: Söz Aramızda En Büyük Ticaret Yolu Hizmetçilerin ekserisinin anası, babası yoktur. Kardeşleri, akra- baları olanlar da kazançlarından olanlara hisse ayırmazlar. Beş, on.. nekadar aylık alırlarsa yalnız kendilerinindir. Elbiselerini kendi yapmak mecburiyetinde olan hiz- imetçi de sayılacak kadar azdır. Onlarin yemeleri, içmeleri, üst- leri başları hanımlarına aittir, Bu yaziyete hazaren hizmetçiler her ay kazandıklarını bir köşeye ko- yarak para biriktiriyorlar değik dir. Fakat hakikat hiç te böyle değildir. Hizmetçiler kazandıkla- rından on para bile tasarruf ede- mezler, Kendi evimde, komşunun evinde ve bütün civarımızda yap- tığım bir araştırma (neticesinde onların kazançlarının nereye git- tiğini öğrendim. o Hizmetçilerin hepsinin gönül verdikleri birer adam vardır. Daha ay başı gek meden aylıklarını birer ikişer a- larak mulfak penceresi önünde dolaşan bu adamlara verirler. Bu- nun en kuvvetli misali bizim evde çalışan aşçı Nazmiyedir. Ona ne zaman: — “ Niçin böyle yapıyorsun? Yarın çalışamıyacak olursan sana kim bakacak? Paranı bir köşeye koy biriktir! , Diye akıl verdikse: — “ Ne yapayim ayalim, ona bakmıya mecburum, zavallı adam iş bulamıyor! , Gibi sözlerle üs- telik bir de yalan uydurup bizi kand rmıya kalkıyor. Kırk beş ya- şında olan bu kadın didine, di- dişe biriktirdiği paralarını hep bu uğurda sarfetmiş ve hâlâ da etmektedir. Memlekette buhran var, şu kadar ömele açıkta, falan filân efendiler iş bulamıyor! Diye ses- er işitiyoruz. İş bulamıyan, me- teliksiz kalan erkeklere gösteri- lecek yegâne yol civarlarında bulunan komşularm aşçısı, dadısı yahut hizmetçisi ile münasebet peyda etmeleridir. Bu suretle aydan aya hiç olmazsa otuz otuz beş lira gibi bir cep harçlı- ğı elde ederler, Becerikli olanlar birkaç o hizmetçi elde ederek harçlıklarını (60), hatta (70) lira- ya kadar çıkarabilirler. Bu işsizlik zamanında en bü- ; e ticaret yolu muhakkak bu- j i | i | Meliha Avni > Kadın Kıyafetinde Kaçmış, - Çoban Kıyafetile Tutulmuş İzmir ( Hususi ) — Bir müd- det evvel bir kasa soyduğu için mahkemeye verilen Kürt Yusuf — isminde biri hapishaneden kaç- — mış, Menemen taraflarında kadın “elbisesi giyerek İstanbula gitme- > nin kolayını bulmuştur. Bu adam geçenlerde İstanbulda tekrar ya- kalanmış, fakat yine kaçmıya mur vaffak olmuştur. Kürt Yusuf ni- » hayet bu civarda Bozyakada ço- © ban kıyafetinde gezerken yeni- © den ele geçmiştir. En Güzel Yazı © İzmir ( Hususi ) — Tasarruf — haftasında tasarruf ve iktisat © mevzuu üzerine talebeye yazdırı- olan yazıların neticesi anlaşılmış ve o kız muallim mektebi talebesinden dile Neclâ Hanım birinciliği Kıyafetli Hırsız (Mü SON POSTA Bugün, 5 Kânunusani Ada- nanın “Vilson, prens »ipleri ilân edil- miştil,, Umumi harpten © yorgun çıkmış, askerleri- mizi terhis etmiş” tik. Ana vatan parçalanıyordu: İstanbul sula” alabildikleri bir- kaç mavzerle bu harikayi yarat- mıştılar, Fişekleri tüken- diği zaman düş- mana taş atmak- la ve ilâhi tepe- En Mes'ut Günüdür rene pa lerden kaya yuvar- milletin gemileri etdi demir atmış, İtal- lamakla top gürük yanlar © pençesini tülerini susturmuş- Antalyaya © uzat- tular; o ilâhi a- muştı. Şarktâki f& damlar süngüleri <i ve ere yumrukla, mer- miya biç et TG yok. Cenupta ak Ba mi8 kar- tınoya Fransız şı Fİ e ea şizmelerinin — gü- 11 sene evvel işgalden kurtalan güzel Adanamız Mi Sarpa — olm e ela A askeri, indikleri On üç sene evvel Cenubi Anadolu- nun semasında üç renkil bir bayrak sallanıyor ve ciğerlere yabancı bir bava bütün sertliğile doluyordu. * Adana işgalinde sekiz dokuz yaşlarındaydım. İşgal günlerinin ruhumda görebildiğim öyle acı hâdiseleri var ki, bunları yılların silikleştirip oöldüreceğine (o kani değilim. Her