Bilir Misiniz Niçin ? Nebatat Bir Şey Yer mi? Bazı nebatlar çiçek ve yap- raklarını güneşe veya karanlığa değrü çevirirler. Bu, onların bir nevi görüşüdür. Filhakika onla- nn görüşü bizim görüşümüzden farklıdır. Fakat ne de olsa yine | bir görüştür. O halde nebatların da hisleri var demektir. Hatta halk bundan dolayıdır ki bazı nebatlara hisli mebat derler. Hele bazı nebatlar pek hassas olur. Meselâ bazı nebatlar vardır ki haşerat yerler. Bu nebatlar kendilerine haşcratın ne - vakit dokunduğunu — anlamakta — hiç gecikmezler. Bu nebatların yap- rakları ince, yapışkan kıllarla örtülüdür. Elle dokunursak gö- rürüz ki yaprak derhal toplan- mıya başlar, Üzerine konan başerattan — birisi ise, yaprak toplana —toplana — onu içinde hapseder ve yakalar, Hayvan ölür, nebat onun ölüsünü yer. Bunlara (et yiyen nebat) derler Bazı nebatlar sıçan gibi büyük bayvanları bile yakalarlar.. O balde nebatlar hissediyor - ve görüyor demektir. Fakat nebat- ların — iİşittiklerine dair - gimdiye kadar bir şey bilmiyoruz. Gül Yapraklarını . Kim Keser ? Eğer bahçenizdeki gül yap- raklarına dikkatle bakacak olur- sanız — hepsinin — kenarlarından muntazam surette parçalar kesil- diğini görürsünüz. Acaba bunları kim kesti dersiniz ? Yapraklar öyle muntazam ke- silmiştir ki bunları ancak yara- maz bir çocuk hususi bir Sletle kesmiş olabilir. Fakat bunları kesen çocuk değil, —içük bir arıdır, Bizim bildiğimiz arı kova- nında yaşıyan arı değil. Bu, uzak ormanların yer altındaki geçitle- rinde veya toprağın içinde, eski duvar aralarında yaşıyan başka bir. cins arıdır. Gül yapraklırını kesen arı yaprağın üstüne konar, yaprağın kenarına gelir kendisine lâzım olan parçayı tırnakları ile mun- tazam surette keser, Bu kestiği yerin etrafına iyi bir çarçeve vurduktan sonra kestiği parçayı götürür. — Burada topladığı bu kesilmiş göl yapraklarını tıpkı bizim bir sayfa kâğıdını elimizde yuvarladığımız — gibi, — yuvarlar, bunu diğer yuvarlanmış gül yap- raklarının arasına geçirir, Bunları biribiri arasına geçirerek munla- zam bir şekle sokar, Bu yaprakları böyle kese bha- line getirdikten sonra yumurlar larını birakır. ve ilerde bu yu- murtadan çıkacak arıların yiye- ceği gıdaları buraya toplar. İNANILMIYACAK S G b ErR Otomatik Telefon Nasıl İş.';ıırı AAA DU TREMEŞTED AA Ş ğ Bu resimde otomatik telefonun esaslı altı parçası gayet basit bir şekle sokularak gösterilmiştir. (A ) işaretli müşteri (B ) işaretli müşteri ile konuşmak istiyor. Numarayı işletince elektrik gereyanı | merkeze gidiyor. Solda ( 1 ) ve (2) numaralı iki seçme makinesi vardır. Burada numarala: ayrılıyor. Sonra ikinci süzgeçlerden geçiyor ve (B) işaretli müşterinin telefonu çalıyor. Şimdi bu altı kısmın ayrı ayrı İşleyişlerini aşağıdaki resimlerde takip ediniz. Otomatik telefonun Üzerinde numaraları havi bir yuvarlak - vardır. Yüzlerce kız her gün bunları hazırlar -H,o numaraları ayıran ve yukarı- da (1) ve(2) numaralı ayırıcı diye tavsif ettiğimiz makine budur eee Aynayı İlk Önce Kim Kullandı ? Madeni aynalar Milâttan dört yüz sene evvel kullanılmıştır. Fa- kat bugün kullanılan camdan