SON POSTA - A LAT KSN Pü 0) D v ONaAKILİ ZİYA ŞAKİR Her hakkı mahfuzdur — 191 — 1 Erla 3a 2 Eylöl ü Abdülhamidin — büyük — bir dikkat ve ihtimam ile yaptırdığı mnyo dairesi bitti. (Karlo Usta) akikaten mahir bir san'atkâr Niş.. Abdülhamit bugün doktoru gağırtarak banyo odasını göster- |dikten sonra, kaç gündenberidir ikendisini taciz eden yeni bir ham noktasını da izah etti ve doktorun fikrini sordu: . — Gazetelerde tifo hastalığına dair bir beyanname var. Tabil kumuşsunuzdur. Bu beyanname- n hastalığın, el yıkamakla, ağız şalkamakla da sulardan geçebi- ceğini yazıyorlar, Vakıâ biz, u suyu içmiyoruz. Hatta elimizi kadığımız suları da kaynatıyo- z. Fakat bazan su fazla kay- lyor. İlıtmak — için soğuk su oymak — icap ediyor. Böyle bir yla aptest alırken ağzımı çal- arsam acaba bir — zararı ur mu?.. Doktor, hiçbir. zarar gelmi- leceğini temin etmekle beraber bdü.hamit yine buna kani ol- hadı. Bu şekilde biribirine karış- miş sudan bir miktar alına- _k tahlil edilmek üzere (Mekte- sibi Tıbbiye ) ye gönderilmesini *Doktor Atıf Beyden rica etli. 15 eylül İstanbulda ve Beyoğlnyndı’::uı talıkların çoğaldığını gazeteler azıy.or. Bu havadis, Abdülhami- ) yine bir evham sermayesi “ol- du. O, bütün bu hastalıkları, dibentlerdeki suların telvis edilme- ıtgediyor ve: — Benim zamanımda di ç defa oldu. Tahkik et':rdıh: değer köylüler bentlere karışan ü çamaşır Derhal menettirdim y'ıkıı,oldel("x üne meydan vermemek için de 9 civarları sık sık kontrol ettir- dim. Diyar, 1$ Eylâl 330 M TŞE M ( Mektebi Tıbbiye ) ye gönde- n ça Süyün tahlil raporu geldi... y _ıçk:: bü rapor, Abdülhamidi memnün — elmedi. .nktur Atıf Beye hı:î'r yli'?:;ğ:î Atıf Bey geldiği zaman ra- poru göslerdi : — Biz, ne sorduk? Bunlar ne *ö ylü)_'nr. Bakınız, nasıl baştan sav- İ bir ı'ıE;ır... Suyun içinde ko- & ve il NÜ eai gu..:ııluobıı yo&mlı: .. çseyun —beher | söntiketre nikâbında (iki Yüz elli bin) den a koloni varmış, İşte, bunu inlamadım., Sonra, bu su, (gayri- bili şürp) imiş, içilemezmiş. alen biz içmiyoruz ki., Aptes yoruz., Elimizi yüzümüzü yıkı- , — burnumuzu iyoruz. Bir de, banyo yapr & di hezliyaği 0 e S a bdülhamit, Mikroplu Sulardan Son ğ Derece Çekinir Ve Korkardı Kaç Defa Yüzünü Aıkadığı. Suilür yoruz. İşte asıl anlamak istediği- miz, bu su, bu işlere elverişli midir. Meselâ banyoda bir çeyrek, yirmi dakika duruyoruz. Acaba içinde mikrop olursa, vücudun me- samatı tarikile beden dahiline nü- fuz edebilir mi? Benim, asıl me- rak ettiğim bu cihetler.. rica ede- rim doktor bey, siz bu sudan bir miktar daha alımız. Burada, Beylerbeyinde doktor — İbrahim Paşa vardır. Vaktile ( Etfal has- tanesi ) nin sertabibi idi. Böyle mikroplara, suların — tahlillerine çok meraklı bir zattir. Rasim be- ye söyleseniz de alacağınız nümu- neyi ona gönderse... Dedi. Doktor bey, bu kadar evhama lüzum olmadığını söyle- mekle beraber sulardan tekrar nümune aldı. Su meselesi bitlikten sonra Abdühamit, yine ahvali umumi- yeden bahse başladı. — Vaziyet, gitlikçe Fenala- şiyor. Dünya, adam akıllı biribi- rine karışacak, Bugünkü gazete- ler, Boğazları kapadığımızı ya- zıyorlardı. Bu da bir nevi harp demektir. Şayet İngizlizler bundan ' Tahlil Ettirmişti münfail olurlar da Boğazı zorla- mıya başlarlarsa, netice pek vahim olur. Ben, her vakit söy- lerim ya. Ah bu - İngilizler... En çok onlardan korkarım... Baksanıza.. ( Hıdiv ) de burada kaldı. Bir türlü Mısıra gidemiyor. Tabitl, orada İngilizlerden kor« kuyor. — İngilizler, her Fenalığı yaparlar. Meselâ, (Mısır) 