26 Teşrinisani S ei — - TE Umumi Harp Nakleden: H. R. — Kızım Doktor: Semi Ekreme — Bütün Avrup ——— iee gğ ae MMUZ 1914 Nasıl Patladı? SON POSTA Yazan Emil: Ludvig a Endişe İle._ Vaziyeti Beklerken İmparator Da Uç Hafta İçin Tenezzühe Cıkıyordu Bosna- Saray faciasını müteakip katil tevkif edilirken Bu harp fikrinde olan bir kökümetin tarzı hareketi midir? Bakınız, buna mukabil Viya- nada, — Petresburgta — kimseler bir tarafa kımıldamak için izin alamamışlardır ! Her halde —Alman İmpa- ratoru — hiç arzu — etmemekle bereber bir. hâdise husule gele- bileceğinden korkuyordu. Fakat başvekil harbe atılmak için bir- kaç baftalık hürriyetle iktifa eden ceneralların tesiri altında, impa- ratorun uzaklaşmasına mani ol- madı ve bilâkis — imparatorun mukarrer seyahatten kalması di- ğer devlelleri şüpheye, endişeye düşüreceğini düşündü ve kendisi insiyaki bir hareketle yerinden ayrılmadı. Herhalde imparator tehlikeyi istidiâlen hiçbir. hususun ibmal olunmıyacağına dair teminat al- Mak istemişti. Ayni gün öğleden aonra, ayni bahçenin ayni kana- Pesinde oturduğa halde harbiye Bazırını kabul etti, ertesi sabah mezun olan baş amiralin mümes- silini ve nihayet umum — erkânı biye reisi mümessili ile bahriye Müsteşarını kabul - etti. O sırada İmperatorluk mec- ü hiç inikat — ettirilmemiştir. Maalesef hiç! Maalesef, çünkü | © Mmecliste rücsa imperatorun Emellerine karşı kendi endişe- _F"";"İ izhar edebilirlerdi. Ceneral alkenhaym huzurda pekaz kak Miştir, İmperator mumaileybe ih- âr Avusturya imperatorunun Yazısı ile olan mektubunu Bu i)ıîın muhtirasını — okudü. ’ı—'_:n iki saylfa — sürdüğünden n okudu. Harbiye Nazırının İstibay İ Şudur : 'ı *“Mülakatın çabukluğuna binaen | istihsali kabil olan fikre göre Viyana harbe kurar vermemiştir.. den ibaretlir ve binnetice Molte- keye: — “Zatı #lilerinin — sularda ikametinizi kısa tutmalarına lü- zum var yok gibidir, ,, demiştir. t Ertesi sabah imperator hare- kete hazırdır. Yine sarayın par- kında Üç kişiye daha mülakat verir, mülakatlar da biribirinden kısadır. Mezun bulunan — başamiralın mümessili (Capelle) e der ki: “Harbi mucip ihtilâtat olacağını zannetmem, Avusturya — prensinin katillerinin tarafını tutmıyacaktır. Zaten ne Rusya ne de Fransa si üzerine hiç bir devlete endişe vermemek üzere şimal denizinde bir tenezzühe çıkıyorum. Lâzım gelen — tedbirleri bilmeniz - için size ancak vaziyetin gerginliğin- den bahsetmek istedim.,, Ordunun ve donanmanın sevk zatin miştir. hiç birinden rey alınma- Güya bu yüksek - rical harbin yüksek reisinin emirlerini kayıt ve tescil için © mevkilerde bulunmaktadır'ar. Müstereken mu- karrerat ittihaz edilmemiştir. Harbiye — Nazırı — Viyananın niyatı bakkında derakap bir fikir edinmek — mecburiyatindedir — ve aldanıyor, çünkü harp tehdidini ihtiva eden vesika — kendisine ibraz dahi edilememiştir. Düşman hakkında