GÖNÜL ö Mi Sohbet, gittikçe hararetleni- yor, galipler ve mağlüplar mü- tekabilen samimileşiyordu. Bir aralık — bostancıların — başbuğu ayağa kalktı: — Biz, dedi, ününüzü işiti- yorduk, yüzünüzü görmemiştik. Bugün yüzyüze geldik, tanıştık. Acı başlıyan tanışmamızın tatlı devam etmesini isteriz. İşte ben yüreğimi size ver- dim. İyi ve fena günlerde o yü- rek sizindir, kabul ediyor musu- nuz? Diğer bostancılar, ağızdan bağırıştılar: — Biz de yüreğimizi size ve- riyorur, sizi ağabey tanıyoruz. Sipahi Ahmet ve arkadaşları kadehlerini kaldırdılar, memnuni- yetle haykırdılar: — Hay hay, minbadin bizim arkadaşımız ve kardeşimizsiniz. Yarı sarhoş, yarı ayık on se- kiz erkeğin kopardığı bu neşeli waveylâya ansızın âmir ve hâkim bir ses kariştı: — Kıpırdama yok, eller yu- karı! Altı kabadayının da, on iki bıratalının da - sayhaları — ağızla- rımda, kadehleri ellerinde kalmıştı. Çünki bizzat Bostancı Başağa, karşılarında duruyordu ve mey- hanenin açık kapısından büyük bir kalabalığın gölgesi içeri do- luyordu! Spahi Ahmet, Bostancı başıya değil, dışarı baktı, kendi âmiri olan Kethüda yerini görür gibi pldü. Alelâcele elindeki kadehi boşaltan Baki ağa da, eşiğin #stünde Yeniçeri çorbacısını gör- müştü, Demek ki Bostancı başı, yalnız kuvvete değil, usule de isti- nat ederek oraya gelmiş ve bütün inzıbat âmirlerini birlikte getir- mişti. Artık lâm, cim denemezdi. Sipahi Kethuda yeri, tek başına Ekmekçi Oğlunu tevkif etmiye muktedirdi. Ahmet, dağlar de- viren kudretine de olsa mensup olduğu askeri zümrenin büyük rütbeli şahsiyetine, Baki Ağanın da - ne şerait altında olursa ol- sun - çorbacıya karşı mukavemet etmeleri mümkün değildi. Padişahlar, bir — Yeniçeriye veya bir Sipahiye el vuramar- lardı. Fakat bu çorbacılar, bu kethüdalar, bir orta Yeniçeri ve bir alay Sipahiyi icabında kuzu gibi mezbahaya götürebilirlerdi. Askeri — nizamların bozulmadığı devirlerde kaide ve kanun böyle idi. On birinci asrın başında ise fnhilâl, henüz dal, budak salma- mıştı. İçtima! zümreler, şirazesi mazbut kitaplar gibi muntazam bir silsileye tâbi bulunuyorlardı: Baş belli idi, son belli idi! Binaenaleyh — kabadayıların , maddi imkân bulunsa bile, şu kalabalığa karşı kafa tutmaları kabil değildi. Fakat onların asa- bileşmemesi de — mümkünsürzdü. Himayelerine aldıklari Gülsümün hep bir | Belki bir daha yüzünü göremi- Bizzat bostancıbaşı karşıtarında duruyor ve bir kalabalığın gölgesi meyhanege doluyordu gözü önünde miskin bir kedi va- ! ziyetine düşmek güçlerine gidi- yordu. Onun, kanuni zaruretleri takdir edemiyerek kendilerinin korkaklıklarına — hükmedeceğini düşünüyorlar ve üzülüyorlardı. yecekleri bir kadın tarafından böyle bir hükme ugramak, onla- rın erlik gururunu incidiyordu. Hepsi müşterek bir tahat- turla, serçenin Peygamber Sü- leymana — satmış olduğu çalımı düşünüyorlardı. O minimini hay- vancık, eşile yuvasında oynaşıp gülüşürken Peygamber Süleyman tarafından huzura davet — olun- muştu. — Fakat o; bu davetten bir nevi tahakküm sezdi, yuva- sında rahatsız edilmekten sinir- lendi, hele karısının — yanında bir köle gibi emir almaktan mü- teessir oldu, küçük cüssesi İçin- de büyük bir azamet — teressüm ettirerek peygamberin adamına şu cevabı verdi: — Beni görmek istiyen aya- ğıma gelir! 