1 derhal kendilerine — ilhak — edebilirler. Yahut oranım idaresini, istedik- leri birine — verirler.... Ah, ah.. eğer biz işe karışmasaydık çok iyi olurdu ?.. Fakat bu genç ve acemi (Ricali siyasiye) nin büyük bir pot kırmalarından korkuyo- rum, İşte bakınız ; — Boğazları kapadık. Diyorlar. Şu halde, iş işten eçti demektir. Boğazları kime ı"l' kapıyoruz. İngilizlere, Fran- sızlara, İtalyanlara karşı değil mi?,. Oylo ise, onlarla bir nevi (bali harp) ilân ediyoruz demektir. rin derin içini çekerek: — Of. Of.. Çok fena bir zamandayız. Dünya, dünya olalı bu kadar karışmamıştır. Hemen Allah encamımızı hayır eyliye... ( Arkası var) 124 MEHMET YAVUZ EF.: Ça- lışkan ve be- ceriklidir. Pa- rayı israf et- mez, hüsnü is- | timal etmesini bilir. Temizli- | ğe ve intiza- ma dikkat e- der, Tecessü- se ve alılgan- hğa mütema- yildir. İşlerinde sür'at gösterir. Betaattan hoşlanmaz. 128 SABRİ BEF; Neşeli — ve hassastır. Mu- hit ve muha- tabına uysal- hk — gösterir, muamelesinde müşkülpesent değildir. Elem ve kederlerini ifşa” ve işaa etmez, |izzeli- nefis mesai- linde hassasiyet göstermez. 123 GALİP TEKİN BEY: Zeki ve — hazsastır. Atılgan ve s0- kulgan değil: dir. Daha zi- yade mahçup- tur. Bir iş Ü- zerinde sebat eder, — renk- sizlik göster- Resminizi Bize Gönderiniz, * Size Tabiatinizi Söyliyelim... * * 125 AHMET EF.; ( Talebe ) Sakin ve mü- tevazidir. İşle- rinde ihmale mütemayildir. Bazı — işlerde sebat göslerir, fül ve hare- ketlerine — hi- le ve riya ka- Tıştırmaz. BUGÜN— 5 kânunusani 932, Salı, Rumi 22 kânünuevyel 1347, 24 Şaban 1350. GÜNEŞ — Doğuşu 17,5 NAMAZ VAKİTLERİ — Sa bah 5,48, öğle 12,18, ikindi 14,29, akşam 17,5, yatsı 18,26. 7, Batıpı Kasım — 57 ALKAZAR — Esir Metika ALEMNDAR — Evvelallah ARTİSTİK — Sevda maceraları ASRi — Zor nik4âh, EKLER — Şekerim ELHAMRA — Anni çotöe BUVAL — Hiydul şarlası FERAH — Konser, vazyate FRANSIZ TİYATROSU — Yunam turupa GLORYA — Ölüm çenberi HİLÂL — Son bölük KEMAL , — Ruhum anaem MAJİK — Dişi köpek MLLEK — Â iklar kulubi MÜLL — Herkes kendi bahtıma OPERA — Fahişe ŞIK — Kilçük daktile DARÜLBEDAYİ — İş adamı ÜSKÜDAR HALE — Sumnru Kadıköy SÜREYYA — Aşk hazretleri 58 Bak babacığım; lisanımı der- hal nasıl — değiştirdim. Evvelce büyük küçük her kuvvete isyan ederken şimdi yavaş yavaş her tarafla sulh olmağa çalışıyordum. İşte bu da, insanlığın —la- basbusu ve — hodgâmlığı... Maamafih, — yine — içimi — gizli gizli yiyen bir kurt var. Bugün ölümlerden — kurtulmuş, — insan rahat ve huzurunun en mükem- mel yaşayışına malik bulunuyo- rum. Fakat yarın ?... Burada, bu hayat içinde yaşamak kolay değil.. Buna para isler, hem de azbuz para değil; epeyce adam- ların akıl ve hayaline sığamıya- cak derecede bir para 1âzım... Cangın rivayetine nazaran vazi- fe Cesmasında geçirdiğim — bu büyük kazadan dolayı ( Mister- Goldvin Mayer müessesi ba- na — büyükçe — bir — tazminat vermiş. — Buradaki — masraflarım bununla kapatılıyormuş... Fakat bu mahdut ve muayyen paranın sonu gelmiyecek mi?... Şüphesiz gelecek, O zaman, ben yin eski hayatıma rücu edeceğim... Ne yapalım?.. Madamki ölmüyorum.. Mademki yaşamıya mecbur olu- yorum; kader kısmet ne ise ona razi olmalıyım... * Öğle yemeğini yedikten son- ra, bol bir güneşle temiz bir de- niz havası almak için Çangla beraber balkona çıktık. Hasir şezlonglara — şöylece uzandık. Çanz, piposunu içiyor, ben de dişlerimin — arasındaki — çikletle geviş getiriyordum. — Haydi bakalım Mister Çaug.. vadinizi ila ediniz... Be- nim bir türlü akıl erdiremediğim