28 Kasım 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

28 Kasım 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A OAT 10 Sayfa Ü SON” on TEMMUZ 1914 Umumi Harp Nasıl Patladı ?| Nakleden: H. R. — Kızım Doktor: Semi Ekreme — Yazan Emil: Ludvig Harp İstemiyenlerin Başında Bulunan Kont Titza Da Nihayet Yola Geldi Almanyanın Viyana sefiri Von Tschirsehky zeki, nazik, suizanni galip, yüksek terbiyeli, iyi tabiatli, az çok yeni Bütün halile büyük bir memur hissini verir, daima temiz ve saç- larında, bakışlarında, hatta se- sinde bir ihtimam ve tekayyüt eseri vardır. Nazırlıktan Elçiliğe inmiş, vaziyeline şahsından daha ziyade dikkatlidir. Esasen boş olmamakla beraber daima ziya- retler kabul ederek çok ihatalı bulunmaktadır. Ancak Petresburg sarayına kini vardır: Orada hakaret gör- müştür. Saray balosunda bir gran duk, Elçinin kavalyesi bu- lunduğu kadını almış, götürüp beraber yemek yemiştir. Şikâyet, itizar, memuriyet mahallinin te- beddülü, bunu unutamaz ve ta- biatinde meknuz olan itimatsızlık, suizan saikalarile bunu o muhit- teki Alman düşmanlığına verir ve buna dair sair bir takım intıbaları vardır. Buna rağmen şu yeni vaziyet karşısında Fazla isticale makrun teşebbüslerden tevakkiyi tavsiye ilk hareketi olmuştur : “ Avusturya - Macaristanın *“ dünyada yalnız olmadığım göz *“ önünde bulundurmak, Avrupa- “nın umuümi vaziyetini hesaba “ katmak lâzımdır.,, Bu makul sözler kendisine Kayserden bir hakaret - sillesi yemiş, bu raporunun haşiyesinde arzı endam etmişti. Bu da Pet- resburg hakkındaki kinine mun- zam oldu. İstifa etmesi daha iyi olurdu, kaldı ve tabiyesini değiş- tirdi. Müttefik hakkında beslediği itimatsızlıktan — başka — şahsan Berchtolddan hoşlanmazdı. Fakat bizzarur gitti, haber yolladı, ve * Şevketmeap hükümdarımın em- rile Berlinde hükümetinizin Sır- bistana karşı arzu edilen bütün şiddetile hareket edilmesi bek- lendiğini ve Viyananın anen ha- rekete geçmemesine Almanyada bir mana verilemediğini,, bildirdi. Berchtold bu kıymettar sözleri | derakak hasmı Tiszaya teklifsiz bir lisan ile iblâğ etti. Tisza yine eğilmedi, bilâkis kendi düşünü- şünü İmparatoruna şedit bir lisan ile yazdı. İmparator seksen yaşında idi. Berchtoldun — zarif bec ati, merasimpervaz —üslübu —hazırbil- meclis olmıyan Macarın dürüşt mektubuna galebe etti. Netice u oldu ki Tisza Buda - Peştede acaristan nazırlarına kendisinin sulh siyasetini anlatıp hepsi ta- rafından tasvip olunduğu — bir sırada Fransuva - Jojef, Hariciye Nazırının harp projesini tasdik ediyordu. Kont Tisza bir hafta sonra Viyanaya geldiği zaman büsbütün farklı düşünüyordu. Rubuna, di- mağına bu derece kat'i tesir yapan ne idi? — Acaba rey- kafalı bir zattır. | leri satın almık — için Büuda- Peştede boş yere sarfedilen mil- yonlarca kuronuan - yapamadığına Harp arefesinde İmparator Fransuva Jotef şiddetle alkışlanıyor barp sayesinde muvaffak olup Buda - Peşte oligarşisini tehdit eden intihabatı kazanacağını mı düşünmüştü ? Acaba şu katil hâdisesini vesile ittihaz ederek hmzaır Sırp- ların rekabetinden — kurtulmak istiyen büyük zeamet devrinin ara- zileri sahipleri olan Amzadeleri tesirine mi kapılmıştı?. Bü fev- kalâde vaziyette bazı şahsl istir- kaplar gizlice olsun, muhalefet ile istişareye de mani bulunmuştu Bir şey muhakkaktı: Şu sıra- da tehditkâr bir vesika okudu, bu, büyük Erkânı Harbiyeden Hariciye Nazırına yazılmıştı; bu, sıyasi mukarreratı. hiçe sayan mütehakkim