arkası sırlı aynalar ilk önce 1300 tarihinde Venedikte kullanılmış- tır. Numarayı ayıran makinede teller tanzim ediliyor Muhabere adedini kaydedip besabımızı çıkaran da makinedir. Bu işi gören makineler de bunlardır Biribiri içine girmiş bir sinir şebekesine benzigen bu teller numaraların muhaberelerini nakleden tellerdir Bir müddettenberi İstanbulda otomatik telefon muhaberesi başlamış bulunuyor. Önimlzde duran numara İâvhasını çevirir çevirmez karşınırda aradığınız adamın telefon rili çalıveriyor. Bu harika nasıl oluyor ? İşte yukarıdaki resimler size bu bususta bir fikir vermiye hizmet edebilir. Otomatik telefonun esas makineleri altı taneden ibarettir. Bunlar nasıl İşler yukarıda izah edilmiştir. Kurbağanın Bir Kıyan;;ı İçinde Asırlarca Otomatik telefon makinesi nin tam şekli Yaşaması Mümkün Müdür? Bir kurbağanın bir kayanın içinde asırlarca değil, bir sene veya bir ay bile yaşaması müm- kün değildir. Kurbağanın bu ka- yanın — içinde yaşadığım iddia edenler, bunların kayanın içine ya büyük bir dalganın veya yağ- müurun şevkile geldiğini ve bura- da bir müddet için kalıp yaşa- mıya mecbur olduğunu bilmiyen- lerdir. Eğer kurbağalar — uzun zaman bu kayanın içinde kalacak olsalar, yiyecek bulamaz ve bü- yüyemezler, Kayanın içinde kur- bağayı geçindirecek hemen de biçbir şey yoktur. Ötede beride ____&!I 7 Eliniz Bu Ellere Benzer Mi? Bu sütundaki el resmine bar kıniz ve kendi elinizle mukayese ediniz. Bu elin hususiyeti şudur, Parmaklar urzun, fakat uçları yassıdır. Avuç uzun, fakat üsi tarafı düzdür. Bu ellerin sahipleri ihtisas sahibi ve usta kimselerdir. Pra- tik ve çalışkandırlar. Ev hayatını çok severler. İyi koca ve iyi ka- din olurlar. İş hayatında sebat ve ısrarlarile, diğerlerinin muvaf- fak olamıyacağı derecede, muvaf- fakiyet kazanırlar. Bugünün fenal keşiflerinin çoğu bu el sahipleri tarafından bulunmuştur. Bü parmak ve bu avuca' hip olanlar beden faaliyeti çok severler. Bilhassa bu faaliyet yaratıcı ve yapıcı olursa! Tenkit» ten, cesaret kırıcı mânilerden yılmazlar. Bu adamlar evlerinde ufak tefek tamirleri kendileri yapar lar. Boş zamanlarında el işlerile uğraşırlar. Bu adamlar namuslu, temiz itimada şayan olurlar. Bütün gayeleri işleri ve evleridir. Ço cuklarını yetiştirmek en büyük emelleridir. Bu el sahiplerile evlenenler mes'ut ve bahtiyar olurlar. Hava Ne Kadar Yükseklere Kadar Çıkar? Havanın en son eriştiği nok- tayı kimse bilmez. Fakat kürre- mizin cazibesine tabi olan gazleri hesap edenler üstümüzdeki boş hukta dünnanın merkezinden 266 bin mil yukarıya kadar hava bulunabileceğini — bulmuşlardır. Gazlerin hafif olduğu yerlerde bu mesafe kısalır. E:ınlır şim- diye kadar balonlarla havanın 6 mil yükseğine kadar çıkmışlardır. 1927 de sekiz mile kadar yük- seldiler. Fakat buralarda hava ve gazler okadar hafiftir ki ba- loncular buralarda şuurlarını kay- bettiler. Hatta yüksek bir dağın üslüne, meselâ Himalaya dağının üslüne çıkar bir insan güçlükle tüneffüs edor. — bulacağı birkaç böcek kurbağa mü urun zaman bayatımı temine kAfi —değildir. Kurbağa susun yaşıyamıyacağı için bunun iak &n yoktur. S