akşam o penceremizden ayrılmaz, talimden dönen işgal askerlerini seyrederdim. Onların Türk mahallelerinden geçerken kal- dırımlardaki ayaklarının tempoları ihtiyar kadınların göğsüne süngü gibi batardı. Gözyaşlarını zapte- demiyen ihtiyarların sekseninden sonra hüngür hüngür ağlayışları ve delikanlıların derinden iç çe kişleri dünyadaki ıstırap levhala- nnin çerçevesini aşacak kadar acı ve içliydi. Halk akın akin şehirleri ter- kedip Toroslara çıkmıya mecbur oluyordu. O yıl kış azgın ve şiddetli idi. Ocaklarında yanan ateşlerin dumanları çatılarından fışkıran evlerde binlerce öileler gözyaşlarile ısmıyorlardı. Ömür- lerinde hicret ve işgel görmemiş, vatanını yabancılara teslim etme- miş bir kütlenin bu felâket gün- İzmirde İzmir (Hususi) — Cuma gece- si sabaha karşı Saman iskelesin- de büyük Kardıçılı hanı karş sındaki (Omega) saatleri mağa- zası (esrarengiz bir Oo surelle soyulmuş ve 3500 lira kıymetin- de saat, köstek ve gümüş sigara tabakaları çalınmıştır. Yapılan keşifte hırsızlar ma- ğazanm arka tarafındaki pamuk fabrikası (o duvarından o atlamak suretile aralığa girmişler ve altmış santim kalınlığındaki büyük du- varı delmişlerdir. Tahkikat tamik edilmektedir. Bu wağaza iki sene evvel de soyulmuş ve hırsızlar yakalan- mıştı. Bir Suiistimal Tahkikatı İzmirde gümrük (idaresinin kırtasiye deposunda suiistimal gö- rülmüş dero mühürlenmiş ve alâ- kadarlar hakkında müfettişlerce tahkikata başlanmıştır. Adanada Bir Gazete him Bir Hırsızlık! Dayası leri satırlara sığamyacak kadar acıdır. Çok iyi balırlıyorum: Yollar- daki kar, boyumuzu aşarken biz daima semaya bakar, açılmak bilmiyen bu siyah havanın mem- leket hasret ve acısından ileri geldiğine hükmeder ve ağlardık. « Bir gün davul yerine tene keler çalınıyor, zurna yerine köy delikanlıların türküleri kabarr- yordu. Beyaz karlar Üzerinde ışıldıyan güneşin kımlcımları ye- ni gelen bir havadise renk ve ruh veriyordu. Bülün şehirliler köylüler seviniyor ve çıldırıyordu. Ortada ölünciye kadar sevini- lecek, tarihin silinmez bir köşe- sinde ebediyen kalacak bir ha- rika vardı: Torosların (Omuhteşeem bir köşesi olan “Karboğazı, mev- künde tamamen bin işgal aske- rininin “kırkiki, köylü tarafın- dan esir alındığım işittik. Bu, tarih sağ kaldıkça ölmiyecek bir hakikattir. Bu, Torosların şimdi- ye kadar göremediği bir cenktir, Dinç ve kahraman köylüleri, ellerinde yadigâr çakmaklı de- de tüfeklerile, memeleri bozuk muş av çiftelerile ve düşmandan Akmet Remzi Bey Adana ( Hususi ) — Matbuat cürmünden dolayı Ağır Ceza Mahkemesine (o verilen O“ Yeni Adana ,, yazetesi sahibi Ahmet Remzi Bey geçen sene sekiz ay uçurumdan semaya bakınca te- pelerinde yalnız kırk Türk köylü- sünü görmekle teslim olmuşlardı. Kumandanları Menil höngür hön- ir ağlamı - DEYE en » da harikalar, Filistinde (o abideler yaratmıştı. Fakat Toroslarda bin askerile kırk Türk çetesine şerefini sat- mıştı. Anadoluda ilk harp budur. larımıza maddi ve manevi inen ilk darbe budur. * Aradan çok geçmedi.. Buna mümasil bazı vak'alardan sonra Türklerle başa çıkılamıyacağını söyliyen işgalciler “Ankara itilâf namesini,, imzaladılar. Kendi ek lerile astıkları bayrakları yine ellerile indirerek bir daha gel- memek Üzere gittiler. 