e— ŞEN GÖNÜL — ğ — İşte geldik, dedi, er gibi otur. Yalnız yüzünü açmıyacaksın! İçeri girer girmez, kızdan baş- | kasının gözleri doğruca köşeye, ayyaş dervişin sofrasına in'itaf etmişti. Hepsi muhayyilelerindeki istifham işaretlerine, o köşeden cevap bulacaklarını umuyorlardı. Gülsüm, biraz halecan ve biraz da merak ile meyhaneyi gözden geçiriyordu. Bir meyhane, onun için tamamile meçbul bir âlemdi. Ne ailesile, ne yaşıtları olan kız- larla bu Alem hakkında fikir teati etmiş değildi. O ismi, mefhumsuz bir kelime veya menfur bir işaret olarak biliyordu. Binenaleyh göz- lerindeki perdelerden kurtarılmış ve çeşit çeşit renkleri temaşaya davet olunmuş anadan doğma bir kör gibi hayran hayran etrafına bakınıyordu. O tarihte tülün henüz taam- müm etmemişti. Bu sebeple mey- banede, bugünkü mümasillerinde göze çarpan, koyu ve ağır duman yoktu. Duvarlardan yalnız şarap ve kebap kokusu sızıyordu. Gül- sümün de, hissi manzumesi Üze- rinde, ilk tesiri yapan bu koku oldu. Kızcağız, sert ve ekşi ko- kunun burnuna dolmasile gıcık- landı, yüzünü buruşturdu. Sonra kerevetlere, tahta sofralara göz çevirdi, gülümsedi. Ne peş- gir, ne de örtü — taşımıyan ve çıplak sofralar üzerlerindeki kısmen — çatlak, kismen — kırık çanaklar ve testiler — tuhafına gitmişti. Daima haşyetle yadolu- nan meyhaneler, demek ki bu çıplak sofralardan, bu basit ça- naklarla testilerden terekküp edi- yorlardı.. Kız, şu besatetle mey- hane kelimesinin uyandırdığı ür- küntü arasında bir münasebet ararken altı arkadaş, seyyah der- vişin yine köşesinde oturduğunu, önündeki — testiyi — boşaltmakla meşgul — olduğunu — görmüşlerdi. Bu müşahede onların zihnini büsbütün teşviş etmişti ve ne yapacaklarını bilemiyerek, ayyaş dervişe selâm vermeyi de bece- remiyerek kendi yerlerine doğru yürümüşlerdi. Hepsi müttehit bir düşünce taşıyorlardı, birkaç ka- deh parlattıktan sonra vaziyeti aralarında konuşmak istiyor'lardı. Çünkü bu derviş, meyhaneden ayrılmamış ise kızın gördüğü de- denin başka bir adam olması lâzımgeliyordu ve o takdirde me- sele çatallaşıyordu. Burada küçük bir istitrada lü- zum var: Acaba eski devirlerde batıl itikatlar bu kadar hâkim miy- di? Gülünç efsaneler, çocuk ma- | sallarından daha basit ve daha kıymetsiz hirafeler — o asırlarda müsbet birer hakikat gibi mi te- lâkki — olunuyordu? — Hikâyemiz, hırafelerin dört yüz sene ev- velki cemiyet hayatında oyna- dığı rolle vâsi mil:yasta alâ- kadardır, bu swretle yazdıkları- mıziın mübaleğaya mahmul olm- SON POSTA - — 'BÜYUK TARİHİ TEFRİKAMIZ ——— —— —— - Arasıra göz kayruğile aygaş dervişi tetkik ediyordu yacağını tevsik etmek isteriz. Aziz okuyucularımız,“Yakın veya eykan bahsinin ilmiyatta tuttuğu büyük mevkli — düşünülürse hırafelerin beşeri vicdan üzerindeki hâkimi- yetizi kolaylıkla kabul edecekler, yani — hırafeperverliğin — kismen zaruriyülhusul — olduğunu teslim etmek mecburiyetinde kalacak- lardır. Malümdur ki yakın veya eykan “mephasi marifet Epistemolojie ıstılahlarındandır. ve ruhi bir hâ- lete itlak olunur. Eykan, zihnin her hangi bir şey hakkında tam bir itminan ve kâmli bir itikat beslemesi demektir. Bir şey için yakın hâsıl eden zihin, itikadın- da sağlam bir istinat noktası bulmuş ve sabit bir muvazene tesis etmiştir. Artık o itikada hiçbir nevi şüphe tasallut ede- mez, hiçbir tereddüt ve tezelzül erişemez. Filosoflar bu ruhi halet üzerinde çok derin düşünceler geçirmişler ve çok uzun mütaleca- lar yürütmüşlerdir. Çünkü