Balıkpazarında alınacak lerl- bati tedbirler de tamamlanmıştı, Bostancıbaşı, en şahbaz adam- larından yirmi kişilik bir müfreze hazırlamıştı. Kadı Efendi, bütün Mühzirlerini, Çuhadarlarını se- ferber etmişti, Sipah Kethüda yeri on iki*yoldaş seçmişti. Ye- niçeri çorbacısı bir manga ayır- mıştı. Bu renk renk - adamlar, gün doğmadan zindana gidecek- ler, mahkümları alarak ölüm yerine getireceklerdi. Hulâsa her şey düşünülmüştü ve her şey yapılmıştı. — Yalnız güneşin ilk püleleri bekleniyordu. Bütün bu hazırlıkları örten gece, yavaş yavaş eriyordu. Ho- rozların uyanma vakti yakınlaşmıştı. Sabahın o ilk mübeşşirleri, nerede İse minik gözlerini açacaklar ve ren- gi soluklaşan gecenin göğsüne ilk sayhalarını dökeceklerdi.Kale mu- hafızları da çoktan mısırlarını ve kabaklarını yemişlerdi, bağlama- larını bırakmışlardı ve Balkan şa- yağından yapılma kalın mantola- rına bürünerek birer köşeye uzan- mışlardı. Fakat kabadayılar hâlâ Oyuyorlardı, zindan — hüceresini borultularile dulduruyorlardı. Bir aralık Yeniçeri Bakinin sayıkladığı duyuldu. O, muhak- kak tatsız bir rüya görmiye başlamıştı ve kelimeli bir horultu şeklinde homurdanıyordu : — İpliğin pazara çıktı, hâlâ efsun okuyorsun, Mahut dervişle — şakalaşıyor, yahut dalaşıyor. olmalı ki sayık- laması bep ona inhisar ediyordu: — Bu Floriler ahrette geç- mez, dedem. Başka bir alık bul da ona ver. Biraz sonra sesi sertleşti, ar- kadaşlarını uyandıracak kadar gürleşti: — Yıkılbe düzembaz herif, Güörüyorsun ki ölüyorum! Beş mahküm,kulakları şiddeti- çekilmiş gibi birden uyandılar ve sordular: — Hayır ola, boğazlanıyor mı- yız? Yeniçeri Baki bâlâ haykır- Eh, Sipahi takımı tekin değildir. Kaçarlar du, uçarla da değildi ve Yeniçeri *Baki, bâlâ sayıklıyordu. Acaba hayallemişler miydi?... Bu sual, hepsinin kafasında do- laşıyordu ve yine hepsi, o sesi müştereken işittiklerini bilmedik- leri için biribirinden — istizaha da kalkışamıyorlardı. Fokat - ses, tazelendi ve daha gümrah bir eda ile ihtarını tekrarladı. — Uyanın, arkadaşınızı da uyandırın. Gün doğmadan yola çıkmak gerek! Artık — tereddüde, tefekküre mahal yoktu. Zindanda bir adam vardı ve kendilerine bir şeyler ihtar ediyordu. Bu — tavazzuh Üzerine kerevetten ilk sıçrıyan Sipahi Ahmet oldu ve çılgın bir sevinç içinde sesin geldiği istika- mete doğru atılarak haykırdı — Sensin Sultanım, muhak- kak sensin. Suçsuzları senden gayri kim düşünür, kim korur? Karanfiloğlu da, el yordamile Yeniçeri Bakinin bıyıklarını ya- kalıyarak bağırıyordu: —Kalk bre yoldaş, zorlu dede geldi! Rüyasında Dede ile dalaşan Baki Ağa, bıyık acısile gözlerini açtı ve bönbön sordu: — Dede mi geldi? Ve sonra rüyasıni hatırlıyarak gülümsedi: — Ne âlâ, ne âlâ; dedi; hepimiz o uğursuz dede ile uğ- raşmışız. Bir çatı altında galiba ayni rüyayı görüyorlar| Karanfiloğlu, dostunun kula- ğına eğilerek keyfiyeti anlattı: — Dede burada. Bize