SÖON POSTA — |(BÜYÜK TARİHİ TEFRİKAMIZ — — ————— ŞEN GÖNÜL n Üken Yabancı bir güvreinin bile pencerelerine konamadığı şu es- rarlı harem dairesine Edirne- Kler adım atacaklardı. Bu, an'ane haricinde bir hâdise idi. Murat, sevincinden bu moktayı düşüm- müyordu. Fakat, bu an'anelere hünkâr- dan ziyade merbut olan Kızlar | ağası, icap eden tedbirleri aldı. Harem eşiğinden Hünkâr daire- sine kadar imtidat eden sofar larda, odalarda, merdivenlerde dişi bir kedi bile dolaşamaması | için möbetçiler koydu. Ondan | sonra Edirneden gelen kafileyi huzura çıkardı. Usta Bohor da beraber idil Bütün beşeriyeti — oturduğu yerde kabul etmek hakkını nef- sinde gören Üçüncü Murat, bu yolcular kafilesini ayakta karşıladı. Çünki — sarhoştu ve sevinç içinde idi. Fakat onlara çıkışmayı da unutmadı : — Kande kaldınız, ayağınızda zincir mi v neden seğirdi; ıclmı&iı?udı. ! Başta Sipabi Ahmet olmak üzere bütün kafile — Gülsüm ve Bohar da beraber — bu itabe ce- vap vermeden ilerlediler, Hünkâ- mn elini öptüler, sıralandılar. O, azarlamasını tekrarladı : — Sabahtanberi sizi bekle- dim. Beni bekletmek ölümü bek- lemektir, ürkmediniz mi ? Baki Ağa cevap verdi : — Şevketlâ Hünkâr! Kusur bende oldu. Çavuş gelince, yok | daşlar hazırlandı. Lâkin ben ocağa gitmeden evvel saraya ge- | lemezdim. Gelseydim pirin sille- sini yerdim. Onun için çavuşa yalvardım, arkadaşları da alıkoy- dum. Hep beraber ocağa gittik. Aksiliğe bak ki bugün mürşit | yenileşiyormuş. Koca Hasan Oğlu Hüseyin Ağa posta geçti. Şenliğe biz de karıştık, geç kaldık. Sen ulu kişisin. Küçüklerin kusuruna İmazsın. Üçüncü Murat, Padişah sara- yına Yeniçeri ocağını tercih eden bu sâf yürekli ve doğru özlü ada- mı şöyle bir süzdü. Sonra arka- daşlarını gözden geçirdi. Gülsümün kadınlığım, elini öperken temyiz | edememişti. Şimdi onun ve şu heybetli adamlara hiç benzemiyen Bohorun hususiyetini teşhis edince gülümsedi.: — Aranızda, dedi, bir hatun bir de maskara var, Slpıhı Ahmet, hıfifçı eğile— — Alenen Teşekkür — Hain bir suikast neticesi 'hybelhaım Konyada — bulunan ağabeyim İsmail Beyin feci ölü- mü dolayısile birçok dostlarım- dan taziyet telgrafları ve mek- tupları aldım. Temadi eden tees- sürüme ve İztirabıma gerek bizzat ve gerek telgraf ve mektuplarla aziyeye iştirak eden bütün kıymetli ve Aziz arkadaş ve dostlarıma ayrı ayrı teşekkür etmeme mâni olduğumdan bu şükran borcumu muhterem gazetenizle ifaya mu- saraat ederim efendim. Anike zade Zade amaşaz —e Gerçi Hünkârın yüzüne bakamıyorda. Lâkin orun belindeki hançere üstündeki, — entariye dizl dizl elmaslara.... rek mukabelede bulundu : — Ulu Hünkâr ! Bu kadın beııim qîmdir. maskara buyur- | bize duğun da çıfıttır. ( Arkan var ) —— ——— ee — sığınmış - bir Yeni Nesillere Ne Okufacagız? Muallim Ve Kıta Halit Bey Dıyor Ki: (Baştarali Tinci saylada ) kalktıktan, cümleler yabancı ter- kiplerden — kurtulduktan — sonra Faik Âli Beyin bir kıt'asını anl- yacak delikanlı kalmadı. Bu gsözlerden şunu istiyorum : Harf — inkılâbı — olmasaydı, lisan inkılâbı zaten eski kitap- ları müzelik yapmıştı. Binaen- aleyh herşeyi yeniden yapmıya meçburuz. Bize nasıl kitaplar (4- demek zımdır ? — Bize bir kera meslek kitapları 1âzımdır. Gençlerden evvel onları yetiştirecek - olanları düşünmeli ve hazırlamalıyız. İkmektep — muallimleri — için son senelerde bir hayli eserler basıldı, takdir ve şükranla ya- detmeliyiz ki ilkmektep muallim- leri bunları okumıya da başladı. Fakat ortamektep — ve lise mual- limleri için henüz mesleki neşri- yat yoktur. Belki bu sebepledir ki onlar henüz okumıya başla- madılar, Her halde 'bütün muallimleri alâkadar edecek meslek kitapla- rına ihtiyacımız vardır. Bunların telif — değil tercüme olmasını | istemeliyiz. En çok aranan kitaplardan biri de küçük ve amell meslek ve sanat eserleridir. Bunlar ev- velce de yoktu. Şimdi de yok. Bu eserlerin hemen neşri Iâzımdır. Roman ve hikâye yavaş yavaş basılıyor. Yüksek edebi eserleri, revacı olmadığından basamıyoruz. İki üç sene sonra bunlara da sıra gelecektir. İçtimal, felsefi, fenni kitaplar ve mecmualar da bu meyanda- dır. Müşteri bulursak neşretmek- te tereddüt etmiyoruz. Gençler için lüzumlu eserlere gelince : Bu hususta sarsılmaz bir ka- naatim var. O da, Avrupa ve Amerikalıların kendi çocukları ve gençleri için hazırladıkları eserleri tetkik ile bunların en meşhur - eserlerini — tercih edip basmaktan ibarettir. Bunun için de bir heyete lü- Zum vardır. V't kerer Maarif Ve- kâleti talim ve terbiye heyeti bu işi pek güzel yapabilir. Bu eserlerin asıllarını getirlir, tet- kik eder, sonra kitapçılara der ki: — İşte size elli kitap, Bun- ları aranızda paylaşın, basın. Biz size — maddi, yardım edeceğiz. Kezalik “Kitap Sevenler Ce- miyeti,, beğendiği kitabı halka tavsiye edeceğine bu tavsiyeyi kitapçılara — yapmalıdır. Onlar böyle bir tavsiyeye daha çok muhtaçtır. — Bizde kitap nasıl basılır? — Biz kitapçılığı ve kitabın kıymetini bilmiyen insanlarız. Bu- günkü kitapçılar hep tesadüfün sevkile kitapçı olmuş kimseler- dir. Çoğu bastığı kitabı okuma- mıştır. — Mevzuunu bile bilmez. Bir dostun tavsiyesi, ucuz, hatta bazan bedava bir tahrir Ücreti- nin cazibesi ve nihayet açikgöz bir muharririn balta olması, ya- hut bir tarafa bir miktar sata- bilmek — ümidi kitap basmakta birer âmildir. Geçen sene üç kitapçı ayni mevzuda üç küi tap çıkardı. Üçü de satamadı. Halbuki üç ayrı kitap çıksaydı Üçü de satacak ve faydalı ola- caktı. Herşeyden evvel kitapçılar vesayete mubtaçtır. Bence gaze- tecilik mektebinin — yanıbaşında bir de kitapçılk mektebi açma- hıdır. — Bugün en çok satılan ki- taplar hangileridir ? — En çok halk kitapları