bir talep idi: Ancak, zatı Alilerile tamamen müttefik olarak şifahen arzettiğim nokta- larda, ısrar ederim. İşleri uzun uzadıya — yüzüstü serup düşmanlara — askeri ted- bir ittihazıma imkân — bırakacak olan diploması her türlü vaz'ı sahneleri, teşebbüsleri bertaraf etmek İlâzımdır. Şayet bu kabil bir teşebbüse — karar verilirse, askeri menfaatler göz önüne alı- narak bunun bir defaya mahsus ve kısa vadeli bir ültimatom şek- linde olması elzemdir. Maksat anlaşılır, reyler teati olunur. Ceneralın diplomata kar- şı tehditkâr tavrı öğrenilir. Hal- buki ceneralın bu tavri bizzat Berihtold tarafından ve mütered- dit Macarı kazanmak maksadile ısmarlanmıştır. Ceneralın mek- tubu ikisi arasında mahrem mü- kâlemeler neticesidir. Hatta oka- dar çabuk elden yazılmıştır. ki tarih konulması unutulmuş ve bu tarih senelerce sonra atılmıştır. Tizsa on beş gün sıra ile bep ayni kelimeleri duydu, dinledi : Perestiş, kuvvet ibrazı, zaaf alâ- metleri, silip süpürmek, harekete geçmek; bu bapta Berlinin tek- rarlanan fanfaraları, dünyanın en kahir ordusunun ellerinde oldu- ğuna dair cazip tasvirler, Berli- nin kendilerine kart blânş ver- diği, ve nihayet asker partisi reisinin — gizli kapaklı olmıyan Te ae a : — tehdidi: Bak işlerin sürüncemede kalmasından mes'ul sensin ! Bu hale mukavemet edebil- mek için zabit bulunmamış olma- ı lâzmdı! Akide sabibi bir sulhbçu olup şu zeamet sinyorla- rının arasında yaşamamış olması lâzımdı! İşte harp kuvvetlerinin son düşmanı da bu tarzda yola getirildi. Tisza kalkıp Alman Se- farethanesine gitti ve kendisinin de harp taraftarı olduğunu bil- dirdi. Ertesi gün Budapeşte par- lâmentosunda ©o mertebe lâstikli bir izahat verdi ki, Parisin Tan gazetesi bu zatın itidalini methu- sena etti. Viyanada — memleketi harbe sürükliyen'eri muahaze eden bir parlâmento da olmadığından ef- kârı umumiye o nispette fazla tutuşturuldu. —Matbuatın büyük bir kısmı Sırplara, o “alçaklar,a, o “haydutlar,, a, o “katiller,, e o “sefiller,, e karşı kuduz gibi köpürüyor ve bu hal temmuzun ortalarına — doğru — iptidasından çok daha Fazla artıyordu. ( Arkası var) Günün Takvimi BUGÜN — 28 teşrinisani 931, Cumartesi, Rumi 15 teşrinisani 1347, 17 Recep 1350. GÖNEŞ — Doğuşu 7.2 Batışı | 16,43 NAMAZ VAKİTLERİ — Sa- bah 4,59, öğle 12.2 ikindi 14,29, akşam 16,43, yatsı 18.20. ALKAZAR — Sinyortra ALEMDAR — Cambearli ARTİSTİK — Uçurum ASRİ — Batakhane çiçeği EKLER — Aşk hirgin ELHAMRA — — Volgo sahillerinde ETUVAL — Güzellik Kraliçesi FERAH — Konser, varyete FRANSIZ TİYATROSU — Bulgar operetl GLORYA — Benli kadın KEMAL B. — Şalak MAJİK — Buse MELEK — Aşka susamış MİLLİ — Geca sevdaları OPERA — Vatan Hainleri SIK — Kırık Kalp DARÜLBEDAYİ — Yanar dağ Kadıköy Süreya — Küçük Daktile HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Nakdi: S. N. MUHÜRLÜ ZARF * Ekseri kadınlar, kocalarını sebepli sebepsiz kıskanırlar. Bu tabiat bir sürü — geçimsizlikler doğurması şöyle dursun, aynı zamanda kadınların neş'esini ka- çırmıya, endişeye düşürmelerine sebep olur. Sabire Hanım kocasını çok sever, fakat son derece kısk: nç bir ev kadınıdır. Filvaki, kocası- ni kıskanmakta bir mâna yoktu. Çünkü İrfan ailesine merbut, sa- dık bir gençti. Her akşam muay- yen saatte gelir, evinde hiç ek- sik olmaz, karısım sever, ciddi bir erkekti. Fakat tabiat bu... Sabire kıskançtı. Evlendikten bir müddet sonra Sabire, bir gün kocasmın yazı masasına intizam vermek için gözün iİçinde