İüerini Gömmiyen Bugünkü İnsan 100 Sene İnsanlarm Memleketinde Yaşayamaz Mı? Parsisler Ateş;— Taparlar Ve Ölülerini Gömmiyerek Kurtlara Yedirirler Hindistanın büyük merkezle- rinden biri de Bombay şehridir. Bilhassa Avrupa ve Garbi Asya ile Hindistanın Hcari münasebe- tindo büyük rol oynar. Ahalisi- nin pek anm müslüman, azim ek- seriyeti Parsis denilen kavme mensuptur. Bu kavmin dini, dün- yanın bildiği dinlerin en eskile- finden ve en saf kalmış olanla- rindandır. — Parsisler, dinlerinin icabı olarak ölülerini gömmezler. i çok dela otuz metre- yi bulan ve içi birçok odalara Türklüğün ayrılan kulelerde teşhir ederler. Bu kulelere dadanan ve hiç kim- se tarafından taciz edilmiyen akbabalarla kargalar buradaki cesetlerin Üzerine Üşüşür, dehşet verici bir manzara bhâsıl ederler. | Bombayın bu kulelerinin adedi dört tanedir. İsimlerine de “Sü- küt Kuleleri, derler. Parsisler ateşe taparlar ve onu, ilâhin en temiz bir timsali olarak tanıdık- ları için açık havada vücuda | getirdikleri mabetlerinda müte- madi surette ateş yakarlar. Beşiği Ölan Uzak__Diyarıla,.. Bugunku Kabileler Atillânın Çocuklan Gibi Yaşıyor, Misafirden Hoşlanıyorlar Bir seyyah kadın bir Kırgız ihtiyarile görüşüyor Merkezi Asya, medeni insan- kar tarafından en az gözilip te- nınmış bir memlekettir. .Bıı y takanın, ilk medeniyetin beşiği olduğunu İspat eden secrler 8£ değildir. Bilhassa, Pamir - yayla- büyük bir imparatorluğun 'î"“' Yesi olduğu kanaatini kat'ileş” tiren eserler az değildir. Bu mem” | keket, Türk ırkının ceddi olan kâ> l bilelerin beşiğidir. ve Atillâ bur — Tada doğup, büyümüş va garba — Yoğru olan hareketini hazırla- î. Ruştır. Şimdi bu mıntaka, baştan — Başa geniş bir ova bhalindedir. kw ilk cetlerinin âdetlerini muhafaza etmiştir ve daim! bir göçebelik halindedir. Ba kabile- lerin başlıcalarından biri de Kı- gızlardır. Kırgızlar - pişmiş et yemezler. Hön kabilelerinin yap- tığı gibi kesilmiş eti atlarının sağrısı ile —eğerlerinin arasına kor, orada bir nevi pastırma ha- Rne getirdikten sonra yerler. bi, yarı, güzel adamlardır. Fakat kadına hiç kıymet vermezler. Kır- gızlar fevkalâde ikramcı insanlar- dır. Çadırlarına uğrıyan seyyah- Dr. y yapılmış bir tatlıdan bılıwü!“l' ki buna benzer başka: bir güzel ” vey- yomedik- D ierini söylemekte hepsi mütte- | fiktirler- Bugünkü insan yüz sene ya- şıyabilir mi? Uzun zaman hıfzıssıklka #lim- lerinin münakaşasına mühim bir mevzu teşkil eden bu bahis üze- rinde bugün, dünya — doktorları tereddütsüz olarak: — Evet diyorlar. Filvaki elli senedenberi ilmi ve fenni bir surette lâboratuar- larda hkalline çalışılan bu davanın arkası henüz alınmış - değildir. Bazılarına göre, insan hayatını uzatmak için taze kan şırıngası faydahı olacağı gibi bazılarına göre de munhasıran sebze yemek, yahut bazı güddelere aşı yapmak iyi netice verebilir. Fakat deha gibi fen de büyük bir sırdan haşka bir şey değil- dir ve memnun olmak lâzımdır ki hifzissihha âlimleri, büyük ta- hammülleri inde bu davanın ilk müsbet esazlarını koyabil- Uzun zaman yaşamış bir insan tipi udş'erdir. Tibbm babası adde- dilen Galliyen diyor ki: *İnsanlar — ölmez, eder.,, İntihar eder Çünki her türlü tabi? yaşama kaidelerinin haricine çıkar ve bütün şikâyetlerine rağ- men sıhhati ile alâkadar olmaz. Diğer bir doktor da şu fikri ileri sürüyor. “ Uzan Zaman yaşıyabilmek için zayıf bünyeli yaratılmış olmak lâzımdır,, bünyesi zayıf olan adam sıhhatine dikkat etmek mecbu- intihar 'riyeünl duyacağı İçin kuvvetli bünye sahibi insanlardan daha Z ?1:;. insan da çabuk ölen insan — değildir. Misal olarak Volter, Edison, Viktor Hügo birer misaldirler. (84) sene yaşıyan Volterin eserleri yüz ciltten faz- ladır. Ve bu-muharrir, dünyanın ea cidalea bir insanı idi. Öm- rüoli de — mütemadi — hastalıkla geçirmişli. Halta şu sözü meş- hurdur: * " Bir defalık Iyi bir hazım için yüz senelik şöhretimi fedaya CII 47 Demek oluyor ki insan kendi- sinin doktorudur ve bünyesinin icabına göre hareket ederse yüz sene ve daha çok zaman yaşı- yabilir. | hf CkM | % — İnsanı Gü lüren Bir Ağaç Bulundu Bu Ağacı Arabistanda, Bir İngiliz Seyyahın eserinde Şimdiye kadar Arabistanı pek çok seyyab gezip görmüşlür. Fa- kat bir İngiliz kadınmın orada bulduğu ve yazdığı eserde hay- retile bahsettiği bir ağaçtan hiç- bir kimse bahsetmemiştir. Tabir caiz ise, bu İngiliz kadınını -ki ismi Ledi (Palgrave) dir. Bu ağaca güldüren nebat ismini veriyor. Ledi Palgrave bu nebata Um- man denizi sahillerinde - tesadüf etmiştir ve şüyle tarif ediyor: “Bu ağaç küçük bir nebattır. Yaprakları pek ziyade parlaktır. Meyvasının içinde, fasulye tane- Kadın Seyyahı İlk Defa Öörmüştür. *E p bahsettiği sahiller lerini andırır çekirdekleri vardır, Bu çekirdeklet atlımsı ve biraz da afyonu andırırlar. Bazan araplar, bu çekirdekleri ezdikten sonraaz« miktarda yutuyorlar ve derhal şiddetli bir surette gülmiye baş- luyorlar. Bu gülüş bir saat kadar de- vam ettikten sonra Arap derin bir uykuya dahyor ve uyandığı zaman her şeyi unutmuş bulunu- yor., Arabistanda buluman bu ne- battan başka hiçbir seyyah bah- setmemiştir. Afrika Arapları Niçin Süpürgeden Korkarlar Yeni Bir Süpürgeyi Kapıdan İçeri imalf Afrikadaki müslüman araplar arasında, süpürgeler için garip bir itikat vardır. Afrikanın Müslüman Arapları, süpürğeye x5- pürge demezler;| “ortalık temizleyi- cin derler. İsminin söylenmesinden teşedim ederler. - Nasılki bizde, bazı kimseler yılana “fena hay- van ,, vereme “İnce hastalık ,,, nüzüle “selâmin nin kavle,,, der- lerse. Meselâ bir Arap seyahate çıktamı, dönünciye kadar evi süpür- mezler. Eğer hacca gidecek olur- sa evdeki bütün süpürgeleri ya- karlar. Yeni bir süpürge alısırsa kapıdan içeri sokulmaz. Ya dam- kça Söylemezler Şimali Afrika Areplarının ariş hayatı ı dan veya pencereden içeri alınır, Müseviler seb'a günü nasıl temizlik yapmazlarsa Araplar da cuma günleri ortalık süpürmezler, Bir adama süpürge İle vurmak onu Allahın lânetini davet etmek demektir. — Afrika Araplarının süpürgeye karşı duydukları bu şeamet biszi nereden ileri geliyor? Şund n bepürye, Lırda biten çalı veya sazdan yepılir. Arapla- rın ıuhdıı_a karler, cizlerle do- kudur ve süpürçenin cin ve pui- derle alükesı yırdu. Bu gariş süpürgeden borkma efsenasirin esası İşte buadsa ileri gel yer, 4 ; z :