şeyleri birer birer bana söyleyi- niz. Görüyorsunuz ki artık ne hastayım.. ne de hastanedeyim... Hiç üzülmeden herşeyi dinliye- bilirim. Çang sakin bir tebessümle yüzüme bakarak cevap verdi: — Fakat iki şartla... Birisi, herşeyi kat'iyyen hevcansız din- liyeceksiniz. — Ya öteki?.. — Benim — söylediklerimden başka bana hiç lirşey sormıya- çaksınız, Güldüm; — Aaa.. Mister Çang.. İkinci şartınız, çok zalimane.. Belki beni büyük bir merak içinde bırakacalısınız. Halbuki ben, bir şeyin hakikatini — anlıyamazsam, çatlarım. Maamafih, her iki şarta da riayet elmiye çalışaca- ğgun, Haydi bakalım. Şimdi sizi dinliyarum. — Nereden Başlıyayım ? Okadar boş bulunuyordum ki, | az kalsın büyük bir pot kırıyor- dum, Bereket versin kendimi çabuk topladım. — Şeyden Mister Çang... Haniya stüdyoya ilk kabul edil- diğim günün, ertesi sabahı., Er- kenden size gelmiştim de.. Sizi bulamamıştım... — Rica — ederim, evvelâ şunu söyleyiniz. Ben gel- diğim zaman, Evdemiydiniz, değil miydiniz?... Çangın, elmacık — kemikleri kabardı. Yüzünde, mahçup bir tebessüm dolaştı. Bu hicabı, bir infial ile örtmiye çalışarak cevap verdi: ŞARK YILDIZI Holivuta Naı"ıl Ka;tım.. Yıldızlar Arasına Nasıl «arıştım ? YAZAN: Selma Z. — O.. Bakmız, daha ilk söz- de ikinci şarlı ihlâl ettiniz. Ha- niya bana hiç bir sual sormıya- caktınız?.. — Pardon Mister Çang.. Şu hâlde, istediğiniz Şşeyleri, yine kendi istediğiniz gibi anlatınız. * Onun, kaşları çatıldı. Gözle- ri, daha derin ve daha vakur bir hal aldı.. Şimdi bu gözler okadar küçülmüş.. göz kapakla- rı biribirine okadar yakınlaşmış- tı ki, eğer bu iki düz ve siyah çizgilerin arasında parlıyan siyah birer nur damlası olmasaydı, onu uyuyor zanncdecektim. — Betim yanımda geçirdiği- niz son geceyi hatırlarsınız. O gece hayatımızın programını ba- na anlatırken daima hür ve müstakil yaşamak — istediği- bizi - söylemişliniz. Sizin, — bu hayti — prensipinizi — iblâl — ve- ya — tebdil etmiye hiçbir hakkım yoktu. Tabil sizi iste- diğiniz — veçhile — serbest bırak- mak lâzım geliyordu. Genç bir kızdınız, mükemmel bir hassasi- yete de maliktiniz. Sizin ruhu- nuzda bir kızın kalbine ve bisle- rine ait birçok emelleri olmak ihtimali vardı. İşte ben bütün bunları düşünerek sizinle emel- lerinizin arasında çirkin ve iğrenç bir gölge olmak istemedim, Esa- sen size — tesadüfümün — şeklile evimdeki misafirliğinizin sebebini düşündükten sonra sizin bayatı- mıza karşı yapacağım en küçük bir müdahale, insanlık noktaina- zarından da çok ayıp olacaktı. Şu halde benim için yapılacak en tabil iş, sizi, istediğiniz şe- kilde hür ve müstakil bırakmak ve. Ve — Evet Mister Çang.. Ve... — Bilmem ki nmasıl söyliyeyim, bir türlü istediğim — kelimeleri bulamıyorum. Ben, işi şakaya bozarak kısa bir kahkahadan sonra: — Durunuz Mister Çang.... Size yardım edeyim., Beni hür ve müstakil bırakmak.. vahşi ruhlu bir kıza ebediyyen kapınız! kapa- mak.. değil mi?. ( Arkası var ) SON POSTA ——oZKK ——— 'evmi, Siyasi, Havadir ve Halk garetesi . Alemdar mahallesi ıd"" Ç:ı:çnııo sokağı Telefon İstanbul « 20203 Pasta kutusu: İstanbul - 741 — | Telgrafi İstanbul SON POSTA ABONE FİATİ )İÜRKİYE ECNEBİ 400 Kr. — 1.Sene — 2700 Kr. 08 Z6 D AĞAY İ M 5 MN0 16 od 800 . 18 » söhik 300 , Gelen evrak geri verilmez. İlânlardan mers'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 6 kuruşluk pul İlâvesi Tâzımdır. Adres değiştirilmesi (20) kuraştur. Son Poxta Matbassı Dağeanmadn a di nni SR Sahipleri: Ali Ekrem, Solla Razıp Nepriyak — Müdücü 1 Selim Ragıp ,