yakın veya eykan dediğimiz halet, hissi olur, akli olur, bazan da ahlâkt denilebilecek şekilde ta- hakkuk keder, Halbuki eykan hâletinin en mühim nümunesini rivayetlerden ve — an'anelerden tahassul eden dini kanaatler teşkil etmektedir. Bir rivayet, bir hikâye, akla ve hisse ne derece nüfuz edebilir ki ondan dindarların taşıdığı sarsıl- maz kanaatler tekevvün edebilsin. Bugün milyonlarca ziruh, İsanın göğe çıktığıma kuvvetli bir itikat ile kanidir. Milyarlarca ve milyar- larca insan da aynikanaati taşıya- rak yaşamışlardı. Fakat bunların içinde; o muazzam mucizeyi gözile gören tek bir insan yoktur. O hal- de görülmiyen, görenlerine de te- sadüf edilemeyen bir hâdisenin sıhhatine kat'iyyen kani olmak za- rüreti nereden doğuyor?.. İlâhiyun Theolgens bu suale karşı sadece (İman) cevabını veriyorlar ve din! itikrtların ne akıldan, ne hisden doğmayıp vicdanların derin ve gayrimeş'ur çihetinden geldiğini söylüyorlar. Böylemidir, değil mi- dir? Burasını münakaşa etmek bir romancının vazifesi - değildir. Biz yalnız, “Bilgi,, denilen bir şeyi idrak ve bir şeye itikat et- mek bahsinde en kuvvetli dere- cenin eykan ve onun en parlak mertebesinin de İman olduğunu söylemekle iktifa edeceğiz, MÜŞKÜL İTİRAF Mevsimin en cazip ve en mühim filmi KANLI PUSU Dün akşamdanberi büyük bir muvaffakıyetle ASRi SiNEMADA traesine başlanmıştır. Heyeti temsiliyesi başında: ALİCE DAY ve MİTCHELL LEWİS bütün eşehir halkının tekrar tekrar görmek istiyeceği bir filimdir. İlâveten: ZENGİN VARYETELER. PAOUİTA PAGAM ve gitaristlerinin son temsilleri. Halk Esrarengiz, serguzeşt, harp ve harada — tayyareler — arasında mücadeleyi musavver bir film görmek isterseniz OPERA sinemasına gidip gösterilmekte olan Artist Mecmuası Memleketin en güzel sinema ingeneleri ASSO ve JANNA mazımsuy Bugün hepiniz tamamen Fransızca sözlü ve şarkılı filmini görünüz, ve san'at mecmuası ( Ârtist ) in sekinci numarası dün, her za- manki gibi dolgun resim ve ya- zılarlarla çıktı. Mecmua ihtiyacı- nızi tatmin edecektir. Bu Akşam Ra_cî;;da Neler| Dinliyeceksiniz 6 Toşrinisani Cuma I İstanbul — (1200 metre, 5 ki- | Tovat) 18:19 gramofon, 19,5, 20,5 Makbele Han miın iştirakile alâtur- ha saz, 20,5-21 gramofonla opera parçaları, 21-22 Feyziye Hanım ve Ekrem Beyin iştirakile alaturka saz. 22-22,5 gramofon. 'Trieste — |248 metre, 12 kile- vat) — 20,15: gün haberleri gramo- fon, 21: Senfoni, Rossininin eser- leri, 22,55: Dante kahvesinden naklen (Lahar) ın eserleri, Çardiç operetinden parçalar . Heilsberg — 1274 metre, 75 kilovat) 19; şarkı saati Helen Ves- perman tarafından Şöbertin eserleri. 19,30: komedi, 20,45: senfoni. Bratislava — 1278 metre 14 kilo- vat) 19: Prağtan nakil, 21: Prono- dan nakil, 22,20 Prağdan nakil. Kosiçe — (293 metre 25 ki: lovat ) 19,30 Sakuntala heyetinin akşam koönseri. Marlikannın uver- törül 20,20den sonra Prağtan nakil. Mühlaker — (360 metre, 75 kilovat | 19,45 Şen Alman muhar- rirleri, 20.05 Stotgartın Liderhal salonundan maklen senfoni, 22: Frankforttan naklen şark musikisi ihtar; bü musiki parçaları Ludvig Kohun hazırladığı gramofon plâk- ları ile çalınacaktır. 23: gramofon plâkları, Bükreş — (394 metre, 16 ki- Tovat| 20: radyo darülftinanu 20,40 “gramofon konseri. 21: Kor heyati- nin şarkı könseri, Beethofenden muüktelif eserler. Belgrad — | 429 metre, 25 kilovat) 20,30: (Beethofen) den muh- telif senfoni parçaları, 20: Sokul bayramı hakkında bir musahabe. 21,15; ses konseri. Roma — ( L metre 75 ki- volat| 20,30: Muhtelif eserler. 21: Güzel Elon operetinin mukaddi- mesi, sonra musahabe ve gün haborleri . Prağ — (488 metre 120 kilovat | 19,20: Teşrinisani neşeleri, 20,20: gramofon, 20,55: gazete haberleri, 21; Rasat raporu, 22,20: gramofon 23: turmur. Viyana — (|517 metre 20 ki- lovat) 19,30: Mikrofonda Viyana tipleri, 20,05: Şarkı saati. 21,20: akşara konseri, 22,35: dans havaları. Peşte — |550 metre, 23 kile- vat| 19: salon orkestrasının konseri, 20: komedi, 22: halk şarkıları. Varşova — (1411 metre, 158 kilovat | — Musikili musahabe, 20,15: senfoni, 23: salon orkestrası, Berlin — (1635 metre, 75 ki- Tovat| 19,30; Dünya işçisinin saati. 21 Stotgrattan naklen senfoni, son- ra dans havaları . 7 Teşrinisani Cumartesi 931 İstanbul — (1200 metre, 5 ki- lovat| 6-7 gramofon, 7,5-8,5 Ve dia Rıza ve Nermin Hanımların iştirakile alaturka saz, 8,5 ile 9 arasında Habibe Mollanın monolo- gu ikinci kısım saz, İnci Hanımın iştirakile 10-10,5 Tango. Trieste — (248 metre 12 kile- vat) 20,15: Muhtelif haberler. 20,30 Viyanadan verilecek olan beynel- milel Avrupa koönserinden Trans- misyon, fasılalar cenasında yeni keşfedilen eserler hakkında malür mat, 22,25 gazino konseri, 22,59 son haberler. Heilsberg — |274 metre, 79 kilovat| 15,19: Klâvyada ; İki pi yadeler. Şumanda muhtelif eserler. 20,30 Viyanadan naklen Avrupt koönseri. temsilin sonunda Berlim den naklen dans havaları . Bratislava — (278 metre, 14 kilovat) — Smetana ve Hulanıl eserlerinden mürekkep olarak bif klavya konseri, 20,30; Prağdan transmisyon. Kosiçe —(293 metre 2,5 kiler vat) — 19dan itibaren Prağdan naklen çalışacaktır. Mühlakar — (360 metre 75 kilovat) 18,40: Doktor Hans Nvoll bugünkü ticaret adamının muha bere usulü ne olmalı mevzuuni anlatıyor. 20,30; Viyanadan nakleği Avrupa koönseri, 22, Studgartı naklen dans havaları. Lembeg — (380 metre 16 kir lovat) 20,30: Viyanadan naklet Beynelmilel Avrupa konseri, Varşovadan naklen Transmisyol 15,22: Şepenin eserleri, 23 dan havaları . Bükreş — (394 metre 16 kk lovat| 19,10: orkestrası, 10,50t radyo darülfünunu, 20,30: Romat ya operasından Tansmisyon, Katoviç — 1408 metre, 16 ki* İuvııl] 20.30: Viyanadan nakler © rupa konseri, 15,22: Şopenin esel leri, 23: dans havaları. Belgrat — (429 metro, 2,5 ki lovat) 20: Milli Sırp — şarkıl. 20.30: Viyanadan naklen Beynel milel konser, 20,22; Belgratta bir tenezzüh . Roma — MAL metre, 75 kilo vat| 20,35: Fransızça ders. 21: İzabö opoerası, fasılalar osnasında gün har berleri. Prağ — (488 metre, 120 kilor vat| 19,30; cazbantta Çek havalar rı, 20,30 Viyanadan naklen Bey nelmilel konser, 21: Rasat raporu: 22,20 dans havaları. Viyana — (517 metre, 20 kk lovat) 20,30: (Franz Lehar) ın eset lerinden mürekkep olarak Avrup$ konseri. Başlıca eşhas: Opera san” atkârlarından Adel Kora, suprandı opera — san'atkârlarından — Pataki tenor, orkestra Viyana filarmonik cemiyeti. Program Lüksemburğ kontu, Çardiç, Şen dul, Tatyan$ operetlerinden muhtelif parçalaf 22; akşam haberleri, 15,22; dan? havaları. Peşte — |550 metre, 23 kile vat) 19: Ernest Dohnanyı mikrofof vinde ziyaret ediyor. 20,30 Viyant” dan daklen Beynelmilel Avrup? könseri, Lehar gecesi, 22,20 LW vanka heyetinin müsameresi. Varşova (1411 metere, 159 kilovat ) 19,30: gramofon, musahabe, 22, Korsika hakkıni” bir tefrika, 23 dans havaları Berlin — (1633 metre, lovat ) 19: Müptediler için ce ders, Viyanadan naklen konseri, 5ı ]ngil' n Avruff