10 Sayfa O TEMMUZT Hakkı Kendisine çok ciddi vesar yada bulunduğu Almanya sefiri ile aym 29 uncu günü vukw- bulan —mülâkatında donanmaya izin vermediğini — ve binaena- leyh kısmen seferberliğe girildi- gini saktadı, Ertesi gün ayni zaman- da Pariste olduğu gibi son defa “olarak — Berlinde — ve Petres- burg'da da — tavassut — icrasına teşebbüs etti. Ayın 31 inde artık müterred- dit idi. Mesai arkadaşlarından Krov ve Nikolson'dan aldığı bir mektup ile bir — muhtıranın bunda tesiri olduğuna şüphe yok- tar. Bunlar kendisini tahrik edecek delillerle dolu ve kendi fikri rı- huna hitap edecek hesaplara müstenit id. — Bunların ikisi de kat'i surette İtilâf kuvvetleri ta- rafını tutmakta idiler. Bahusus Krov Londra Hariciye Nezare- tinde mütemadi bir faaliyetle mümtaz ve azim bir nüfuz sahi- bi idi, Grey kabineye, İngiltere bi- taraflıkta kaldığı halde kendisi- min istifa etmek mecburiyetinde olduğunu bildirmedi. Fakat Askitin bu islifayı kabul edip etmiyeceğini, yahut muhalif tarafın da — Çörçil ile Loit Corcun — etrafına — toplanarak keza istifa edip etmiyeceğini hiç kimse keatiremezdi. — Filhakika kabinede şikak vukuu tehlikesi artıyordu. Diğer üç imparator- lukta harbetmek, sulh yapmak bükümdarlara ait hukuktan bu- landuğundan böyle bir mesele yoktu. Pariste parlamento — ittifakı kuvvetli — idi; fakat Londrada iktidar mevkiinde olan - Liberal- lerin iki hizbi ağustosun dördüne kadar açık olmaktan — ziyade gizlice çarpıştılar. Bu mücadele esnasında başvekil bazı nazırların Avrupayı nazarı dikkatten uzak tutmalarına meydan vermiş gibi- dir. Fakat firkamın - ikiye ayrıl- masile şu nazik sırada İngiltere- nin bir müddet kabinesiz kalması fikri bu siyasi ricale harp kadar tehlikeli göründü ve nihayet el ele verdiler. Ayın 3l inde ka- bine — (bAlâ — hiç bir — devlete baglanmayı kabul etmemişti. Ve Avrupa kredisinin tamamen in- hidamını menetmek — için İngilte- renin bitaraf kalmasının yegâne çâre olduğu söyleniyordu; bu ise İngilterenin tavru hareketini esa- sından göstermeğe kâfidir. Fransız sefiri Kambon hüm- malar içindedir. Fransa için se- ne'erce ve okadar büyük bir emek ve meharetle hazırlanmış Kaçak et almayınız. Parça et almayınız Çünki hastalıklıdır. SON POSTA MUZ 1914 , Umumi Harp Nasıl patladı ? Nakleden: H. R. — Kızım Doktor: Semi Ekreme — Üç İmparatorlukta Da Harp Ve kümdara Aitti - üğe Hi Amerikalılar da vukuatı dikkatle takip ediyorlar, taraftarlar nümayişler yapıyorlardı olan faideleri kaybetmekten kork- maktadır. Evet, mukaddermiş, Grey'in kendisine : — Rusya buhranı tacil etti, demesini duyacak, ve : — Rusya Almanyayı sefer- berliğe tahrik etti imasına mu- hatap olacakmış.. (Rusya aley- | Taşhan Palas Oteli: Taşhan Palas Oteli: Taşhan Palas Oteli: Aari Emaali Taşhan Palas Oteli: Taşhan Palas Oteli: Yeni idare .. . : Ziraat Vekâletinden: Ankara'da Yüksek Ziraat mektebinin umumi ve hususi ziraat enstitüsünün ( 19,500 ) lira bedeli muhammeni bulunan âlât ve edevatı bu kerre pazarlık suüretile mübayaa edilecektir. İşbu âlât ve edevatın İistesi ve şartnamesi dan alınacaktır. Pazarlığı 16 - 2 - 932 tarihine müsadif salı günü saat 15te yapılacaktır. Pazarlığa - iştirak edecek taliplerin ilân edilen bedeli muhammenin * 7,5 ğa nisbetinde usulüne - tevfikan mektubu ile pazarlığa iştirak eylemek üzere Vekâlet Mübayan Komisyonuna yazılmış banka teminat müracaat eylemeleri lâzımdir. Mezkür