TN Sen GENLERİ osu İzzettin Efendi Hâdisesi Onu Çok Müteessir Etti Durup, Durup Bundan Bahsediyor, A Manalı Şeyler Söylüyor NAKİL. ZİYA ŞAKİR Her hakkı mahfazdur EDİ 2. Kanunu Geni 331 10 gabat 916 Yusuf İzzettin Efendi hadise- sinden dolayı Abdülhamit daha halâ müteessir. Bugün doktor Atıf Beyle görüşüyordu. o Yine bu bahis açılmıştı. Ni Abdülhadit — Bu mesele, âsabıma çok dokundu. Dedikten sonra, manidar bir surette gözünü kırparak devam atü: — Onun barı ahvali, başına bu feliketi getirdi. Vefatma se- bebiyet verdi. Siz şehir çocuğu" sunuz. Arifsiniz. Tabii anlarsınız. Dedi. Abdülhamit bu sözlerile Yusuf İzzettinin intihar etme- diğini ima etmek istiyordu. Ne- tekim o, amcası ( Sultan Aziz)in de intihar etmeyip katledildiğine 'kanidi, Atıf Beye sordu: — Kendisini tanır mıydınız ?. Doktor cevap verdi: — İki defa görmüştüm. İlk görüşüm, 328 senesinde Selâ- »ikten aynlıp ta buraya geldi- ğimiz ramandı. Kendisini mus- yeneye memur olmuştum. Mer- bum, kulağında bir . gürültü söylüyordu. Daima ayakta duruyor, sık sik karşısındaki aynaya bakıyordu. Duruyor, duruyor ve soruyordu: — Acaba bende (konjestiyon) olınasın? Diyordu... İkinci defa olarak da bir ay sonra gördüm. O zaman da, teahhur etmiş bir (akıl dişi) oçıkıyordu O tarihte merhum elli iki yaşında olduğu için bana bu hâdise ga- rip geldi. Dişin çıktığı yeri tır mağile yaralamıştı. Galiba yara mikrop almış ve biraz büyümüştü. Bunu bana gösterdi: — Sukm ( kanser ) olmasın?. Diye sordu, Böyle evhanıilara kapılmamasım #ica ettim. — (Kanser) olmadığını namu- #onuz üzerine temin eder misiniz? Diye ısrar etti. Hatta şifahen verdiğim teminata kanaat etmi- yerek bunu bana bir kâğr üze- rine yazdırdı ve altını da im- zalattı. #on5ra: - Evet, kendisinde (Mali- ) wardı... Fikri bir noktaya saplandı ım, ertik orada asrar eder, dururdu. Ben makamda iken hazinenin en müzayskah bir za- manında bana geldi.Tedabüle'ka- lan maaşlarının defaten verilme- sini rica etti, Halbuki © esnada Kaçak et almayınız. Parça et almayınız Çünki hastalıklıdır. İmeleek dala daha mühim sözler | mn ( Hah vak'ası ) oldu. Bu vardı. — Peki. Maliye söyleriz. İcabına bakar. Dedim, Merhum, derhal tedi- ye edilmesinde israr etti, Bende aynı cevabı verdim. Baktım ısrar ediyor, Benim de canımın sr kıntılı bir günü idi. Biraz ağır- ca davranmıya mecbur oldum. Çıktı, gitti. Abdülhamit durdu. Alu bw ruşmuştu, (Elindeki (o cigaradan uzun bir nefes çekerek devam eti — Fakat kabahat onda değil, onu şımartanlardadır. Amcamın çok garip bir hali vardı. Eğer birini sever ve ona da iltifat et- mek isterse, haddi azamiye va- rırdı. İtidal, bilmezdi. o Yusuf İzzettin Efendiyi çok severdi. Tuttu, daha pek genç yaşında onu (Hassa Müşürü) O yaptı. Tabii, efendinin etrafın bir takım. dalkavuklar aldı. Hergün (Babı seraskeri) ye gelip giderken rükâbımda yüzlerce erkân ve Nazırına ümera bulunur, iki sıralı asker dizilerek selâm dururdu. Adeta bir, (ikinci padişah ) gibi mu- amele olunurdu. Bu debdebe onu gımarltı... Nibayet amcı Vataniler Mühim Bir Nümayişe Hazırlanıyorlar Berut 31 (A.A) — İntihabat hakkında mühim kararlar ittihaz etmek Oürere Suriyenin bütün şehirlerindeki vatani fırka rüesa- sının iştirakile mühim bir içtima yapılacaktır. Berut 31 (A.A) — Suriyede talebe greve devam etmektedir. Borulta Withiş Kar yağan karlardan Berutla diğer kasabalar arasında münakalât ve İş hayatına atılan genç bir kıza karşı Sait Beyin kullandığı muttasıl sarayda olur rd kaş, “Elmiy vi pahalaşıyor. aa 7 w Kemaleddin Efendi vefat edin | <©k, . giyecek. bölüm bunların ce, tabii ( Yusuf İzzettin Efen. | fiaati her gün artıkça (o artı- kimi sl RM yor. Yalnız başıma olsam, birşey bana haber gönderdi, Kemaled- değil... Annem var. dinin sarayını istedi. | Halbuki | var. Bunları düşünmek mecbu- bu sarayın bahçesi, Reşat Efen- riyetindeyim, Sait Bey, tekrar kulağını ka Efendinin şımağa başladı. Her halde yavaş de Yı İzzettin (o Efendiye | yavaş yola geliyordu. Birdenbire (çmabrem ) © değildi. o Bunun | sordu için ber iki taraf ta — En son sözü söyleyin. rahatsız olacaktı. Ben, ince dü- şünen bir adam olduğum için Nihayet kaça çalışabilirsiniz?... — Siz söyleyin Beyefendi, en bunları nazarı dikkate aldım. | son ne verebilirsiniz?.. Sonra bir dedikodu olmasın diye: — Otuz ira... — Olamaz. -— Cevabını verdim. o Merhum, — Haydi canım, baydi.. dü- şünme... , — affedersiniz. Otuz beş Bradan aşağıya çalışa- mam, Çünki besaplarını ona gö- re yaptım. Sait B, iki elini biribirine ve- vermiş, Halbuki, hakikati hal bun- dam ibarettir. Dedi. 4 Arkan var ) ——ğ—-—-—————-—— | varak haykırdı. — iğ ay Verdim, Sinema giti... Ayıp ya, sana adeta Ve Ti kanım kaynadı. ALKAZAR ;; — Şafak beşi balm Zaten onun farkında idim. ALEMDAR — Bir haltahk sasdet Ben, şu meslek hayatmda ilk ARTİSTİK İ m ve Flmar teşebbüs ve müracaatimin mu- ği — Am palyaçe vaflakiycile neticelenmesini nasıl PA T Şekerim arzu ediyorsam, Sait Bey de, ELHAMRA — Şen mülisim nasılsa eline geçen benim gibi ETUVAL © — Hayder gara il si Ek şe Söylen yele < e Parlak bir sene çalışıyordu. FRANSIZ TİYATROSU —Zencillar burupa BE Eiki. MİL, 5 şe şimdi müsaade buyurun. Yarın KEMAL B özi sabahtane itibaren işe başlarım... MAJİK m gag Yazıhan kaçta açılıyor efendim? MELEK — Ahçi güseli Sait Bey, dudaklarıni büktü. Miu e Omuzlarını kaldırdı: ME — Daha öyle saate falan aa” baktığımız yok. Zaten Hasan KADIKÖY SÜREYYA Paris damları altnd | purd2 yatıyor. Ben geç gelsem muhaberat kesilmiştir. Berut, 31 (A. A.) — Fazla Rosmisizi Bize Gönderiniz, Size Tabiatinizi Söyliyelim... (Adalet hanı) na gittim. Zehranın yazıhanesine girdim. O da beni Sit gözle bekliyormuş. Daha kapıdan gölgemi görür görmez sordu: | — Ne haber Kevser?. — Oldu, bitti. Fotoğraf Tahlil Kuponuna — Ay sahi mi?. Vallahi pek Ilindi Sayfamızda bulacaksınız. | | sevindim... Kaçlan?.. — Otuz beş. DAKTİLO Bugünün Romanı amıma 7 ARAMA) Yazan: 2. Şaki — bi. iyi. çok iyi. Aman bir yere ayağını sokta... Vallahi taliin varmış Kevser. Anlat ba- kalım nasl oldu?. — Hele dur Zebra.. açlıktan bayılıyorum. Dedim ve başka bir masadan bir sandalye çekerek onun karşı- sına oturdum. Yemek vakti idi. Yanhanede (O Zehradan (başka kimse yoktu. Zehra, önüne eski bir gazete - | yaymış, evden getirdiği köfte ile biber turşusunu yiyordu. Hemen onun önündeki ekmiye sarılarak yarısını kopardım. Hem yemek yedim, hem de ber şeyi olduğu gibi ona anlattım. Zehra, sonuna kadar beni dinledikten sonra | başımı salladı: — Evet.. Böyledir Kevser. Dedi,ve sonra derin derin içini çekerek devam etti: — Tamam, üç senelik dakti- loyum Kevser... Bu hayatta, ne- ler gördüm, neler geçirdim.. çe- ğunu bilirsin ya, sana hikâye P: ekserisi böyledir. Bunları kullanmaktan başka çare yoktur. İyi etmişsin de berife karşı bir delilik yapıma mişsın, — Fakat, pek cıvik.. pek sulu kardeşim... Birdenbire öyle bir teklifsiz oluverişi var ki... — Hiç aldırma... Şimdi sen şöylece onunla kendi arana bir çizgi çiz. Ne sen, e çizgiyi geç.. me de onu geçir. — Ya, ozamın da aksileşir- »e,. kolumdan tutup kapıdan at- verirse... — Bunada meydan verme. Arada sırada yüzüne gülüver.Bol, bol kendisini methet Erkekler buna bayılırlar. — Ah Zehracığım, bilmiyor- sun.. Öyle medibten, O senadan anlıyacak adam değil... — Anlar, anlar.. sen hiç me rak etme, Benim tecrübelerime itimat et. Acaba hangi erkek vardı ki, karşısına geçip te (maşallah Beyefendi, dirayetiniz sayesinde işlerimiz pek iyi gidiyor. Saye- nizde biz de memnunuz. dediğin vakit, baba bindiler gibi kabarmasmn... Ne çare kıme, geçim dünyası... 9 Şubat Matbuat Balosu — Malum zalenlarında — Zengin bir programla mükem- Ressam ve sen'atkârlanmızın bu husustaki messini bilhassa şa“ yam kayittir. Diğer taraftan baloda yerli mallarymızın nefasetini teşhir için Matbuat Balosu pek güzel bir saha olacaktır. Şimdiden yerli mali tacirlerimiz müracattle hediyeler vermek su- retile muzaheretlerini vadetmek- tedirler. Bu hediyerler hiçbir be- del mukabili olmaksızın baloya gelen davetliler arsmuda tevzi edilecektir. Güzel kotiyonlar hazırlanmıştır. kl Ghamğimmd ile iz di similemdk be di faal inde iii vi sisi nimkedi ii e ei