imperator da aldanmak- tadır. Bu da şaşılacak birşey de- gildir, çünkü herşey henüz tobum halindedir. Şimdiden vatzıh-olan bir feri' , Alman ordusu ve idaresinden mes'ul olan bu cört ve | hazır değillerdir. Başvekilin tavsiye- | — Alman donanması, yani on mil- yon adamın hayatı, bir impera- torun diğer bir — imperatora verdiği bir gözle, teahhüt altına girmiştir. ve Viyanalı iki kont bunlara olanca h=lh|:l;n ve tlâhazasızlıkları dairesinde ta- :.mf ,ı::k üzere artık tam bir iveti haizdiler, demektir. salâhiyeti * Hohenzollern yatı denize açılır. Artık imperatora ıınul:k telsiz ki olunabilir. t:la(').f:. :ılıı& ve nedimlerile bu tam Üç uzun DÜi nik hafta - sürecektir. Bu üç hafta zarfında de ricali devlet il l ve Avru- ::_': n'-ı.ıî i kararları altında tesbit edeceklerdir. (Arkası var) TABIATIN MUMESSİLİDİR *Yüksek —zevklere kış — içinde baharı yaşatır. 4 ' HİK | Bu Sütunda Sayfa 13 ÂYE Hergün: Nakili: S. N. MAÇ Suadiye — plâjı bu sene pek l moda idi. Sayfiyeye gidecek ba- zi aileler, çocuklarının ve bilhas- sa yetişmiş genç kızlarının teş- vikine kapılarak orayı tercih et- mişlerdi. Tenis amatörü — Nevzat bey sekiz gündenberi Suadiyede bir ötele inmişti. Sabab, denize gir- dikten sonra, — kırmızılı beyazlı büyük şemsiyelerden birinin altı- na oturur, ecnebi ve Türk, spor gazetelerini okurdu. Gazino idaresi, plâjın rağbet bulması için bir tenis kortu yap- mıştı. Gençlerde banyolarını aldık- tan sonra hemen hepsi saat on- dan itibaren korta giderler, tenis oyuncularımı seyrederlerdi. Her yerde olduğa gibi, bizde de spora alâka göstermek milli bir his uyandırmıştır. Tenise meraklı olanlar, kort- ta şampiyonluk maçına iştirak ederek, anirenman yapan spor- cuların oyunlarımı takip ediyorlar- dı. Birisi seyircilerin içine karışıp ta, söylenilen sözleri işitse âdeta bayret eder. Ömründe eline raket almayan genç bir kız, beş seneden beri tenis oynayan ka- dar malümatı var gibi görünür. Borotraların, Lenglenlerin — İsim- leri geçiyordu... Nevzat Beyin oyunu çok be- geniliyordu. Genç kızlar bilhassa, onu çevik bünyesi, tatlı siması, giyinişinin tarzı için her — güzel oynayışında alkışlayorlardı. Bereli kızlar Nevzat Beyin etrafını sarmış, ona hoş görünmek için tenis hakkında —malümat soruyorlardı. Bazıları kendilerine ders verilmesini arzu ediyorlardi. Nevrat Bey de yakında yapılacak şampiyonluk maçına — çalıştığımı bahane ederek, nezaketle redde- diyordu. Fakat başında bere ol- mıyan Selma Hanıma - fazlaca alâka gösteriyordu. Plâjda fırsat buldukça Selma ile gezintiler yapıyordu. Sandal- da Nevzat oturmuş, Selma kürek çekiyordu. Bu bal Suadiye plâjı genç kızları arasında dedikoduya se- bep olmuştu, herkes bu işin sonu evlenmekle biteceğine karar ver- mişti. yi Selma, Nevzat Beyi methedi- yordu. Evlenme bahsi geçtiği vakit arkadaşlarına : —Olmaz demem, ama, bir şar- tm var, derdi. Fazla