'Kabadayılar bu — efsaneden mülhem olarak ve Gülsümün yaninda küçük düşmemek kaygu- MEÇHUL ŞARKIĞI Kimdir?... GLORYA'da AŞK Hazretleri filmini GÖREN ve TEKRAR GÖREN 12.000 temaşakiran, bu filmin Alman OPERETLERİNİN en GÜZELİ olduğunu temin ediyorlar. Bıı sebepten daolayı bir kıhkı- ha, şenlik ve neşe filmi AŞK Hazretlerı Bir Hafta Daha Devam edecektir. İlâveten : 45 No. h FOX halihazır. dünya — havadisleri. Mösyö Laval'in Amerikadan avdeti - Mussolini 200 (faşiste hitaben teslihatın müsavatından bahsediyor. Müttehidel Ame- rika istiklâlinin yüzüncü senci devriyesi şenlikleri YAŞASIN IKİ suna kapılarak hemen hemen | bostancıbaşıya, Sipahi — kethüda yerine, Yeniçeri çorbacısına kafa tutmak istiyeceklerdi. Lâkin mes- | tek aşkı, zümre muhabbeti bu derin izzeti mefis endişesine de galebe ediyerdu. Bir Sipahi, bir Yeniçeri — herşeyi — yapabilirdi. Nitekim Fatih gibi bir mütecellit hünkâra da karşı gelmişlerdi. Sarı Selimi, kılıçtan vücuda ge- | tirdikleri korkunç Kemeraltından geçirerek - terletmişlerdi. Fakat ocak mümessilleri önün- de iş değişiyordu, böyle nazik bir vaziyette bile onlarla dalaş- mak mümkünsüz görünüyordu. Çünki bir yeniçeri çorbacısı tanı- mak, mukaddes kazana tükürmek kadar ağır bir masiiyetti. Bir si- pahi için de, kethüda — yerinin önünde diz çökmemek, kılıca pas getirmek gibi çirkin bir harekettil (Arkası var) NaSMSSUESEDSALESecAYUSASE aK SA LEALESUAKEKEEEaRENLeRe eeeE KA BUGÜN — 14 teşrinisani 931, Cumartesi, Rumi 1 - teşrinisani 1347, 3 Recep 1350. GÜNEŞ — Doğuşu 6,46 Batışı 16,53 NAMAZ VAKİTLERİ — Sa- bah 4,58, öğle 11,58, ikindi 14,37, akşam 16,53, yatsı 18,28. ALKAZAR — — Lili Damil ALEMDAR — — Hüküm gecesi ARTİSTİK — Balo ASRİ — Pronsfa metresf EKLER K ELHAMRA — — Aşka Törbe ETUVAL — Eğlence köprüsü FERAH — Konser, varyote GLORYA — Aşk hazretleri KEMAL B. — Yıldırım Ekapres MAJİK — Şafak keşli kolv MELEK — Müşkül itiraf MİLLİ — Hayalin sonu OPERA — Niçin Sevdim ŞIK — Coşkun Belde Üzküdar HALE — Bojur Hâkim Ef. DARÜLBEDAYİ — Doktor İhsan F ARDR Mllllll BELEDİYESİ !l!ll..;;:;.,lllll MUKADDES ALEV HAKİKAT ! Saat 21.30 da Umuını mahsus !eızılıdı Dak Komedl 3 p:n'k Yazan: F. Lasrlo 'l'ınnııc eden : SAATLİK KAHKAHA SAİNT - CRANIER - ETCHEPARRE ve MEG LEMONNİER tarafından Resminizi Bize Gönderiniz, * * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... ABDÜLKADİR EFENDİ: (Fotoğrafının dercini İstemiyor) Safu meşreptir. Gördüğü, bildiğini aynen tatbik ve takip eder, kendiliğinden bir şey ilâve etmi- ye taraftar değildir. rini nefsine hasreder, İsrafı sev- mez, para sahibi olmasını bilir. z E. SÜREYYA BEY: (Fotoğ- | rafının dercini istemiyor) Hassas Gürültücü ve Bir me- ve çekingendir. kavgacı olmak istemez. | seleyi sulhen ve anlaşmak sure- tile halle taraftardır. İntizam kuyudatına riayet eder, Cesareti medeniyesi zayıftır. Muamelâtın- da müşkülpesent değildir. u SADULLAH EFENDİ: Atıl- gan ve bece- riklidir. Karar- larında, fiil ve hareketlerinde sürat ve ace- le vardır. İnti- zam kuyudatı- fi ihmal eder. Bir iş üzerin- de uzun müid- det mütemayil de7 | <r. a LAYDAR EFENDİ: Çabuk müşte- z î ki bir vaziyet ısrara * AHa.. alır. Usul ve merasime ria- yetkâr deği- dir. İntizam kuyndıllle | hürriyetini takyit etmez. Zevahire uy- li — sallık gösterir. Bazan atak olur. B KÜÇÜK A a/;_ ET EFENDİ: Kendi halinde görünürse de tecessüse mü- temayildir. Çok söylemez, gü- rültücü ve kav- | gacı değildir, daha — ziyade içinden pazar« lıklıdır. Dima- gını fazla yor- mak istemez, mahdut ve muay- yen işlerde muvaffak olur. ı 8 ZIYA BEY Hassas ve in- tizamperverdir. Tarm — teleb- büse — rlayet eder, Fiil ve hareketlerinde istical vardır. Lâübaliliğe, ta- hakküme ta- hammül ede- mez. Samimi- yetini israf et- mer. EFENDİ: Ne- şeli ve çalış- kandır. İş üze- rinde girgin ve becerikli- dir. Rahatine fazla düşkün- lük göstermez. Eline çabuk- 6 BAHAEDDİ tur. Menfaatle- | ALİ AVNİ PEY: Ciddi ve vakurdur. Sas — yılmasını ister, intizama ve şıklığa riayet eder, eşyasını hüsnü muha- faza etmesini bilir, muhata- bına az itimat eder, menfa- atlerine uygun gelmiyen teklifik - uysallık gös- termez. ı ALİ REMZİ EFENDİ: (Fotoğ- rafının dercini istemiyor) Sofudur. Fül ve hareketlerine yeni bir şey ilâve etmek istemez, gördüğü ve bildiği gibi hareket eder. İktısadı sever, israftan müçteniptir. Men- faatlerini yalnız nefsine hasreder, F 48 ALİ NİHAT . Y: Olgun ve neşelidir. Baş- kalarına min- net etmekte müstağni dav- hürriyetini fazla sever, usul ve me- rasime riayet- te sıkılır, eğlenc « ihmal etmez. İşlerini gördürmesini, ahbap kar zanmasını bilir. H ŞAZİYE HASANH-: (Fotoğra- fının dercini istemiyor) Becerikli ve muvaffakıyetli bir ev kadını- dır. İntizam ve temizlik husu- sunda titizlik gösterir. Arkadaş- larile dedikodu yapmaktan çeki- nir. Eğlenceyi de ihmal etmet. Çocuklarına ve yuvasına düşküne lük gösterir. 47 BEKİR EFENDİ: İnatçı ve gözü — pektir. Usul ve me- rasim kuyuda” tile kendini takyit etmex, düşkünlük g termerz, iıhdl' ği gibi harer ket etmektet b CAVİDE H... IM: Fotoğrafınız - evvelce tahlil edilmiş ve Eylül ayı zarfındi intişar etmiştir. Eğer dosyanızdt bu nüsha mevcut değilse bizt bildiriniz, adresinize gönderelimi efendim. | HAYRİYE MEHMET Hanıtf Fotoğraf — tahlillerinin — 8" tikbalden haber vermekle — ali' kası olmadığını bir defa dabi tekrar ederiz, çelımhin l" ettiği manayı Oğnııııek niz rotoşsuz — bir gönderiniz efendim. ıfııv’ Tahlii kuponu $ | numarası, 15 Tami, — meslek san'ati ? Hangi auallere cevap almak istiyor ? Fotoğrah lallşar ede- cek mi?