hazır- lanın diyor! — Asılmak için mi? — Hayır, kurtulmak için! Yeniçeri Bakinin mahmurluğu birdenbire geçti, kerevetten sıç- | radı: — Eyvah, dedi, ben rüyada onu hırpalamak istiyordum. Hal- buki o, beni kurtarmıya gelmiş. Bari elini öpeyim de suçumu bağışlasın! Bu sözler, teati olunurken Si- pabi Ahmet, zorlu dedeyi bul- muştu. Karanlıkta kılığı pek te seçilemiyen bu kutsi misafirin yalnız gözlerindeki şule, bütün kudretile görülüyordu. Ayni şuleyi meyhanede içlerine sindire sindire temaşa etmiş olan buvardalar, sade | bu delâletle ilâhi şahsiyetin hu- zurunda bulunduklarını — anlıyor- lardı. Gerçi işittikleri ses, mey- hanede duydukları sese benzemi- yordu. Bu, biraz daha zayıf ve çok daha sevir di idi. Edasında şefkat vardı, halâvet vardı, işiten- lerin yüreklerine kadar akıyordu. Herhalde mahut — dervişin se- sindeki ürkütücü, titretici ahengi taşımıyordu. GLORYA' da Bu akşam (HAYALİN SONU ) filminin unutulmaz yıldızı LİANE HAİD Genç artistlerin en sevimlisi İVAN PETROVİTCH GEORG ALEXANDER BENLİ KADIN Almaa — öperetinde Bu filmin musikisi, lTüksü ve zenginliği emsalsizdir. İlâveten “ MİCKEY MOUSE ,, canlı resimleri Resminizi Bize Gönderiniz, >* * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... '0 İBRAHİM TURGUT BEY: 1115 SUZAN HANIM: Zeki "!Jî Olduğu gibi görünür, işle- rine bile ve fesat karıştı- I ramaz. Bazan | dik başlı ve inatçı olur. Rahatına faz- la düşkünlük göstermez, yo- rücu mesaiden yılmaz. İntizam hayudatını ihmal eder. u Di MUSTAFA RAH'M BEY: Uysaldır. Şık- hktan hazze- der. Yenilik- lere çabuk uyar. Sıkıntı- ya — gelemez Sevgi ve ma- cera mevzula- rına l(âkayt kalmak — iste- mez, cömert- Tiğe mütemayildir. z 113 MUHLİS BEY: Neşeli ve müteşebbistir. Muziplikten ve şakadan hazze- der. Münaka- şadan — boşla- nır. Kendi fi- kirlerinin ka- bul — edilmesi hususunda id- diadan çekin- merz. Menfaat- lerini israftan müçteniptir. u 1 MÜMİN BEY: Zeki ve İşle- yinde becerik- lidir. Kendini fil ve hare- ketlerini be- ğenir. Küçük 9 görülmek is-- temez. Teces- süsten! hazze- der. — Şakayı, 'ı ve eğlenceyi Pimal — etmez. Tenevvüden bhoşlanır. yt intizamperver- dir,. Çabuk alımır ve mi- H teessir — olur. Maddi ve yo- | rucu işlere B NİYAZİ BEY: Hassas ve | ğiniz takdirde sevimlidir. Fi ve hareketler ) rile kendini | sevdirir. Süsü temizliğe fazlâ dikkat ve itit na eder, Sölf anlar. Tevet” cübten, — tak* dirden hoşlar mr. Menfaat* | erine uygun gelmiyen müdaha' lelere itirar ve muhalefet edefi bazan hırçınlık göstoerir, ğ & M. MÜRŞİDE HANIM! (Fotoğrafının dercini istemiyor) Uslu ve sakindir. Çok söylemek herşeye — tebessümle — mukabel$ eder. İddiacı ve münakaşadi değildir. Herkesle iyi geçinit Talep edilen iyilik ve muavenet” leri diriğ etmez. 