlattığı SON -POSTA Cenup Denizlerinde Bir Seyahat ilacerası Altın Peşinde.. Üç Serseri.. Üç Milyoner “Ticarethanenin Sahipleri Saçma Söz Dinliyecek Kadar Boş Vakte Malik Değildirler, Burasını ıînlamak Lâzım!,, isterseniz yola çıkalım. Vakıa eden bir adamdır. İşimizi boza- daha biraz erken amma, geç kalmaktansa erken gitmek mü- reccahtır. Gazinodan — çıktılar, büyük caddeyi takibe başladılar. Yolda giderken Tilman rastgeldiği iki kişiden mutlaka birisi ile selâm- laşıyordu, o derece tanıdığı vardı, fakat Hagton şimdi nme Tilmanı, ne de içine atıldığı sergüzeşti düşümiyordu. Aklı fikri bu ser- güzeştin esasından ziyade tefer- rüatında idi : — Acaba Kulvis adını taşıyan sermayedar kendisine yapılacak olan teklifi nasıl tülâkki edecekti ve bu teklifi yapacak olan şu pek mühmel giyinmiş serseriyi nasıl karşılıyacaktı ? Bir aralık arkadaşlarına teklif etti : — Sermaye sahibi beni tanı- maz, yanınızda belki fazla görür, isterseniz ben sizi sokakta bek- leyeyim. Fakat bu fikre ikisi de itiraz ettiler. Hagton madem ki ortaktı, birlikte bulunmalıydı, — Tilaman bedbin değildi: — Kulvis çok müdekkik bir Sıkrid adını taşıyan ortağı ya- ninda bulunmasın. Çünki çok sert, kaba ve her şeyden şüphe Mançuride İsyan Büyüyor Şanghay 14 — — Mançuride yeni bir rejimin teessüsündenberi muhbtelif taraflarda yeniden bir- çok haydutluk vak'aları başgös- termiştir. Bunun bir neticesi olarak Mançuri şehrinde isyan eden Çin garnizonu oradaki Japon kuman- danını öldürmüş ve şehri yağma etmiştir. Ayni zamanda Peyko ve Mukden şehirleri civarına kadar Çin yağmakerlerinin yaklaşarak ortalığı talan ettikleri haber ve- rilmektedir. Diğer taraftan Şarki Çin demiryolu boynca tahşit edilmiş olan Çin kuvvetlerinin de isyan ettiği ve Japon kuvvetlerinin bunlara karşı yürüdükleri bil- diriliyor. * Şanghay 14 — Mançuride ayaklanan — Çinliler Mongolistan arazisine girerek elyevm Şan - Şung'da bulunan prens Şey'in hâkimiyeti — altındaki Erlutune şehrini işgal ve her tarafı yağ- ma ettikleri bildiriliyor. — Diğer taraftan buradaki imtiyazlı mım- takada kıyam - çıkarı maksa- dile bir fesat tertibi keşfolun- bilir. Büyük bir binaya girdiler. Kulvis'in yazıhane olarak kul- landıgı kata çıktılar, derhal içeri alındılar. Kulvis otuz yaşlarında tertemiz giyinmiş, şen yüzlü bir adamdı. Hagton bu adamı görünce kal- binde bir ferahlık hissetti: — Her halde sergüzeşti teşci edecek ve mühakkak surette içine soğuk su katmaktan çekinecek bir tiptir, diyordu. Pencerenin kenarında bir masanın Üzerine eğilmiş, yazı yazmakla meşgul olan mühmel kıyafetli bir adama dikkat bile etmemişti. Ancak (Kulvis) in (Tilman) a cevap ol — Hayır, merak etmeyiniz, (Sikrid) i — rahatsız — etmezsiniz. dediğini iği zaman 'dü, Fakat Kulvis devam odiyoş::: söyleyiniz. Ve baştan başlayımı H’tı:ubir fikir edinebilelim. ( Arkası var ) ı — Lütfen oturunuz teklifinizi ıŞan-Kay- Çek Yine Başkumandan Nankin 14 — Röyter Ajansı- nin bir muhabiri Mareşal Şan- Kay-Çek le görüşmüştür. Mare- şal, Çin hükümeti askeri mecli- sinin riyaseti ile bütün Çin aş- kerlik meselelerinin mes'uliyetini deruhde etmiye karar verdiğini söylemiştir. Mareşal, Çin hükümetinin Man- çuriye tedip kuvveti göndermeyi düşünmediğini, çünki © mesele- nin Cemiyeti Akvam tarafından halledilmesi lâzımgeldiğini beyan etmiştir. T Y duğuna dair neşrolunan baberler tekzip olunmaktadır. Cemiyeti Akvamın Mançuri- ye gönderdiği tahkik komsiyonu bugün buraya gelmiştir. “onferans Perşembe günü saat 16 da Halk Evinde Dr, Abdullah Cev- det Bey tarafından ( Güstav Lübon ) ve eserleri hakkında bir konferans verilecektir. 