sa- tıyoruz. Bundan sonra ilkmektep muallimlerinin meslek kitapları, sonra çocuk kitapları, daha sonra diğer neşriyat gelir. Halk kitap- harının satışı büyük bir ümittir. Halka mahsus kitaplardan 30, 40 bin satılanlar vardır. Bunlar yarın daha yüksek kitapları da ister- lerse kitapçılara gün doğdu de- mektir. Sonra — muallimler, çocuklar okumiya başladılar. Bu da en büyük ümidimizdir. Yalnız yüksek ve münevver sınıf henüz okumu- yorlar. Belki de keadilerini tat- — z min edecek eser KAÇAKÇILAR 2inci Türkçe sözlü ve şarkılı filmi Mümessilleri (TÜRKİYE GÜZELİ) FERİHA TEVFİK Hanım ile Darülbedayiden TALAT, HAZIM, BEHZAT ve GALİP BEYLER. ı ı ı ! Gelecek Çarşamba akşamından itibaren Melek Sinemasında Meşhur Tristan — Bernard'ın eserinden muktebes Aşçı Güzeli filminde kahkahalar mucidi MARGUERETE M c MADELEİNE GUİTTY ve rafet kraliçesi güzel JANNE HELBLİNG'i takdim edecektir. Gelin, görün ve iki saat vak- za- tinizi eğlenceli geçirin. — — Bir Madon Faciası Essen, 23 (A. A.) — Zollve- reiu madenlerinde mühim bir inhidam olmuştur. Birçok ölü ve yaralı vardır. | | | Bugün Saat 21,30 da YALOVA İ“Mmm M TÜRKÜSÜ İlk musikili ko- medi. Bestekârı Hasan Ferit Fiatlerde zam yoktur. Yalnız musikili kome- ı di - temsillerin- D I de Zabitan, Ta. — MNN lebe ve Halk gccelen tarifesi tatbik edil 'mıyr ektir ıH 'ı Hllllıı Pdpızları Knvuyorlar Madrit, 24 (A.A.) — M. Ar | cala Zamora, Compagnie de Yö- n feshini natık kararnameyi lamıştır. Hindistanda Bir Tecavliz Bombay 23 — Bir Hintli evin- de, bir !ngiliı kadınına tecavtiz ederek biçakla yaralamıştır. Hint- li tevkif edilmiştir. - —— bulamıyorlar, yahut yeni harflere alışamadılar. Satışır azlığında en büyük amil de parasızlıktır. Üç aydır satışlar çok durmuştur. —Millet zengin oldukça biz de depo ki- rası ve faiz vermekten kurtula- cağız. Bugün halimiz haraptır. Parasızlıktan gazetelere reklâm da yeremiyoruz. Taşrada — kuvvetli bayiler çok azdır. Beş on vilâ- yetten başkasına bir tek kitap gitmiyor. Bu mesele gazetecileri de bizimle beraber alâkadar edecek en mühim bir hastalıktır. — Harf inkılâbından sonra iyi kita mı? Gençlere Izızını uğxkçğıphr hççııuı sonra hazırlanabilir? — Şüphesiz iyi kitaplar çık- mıştır. Çünki eskisine nazaran daha çok düşünülerek kitap ba- sılıyor. Fakat bunların miktarı pek azdır. Ancak bunlar seneden seneye çoğalacaktır. Bir program dahilinde — çalışılırıa on sene sonra zengin bir kitaphanemiz olacaktır. ve her sınıf halk ihti- yacını tatmin edebilecektir. Bu iş kolay olmadığı gibi on sene de uzak bir istikbal değildir. —RNeşriyatı çoğaltmak çareleri? — Neşriyatı çogaltmak — için iki kuvvetin elele vermesi lâ- zundır : kuvveti — Hususi Devlet kuvvetler. Bir kere devlet, kitapçıların rakibi olmamalıdır. Devlet Mat- baası bize rakip olmaktan vazgeç- melidir. İki ay evvel ayni