118 ÖMER AKİF EFENDİ: Olut olmaz şeyt ehemmiyel vermek — iste * mexz, kllg;llk & görülmiye ta* hammül ede merz, başkalar rna minncl etmekte müs tağni davrar nır, Fena müt ameleye mukabe.c eder, hazinr” kâr değildir. Serkeşliğe —müte mayildir. Eğlenceyi ihmal etmef SADRİ EFENDİ: (Üsküdar) Fotoğraf tabhlillerinin istikbaldef haber vermekle hiçbir güna alâ” kası yoktur. Onun için ıuallelil':' cevapsız. kalmıştır. Mutlaka bif | cevap almak istiyorsanız bir fak | cıya müracaat ediniz efendim. — | z | SADRİ EFENDİ ARKADAĞ | (Üsküdar) Fotoğrafınızın —if S ettiği manayı öğrenmek ist cevap alman'” | mümkündür. Aksi takdirde de Sadri Efendi gibi harek” edersiniz efendim. Fotoğraf Tahlili Kaponu MARCEL PAGNOL'un şaheseri DENİZ ve KADIN (MARİUS) Dünyanın her tarafında oynanan DENİZ ve KADIN (MARİUS) Pariste 4000 defa temsil edilen DENİZ ve KADIN (MARİUS) Fransızca sözlü sinemaya tatbik edilmiş. Tiyatroda oynıyan ayni artistler taralından temsil edilmiş ve Pariste Paramount sinemasında & hafta zarfında 5,000,000 frank hasılât ver- miştir. Sinemanın bu şaheseri pek yakında: (MELEK) te irae edilecektir. rağbet etmez. Heyecan — ve- hayali mevzu- ları daha ca- zip bulur. Ce- sareti medeniyesi ve yaratıcı kudreti arru — etliği derecede değildir. Arkadaşlığında samimiyet ve velakârlık n.rdıı. yordu: — Çekil, sakalını bana yol- durma | Sipahi Ahmet, arkadaşının sayıkladığını anlıyarak seslendi: — Böğürme ocaklı! Uykumuz kaçıyor. Zindanın rutubetili duvarında #ızıyor gibi görünen — şefkatli bir ses, bu ihtara cevap verdi: — Uyku kâfi çocuklar. Nere- de ise gün doğacak | Sipahi Ahmet te, Yeniçeri Bakinin haykırması Üüzerine yarı uyanmış olan dört arkadaşı da bu sesi vuzuh ile işitmişlerdi. Fakat — hayallediklerine — zahip olarak uzandılıları yerde gözlerini oğuşturuyorlardı. İşittikleri keli- melere göre sesin Baki Ağa ağ- zından çıktığına hükmetmek lâ- zun idi. Çünkü kelimeler, Sipahi Ahmedin ihtarına cevap gibi bir şeydi. Halbuki sesi, onun .sesi Tablatinizi öğrenmek İstiyorsanit fotoğrafının $ adet kupon ile bir” llkte gönderiniz, Fotoğrafınız sray* İsln, — meslek veya san'at ? !'” EDİRNEDE RIZA BEY; ŞAğır başlı ve vakurdur. Rü- y l fekasının şaka- larına, muzi;- liklerine — ilti- fat etmez. Şah- sını alâkadar eden mesailde mukabeleye Fotoğraf #edecek ml ? Evlenme — Raşimesi Merhum Mustafa Rasib kerimesi Hatice Gürzian 'M,: merhum Rifat Poşa W'":k.ı l Haşim Paşa - oğzlu , B* yf memorlarından Rıfat Heşi Ü ya | evlenme rasimeleri birçek ":.nç huzürile dün Beyoğlu ghe memurluğunda — icra """l-- İ Tarafeyne saadet dilerit- Bugünden itibıren € Şehzadebaşı H"_ A L sinemasıdna Büyük san'dtkâr İVAN MOSJİKİN tarafından temsil edilen HACI MURAT sli ve Şarkılı şahcser muszzam Filmin irsesine başlanacaklır. Bu (ilim İstanbul ahali: mu!.teremesinin arzuyu umumileri Üzerine gör'erilecektir. Aynıca: Sesli, sözlü, şarkılı iki kısımlık komik prı grama ilâve edilmiştir. Gelecek program: DELİ ŞARKICI - Ng Jolson İ temayül eder. | | Menfaatlerini ve samimiyelini İsraflan müçte- niptir.