1914MUHAREBESİND E Almanya Neden yenildi? Nakleden: 4 Ai d Yazan: Emil Ludvig İıqparator Harp Halinde Bile Hususi İtiyatlarının Zerresini Dahi Feda Etmek İstemiyordu Cephede kan ve ateş devam etmektedir. Beş milyon Alman askeri geride bulanan elli beş milyon — vatandaşını — kurtarımnak için kanını döküyor. Halbuki harbin ilâhı deni- len imparator — gününü — eski şatoları ziyaret etmekle — vakit geçirdikten ve mükemmel bir de yemek yedikten sonra şimdi bir sürü sarhoşun arasında çene çalmakla meşguldür. Yanındaki- ler kendisine masal halini alan harp — hikâyeleri — anlatıyorlar. Bu sırada telgrafla yeni ha- berler geliyor ve imparator zavallı sakat eli ile bu telgrafı bixzat açabilmek için bütün hayatında tecrübe ede ede keşfedebildiği usulü tatbike çalışıyor. * *“Brüksel, de Alman tahrip müfrezeleri kapı kapı dolaşarak bulabildikleri maden parçalarını topluyorlardı. Almanyada her aile mutfağımı gözden geçiriyor, cc- dattan kalma ne kadar bakır veya maden varsa hepsini yaka- hyarak harp levazımı yapılmak üzere asker? idareye tevdi edi- Tam bu sırada imperator bu- susi trenine bir banyo — salonu ilâve ettirmek arzusuna kapıldı ve Bürkseldeki şimendifer ida- resine hususi bir emirle sipariş verdi. Şimdi bir de bu imparatorun büyük babasını düşününüz. O adam ki, o da bir imparatordur, fakat senelerce çalışmış ve se- nelerce — yorgum geçen — bütün günlerinin gecelerini hep bir portatif karyolada dinlendirmeye l çalışmış ve gözünü bu fani dün- yaya yine bir portatif karyolada yuümmuştur. Bu imperatorun torunu sulh zamanının manevralarında banyo takımlarını arkasında taşıdıktan sonra şimdi harp halinde de an- cak şatolapda her türlü istirahat esbabının arasında yaşamaktadır ve bunun içindir ki umumi ka- rargâh cepheden iki yüz kilo- metre geride kalmıştır. * İmparatorun harp eden mil- letine yaklaştığı zamanlar da ol- muştur: Kont Sturgkhın hatıra defte- rinden birkaç satır daha oku- yalım: “— Bununla beraber impara- tor çok uzağı gösteren dürbünler vasıtasile Svasson muharebesini takip etmek imkânımı bulmuş, kahraman askerlerinin muzaffer atılışlarla nasıl ilerlemekte — o duklarını görmüş, muharebeden sonra da onları ve kumandanla- rını taltif etmiş, göğüslerini ni- şanlarla süslemiştir.., Esasen İmparatorun bu nişan meselesine nekadar ehemmiyet verdiği ve bizzat kendisinin bir ecnebi nişanı aldığı zaman neka- dar çocukça bir sevinç gesterdiği malümdur. * İmparatorun karakedisi İngik tere idi. Bütün kinine İngiltereyi hedef tutuyordu ve muharebeyi de bilhassa bir hanedan meselesi addediyordu. Bu — münasebetle açılan bir münakaşa esnasında yumruğunu — şiddetle — önündeki masaya indirmiş ve bağırmıştı. (Arkası var) Radosta Türk Gençleri | Bir Klüp Teşkil Ettiler 1 — Müessizlerden Süleymaniye mekte — *üdürü Alij; Riza, 2— Türk Konsolosluğu kâtibi Mehmet Müzaffer Beyier. 3 — Torun Zade Süleyman Ağa, S — Müftü Hafız Ethem Efendi Rados ( Husust) — S. A.M. Klübünün açılma merasimi burada ki Türk ve Müslümanların neş'eli ve güzel birgün geçirmelerine vesile oldu. Fethi Paşa evkafından olan saat kulesile medresci Süleymaniye ve Süleymaniye camii arasında bulunan bol havalı ve geniş bir saha- ya malik olan Spor sahası mahalli hükümet bayraklarile donatılmıştı. Açılma merasiminde Cemiyet Reisi Kandal Zade Nazmi Beyle Takım Kaptanı Halil Mehmet Bey birer nutuk söyliyerek alkışlandılar. Gü- nün hatırasını tespit için fotoğraflar çekildi. Mehinet Kamil