büyükçe bir zarf buldu. Üstünde hiçbir işaret yoktu. Yalınız zarfın arkası ka- hnca kırmızi bir. mühürle ka- panmıştı. Evirdi, çevirdi, elile zarfın sikletini bir türlü keşfedemedi. Malümya, kıskançlık derhal uyandı. Zarfın içinde İrfanın eski, bel- ki de yeni aşk mektupları bu- lunduğuna kanaat getirdi. Bir dereceye kadar kosasın- dan emin olduğu için Sabire zarfı açmak — istemedi, Elbet anlarım diye işine devam etti. Akşam, yemekten kalktıktan sonra İrfan Radyoyu açtı: — Müzik dinleyelim ne dersin karıcığım? dedi. — Bu akşam başım ağrıyor. Biraz konuşalım, — lâf — atalım, erken yatarız. Olmaz mı ? Sabirenin — içini kurtlar yi- yordu. Hep kapalı zarfı düşünü- yordu. Yarım saat konuştuktan sonra Sabire kocasına: — Bu gün senin yazı masanı düzelttim. İntizama soktum. İrfan Bey memnuniyet gös- tererek: — Ne iyi! Hakikaten lüzumu vardı. — Evet çok dağnıktı. — Çoktanberi hiç bakılma- mıştı, — İrfancığım, kapalı, mühürlü | bir zarf buldum. Üstünde hiç ya- ti adres yoktu. Ne var içersinde? Irfan Bey düşündü. öyle bir zarf hatırına gelmiyordu. Karısı alt gözde olduğunu — söyleyince hatırladı. — Evet, evet! Zavallı Hamdi- nin zarfı. Unutmuştum. Anlatayım: Hamdi benim mektep arkada- şımdı, sonra Darülfünunda bera: berdik. Fal meraklısı idi, “ o kül- tizme,, vermişti kendini. Âdeta bir iptilâ halini almıştı. Bir gün - daha bekârdım - İrfan dedi senin istik- balini yazayım. Bana doğduğun günü, tarihi, saati söyle, birkaç gün sonra yazayım, sana gönde- reyim, İsrar etti, verdim. Biçare ölmeden bir hafta evvel bu zarfı göudeıdı, fakat meraklı olmadı" ğiım için, daha doğrusu hurafat- perest olmadığım için zarfın içeri —— sinde ne yazdığını bilmek iste- — medim, bir kenara attım. Anla- — dın mı? Sabire bu sözlere pek inan- mıyordu. Kocasını bir şey saklıyor gibi zannetti. İrfana: — İstersen beraber da okuyalım. — Aman, hayatımdan okadar — memnunum ki istikbalde hakkımda bir felâket yazılı ise, şimdiden bilmek istemem. açalım * Ertesi — günü, — İrfan işine gittikten —sonra, — Sabire, yazı masasına — oturdu, —gözü — açt, zarfı çıkardı, içinde ne olduğunu bilmek merakına düştü. Açayım mı? diyor, düşünüyordu. eğer —— Ya kocası yalan söylüyorsa? ; İçinden —ilâm aşk — mektupları çıkarsa? Kadın veya kız fotoğrafı çıkarsa? Sabire dayanamadı, zarfı açtı. — İçinden el yazısile bir takım işaretler, cebir formülleri, Dübbü- ekberin resmi, tarihler ve bir sürü rakkam. Sonra on beş satır yazı, yazıyı okudu: 1927 de İrfa- nn bir işte ademi muvaffakiyeti, 1928 de İrfanın müthiş bir mü- cadele edeceğine işaret, İrfanın para sıkıntıları ve evlen mesi, 1930 da işlerinin düzele ceği, 1931 de parlak bir muvaf- fakıyet ve evinde tam bir saadet. 1932 de... 1829 da — Bu 1932 senesinin üç nokta ; ile bitmesi, Sabireyi endişeyt düşürdü. Bütün helecam, ataletle — imha edilmişti. Acaba 1932 5e nesi, —bir felâket — senesi mi olacaktı? Aklından bin bir türlü şey geçiriyordu. Sabırsızlıkla kocasının akşam gelmesini bekliyordu. * Sabire 1932 senesinin bitme” sini bekliyor. Kıskançlık onu ©* müthiş ıstıraba sokmuştu!... SON POSTA i Yevmi, Siyasl, Havadis ve Halk garet*" İdare | Alemdar mahalleri Çatalçeşme sokağı — Teleton İstanbul - 20203 Poste kutumu — İstanbul - 241 Teigral> İstanbul SON POSTA ABOÖNE FİATI TÜRKİYE Ti0 Kr 250 BCNES! 209 KA 1400 » 800 » 1 Sene HAy pal ilâvesi vo4 degiştirilmesi (20) z T D BAF Sahipterk Ali ı.ııı-. selien .,p ö karaştafı Cü

Bu sayıdan diğer sayfalar: