L Nakleden: H. R. e ü bar TEMMUZ 1914. Saray-Bosna Faciası Yazan Emtil: Ludvig Aldığı Tedbirlerden Emin Olan Vali, Sorulan Suale Şu Cevabı Verdi: Bos- nayı Katillerle Mi Dolu Sanıyorsunuz? Fransuva - Ferdinand'ın İslavlara meyil ve muhabbeti vardı ve şu mukarrer seyahatte içlerine gir- mek dolayısile bilmukabele gerek kendi gerek haremi hakkında dostane nümayişler beklemekte kendisinde hak görüyordu. * Saray - Bosnanın basık evleri, beyazlıklarile caziptir. Düz çatı- ları üstünde mavi bir sema uza- nir. Boşnaklar — parlak — renkli bayram esvaplarını giyerek uzak- lardan şehre kadar gelmişlerdi. Yakın vakitte kendilerinin hü- kümdarı olacak olan zatı gör- meyi merak ediyorlardi. Bütün halk ayakta, iki bayram birden ediliyor: Bir taraftan Avustuya Veliahtı Bosnaya misafir olmuş, diğer taraftan da Sırplar arala- rında Kosva melhamei kübrasını tes'it ediyorlardı.Beş asır evvel vu- | kua gelen bu muharebede Sırp- lar mahvedilmiş ve bu millet en büyük hezimet olan bu felâketi kendileri için mintarafillâh müthiş bir tokat, bir ders olduğu w- retinde tefsir ederek ötedenberi nutuklarla, tagannilerle o hatırayı tesit etmeyi âdet edinmişti. Halbuki bu sene ilk defa ola- rak ortada basübadelmevt sırrı da hâkim bulunuyordu. Altı yıl evvel Erental tarafın- dan iki — vilâyetin, — ahalisinin etlerinden bir parça — demek olan Bosna ve Herseğin, ilhakı ilân olunmuş bulunması itibarile Avusturya bu yüz binlerce halkı Ayvusturya tebaası sıfatını taşımı- ya cebrediyor: onlar ise kendi'e- rinden olmıyan bu veliahtin g.. k kendisi, gerek Viyanada hoş gö- rülmediğini bildikleri haremi ile tahakküm höcceti olarak çıkagel- mesi sebebile kuduruyorlardı. İşte avukatlar ve bhususi me- murlar tarafmdan kasabalılara, köylülere telkin edilen fikir bu idi. Halktaki Heyecan Ogün, papazlarır da hal ve hareketlerinde, — sözlerinde — bir ateş, bir telâş vardı. Sokakları baştan başa dolduran bu muhtelif mezheplerdeki iasan küt'elerinin taşkın ruhlarını işliyorlardı. Hır- vatlar katolik, köylü Sırplar orto- dokstur. Bu, çoktan mesele olmuş- tur: Din rabıtası mı, yoksa irk rabıtası mı daha kuvvetlidir? Din ilibarile Garba, binaenaleyh Avus- turyaya yaklaşırlar; kan itibarile Sırp kardeşlerine müteveccihtirler. Buşün Hırvatların — kurdukla- rı şudur: Veliaht hükümet kana- gında verilecek ziyafette şekerli şaraptan birkaç kadeh attıktan sonra Budapeştede haklarında hâlâ hırsız çetesi fikri taşınmakta devam edilip edilmiyeceğini ve vaktile reisleri “Yellaşis., in kanlı kılıncını (Sen Etyen) mihrabı üzerine dikerek Avusturyayı asi Macarlar elinden kurtardığının Viyanada hatırlanmak — istenip istenmiyece- gini sormak! f Asker Az!.. Polis müdürü —Macar çerken nekadar çok yabancı ol- Sarabosnada patlıyanbomba az zaman sonra şu mazarayı doğurdu bir | ! doktor, şehirden bir araba ile ge- | |duğunu düşünüyor, ve bir şey demi- | yor. Ve ziyaret sırf askeri mahi- yetini muhafaza etmek lâzımgel- diğinden prensin muhafazası, ciheti askeriyeye muhavvel - bulunuyor. Topu topu yüz elli kişiden ibaret olan sivil polis, hergün olduğu gibi yalnız asayişin muhafazasına memurdurdur, Polis Müdürü, az — asker gördüğünü düşünüyor ve susu- yor. Viyanada — nazırın asayiş ve emniyete alâka gösterilmemesi ne gibi bir mülâhazaya müstenit olabilir? Fakat vali de hususi hiçbir. emir vermemiştir! As- ker saflarile bir örgü tutulamaz- di Çünkü arşidük haremi ile geliyor, o hal Veliahtı istikbale müteallik bir resmi kabul olurdu, fikrinde bulunuyor. Şehrin kenar mahallelerinden dört —otomobil süratle geçiyor. Uzaktan uzağa: “Zivyo,, nidaları aksediyor bu nidalarda vahşet | değil, sevinç dalgaları var. Ara- balar şimdi Apel rıhtımına dönü- yorlar: Birincisinde hükümet ka- miseri ile belediye reisi, ikinci- sinde Veliaht ile haremi ve ön- lerinde Bosna ve Hersek valisi Politorek ve şoförün yanında da Kont Harrah bulunuyor. Mahmat Tarakçıla Mevki venev'i Nışantaşı — Kâtane Esas 20 . İSTANBUL BANKASI « Tarihi Tesisi 1911 Bilâmum banka muamelâtile iştiğal eder. Vadesir tevdiata sene vadeliye * 9 iki sene vadeliye senevi *0 12 faiz vermekledir. Abut Efendi hanındadır. caddesi - 100 No. “halen Şişli Tarakki lisesi,, Balâda yazılı konak pazarlıkla satılacağından taliplerin 22-11-931 tarihine müsadif pazar günü saat ona kadar Bankamıza müracaatleri. : l ! en uzak bir vilâyetinde şetaretle Veliaht Neş'eli Ka'abalık kesif, alkışlar art- yor; arşidük, imparatorluğunun selâmlanmaktan mahzur; haremi yanında, onun da kendini alkış- hyan ahaliye bir imperatoriçe gibi teşekkür ettiğini görüyor ve tatlı bir mesti duyuyor; onun için sabır ve sebat ile senelerdenberi arzu ettiği bu hali işte nihayet tahakkuk — ettirmiştir. Belediye dairesine yaklaşmıştır. Saat tam on buçukta, nagi- han, otomobilin sağından, ateş edilir gibi bir taraka aksediyor, küçük eb'atta bir şey, arabanın kenarına, karı kocanın arka ta- rafına geliyor ve geri sıçrayor. Bomba büyük bir gürültü ile arkadan gelen arabanın geçtiği sırada patlıyor. Arabaların hepsi duruyor. İki maiyet zabiti yaralanmıştır. Ar- şidük muavenet edilmesini emredi- yor. Ağır surette yaralanan kay- makam bir hastaneye götürül. müştür. Bu aralık. katil Mil İaka köprüsünden kaçıyor, takip edi- lerek öbür sahilde tutuluyor. Bu Kabrinoviç Avusturyalı bir Sırptır, matbaa mürettibidir. On dakika sonra tokrar - yola devam - olunuyor. | isminde (Arkası var) | — | | İ *» 6 bir EMLÂK ve EYTAM BANKASI !İLÂNA I l EMLÂK VE EYTAM BANKASI ISTANBUL ŞUBESİNDEN Pazarlıkla Satılık Teminat konak 3800. L. | rile ordudan | Saşaya karşı hislerim çok ciddi- Bu Sütunda VHergün Rusçadan mütercimi: Le BİR TANIDIK Sofada bir özenginin çıngırtısı işitildi. Rengi solgun — fakat güzelce bir hizmetçi, Saşa, odaya girdi ve hanımefendiye bir kart uzattı. Kartta: “ Yori Konstan- tinoviç Çijeveski, topçu mülâzimi,, yazılı idi. — Kimdir 0? Efendiyi mi isti- yorlar?... — Beyefendi daha uyuyorlar. Belki siz kabul edırıiniı; — Peki, gelsin.. Fakat sen ne oldun? Rahatsız mısın?... Hizmetçi cevap vermedi ve zabiti salona davet etti. Uzan boylu, kısa biyıkli ve gözlüklü genç bir zabit salona girdi. — Affedersiniz, H. Efendi, sizi şüphesiz hayrete düşürecek, fakat benim için son derece mü- him bir ricam vardır... (Peterhof) ta, sayfiyede köşkünüzün yanında oturuyordum... Yani komşu idik... Zevciniz İvan Aleksandroviç şimdi evde midirler acaba?.. — Uyuyor, fakat icap ederse uyandırabiliriz... — İstirham ederim, uyandı- rınız... Tekrar affinizi dilerim... Fakat görüyorum ki merak edi- yorsunuz... Onun için sizi teskin edeyim: Ne zati Aliniz — için, ne de zevciniz için nahoş bir şey yoktur... Mesele sırf bana, raha- tıma ve şerefime aittir... Ve yal- nız tesadüfen ailenizle alâkadar bulunyor... Hâdise zaten gülünç- tür ve fakat benim için azami ehemmiyeti haizdir... Bir dakika müsaade — buyurunuz, zevcinizi birar #sonra uyandıracaksınız... siz kadınsınız, onun için hâdiseyi size anlatmak ve ricamı söylemek benim için daha kolaydır. — Buyurun, oturunuz... Beni ayni zamanda hem korkutuyorsu- nuz, hem de meraka düılılrl- yorsunuz. Sizi dinliyorum..., Fakat ne tuhaf: Söylediklerinize göre azın komşu idik, Fakat sizi hiç- ğir defa görmedim.. — İsabet buyurdunuz, Hanım- efendi... Ailenizden kaçardım ve mühim sebepler vardı... Şimdi müsaadenizle asıl meseleye geçe- lim. Birkaç gün evvel ü:.eleyin apartımanınızın yanında vak'a oldu. Kapıdan içeri beni bırak- mıyan kapıcınızla kavga ettim. Okadar küstah idi ki, kendisine küfrettim ve hatta dövdüm bile... Tabil, zabıta karıştı, vak'adan kumandanım haberdar olmuştur. Acayip değil mi? Şimdi beni kurtarmak veya mahvetmek eliniz- dedir... Kapıcınız — bütün — teferruatı kumandanıma anlattı ve şimdilik zabitan haysiyet divanının kara- tardedilebilirim... Hep telâş içindeyim, sonra söy- lenccek şeyleri şimdiden söylü- yorum... En mühim kısmı söyle- mek nekadar güçtür 1.. Elhasıl İ:lîn. altı Iıyc'anberîs_e_viniıı her şam geliyorum... Sizin (Saşa)yı ziyaret ediyorum... Bittabi habe- riniz olmaksızın... Sizi yoruyorum, Hanımefendi,affedersiniz...Hizmet- çi Saşa ile sayfiyede tanıştım ve ©o zamandanberi... Heyecandayım, müsaade ederseniz siyara içeyim... dir,yalnız yaşadığım muhitin bir- takım köhne ve batıl itikatları son ve kat'I bir adım atmağa manidirler... Fakat ümidimi kay- — Saşa çok iyi bir kızdır... Fakat ne =ıf bir vıkk'ı »- Doğrusu anlamıyorum, kocam size nasıl faydalı olabilir? — Kumandan heni çağırdığı i vakit hizmetçinize değil, size SRObe BiNaaN sağlekir. & ali ifşa eden fakat kapıcının ifadesi üzerine söyle- diklerimin ispatini İstiyor. — Bu kapıcı ne aksi bir herif.. Saşaya kur yapıyor, ondan.. Öyle ya.. Şimdi yalnız siz beni — kurtarabilirsiniz. — Acaba zevciniz kumandanlığa kadar gi debilir. ve ifadatımı teyit bilirler mi? Son derece minnettar kalacağım.. — Kocamla konuşacağım.. v H::ıı:nk salondan çıktı ve bir- ç ika sonra gülümsiyerek döndü: e — Kocam ricanızı memnuni- yetle yapacaktır. Arkasından kadife bir pijama giymiş — İvan Aleksandroviç te salona geldi. — Takdim ediyorum: Mülâ- zim Çijevski, zevcim İvan Alek- sandroviç... — Vakıanızı refikamdan işit- tim. Vallahi bu kapıcıyı koğ- malı... Kumandanınıza ne vakit gideceğiz ? — Şimdi gidersek çok iyi olur, efendim... İvan —Aleksandroviç, sokak elbisesini giymek için salondan çıktı. Kendisini biraz toplıyan Sınç zabit Hanımla konuşmıya "ın(e);ll: Serj — nasıldır ? aa lUuNuz e Mektebe devam ediyor mu? — Çocuğumun — ismini - bile biliyorsunuz ?... — Saşa dolayısile sizin aile- nize de çok yakın oldum. (Serj) in resmini de aile albümünüzde gördüm. Na sevimli bir çocuk... — Ha, sizden sora- caktım: li uz; bu suüretle bizim muhaveremizi işitmiş olacaksınız... — Evet, evet, Hamımefendi, lakat merak etmeyin, işittiğimi kimseye — söylemedim... Saşaya hüsnü muamele ettiğiniz için ben de bütün ailenizi — candan sev- dim... — Ya, demek — ailemize ait birçok şeyler işitmiş ve belki de görmüşsünüzdür... — Evet, —Hamnımefendi, bir çok sevinç ve dertlerinizden ha- berdarım. — Pederinizin vefatını bildiren — telgrafı aldığınız vakit ben de çok müteessirdim, İvan Aleksandroviç kumarda çok pa- ra kaybettiği gece yine sizinle beraber çok müteessirdim. — Eyvah, o gecede bizde bulundunuz. demektir. Kavgamızı da işitmişsiniz galiba... Kumandana gitmek için artık hazır bulunan İvan Aleksandroviç salona girdi. Genç zabit kemali hürmetle madamdan ayrıldı ve İvan Aleksandroviç ile beraber dışarı çıktı. İvan Aleksandroviç — zabitin — yüzüne bakmıyarak başladı: — Refikamla — muhaverenizi — işittim. evimde para kaybettikten sonra zi da - işitmişsiniz.. Ve sonra su aramak — için mutfağâ indiğimi Saşanın odasından yin€ işitmemek kabil değildi.. Gı'.ığ mülâzim : — Bu nun ehemmiyeti yoldk':ı ) dedi, bunu olmamış gibi telâl edebilirsiniz: — Fakat bu rür ediyordu... gi'oi şeyler luğu ve bana karşı nefreiini şift” di aalıyorum, amma ııelı:u.-ız::: b zaletimi siz de gördünür. | nünür birkere: Hizmetçinin Ü? ne diz çökmek, ona yalvarma'”” " we adilik! — İvan Aleksnndroviç, olunuz, ikimizden başka — kimse bilmiyecektir... tekeri — Saya)nın ”İ!'k' ğ