kitabı bem hususi bir müessese, hem de Maarif Vekâleti bastı. Bir ay evvel bu şekilde bir rekabet tekerrür etti. Devlet Matbaası bizim kb.:;: mıyacağımız yüıclı büyül uglın*'bıılnllı Mubarrirlerin batırı için roman ve hikâye basmaktan vııgıçıdidir Böy- lece iki tarafın yapabileceği işler tayin ve tefrik edildikten sonra çalışmak daha kolaylaşır. Kitapçılara Maarif Vekâleti yardım etmedikçe, iyi kitap çık- masına imkân yoktur. Maarif Vekâleti bütçesine — kitapçılara yardım için senede Üç yüz bin lira koysun. On sene sonra en az 5.000 kitap hazırlarız. Maarif Vekâleti yarın Babıâli caddesine yirmi bin lira dagıtsın. Üç ıy sonra piyasaya 100 den fazla kitap çıkarırız.Hem de Maa- rifin ıı).:dızı kitapları. Devlet yardımı olmadıkça ki- tapların çogalmasına imkân yok- tur. Bu yardım da mahalline mas- ruf olmalıdır. Gaye kitaphanele- ri değil, iyi kitapları ve temiz kitapcılığı himaye olmalıdır. Sonra — kitapçılar biribirini boğmaktan — vazgeçerek — büyük bir şirket yapmalıdır. Bizde gir- ketin kıymeti henüz anlaşılmadı. İyi bir maksatla teşekkül eden bir şirket acaba (tröst)mu yapıyor diye tereddütle karşılanıyor. Beş kitapcı bir araya gelerek bir program dairesinde kitap bassa- lar hem bugünkü gibi zarar etmezler, hem de kemmiyet ve keyfiyetçe daha kuvvetli eserler meydana gelir. İstanbul — Maarif Müdüriyeti İstanbul mekteplerini birer kütü- pane teşkiline mecbur ettiler. Onlara yalan yanlış bir de liste yolladılar. Bu kitapların bir kısmi zerre kadar kiymeti — olmiyan şeylerdi. Ondan sarfınazar ancak on beş yirmi mektep bunu yaptı. İş olup bitti. Her işi yarıda be rakıyor, takip etmiyoruz. Ki- tapların satışı için şu düstura riayet lâzımdır : Maarif — muallimi, talebeyi, baba çocuğunu, arkadaş — arkadaşını okum- ya teşvik etmezse kitap satı- lamaz. Kitap satılamayınca da biz zarar ederiz. Böyle mütema- diyen zarar ettikçe de yeni ki- taplar basamayız. Derken muhar- rirler kendi eserlerini basmak için şirket yapmıya kalkışırlar. Acaip acaip şeyler olur. Acaba kitap satılsa, elimize beş on para gelse biz oturur mu- yuz? Muharririn yakasını bura- kırmıya? —. Muharrirler şirket teşkil ede- ceklerine millete okumak zevkini verecek güzel eserler hazırlasın- lar, milleti okumiya teşvik) et- sinler ve bizim satışımızın yük- selmesine çalışsınlar. Biz onların arkasından koşar, eserlerini - ka- pışa kapışa alırız. Hulâsa : Kikir varatlan an'yar düe gönelyoruz, Bu gidişle iyi kitaplar beklemeyin. . U re KA Bi aardilyeris odi aa kitap vermekten başka aotlebal olmuyan gekabeti ortadan kaldırarak bir yirket teşkil elmeli, becaberce — çalışmalı. Bir - kitaba paraun da olen laymetl olmayınca basmar mak. Mazrif ve diğer vekâletler meşriyalı kuvvetle himaye etmeli, Gazetaler çıkam kitaplara kuvvotli tenkitler yaparak saları Halka duyurmalı. muallim