birşey söy- lemezdi, ayrılır giderdi. Bu şart genç kızların mera- kını uyandırmıştı. Ne - olduğunu bilmek - istiyorlardı. Herkes bir fikir beyan ediyordu. Bir gün - sporcuların bu husus- ta kıvraklığı yoktur - Selmanın hiç beklemediği bir zamanda, onu sevdiğini söyledi, ve ailesi münasip görürse onunla evlen- mesini teklif etti. Âni bir tarzda yapılan bu teklif, Selmayı memnun etti, fa- kat ayni zamanda derhal muva- fakat etmeği, işine, daha doğrusu kibrine — elverişli — bulmıyordu. Alelusul biraz nazetti. Nevzat ısrar etti, nihayet: — Peki, fakat bir şartım var, - dedi. | — Nedir, buyurun? Selma, Nevzat Beyin koluna girdi: — Kabul e“erim bir şartla. Ağustosta yapılacak şampiyonluk maçında, geçen senenin şampi- yonu Âtıfı yenerseniz ve İstanbul şampiyonu olursanız, size varırım. — Çalışacağım güzelim... ça- hşacağım!.. Nevzat şi mpiyonluk kupasın- dan fazla kazanmanın mükâfatı Selma — olacağını — bildiği — için, bütün azmile antrenemana devam ediyordu. Suadiyede herkes artık Sel- manın şartı ne olduğunu biliyor- du. Sabırsızlıkla maç gününü bekliyorlardı. ae O gün Suadiye plâjına giden trenler akın akın ahali taşıyordu. Kortun içerisi dolu, bir tek sandalye bulmak kabil olamıyor- du. — Gazeteciler, — fotoğrafçılar, bütün spor âlemi orada idi. Her- kes maçı bekliyordu... Selma, yeni, beyaz bir tuvalet giyinmişti. Yüzünde endişe belli idi. Kalbi titriyordu. Arkadaşlari bereli kızlar yanında boyuna ötüyorlardı. Selmanın gözleri hep kort ta: Jüri heyeti geldi, yerine otur- du. Hakem düdük çaldı, beş ayak merdiveni çıktı, sahanlığın orta-s sında ayakta bekliyordu. Maç başladı. Muhtelit çift, sonra çift erkek, çift kadın, tek kadın... seyirci- lerin nazarını celbetmiyordu. Her- kes dedikodusunda. Kampana çalındı. Kortta bir söüküt. Jüri reisi ayağa kalktı: — Hanımlar, Efendilre. İstan« bul tenis şampiyonluk maçı. Neve zat Bey, şampiyon Âtıf Beye karşı. Alkışlar. Hâkem tekrar dü- dük çaldı. — Nevzat bey beyaz pantalon, beyaz spor gömleği, kırmızı kuşak - giyinmişti. Âtf bey beyaz pantalon, açık mavi gömlek, lâcivert kuşak takmıştı. Evvelâ jüriye, sonra halka bir selâm verdikten sonra şampiyon- luk maçı başladı. Oyun heyecanlı devam edk yordu. Halk helecan içinde idi. Nevzat şampiyon Âtıfı yendi. Müthiş alkışlar. — İki sporcu biribirinin elini sıktı. Jüri reisi kupayı Nevzat beye verdi. Sek ma Nevzatın yanına gitti, elini sıktı: — Şimdi vadimde durmak mecburiyetindeyim. — Gelin beni ailemden isteyiniz. Nevzat, Selmanın elini öptü: — Herhalde güzelim, dedi, * Üç ay sonra Selma bir arka- — Evet şart koymuştum. Koş- maz olaydım. Şampiyon olduktan sonra, her taraftan mektup alı- yordu. Bütün kızlar ona meftun- durlar. Şampiyonluk galiba ba- şını döndürdü, kimseyi almak istemiyor. Belki gelecek yaz, o da Âtıf gibi Şampiyonluk kupa- sını kaybederse, sözünde durur. Bakalım ve bekliyelim.