âlât ve edevatın Hergün ne yiyeceğim senede beş yüz lira yemoğe masraf edeceği- nize, yüz kuruş vererek bir Aşçıbaşı kitabı alınız. - tatlı, tatlı yiyeceklerinizi yeyiniz. Türk Noşriyat Yurdunda bulunur. Ankaranın iş merkezlerine en yakın ve en iyi yerinde kâlndir. Yasartuf temin eder, konfocu bir öteldir. arasında derecede - ucuzdur. Muntazam — seryisi, tomla — ettiği sükünet ve İntizamla iş adamlarının ve allelerin istirahat edebilecekleri yegü2e eteldir. Yukarıdaki iddialarının- hakikat olduğunu müşte- rilerin kendi teftiş ve tetkiklerine terkeder. Büyük fedakârlıklar neticesinde yaptığı yentlik- lerle Taşban Palas Otelini Ackaranın en modern bir oteli haline ifrag etmiştir. mübayaası uhtesine icra — kılınan firmanın mübayya bedeli miktarında memleket mahsulât ve ma- müulâtından eşya satım alıp ihraç eylemesi şarttır. e- PARANIZIN Kıymetini biliniz, israf etmeyiniz. Yazan: Emil Ludvig Sulh hine bu itiraf, mühim bir se- nettir. ) Kambon bunlara mukabil an- cak 1870 deki hatanın tekerrür | etmemesi icap ettiğini söylemiş ve Almanyanın bu hata yüzün- den korkunç bir devlet haline geldiğini hatırlatmıştır. ( Arkası var ) Bu münasebetle- müşterilerine halı, sade, — fovkalüde — temiz rekabet — kabul — etmeyecek kalöriferi ve yeni Idarenla Telefon, 1163 Vekâlet Mübayaa Komisyonun- birlikte yevmi mezkürda diye düşüneceğinize, | miızin ifadesi olduğu için, tahlil Fütürizm ve Marinetti İle Nedir? Münakaşamız Peyami Safa —İ— * Zeklya — garex bağlayımız!,, — San'atla tahlil ve terkip — Sac'atta teşbih ve lstla- renin tarihi — Fütürizm bir derece meşelesidir. Geçen makalemde izah etmiye çalışmıştım ki, Fütürizm dışarı âlemden aldığımız tesirleri, aklın ve zekânın müdahalesi olmadan, vasıtasız, makine gibi kendi ken- dine mmüteharrik ve makine gibi hızlı ifade etmek san'atıdır; ve bu, mümkün olduğu kadar spontan&; kendiliğinden doğma bir ifade- | dir, bunun için zekâye düşman- dır ve Marinetti, son eserlerin- den birinde: Haissez Vintelligencel | Yani: “zekâya garez bağla- | yınız!,, diyor ve bununa için akıl, zekâ mahsulü olan “Sarf ve na- hiv, â edebiyattan kaldırıyor, kelimelere hürriyet ilân ettiriyor, hatta “noktalama,, nın bütün şe- killerini virgülü, noktalı virgülü, | bütün bü gibi işaretleri atıyor. Herhangi bir şeyi tahlil et- mek te yalnız akla ve zekâya mahsus bir ameliye olduğu için, fütürizm, kendinden evvel ge- len güzel san'atleri birer tah- Ki san'atı addediyor, — fakat kendisini “terkipçi, olarak ileri sürüyor. Her san'at eseri, zekâdan ziyade, mürekkep deruni hayatı- değil, terkip mahsulüdür. Fakat psikolojik — tahlil — romanlarında, yahut fen kısmı galip san'at eserlerinde her iki unsur, tahlil ve terkip, derece derece bulunur. Binaenaleyh, fütürizm için ter- kipçi san'at ve diğerleri için | tahlilci san'at demek doğru ob maz; ancak, fütürist san'atin öte- kilerden biraz daha “Syntetigue,, yani terkipçi olduğu söylenebilir; bu da, bir “bambaşkalık,, değil, ancak, san'at tarihinde yeni bir merhale ifade eder. Nurullah Atâ Bey, Marinetti için yazdığı veciz, kıvrak ve zarif | bir makalesinde diyor ki: “Marinetti, mazinin eserlerinde sedece tahlil olduğundan, halbuki san'atta sadece terkip aranaca- | ğından bahsediyor. Hakikat şudur ki San'atkârlar daima terkip yapmak istemişlerdir; hatta psi- kolojiye en ziyade bağlı roman- cıların da gayesi terkiptir. O halde Marinetti eski