11 sene evvel bugünkü gibi 5 Kânunusanide onlar arkalarına bakmadan giderken Gazi ordu- sunun akıncıları şehre giriyorlar- dı. Ogün Cenup mntakasında- ki şehirlerin bayramını görmeliy- diniz 1. O gün kaldırımlar Okurban kanlarından geçilmiyordu. O gün bir vatan parçası mağ ve na musuna kavuşmuştu. gün ılık semalarında sevinç yaşlarile çe- kilen bayraklar dalgalanyordu. İşte, bugün, o günün tarihi ve o tarih bugünün halikıdır!. Taha Ay Balıkesirde Halk, Av Safası Yapıyor Balıkesirde avculuk, ötedenberi halkın başlıca meşgul olduğu bir Spor ve eğlence vasıtası halinde- dir. Balıkesir halkı ve köylüler bersene bu mevsimde olduğu gi- bi, bu senede sürek avları ter- tip etmektedir. Bu cümleden o- larak cuma günü bir sürek ava yapılmıştır. Fakat hava yağışlı olduğu için avculuk biraz tatsız olmuş, bir çakal vurulmuştur. Yalnız Küpeler köyü halkı tara- fından tertip edilen sürek avu daha muvaffakıyetli olmuştur. hapse mahküm edilmiş, fakat Remzi Bey bu hükme kanaat ge- tirmiyerek temyiz etmişti. Temyiz Mahkemesi Ağır Cezanın verdiği hükümde bazı noksan cihetler görmüş, Okararı (o nakzetmiştir. Temyiz Mahkemesinde bulunan dosya bugünlerde o şehrimize gönderilecek, dava tekrar İecektir. görü- Kânunusani 5 Ev Doktoru Havasızlıktan Boğulma . Asfiksi — Havanın içinde ciğerlerimizi ve kanımızı besliyen *Müvellidülhumuza,, azalmasından va ( Hamızı karbon ) denilen ze- birli gazin çoğalmasından, yahut ta herhangi bir mânile teneffüs edememek yüzünden boğulmadır ki vaklinde yetişilmezse ölümle neticelenir. Basit boğulma — Sebepleri: 1 - Odada veya sair yerde hava kâfi derecede bulunmaz, yahut “hamızı karbon,, denilen zehirle doludur. 2 — Düşmek, ezilmek, bo- ğulmak, nefes tıkayıcı bir şey yutmak gibi teneffüs etmiye mâ- ni haller. 3 — Sar'a, kuduz, tetanos gibi teneffüse mâni hastalıklar. 4 — Ciğerde yara bulunması. 5 — Kalp hastalıkları vey bunun gibi kana ait hastalıklar. Zehirli boğulma — Bu bo- ğulmanın içine zehir de karışır: Havagazile, (Okükürtlü O gazle, amonyakla, hamizı karbonla bo- gulmalar bu nevidendirler. Boğulmalarda Oyüz şişer, menekşe rengini alır ve buru- şur; gözler parlar ve burun kanatları çarpar; ağız apaçık ka- lir; iktilâçlı titremelerden sonra hasta kendini kaybeder. Umumi tedavi — 1. Kaide:a) çabuk hareket etmek ( Doktorun gelmesini beklememek.) b) Uzun müddet tedavide israr' etmek. (İki saat uğraşıldıktan sonra da ka)” muvaffak olunduğu va- ir. 2 — Dil çekmesi: Hastanın ağu zorla açılır, kaşık sapı gibi bir şeyle dişleri biribirinden ay- rlarak dil dışarıya çekilerek men- dille tutulur. Sonra dakikada(16)dar yirmi defaya kadar dil, bir hattı müstekim halinde kuvvetle çeki- lir ve her defasında geriye bıra- kılır. Dilin hafif bir mukavemeti ve göğsün üst kısmının hafifçe kalkıp inmesile berâber hıçkırık tutması hastanin nefes almıya başladığına işarettir. “> canlandıktan o sonra sıcak bir yatağa yatmalı ve başı yüksekte tutulmalı, kaşıkla sıcak ( Punç ) içmeli; kahve ihti- kanı yapmalı ve hastanın nefes alışından gözü ayırmamalı; zira teneffüsün yine durması da kabik dir. O vakit yine dil çekmek işini yapmalıdır. Kömür çarpması — Bilhassa geceleri, ağır ağır yanan soba- İar kullanmak veya İyi yanmamış mangal kömürü bulunan odada oturmak yüzünden kömür çar- pan hastaları temiz havaya çıkar- malı, başı ve yüksekte tutulmalı, “ayılıtıcı toz, koklat- malı ve dil çekme ameliyatı yap- malı, : Havagazi çarpması — Ka- pıları ve pencereleri açmalı, dil çekme (o ameliyalını (o yaptıktan sonra amonyak koklatmalı, kahve ihtikan yapmalı. Suda Boğulma — Esvapları çarçabuk çıkarmalı, icap ederse parçalamalı; (o bastayı biraz sağ tarafa doğru döndürerek arka üstü yalırmalı; ağzında bulunabi- lecek olan kumları, yosunları ve- ya buna benzer şeyleri parmakla ayıklamalı; başı hafifçe dikerek boğazına parmak sokup yuttuğu sulardan bir kısmını olsun kus- turmalı; dilini çekmeli bu işi biri aparken öteki de hastaya s'cak bir yorgan hazırlamalı. Bir yiz nin içine (o sıcak su koyarak şişeyi hastanın göğsünde, karnın- da, bilhassa mide çukurunda ve ayak uçlarında gezdirmeli. Hasta (35) derece hararet ten fazla | sıcaklığı olan yerde bulunmamalı. kendine gelmeden birşey içirme” meli,