gayeyi bir kere daha teyitten başka bir şey yapmamış oluyor. ,, * San'aatte zekânın hissesini sıfıra indirmek istiyen fütürizm, edebi teşbihlerde, “benziyen,, ve “benzetilen , arasında mümküa olduğu kadar uzak bir münase- bet arar. Marinetti, “ Les mots en Hiberte , isimli eserinde bunu ilân ediyor. Eğer, benzetme mü- masebeti yakınsa akıl ve zekâ müdahale etmiş demektir. Misal: * Taş gibi katı ,, " Arslan gibi gesur , diyecek olursak, taşm katılığı, arslanın cesurluğu gibi makul ve mantıkf bir. “ Veçhi şebeh ,, yani benzetme — mü- nasebeti tesis etmişizdir; fakat “Beaudelaire, gibi “ümit, mef- humunu “yarasa,, ya benzettiğimiz | takdirde, fütürizme. oldukça ya- kın bir teşbih yapmış oluruz. Emil Bouvier, edebiyatta teş- bihlerin tarihini bir eserde çok güzel kısaltmış ve anlatmıştır. Ondan aynen bir parça alıyorum: “Edebi bir mektebin teşbik oyunları, ahaliye çok munis ve yıpranmış — görünürde, tazeliğini kaybederse, yeni bir mektep zuhur eder ve sermayeyi yenileş- tirmiye, cazip işlemelerle eski elbiseyi gençleştirmiye çalışır. Ori- jinal sembollar, yeni teşbihler bu- larak ve ©o âna kadar ihmal edilen — unsurlardan — malzeme alarak buna muvaffak olur. * Fransız edebiyatına gelelim. On altıncı asırdanberi, — teşbih sermayesi Üüç defa — yenileştiril- miştir. Bu yenileşmelerin birinci- sine Rönesans derler: On altıncı asır müellifleri, hayallerini eski devirler tarihinden ve esatirden aldılar. İkinci yenileşme roman- tik ve preromantik — devirlerde | vaki oldu. (1760 - 1830): Ar- tık yıpranan — esatiri yerine, tabiattan alınan ve tabiatın ( baslra, samia, şamme, lâmise) üzerine yaptığı tesirlerden iktibas edilen hayaller ikame edildi. Fakat romantik hayaller de çabuk yıprandılar; on dokuzuncu asrın ortalarında, en mükemmel mümessili “Beaudlai- re, olan realist mektep, günde- lik hayatın en ihmal edilen, en tenezzül edilmiyen, küçük haki- kâtlerinden aldığı teşbihleri ika- meye çalıştı. “ Velbasil yenilik araştırışları, teşbihleri: daha ince, fakat daha karanlık bir hale - getirmiştir. Hele mecazlar ve istiareler ufku bütün bütün karartmıştır.,, Klâsik san'atlardan modren san'atlara doğru inkişaf eden bu safhalara bakılımca şu görü- lür: Sanat, bir taraftan, akli ve mantıki bir aydınlıktan, insiyaki, hissi ve hadsi “intvitive,, bir ka- ranlığa doğru gittiği gibi, aksülâ- mel olarak en klâsik devirlerin sadeliğini, — safiyetini — aramaya doğru da gitmektedir. Fü- rizm birinci kısımdandır. Fakat gelecek)j yazımda da izah etmek istediğim gibi, Fütürizm maziden bütün bağlarını kopara- cak kadar “yepyeni, bambaşka,, bir mektep değil, sadece yeni bir merhaledir, ve birçok diğer yeni nazariyeler buna benzer iddialarda bulunmuşlardır. Mesele “derece tayin etmek,, tir ve şar- latanlığa, kuru gürültüye, ahmak- ların ağzını açtıran heyamolalara düşmeden, bu yenileşmenin kıva- mını bulmaklır. Zekât Ve Fitre yeİğa Her sene olduğu bu sene de zekât ve fitsı Tayyare Cemiyeti teşkilâtı vasıtasile latacak ve hasılat Tayyare, Hi- mayei Etfal ve Hilâliahmer Ce miyetleri arasında taksim edi- lecektir. Hava kuvvetlerimizin takviye- sine ve hayır işlerine yardım için zekât ve fitre en güzel bir fir- gattır. Zekât ve fitrelerimizi Tayyare Cemiyetine vermek bir vatan borcudur. Fitre miktarı aşağıda gös- terilmiştir. —| Âlâ Orta Edna GK, £K 208 — 0 0 1851 56 78 16 15 13 13 10 B teşbihler Hurma Üzüm Arpa Buğday